22. Hukuk Dairesi 2017/24067 E. , 2019/16986 K.
Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
22. Hukuk Dairesi 2017/24067 E. , 2019/16986 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının geçici işçilikte geçen hizmet süresinin kadroya alındığı tarihte dikkate alınmayarak ilk defa işe girmiş işçi gibi derece ve kademesinin belirlendiğini ayrıca çalışmaya başladığından bu yana fiilen 'atölye ustası' olarak çalıştığını ancak pozisyonunun işverence 'atölye usta yardımcısı' olarak gösterildiğini, bu nedenlerle başlangıç derece ve kademesinin eksik hesaplanması sonucu eksik ödeme yapıldığı belirtilerek doğru derece ve kademesinin tespiti ile ücret farkı, akdi ilave tediye farkı, yasal ilave tediye farkı ve yıpranma primi alacaklarının tahsilini davalı ... İdaresinden talep etmiş, birleşen dava ile de aynı taleplerin tahsilini davalı ... Müdürlüğünden istemiştir.
Davalılar Savunmasının Özeti:
Davalılar vekilleri, asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalılar vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Taraflar arasında öncelikle çözülmesi gereken uyuşmazlık davacının alacaklarından hangi kurumun sorumlu olduğu noktasındadır.
6111 sayılı Yasanın 166/6. maddesinin “(6) Devredilen işçilerin ücret ile diğer malî ve sosyal hakları; toplu iş sözleşmesi bulunan işçiler bakımından yenileri düzenleninceye kadar devir işleminden önce tabi oldukları toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre, toplu iş sözleşmesi olmayan işçiler bakımından 2010 yılı Kasım ayında geçerli olan bireysel iş sözleşmesi hükümlerine göre belirlenir. Devre konu işçiler bakımından devir tarihinden önce doğmuş ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlardan devralan kurum sorumlu tutulamaz. Kıdem tazminatına ilişkin hükümler saklıdır.” şeklindeki hükmü uyarınca 'devirden önce doğmuş ve devir tarihinde ödenmesi gereken kıdem tazminatı dışındaki borçlardan devralan kurum değil devreden kurum sorumludur' denilmektedir.
İş sözleşmesinin devri kendine özgü üçlü bir ilişki olup devreden işverenin, devralan işverenin ve de işçinin rızasının uyuşması sonucu ortaya çıkmaktadır. Devir işleminin gerçekleşmesinden itibaren iş ilişkisi sadece devralan işverenle işçi arasında devam eder. Yıllık ücretli izin hakkının ücrete dönüşmesi ancak iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra ortaya çıkacağından, sözleşme devri düzenlemesinin esas amacı olan feshin son çare olması ilkesi ışığında sözleşmenin devamını sağlamayı amaçladığından dolayı sözleşmenin devrini kabul ettiğimizde sözleşmenin sürdüğünden bahisle yıllık ücretli izin hakkının alacak hakkına dönüşmesi ve de devreden işverenin sorumluluk durumunun ortadan kalkmasından dolayı devreden işverenin yıllık ücretli izin alacağından sorumluluğu söz konusu olamayacaktır. Ayrıca kıdem tazminatı alacağı da iş aktinin sonlanması ile doğan bir alacak kalemi oldğundan dolayı 6111 sayılı Yasaya göre devir halinde de son devralan ve devreden işçinin kıdem tazminatından müştereken ve müteselsilen sorumlu olacaktır.
Dosya içerisinde mevcut davacıya ait şahsi işyeri dosyasının incelenmesinde, davacının ilk önce Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünde çalıştığı bu kurumun kapatılması ile ...’ne geçirildiği en son 6111 sayılı Yasanın 166. maddesi uyarınca ... İl Özel idaresinde ihtiyaç fazlası olduğundan 24/10/2011 tarihli Valilik onayı ile Karayolları 15. Bölge Müdürlüğüne atamasının yapıldığı ve davacının 14/11/2011 tarihi itibari il davalı ... İdaresinden çıkışının yapılarak 15/11/2011 tarihinde Karayolları 15. Bölge Müdürlüğüne işe girişinin yapıldığı anlaşılmaktadır.
Tüm dosya kapsamında somut olay değerlendirildiğinde: davacının en son çalıştığı kurum olan Karayolları 15. Bölge Müdürlüğüne 6111 sayılı Yasanın 166. maddesine binaen ihtiyaç fazlası olması sebebi ile atamasının yapıldığı anlaşıldığından; davalı ... Müdürlüğünün 6111 sayı Yasanın 166/6 maddesi gereğince devirden önce doğan alacaklardan sorumlu olmayacağı gözetilmeden birleşen dava yönünden yapılan yargılamada davalı ... Müdürlüğünün tüm alacak kalemlerinden sorumlu tutulması hatalıdır ve bozmayı gerektirmiştir.
