3. Hukuk Dairesi 2019/4267 E. , 2019/9155 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptaline ilişkin davanın mahkemece yapılan yargılaması sonucunda davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı,30.01.2014 tarihinde açtığı işbu davada; Davalının, taraflar arasında 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu kapsamında yapılan ihale sonucu düzenlenen 14.12.2009 başlangıç tarihli 3 yıl süreli yıllık 760.000 TL bedelli kira sözleşmesi ile ... Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesinde bulunan 100 m²'lik yeri kantin ve bahçe yeri olarak kullanmak üzere kiraladığını, ... İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından ... Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimliği'ne yazılan 07.01.2010 tarih ve 2312 sayılı yazı ile ... İlçe Emniyet Müdürlüğü görevlilerince 27.12.2009 günü davalı tarafından işletilen büfede 'esrar maddesi bulundurmak ve satmak' suçu nedeniyle gözaltı işleminin gerçekleştiği, kafenin alt katında esrar içildiği, ve büfenin soyunma odası olarak kullanılan bölümünde de temin edildiğinin anlaşıldığının belirtilerek gerekli önlemlerin alınması hususunun bildirildiğini, bu itibarla Defterdarlık Makamının 12/02/2010 tarih ve 160 sayılı oluru ile İdare ile davalı arasında düzenlenen sözleşmenin 8,14 ve 41. maddeleri gereğince kira sözleşmesi feshedilerek, kesin teminatın irad kaydedilmesine ve son bir yıla ait kira bedelinin tazminat olarak tahsiline karar verildiğini, davalıya 760.000,00 TL tutarındaki son bir yıl kira bedeli miktarındaki tazminatı idareye ödemesi gerektiğinin 16.02.2010 tarihli yazı ile bildirildiğini ve söz konusu yazının 24.02.2010 tarihinde davalıya tebliğ edildiğini, ancak bu süre içerisinde davalı tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığından 760.000,00 TL tutarındaki tazminat için İstanbul Anadolu 11. İcra Müdürlüğü'nün 2013/19140 Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin tebliği üzerine davalı tarafından borca itiraz edildiğini ancak itirazın haksız olduğunu, davalı tarafından kiracılığın tespitine ve feshin geçersizliğine yönelik İstanbul 4.
Asliye Hukuk Mahkemesinde 2013/273 Esas ile açılan muarazanın meni davasında mahkemece davanın reddine karar verildiğini belirterek davalının İtanbul Anadolu 11. İcra Müdürlüğü'nün 2013/19140 Esas sayılı icra takibine yönelik itirazının iptali ile icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, kantinin şartlara uygun olarak yıllarca hizmet verdiğini, kantin olarak kullanılan taşınmazda davacının iddia ve beyanlarının aksine BK'nın ilgili hükümlerinin uygulanması gerektiğini, ihtilafın giderilmesinde Devlet İhale Kanunu ve hükümlerinin uygulanamayacağını, tarafına yapılan suçlamaya binaen ... Belediye Başkanlığınca ruhsat iptali işlemi yapıldığını ancak yapılan bu işlemin İstanbul 7. İdare Mahkemesi Başkanlığı'nın 2010/279 Esas sayılı dosyası ile iptaline karar verildiğini, böylece işletme ruhsatının iptaline dayalı sözleşmenin feshi işleminin geçersiz kaldığını, haksız fesih nedeniyle cezai şart istenemeyeceğini, İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2013/373 Esas ve 2013/447 Karar sayılı ilamının bekletici mesele yapılması gerektiğini ve davanın kabulü anlamına gelmemek kaydı ile cezai şart bedelinin fahiş olduğu dikkate alınarak mahkemece resen indirim yapılması gerektiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile davalının İstanbul Anadolu 11. İcra Müdürlüğü'nün 2013/19140 Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin devamına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davaya ve dayanak icra takibine esas 14.12.2009 başlangıç tarihli kira sözleşmesinin 14. maddesinde '...Kiracının fesih talebinde bulunması ,kira dönemi sona ermeden faaliyetini durdurması, kiralananı amacı dışında kullanması, taahhüdünü sözleşme ve şartname hükümlerine uygun olarak yerine getirmemesi veya işletme ruhsatının her ne sebeple olursa olsun iptal edilmesi hallerinde kira sözleşmesi, 2886 sayılı DİK’nin 62. maddesine göre tebligat yapmaya gerek kalmaksızın idarece feshedilerek, kesin teminatı gelir kaydedilir ve cari yıl kira bedeli tazminat olarak tahsil edilir...', Özel şartlar 43. maddesinde ise '' Kiracının taahhüdünü sözleşme ve şartname hükümlerine uygun olarak yerine getirmemesi halinde kira sözleşmesi 2886 sayılı Kanunun 62. maddesine göre tebligat yapmaya gerek olmaksızın İdarece feshedilecek,kesin teminatı irat kaydedilecek ve son bir yıl kira bedeli tazminat olarak tahsil edilecektir. '' düzenlemesi yer almaktadır. Davacının , sözleşmenin 14.maddesini dayanak göstermek suretiyle İstanbul Anadolu 11. İcra Müdürlüğü'nün 2013/19140 Esas sayılı icra dosyası ile talep ettiği alacak TBK' nun 179 vd. maddelerinde düzenlenen cezai şart niteliğindedir.
