1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

3. Hukuk Dairesi 2019/687 E. , 2019/9983 K.

Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
gönderen İctihat
3. Hukuk Dairesi 2019/687 E. , 2019/9983 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ : BURSA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ
MAHKEMESİ : KÜTAHYA 1. SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasında verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelenmesi sonucunda, tarafların istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, yapılan ihale neticesinde davalı ile dört adet 4x4 pikap için 22/08/2012 tarihli sözleşmenin imzalandığını, sözleşme uyarınca pikapların her birinin yıllık 150.000 km yol yapması gerektiğini, ancak işin başlangıcından itibaren sözleşmede ön görülen mesafenin yapılmadığını, bu nedenle kiraya veren olarak daha az hak ediş aldığını ve zarara uğradığını belirterek 79.097,60TL alacağın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, davanın kısmen kabulüne, 3.941,76TL.'nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, tarafların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; Hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Somut uyuşmazlıkta, taraflar arasında 22/08/2012 tarihli sözleşme imzalanmış olup, sözleşmede iş tanımı şoförle birlikte araç kiralama olarak belirtilmiştir. Bu kapsamda sözleşmenin sürücülü araç hizmeti alımına dair bir sözleşme olduğu, bir kira sözleşmesi olmadığı ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 4. maddesi dikkate alındığında uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemesi olmadığı anlaşılmaktadır.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkindir. HMK m. 114/1-c gereğince görev dava şartı olup HMK m. 115/1 uyarınca taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilmelidir. Taraflar da yargılama süresince mahkemenin görevli olmadığını ileri sürebilirler.
HMK'nın 2. maddesinde asliye hukuk mahkemelerinin görevi düzenlenmiş olup, bu hükme göre 'Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.' Ancak aynı maddenin ikinci fıkrasında istisna öngörülerek 'Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.' ifadesine yer verilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde nisbi ve mutlak ticari davalar düzenlenmiş olup her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları nisbi ticari dava olup, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın maddenin ilk fıkrasında a, b, c, d, e ve f bentlerinde sayılan hususlardan doğan hukuk davaları ise mutlak ticari dava niteliğindedir. TTK m. 5 uyarınca aksine hüküm bulunmadıkça dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi, tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.
Tüm bu açıklamalar ışığında mahkemece TTK 14, 17, 1463 maddeleri 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar meslek kuruluşları kanununun 3. maddesi çerçevesinde davacının tacir olup olmadığı hususu araştırılarak tacir olması halinde uyuşmazlık, şoförlü araç hizmet sözleşmesinden kaynaklanmakla TTK'nın 4. ve 5. maddeleri gereğince ticari dava niteliği taşıması nedeniyle asliye ticaret mahkemesinin görevli olacağı, davacının tacir olmaması halinde ise asliye hukuk mahkemesinin görevli olacağı gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, davanın esası hakkında hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
2-) Bozma nedenine göre, tarafların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK'nun 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanunun 371. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, ikinci bendde açıklanan nedenle tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 11.12.2019 gününde oybirliği ile karar verildi.