3- Somut olayda davacı geçici işçilikte geçen hizmet süresinin kadroya alındığı tarihte dikkate alınmadığını ve işe girdiği tarihten itibaren fiilen atölye ustası olarak çalıştırılmasına karşın, davalı işverence pozisyonunun atölye usta yardımcısı olarak gösterildiğini ve bu nedenlerden dolayı başlangıç derece ve kademesinin eksik hesaplandığını iddia etmiş, iş yerinde hala çalışmaya devam eden davacı tanıkları davacının baştan beri atölye ustası olarak çalıştığını beyan etmişlerdir. Mahkemece davacının çalıştığı süre boyunca pozisyonunun atölye ustası olduğunun tespitine karar verilmiştir. Dosya içerisinde yer alan davalı kurum onaylı belgelerde davacın işçinin fiilen yaptığı görev atölye usta yardımcısı olarak gösterilmiştir. Ancak davacının en son fiilen yaptığı işin atölye ustası olduğuna dair tanık beyanları dışında kurum onaylı belgelerin aksini gösterir hiç bir belgeye rastlanmamıştır. Bu nedenle davacının işe girdiği itibaren atölye ustası olarak çalışmış olduğu ispatlanamadığından mahkemece davacının işe girdiği tarihten itibaren atölye usta yardımcısı olarak çalıştığının kabulü ile derece ve kademesinin de bu pozisyona göre tespiti gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozma nedenidir.
4-6772 sayılı Kanun'un 4. maddesine göre, ilave tediye alacağının ödeme zamanını, Bakanlar Kurulu belirler. Bakanlar Kurulunun kararı ile ilave tediye alacağı muaccel hale gelir. İlave tediye hesabı, Bakanlar Kurulunun belirlediği ödeme tarihlerindeki ücrete göre yapılmalıdır. Ödeme zamanı taraflarca kararlaştırılmadığında, Borçlar Kanunu'nun 101. maddesi uyarınca, temerrüt için alacaklının ihtarına gerek vardır. İlave tediye alacağı Kanun'dan kaynaklandığından, talep halinde temerrüt tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmelidir. Toplu iş sözleşmelerinde bulunan, 6772 sayılı Kanun maddesinin tekrarından ibaret hükümler, alacağın dayanağının ilgili Kanun olduğu gerçeğini değiştirmeyeceğinden, bu durumlarda dahi yasal faize karar verilmelidir.
6772 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tediye alacağına dava tarihinden itibaren yasal faiz oranı yerine ödenmesi gereken tarihten itibaren en yüksek banka mevduat faizine hükmedilmesi hatalıdır.
5-Mahkemece kabul edilen ilave tediye alacağı dışında kalan diğer alacakların miktarları ve faiz başlangıçları aylık dökümler halinde gösterilmeden infazda karışıklığa yol açacak şekilde ödenmesi gereken tarihlerden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesi hatalıdır
Anılan yönler düşünülmeden karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililerden ...'ne iadesine, 23.09.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının geçici işçilikte geçen hizmet süresinin kadroya alındığı tarihte dikkate alınmayarak ilk defa işe girmiş işçi gibi derece ve kademesinin belirlendiğini ayrıca çalışmaya başladığından bu yana fiilen 'atölye ustası' olarak çalıştığını ancak pozisyonunun işverence 'atölye usta yardımcısı' olarak gösterildiğini, bu nedenlerle başlangıç derece ve kademesinin eksik hesaplanması sonucu eksik ödeme yapıldığı belirtilerek doğru derece ve kademesinin tespiti ile ücret farkı, akdi ilave tediye farkı, yasal ilave tediye farkı ve yıpranma primi alacaklarının tahsilini davalı ... İdaresinden talep etmiş, birleşen dava ile de aynı taleplerin tahsilini davalı ... Müdürlüğünden istemiştir.
Davalılar Savunmasının Özeti:
Davalılar vekilleri, asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalılar vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Taraflar arasında öncelikle çözülmesi gereken uyuşmazlık davacının alacaklarından hangi kurumun sorumlu olduğu noktasındadır.
6111 sayılı Yasanın 166/6. maddesinin “(6) Devredilen işçilerin ücret ile diğer malî ve sosyal hakları; toplu iş sözleşmesi bulunan işçiler bakımından yenileri düzenleninceye kadar devir işleminden önce tabi oldukları toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre, toplu iş sözleşmesi olmayan işçiler bakımından 2010 yılı Kasım ayında geçerli olan bireysel iş sözleşmesi hükümlerine göre belirlenir. Devre konu işçiler bakımından devir tarihinden önce doğmuş ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlardan devralan kurum sorumlu tutulamaz. Kıdem tazminatına ilişkin hükümler saklıdır.” şeklindeki hükmü uyarınca 'devirden önce doğmuş ve devir tarihinde ödenmesi gereken kıdem tazminatı dışındaki borçlardan devralan kurum değil devreden kurum sorumludur' denilmektedir.
İş sözleşmesinin devri kendine özgü üçlü bir ilişki olup devreden işverenin, devralan işverenin ve de işçinin rızasının uyuşması sonucu ortaya çıkmaktadır. Devir işleminin gerçekleşmesinden itibaren iş ilişkisi sadece devralan işverenle işçi arasında devam eder. Yıllık ücretli izin hakkının ücrete dönüşmesi ancak iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra ortaya çıkacağından, sözleşme devri düzenlemesinin esas amacı olan feshin son çare olması ilkesi ışığında sözleşmenin devamını sağlamayı amaçladığından dolayı sözleşmenin devrini kabul ettiğimizde sözleşmenin sürdüğünden bahisle yıllık ücretli izin hakkının alacak hakkına dönüşmesi ve de devreden işverenin sorumluluk durumunun ortadan kalkmasından dolayı devreden işverenin yıllık ücretli izin alacağından sorumluluğu söz konusu olamayacaktır. Ayrıca kıdem tazminatı alacağı da iş aktinin sonlanması ile doğan bir alacak kalemi oldğundan dolayı 6111 sayılı Yasaya göre devir halinde de son devralan ve devreden işçinin kıdem tazminatından müştereken ve müteselsilen sorumlu olacaktır.
Dosya içerisinde mevcut davacıya ait şahsi işyeri dosyasının incelenmesinde, davacının ilk önce Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünde çalıştığı bu kurumun kapatılması ile ...’ne geçirildiği en son 6111 sayılı Yasanın 166. maddesi uyarınca ... İl Özel idaresinde ihtiyaç fazlası olduğundan 24/10/2011 tarihli Valilik onayı ile Karayolları 15. Bölge Müdürlüğüne atamasının yapıldığı ve davacının 14/11/2011 tarihi itibari il davalı ... İdaresinden çıkışının yapılarak 15/11/2011 tarihinde Karayolları 15. Bölge Müdürlüğüne işe girişinin yapıldığı anlaşılmaktadır.
Tüm dosya kapsamında somut olay değerlendirildiğinde: davacının en son çalıştığı kurum olan Karayolları 15. Bölge Müdürlüğüne 6111 sayılı Yasanın 166. maddesine binaen ihtiyaç fazlası olması sebebi ile atamasının yapıldığı anlaşıldığından; davalı ... Müdürlüğünün 6111 sayı Yasanın 166/6 maddesi gereğince devirden önce doğan alacaklardan sorumlu olmayacağı gözetilmeden birleşen dava yönünden yapılan yargılamada davalı ... Müdürlüğünün tüm alacak kalemlerinden sorumlu tutulması hatalıdır ve bozmayı gerektirmiştir.
3- Somut olayda davacı geçici işçilikte geçen hizmet süresinin kadroya alındığı tarihte dikkate alınmadığını ve işe girdiği tarihten itibaren fiilen atölye ustası olarak çalıştırılmasına karşın, davalı işverence pozisyonunun atölye usta yardımcısı olarak gösterildiğini ve bu nedenlerden dolayı başlangıç derece ve kademesinin eksik hesaplandığını iddia etmiş, iş yerinde hala çalışmaya devam eden davacı tanıkları davacının baştan beri atölye ustası olarak çalıştığını beyan etmişlerdir. Mahkemece davacının çalıştığı süre boyunca pozisyonunun atölye ustası olduğunun tespitine karar verilmiştir. Dosya içerisinde yer alan davalı kurum onaylı belgelerde davacın işçinin fiilen yaptığı görev atölye usta yardımcısı olarak gösterilmiştir. Ancak davacının en son fiilen yaptığı işin atölye ustası olduğuna dair tanık beyanları dışında kurum onaylı belgelerin aksini gösterir hiç bir belgeye rastlanmamıştır. Bu nedenle davacının işe girdiği itibaren atölye ustası olarak çalışmış olduğu ispatlanamadığından mahkemece davacının işe girdiği tarihten itibaren atölye usta yardımcısı olarak çalıştığının kabulü ile derece ve kademesinin de bu pozisyona göre tespiti gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozma nedenidir.
4-6772 sayılı Kanun'un 4. maddesine göre, ilave tediye alacağının ödeme zamanını, Bakanlar Kurulu belirler. Bakanlar Kurulunun kararı ile ilave tediye alacağı muaccel hale gelir. İlave tediye hesabı, Bakanlar Kurulunun belirlediği ödeme tarihlerindeki ücrete göre yapılmalıdır. Ödeme zamanı taraflarca kararlaştırılmadığında, Borçlar Kanunu'nun 101. maddesi uyarınca, temerrüt için alacaklının ihtarına gerek vardır. İlave tediye alacağı Kanun'dan kaynaklandığından, talep halinde temerrüt tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmelidir. Toplu iş sözleşmelerinde bulunan, 6772 sayılı Kanun maddesinin tekrarından ibaret hükümler, alacağın dayanağının ilgili Kanun olduğu gerçeğini değiştirmeyeceğinden, bu durumlarda dahi yasal faize karar verilmelidir.
6772 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tediye alacağına dava tarihinden itibaren yasal faiz oranı yerine ödenmesi gereken tarihten itibaren en yüksek banka mevduat faizine hükmedilmesi hatalıdır.
5-Mahkemece kabul edilen ilave tediye alacağı dışında kalan diğer alacakların miktarları ve faiz başlangıçları aylık dökümler halinde gösterilmeden infazda karışıklığa yol açacak şekilde ödenmesi gereken tarihlerden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesi hatalıdır
Anılan yönler düşünülmeden karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililerden ...'ne iadesine, 23.09.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.