Hukukumuzda sözleşmeye bağlılık ilkesi (Ahde Vefa- Pacta Sunta Servanda) yanında sözleşme serbestisi ilkeleri kabul edilmiştir. Bu kurala göre sözleşme yapıldığı andaki gibi aynen uygulanmalı ve hükümlerine riayet edilmelidir. Sözleşmeye bağlılık ilkesi hukuki güvenlik, doğruluk ve dürüstlük kuralının bir gereği olarak, sözleşme hukukunun temel ilkelerinden biridir. Karşılıklı edimleri içeren sözleşmelerde, edimler arasında mevcut olan denge şartlarının sözleşmenin tümü, birlikte yorumlanarak değerlendirilmelidir. Borçlar Kanunundaki genel kural; tarafların bu sözleşme ile gerçek ve ortak amacın varlığını ortaya koyabilecek şekilde bir düzenleme ve yorum, tüm sözleşmede belirlenen amaç da gözönüne alınarak yapılmalıdır.
Cezai şartı düzenleyen TBK.nun 179/1 (BK.nun 158/1). maddesi; 'Bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa, aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir.' hükmünü içermektedir. Aynı kanunun 182/1.(BK.nun 161/1) maddesinde; 'Taraflar, cezanın mikarını serbestçe belirleyebilirler.' denilmekte ise de bu serbestlik sınırsız değildir. Maddenin son fıkrasında yer alan; 'Hakim, aşırı gördüğü ceza koşulunu kendiliğinden indirir.' hükmü gereğince, hakim taraflarca kararlaştırılan cezai şart miktarının fahiş olup olmadığını re'sen incelemek, fahiş ise ceza miktarını tenkis etmekle (indirmekle) görevlidir.
Bir davada, cezai şart miktarının fahiş olup olmadığı; tarafların ekonomik durumları, özel olarak borçlunun ödeme gücü, sözleşmenin süresi, alacaklının asıl borcun ifa edilmesi halinde elde edeceği yarar ile cezai şartın ödenmesinin sağlayacağı yarar arasındaki makul (adil) ölçü, sözleşmeye aykırı davranılması yüzünden alacaklının uğradığı zarar, borçlunun borcunu yerine getirmemek suretiyle sağladığı yarar, borçlunun kusur derecesi ve borca aykırı davranışının ağırlığı esas alınarak belirlenmelidir. Hakimin, bu kuralı uygularken kullanacağı takdir hakkının, Yargıtay denetimine elverişli esaslara dayanması da zorunludur.
Cezai şartın indirilmesini gerektiren hallerde, hakim her şeyden önce alacaklının menfaatini gözönünde tutmalı, menfaatlerin ne dereceye kadar ihlal edildiğini araştırmalı, davalının kusurunun ağırlığını ve tarafların içinde bulunduğu durum gözönünde tutmalıdır. Ceza, alacaklının uğradığı zarar ile ihlal edilen menfaatlerle makul bir surette mütenasip olmalıdır.
Esasen TTK’nun 22. Maddesi gereğince tacir sıfatını haiz borçlu cezai şartın indirilmesini isteyemez ise de, kararlaştırılan ceza tutarı borçlunun iktisaden sarsılmasını, çöküntüye uğramasını mucip olacak ise indirim isteyebileceği uygulamada kabul edilmektedir.
Somut olayda Mahkemece; davalı ... 'in tacir olup olmadığı ve cezai şartın fahiş olarak kabul edilip edilemeyeceği, dolayısıyla indirilmesi gerekip gerekmediği mahkemece tartışılmamıştır. Bu durumda, TTK 14, 17, 1463 maddeleri, 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları kanunun 3. maddesi çerçevesinde davalı kiracının tacir olup olmadığı araştırılarak tacir olması halinde; cezai şartın davalının iktisaden çöküntüye uğramasına yol açıp açmayacağı, tacir olmadığının tespiti halinde ise; TBK' nun 182/son maddesi gereğince cezai şartın aşırı olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken anılan hususun gözardı edilerek hüküm verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte belirtilen nedenlerle temyiz olunan kararın HUMK.nun 428.maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.11.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
3. Hukuk Dairesi 2019/4267 E. , 2019/9155 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 18 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 13 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 109 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 18 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat