22. Hukuk Dairesi 2017/35100 E. , 2020/8782 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

22. Hukuk Dairesi 2017/35100 E. , 2020/8782 K.

'İçtihat Metni'
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ: ... 6. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ: ALACAK


Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 2007 yılından iş akdinin haksız nedenle feshedildiği tarihe kadar çalıştığını ileri sürek kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla mesai, hafta tatili, ulusal bayram genel tatil, yıllık izin ücret alacakları ile şua izni alacağının tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının başka bir işçiyi darp etmesi nedeniyle disiplin kurulu kararıyla iş akdinin feshedildiğini, feshin haklı nedenlere dayandığından tazminat ve işçilik hakları alacağının bulunmadığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İlk Derece Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, dosyaya alınan kayıt ve belgeler ile özellikle ceza mahkemesi dosyasından; davacının olay günü yaşanan bir tartışma sırasında işverenin başka bir işçisi olan Elif i tekme ve yumrukla vurup darp ettiği ve ona hakaret ettiği, ilk haksız hareketin davacıdan geldiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle kıdem ve ihbar tazminatının reddi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı taraf vekilleri istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkeme Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesince, tarafların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bent kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı ve hafta tatillerinde çalışıp çalışmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen alacakların ödendiği varsayılır.
Fazla çalışma yapıldığının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, bu çalışmaların yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir.İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Aynı ilkeler hafta tatili ücreti alacağı için de geçerlidir.Somut olayda, davacı davalı şirkete ait hastanede radyoloji teknisyeni olarak çalışmış ve dava dilekçesinde sabah saat 08.00’den gece saat 24.00’ e kadar çalıştığını, son bir yıl içinde sabah akşam değişken zamanlı olarak çalıştığını, haftada 2-3 defa acil vakalar için saat 24.00’den sonra hastaneye gelip 1-2 saat çalıştıktan sonra istirahate çekildiğini, hastanede nöbetçi teknisyen bulunmadığından işe girişten beri bu şekilde çalışmaya devam edildiğini ve her ay 2 Pazar günü tam çalıştığı halde hafta tatili ücretinin ödemediğini iddia etmiş, hükme esas alman bilirkişi raporunda tanık anlatımlarına göre haftalık çalışma süresi tam tespit edilemese de ortalama olarak icapçı ve nöbetçi olarak ve davacının birim sorumlusu olduğu dikkate alındığında, 6 gün 08.00-20.00 saatleri arası 2 saat ara dinlenme ile ve ayda 2 hafta tatilinde çalıştığı kabul edilmiştir. Davacının dinletmiş olduğu tanıklardan ... “Davacının işyerinde çalışması sabah saat 08:00 - akşam saat 18:00 arası çalışıyordu, ancak gece saat 24:00'e kadar 1 kişiyi çalıştırmaya devam ediyorlar. Pazar günleri de gerek duyulduğu zaman davacıyı çalışmak için çağırıyorlardı. Haftada 1 kişi saat 24:00'e kadar kalıyordu, bu saate kalan kişi genelde davacıydı. Davacının işyerinde çalışması sabah 08:00 - akşam 18:00 saatleri arası çalışıyordu, ancak gece saat 24:00'e kadar 1 kişiyi çalıştırmaya devam ediyorlar. Pazar günleri de gerek duyulduğu zaman davacıyı çalışmak için çağırıyorlardı. Haftada 1 kişi saat 24:00'e kadar kalıyordu, bu saate kalan kişi genelde davacıydı.,” ..., “Genel olarak hepimiz de davacı gibi sabah 08:00 - akşam 18:00 saatlerinde çalışıyorduk. Davacı oranın sorumlusuydu, dolayısıyla gece saat 24:00'e kadar icapçı olarak çalışıyordu. Eleman eksikliği olduğu için ve davacı da oranın sorumlusu olduğu için genelde kendisi çalışıyordu. Yukarıda bahsettiğim davacının saat 24:00'e kadar çalışması, çağırıldıkça gitmesi şeklindeydi. Davacı nöbetçi olduğu zamanlarda lojmanda bizim evimizde kalıyordu, bizim evimiz yakın olduğu için evine gitmeyip burdan geliş gidiş yapıyordu. Yukarıda bahsettiğim çalışma şekli Cumartesi - Pazar da geçerlidir. Davacının çalışma şeklini tam olarak bilemiyorum. “ şeklinde beyanda bulunmuştur. Her ne kadar tanık beyanları doğrultusunda fazla mesai ve hafta tatili alacağı tespit edilmiş ise de davacı tanıklarının davacının özellikle saat 18.00’ den sonra ve hafta sonları çalışması konusunda görgü sahibi olmadığı, genel olarak davacının saat 18.00’den sonra