22. Hukuk Dairesi 2016/16546 E. , 2019/14074 K.
Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
22. Hukuk Dairesi 2016/16546 E. , 2019/14074 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti
Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde acil yardım işinde ustabaşı olarak çalıştığını, davacının haftada 6 gün 08:30-18:30 saatleri arasında çalıştığını, iş sözleşmesinin davacı işçi tarafından haklı sebeple feshedildiğini ileri sürerek kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti ile birlikte bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı işçinin ulusal bayram ve genel tatillerde çalışma karşılığı ücretlere hak kazanıp kazanmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
4857 sayılı İş Kanunu'nun 47. maddesinde, Kanunun kapsamındaki işyerleri bakımından, ulusal bayram ve genel tatil günü olarak kabul edilen günlerde çalışma karşılığı olmaksızın o günün ücretinin ödeneceği, tatil yapılmayarak çalışıldığında ise, ayrıca çalışılan her gün için bir günlük ücreti ödeneceği hükme bağlanmıştır.
2429 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanunun 2. maddesinde resmi ve dini bayram günleriyle yılbaşı gününün genel tatil günleri olduğu açıklanmıştır. Buna göre genel tatil günleri, 1 Ocak, 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos günleri ile Arife günü saat 13:00’da başlanan 3.5 günlük Ramazan Bayramı ve Arife günü saat 13:00’de başlayan 4.5 günlük Kurban Bayramı günlerinden oluşur. Ulusal bayram günü ise, 28 Ekim saat 13:00 ten itibaren başlayan 29 Ekim günü de devam eden 1.5 gündür. 2429 sayılı yasanın 2. maddesinde 5892 sayılı yasayla yapılan değişiklik sonucu 1 Mayıs genel tatil günüdür. İşçinin ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışıp çalışmayacağı toplu iş sözleşmesi veya iş sözleşmesiyle kararlaştırabilir.
Somut uyuşmalıkta davacı dava dilekçesinde milli bayramlarda çalıştığını ileri sürerek, bu çalışmalarına ilişkin ulusal bayram ve genel tatil ücretinin davalıdan tahsilini talep etmiştir. Mahkemece davacının dini bayramlar ve yılbaşı günü dışındaki ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığı kabul edilerek hesaplanan ulusal bayram ve genel tatil ücreti hüküm altına alınmıştır. Ne var ki, yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere göre milli bayram günü ulusal bayram günü olup, bu gün 28 Ekimden başlayıp 29 Ekim günü de devam eden 1,5 günü kapsar. Davacı dava dilekçesinde milli bayram günlerinde çalıştığını açıklamıştır. Davacının bu beyanı göz önüne alınmadan ve talep aşılarak, diğer bayram günleri için de hesaplama yapılması hatalıdır. Temyiz edilen kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
3-Taraflar arasında davacının aylık ücret miktarı uyuşmazlık konusudur.
Somut uyuşmazlıkta davacı işyerinde usta başı/ acil müdahale ustası olarak çalıştığını ve net ücretinin 1.850,00 TL olduğunu ileri sürmüş, davalı taraf ise ücretin asgari ücret olduğunu savunmuştur. Mahkemece Türkiye İstatistik Kurumu verileri, asgari ücrete oranlanmak suretiyle davacının fesih tarihi olan 2014 yılı Nisan ayındaki ücretinin brüt 2.208,00 TL olduğu kabul edilmiştir. Ne var ki, yargılama sırasında dinlenen davacı tanıklarından birisi 2002 yılına kadar diğeri ise 2004 yılına kadar davacı ile aynı işyerinde çalışmış olup, diğer davacı tanığı ise komşu işyeri olup, davacı ile aynı işyerinde hiç çalışmamıştır. Ayrıca davacı tanıklarının davacının aylık ücretine ilişkin beyanı bulunmamakta olup, davalı tanıkları da davacının ücretini bilmediklerini ifade etmiştir. Hal böyle iken, mahkemece davacı ile 1 ay birlikte çalıştığını beyan eden tanık ...’un kendisinin asgari ücrete ilaveten (asgari ücretin yarısı kadar) primle ile birlikte 1.500,00 TL ücret aldığına yönelik anlatımı ile TÜİK verileri esas alınarak aylık ücret miktarının belirlenmesi hatalı olmuştur. Somut olayda, davacının iddia ettiği ücret miktarını ispatlayamadığı açık olup, davalı işverence sunulan kayıtlar doğrultusunda belirlenen aylık ücret miktarı üzerinden hesaplama yapılmalıdır. Mahkemece aylık ücret miktarının belirlenmesinde hataya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
Ayrıca, işyerinde prim uygulaması bulunduğu bazı davacı ve davalı tanıklarınca ifade edilmiş ise de, primin sabit bir ödeme olmadığı, bazı aylar prime hak kazanılamadığı ifade edilmiştir. İşyerinde prim uygulaması bulunduğunu ve prim miktarını ispat yükü davacıya ait olup, dosya kapsamından davacının prim miktarını ispat edemediği anlaşılmaktadır. Hal böyle iken, davacı ile 2002 yılında sadece bir ay birlikte çalışan davacı tanığının anlatımına itibar edilerek kıdem tazminatına esas ücrete 382,00 TL tutarında prim ödemesi ilave edilmesi hatalı olmuştur.
