1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

22. Hukuk Dairesi 2017/21817 E. , 2019/11239 K.

Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
gönderen İctihat
22. Hukuk Dairesi 2017/21817 E. , 2019/11239 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, iş sözleşmesinin haklı bir sebep olmadan davalı işveren tarafından feshedildiğini, beyan ederek kıdem ve ihbar tazminatı ile birlikte bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir
Davalı, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Taraflar arasında öncelikle çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, kabule konu fesih tarihi olan 31/12/2014 tarihi itibariyle, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6. maddesi uyarınca asıl işverenin hangi kurum veya kuruluş olduğu noktasındadır.
6360 sayılı On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un geçici 1. maddesinin sekizinci fıkrasında “Bu Kanunla büyükşehir ilçe belediyesi olan belediyelerce yürütülen su, kanalizasyon, katı atık depolama ve bertaraf, ulaşım, her çeşit yolcu ve yük terminalleri, toptancı halleri, mezbaha, mezarlık ve itfaiye hizmetlerine ilişkin olmak üzere personel, her türlü taşınır ve taşınmaz malları ve bu hizmetlerin yerine getirilmesine yönelik yatırım, alacak ve borçları, komisyonca ilgisine göre büyükşehir belediyesi ile ilgili bağlı kuruluş arasında paylaştırılır.” hükmü bulunmaktadır.
Somut olayda, dava dilekçesinde davacının şoför olarak, iş sözleşmesinin feshedildiği 31/12/2014 tarihine kadar, davalı ... Belediyesi asıl işverenliğinde, alt işverenler nezdinde çalıştığı ileri sürülmüştür. Davalı ... Belediyesi, davacı işçinin 6360 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmeden önce, müvekkili belediyenin ulaşım müdürlüğünde hizmet alım sözleşmesi yüklenicisi şirketlerin işçisi olarak çalıştığını, işyeri olan ulaşım müdürlüğünün ... Büyükşehir Belediyesine kanun gereği devredildiğini ileri sürmüştür. Bu savunma karşısında, davacının alt işveren işçisi olarak çalıştığı, İskenderun Belediyesi’ne ait ulaşım müdürlüğü işyerinin, hangi kuruma devredildiği (ya da bağlandığı) ve İskenderun Belediyesi Ulaşım Müdürlüğü ile son alt işveren ... Kimya Pey. Ltd. Şti. arasındaki 2013/125568 İKN nolu hizmet alım sözleşmesinin ... Büyükşehir Belediyesine devredilip devredilmediği, devredilmişse fiili devir tarihinin araştırılması ile 31/12/2014 tarihi itibariyle, 4857 sayılı Kanun’un 2/6. maddesi kapsamında asıl işveren kurum ve kuruluşun belirlenmesi gerekirken, Mahkemece bu yönde bir araştırma ve inceleme yapılmadan hüküm tesisi hatalıdır.
3-Taraflar arasında; davacının fazla çalışma, ulusal bayram genel tatil ve hafta tatilinde çalışma yapıp yapmadığı hususları uyuşmazlık konusudur.
Fazla çalışma, ulusal bayram genel tatili ve hafta tatilinde çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Çalışma düzenin ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı, ulusal bayram genel tatili ile hafta tatilinde çalışma yapılıp yapılmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti, ulusal bayram genel tatili ve hafta tatili ücretlerinin ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ve hafta tatili alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatili ile hafta tatili alacaklarının yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Somut olayda, davacının davalı Belediyede çalıştığı anlaşılmıştır. Mahkemece; davacının fazla mesai, ulusal bayram ve genel tatil ile hafta tatili alacaklarının hesaplanmasında davacı tanık beyanları esas alınarak kabul edildiği görülmüştür.
Bu dava ile aynı dönemlerde açılan bir çok işçilik alacağına ilişkin dava olduğu, dosyaların birçoğunda hesaplamalarının tespitinde yeterli bir araştırma yapılmadığı anlaşılmıştır. Aynı dönem açılan farklı meslek ve görevde çalışmış olan belediye işçilerinin davalarında hep aynı tanıkların dinlendikleri anlaşılmaktadır. Bu tanıkların tüm dava açan işçilerin tamamını görev yerlerini çalışma gün ve saatleri itibariyle çalışma düzenlerini hesaplamaya esas alacak kadar bilmeleri hayatın olağan akışına aykırıdır. Hesaplamaya esas alınan tanık beyanlarının, davacının mesleği, kapatılan belediye çalışanı ise Belediyenin ilgili alandaki hacmi, bu beyanların belediye iş yükü ve ihtiyacına uygunluğu araştırılmamıştır. Belediyenin malzeme, araç ile aynı alanda çalışan personel sayısı da dosya kapsamı itibariyle tespit edilememektedir. Mahkemece belirtilen bu hususlar yönünden gerekirse keşif yapılmak suretiyle araştırmalar yapılarak; davacının özellikle ve öncelikle çalışma sisteminin yazılı kriterler doğrultusunda belirlenerek taleplerinin neticeye göre yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir.