çalışan kişi olduğu, çalışma şeklinin tam olarak bilinmediği ve Pazar günleri gerek duyulduğu zaman davacının çağrıldığı gibi soyut kalan beyanların hükme esas alınan bilirkişi raporunda yapılan hesaplamaya elverişli olmadığı kanaatine ulaşılmıştır. Davacı tanık beyanlarına göre davacının haftanın 6 günü 08.00-18.00 saatleri arasında çalıştığı ve haftanın bir günü bu çalışmanın 24.00’e kadar devam ettiğinin kabulü dosya içeriğine uygun düşecektir ancak bilirkişi raporunda davacının 08.00-20.00 saatleri arasında çalıştığı kabul edildiğinden haftanın bir günü çalışmanın saat 20.00’ e kadar devam ettiği kabul edilerek fazla mesai alacağı yeninden hesaplanmalı ve davacı ayda 2 hafta tatilinde çalıştığını tanık beyanlarına göre yöntemince ispat edemediğinden hafta tatili ücreti talebinin reddine karar verilmeli iken yazılı şekilde kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3- Taraflar arasında sunulan fazla mesaiye ilişkin ödeme belgelerinin dikkate alınıp alınamayacağı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Kural olarak, yargılama aşamasında dayanılıp sunulmayan deliller, temyiz veya karar düzeltme aşamasında sunulamazlar; sunulmuş olsalar bile, bu aşamalardaki incelemeler sırasında dikkate alınamazlar. Bu kuralın tek istisnası, dayanılıp sunulan delillin, o davaya konu borcu söndüren bir nitelik taşıması; örneğin, davaya konu borcun ödenmiş olduğunu gösteren makbuz, ibraname gibi bir belge olmasıdır.6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/h maddesinde, “davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması” dava şartları arasında sayılmıştır. Ödenmiş alacak hakkında davacının dava açmakta hukuki yararı yoktur. Bu halde, 6100 sayılı Kanun’un 115. maddesi gereğince, dava şartının varlığı ya da yokluğunun incelenmesi, doğrudan mahkemeye verilmiş ödevlerden olması karşısında, önceden ileri sürülmemiş olsa bile temyiz aşamasında dava şartının var olup olmadığını kendiliğinden gözetilmesinde bir usuli engel bulunmamaktadır.
Davanın hukuksal niteliği ve somut olayın özelliği gereği davalı, temyiz aşamasında dava konusu borcu söndüren nitelikte bir belge vermişse, bu belge üzerinde gerekli inceleme yapılmak suretiyle bir karar verilmesi gerekir. Diğer bir anlatımla, yargılama aşaması henüz tamamlanmamış ise böyle durumda, borcu itfa eden belge değerlendirmeye alınmalıdır. Gerçekten de, yargılamada davayı inkâr eden davalının savunması, borcun bulunmadığı savunmasını da kapsar. O nedenle, davalının borcun ne sebeple bulunmadığını açıklama ve iddianın aksine delillerini ikame etme hakkının ortadan kalktığından söz edilemez. Belirtilen nedenlerle, temyiz aşamasında sunulan ve borcu söndüren bir belgenin varlığı karşısında savunmanın genişletilmesi yasağından söz edilemeyeceğinin kabulü de zorunludur. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 24.02.2016 Tarih, 2014/22-735 esas, 2016/166 karar) Somut olayda, davalı tarafça süresinden sonra dosyaya bir kısım çizelgeler ve ödeme belgeleri ibraz edilmiş olduğu görülmüştür. Ödeme belgeleri dışındaki belgelerin mahkemece dikkate alınmaması yerinde olmuştur. Ancak ödemeye ilişkin İbraz edilen belgeler itiraz mahiyetinde olup, ödeme belgelerinin hakkı ortadan kaldıran özelliği nedeni ile yargılanmanın her safhasında, temyiz aşamasında dahi olsa nazara alınması gerekir. Örneğin dosya içerisinde yer alan 01950 numaralı 17.12.2010 tarihli ödeme makbuzuna göre 350,00 TL fazla mesai adı altında ödeme yapılmıştır. Bu sebeple fazla mesai adı altında ödemelerin yapıldığı ödeme makbuzlarının mahkemece dikkate alınarak fazla mesai hesabından mahsup edilmesi gerekmekte, maaş adı altında yapılan ödemelerin fazla mesai ödemesi olduğu ise ispatlanamadığından şimdiki gibi dikkate alınmaması gerekmektedir. Ayrıca yine ödeme belgesi mahiyetinde olan ve “ günlük 7 saatten sonra çalışılan 3 saatlik fazla mesai karşılığının ücret mukabili kendi isteği üzerine aldığını “ şeklinde beyan içeren imzalı belgelerin mevcut olduğu görüldüğünden sunulan bu belgeler davacıya gösterilip belirtilen saat karşılığı fazla mesainin tam karşılığının ödenip ödenmediği hususu da sorularak sonucuna göre mahsup işlemi yapılıp talep konusu fazla mesai ücret alacağı talebi yeniden değerlendirilmelidir.Açıklanan yönler düşünülmeden hatalı değerlendirme ile hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 06.07.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.












Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2020 Yılı Kararları” sayfasına dön