Sonuç: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 25.06.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti
Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde acil yardım işinde ustabaşı olarak çalıştığını, davacının haftada 6 gün 08:30-18:30 saatleri arasında çalıştığını, iş sözleşmesinin davacı işçi tarafından haklı sebeple feshedildiğini ileri sürerek kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti ile birlikte bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı işçinin ulusal bayram ve genel tatillerde çalışma karşılığı ücretlere hak kazanıp kazanmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
4857 sayılı İş Kanunu'nun 47. maddesinde, Kanunun kapsamındaki işyerleri bakımından, ulusal bayram ve genel tatil günü olarak kabul edilen günlerde çalışma karşılığı olmaksızın o günün ücretinin ödeneceği, tatil yapılmayarak çalışıldığında ise, ayrıca çalışılan her gün için bir günlük ücreti ödeneceği hükme bağlanmıştır.
2429 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanunun 2. maddesinde resmi ve dini bayram günleriyle yılbaşı gününün genel tatil günleri olduğu açıklanmıştır. Buna göre genel tatil günleri, 1 Ocak, 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos günleri ile Arife günü saat 13:00’da başlanan 3.5 günlük Ramazan Bayramı ve Arife günü saat 13:00’de başlayan 4.5 günlük Kurban Bayramı günlerinden oluşur. Ulusal bayram günü ise, 28 Ekim saat 13:00 ten itibaren başlayan 29 Ekim günü de devam eden 1.5 gündür. 2429 sayılı yasanın 2. maddesinde 5892 sayılı yasayla yapılan değişiklik sonucu 1 Mayıs genel tatil günüdür. İşçinin ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışıp çalışmayacağı toplu iş sözleşmesi veya iş sözleşmesiyle kararlaştırabilir.
Somut uyuşmalıkta davacı dava dilekçesinde milli bayramlarda çalıştığını ileri sürerek, bu çalışmalarına ilişkin ulusal bayram ve genel tatil ücretinin davalıdan tahsilini talep etmiştir. Mahkemece davacının dini bayramlar ve yılbaşı günü dışındaki ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığı kabul edilerek hesaplanan ulusal bayram ve genel tatil ücreti hüküm altına alınmıştır. Ne var ki, yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere göre milli bayram günü ulusal bayram günü olup, bu gün 28 Ekimden başlayıp 29 Ekim günü de devam eden 1,5 günü kapsar. Davacı dava dilekçesinde milli bayram günlerinde çalıştığını açıklamıştır. Davacının bu beyanı göz önüne alınmadan ve talep aşılarak, diğer bayram günleri için de hesaplama yapılması hatalıdır. Temyiz edilen kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
3-Taraflar arasında davacının aylık ücret miktarı uyuşmazlık konusudur.
Somut uyuşmazlıkta davacı işyerinde usta başı/ acil müdahale ustası olarak çalıştığını ve net ücretinin 1.850,00 TL olduğunu ileri sürmüş, davalı taraf ise ücretin asgari ücret olduğunu savunmuştur. Mahkemece Türkiye İstatistik Kurumu verileri, asgari ücrete oranlanmak suretiyle davacının fesih tarihi olan 2014 yılı Nisan ayındaki ücretinin brüt 2.208,00 TL olduğu kabul edilmiştir. Ne var ki, yargılama sırasında dinlenen davacı tanıklarından birisi 2002 yılına kadar diğeri ise 2004 yılına kadar davacı ile aynı işyerinde çalışmış olup, diğer davacı tanığı ise komşu işyeri olup, davacı ile aynı işyerinde hiç çalışmamıştır. Ayrıca davacı tanıklarının davacının aylık ücretine ilişkin beyanı bulunmamakta olup, davalı tanıkları da davacının ücretini bilmediklerini ifade etmiştir. Hal böyle iken, mahkemece davacı ile 1 ay birlikte çalıştığını beyan eden tanık ...’un kendisinin asgari ücrete ilaveten (asgari ücretin yarısı kadar) primle ile birlikte 1.500,00 TL ücret aldığına yönelik anlatımı ile TÜİK verileri esas alınarak aylık ücret miktarının belirlenmesi hatalı olmuştur. Somut olayda, davacının iddia ettiği ücret miktarını ispatlayamadığı açık olup, davalı işverence sunulan kayıtlar doğrultusunda belirlenen aylık ücret miktarı üzerinden hesaplama yapılmalıdır. Mahkemece aylık ücret miktarının belirlenmesinde hataya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
Ayrıca, işyerinde prim uygulaması bulunduğu bazı davacı ve davalı tanıklarınca ifade edilmiş ise de, primin sabit bir ödeme olmadığı, bazı aylar prime hak kazanılamadığı ifade edilmiştir. İşyerinde prim uygulaması bulunduğunu ve prim miktarını ispat yükü davacıya ait olup, dosya kapsamından davacının prim miktarını ispat edemediği anlaşılmaktadır. Hal böyle iken, davacı ile 2002 yılında sadece bir ay birlikte çalışan davacı tanığının anlatımına itibar edilerek kıdem tazminatına esas ücrete 382,00 TL tutarında prim ödemesi ilave edilmesi hatalı olmuştur.
Sonuç: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 25.06.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.