Davacının; dinlenen tanıkların davacı ile aynı Belediye bünyesinde, özellikle de; aynı meslek ve aynı çalışma düzeninde çalışmalarının olup olmadığının belirlenmesi ve iş bu tanıkların hizmet sürelerinin davacı ile aynı dönemi kapsayıp kapsamadığı da, davacının taleplerinin ispatı noktasında önem arz etmektedir. Bu durumda yukarıda belirtilen yapılması gerekli araştırmaların yanında yine; tanıkların davacı ile birlikte çalıştıkları süreler ile bağlı kalınmak suretiyle davacının fazla çalışma alacağı konusunda bir değerlendirme yapılarak karar verilmelidir. Zira tanıklar ancak kendi çalışma dönemlerindeki çalışma düzeni, ile ilgili bilgi sahibi olabilirler ve tanıklıklarına ancak kendi çalışma dönemleri ile sınırlı olarak itibar edilebilir. Ayrıca davacı tanıklarının işveren aleyhine davası olup olmadığı ve başka delillerle desteklenmediği sürece salt husumetli tanık beyanına göre hüküm kurulamayacağı da gözetilmelidir.
Talep edilen ulusal bayram ve genel tatil,hafta tatili ile fazla mesai alacaklarının, yukarıdaki yazılı niteliklere göre belirlenirken tanıkların davalı aleyhine dava açma durumu, dava sebebi ile menfaat ortaklıkları, beyanlarına itibar edilip edilemeyeceği hususlarınında ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir. Nitekim söz konusu alacaklarda ispat yükümlüsü davacıdır.
4-4857 sayılı İş Kanununun 59.maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.
Akdin feshi halinde kullanılmayan yıllık izin sürelerine ait ücret, işçinin kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Böylece, iş sözleşmesinin feshinde kullanılmayan yıllık ücretli izin hakkı izin alacağına dönüşür. Bu nedenle zamanaşımı da iş sözleşmesinin feshinden itibaren işlemeye başlar.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 31. maddesinde, hakimin davayı aydınlatma ödevi düzenlenmiş olup, madde uyarınca, hakim uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabileceği, soru sorabileceği ve delil gösterilmesini isteyebileceği düzenlenmiştir.
Somut olayda, davacı dava dilekçesinde tüm çalışması boyunca hiç yıllık ücretli izin kullanmadığını iddia etmiştir. Mahkeme tarafından hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının beş yıldan fazla olan hizmet süresi boyunca yıllık ücretli izin kullanmadığı varsayılarak, yıllık ücretli izin hesabı yapılmıştır.
Davacının, işyerinde çalıştığı yaklaşık altı yıllık hizmet süresince hiç yıllık izin kullanmadığı iddiası hayatın olağan akışına aykırıdır. Mahkemece davanın aydınlatılması ödevi çerçevesinde ayrıca 2011/10. ve 11. ay ve 2014/10. ve 11. ayda izin kullandığına yönelik puantaj kayıtları da kendisine gösterilerek hangi yıllarda kaç gün yıllık izin kullandığı hususunda davacının beyanı alınarak sonucuna göre yıllık ücretli izin alacağı hesaplanması gerekirken, belirtilen hususlar yerine getirilmeden yazılı şekilde eksik inceleme ile verilmiş olan karar usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
5-Dosyada hükme esas alınan raporu tanzim eden bilirkişi, davacı işçi vekili olarak yer almış ve bilirkişilik yaptığı benzer başka dosyalarda bu durum bozma sebebi yapılmıştır. Buna göre, bilirkişinin tarafsızlığı ilkesi ile çelişen bir olgu ortaya çıkmış olup, Mahkemece diğer mahkemelerde de davalı ... aleyhine davası olmayan davanın taraflarıyla ilişkisi bulunmayan yeni bir bilirkişi seçilerek yukarıda belirlenen kriterler doğrultusunda rapor alınması gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetli değildir.
Yukarıda belirtilen sebeplerden dolayı, Mahkemece eksik inceleme, araştırma ve değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 21.05.2019 gününde oybirliği ile karar verildi.