1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

3. Hukuk Dairesi 2018/7241 E. , 2019/8353 K.

Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
gönderen İctihat
3. Hukuk Dairesi 2018/7241 E. , 2019/8353 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içerisinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar 15/04/2013 tarihinde açtığı işbu davada, davalı ile aralarında 20/01/2005 başlangıç tarihli ve 6 yıl süreli kira sözleşmesi bulunduğunu, süresi içinde feshi ihbarda bulunulmadığından kira sözleşmenin 20/01/2012 tarihi itibariyle yenilendiğini,davalının 2012 yılı Nisan ayı sonunda taşınmazı tahliye ettiğini ancak tahliye tarihine kadarki kira bedelleri eksiksiz ödenmediğini, bunun yanısıra taşınmazın makul kiraya verme süresi boyunca işleyecek kiralardan da davalının sorumlu olduğunu, alacaklarının tahsili için Afyonkarahisar 2.İcra Müdürlüğü'nün 2012/3477 Esas sayılı takip dosyası üzerinden icra takibi başlattıklarını ancak davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına, davalının % 40 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davalının itirazının kısmen iptaline, icra takibinin 4.015,00 TL asıl alacak, 169,29 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 4.184,29 TL üzerinden devamına dair verilen hükmün her iki tarafça temyizi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi'nin 24/03/2016 tarih, 2015/7122 Esas, 2016/2351 Karar sayılı ilamı ile, davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının yerinde olmadığı, davacının yeniden kiralama süresi ile ilgili kira alacağına yönelik temyiz itirazlarına gelince ise davalı kiracının 20/04/2012 tarihinde, sözleşme süresi dolmadan kiralananı erken tahliye ettiğinin kabulü gerektiği, bu durumda tarafların bilirkişi raporunda belirtilen 15 günlük makul süreye itirazları ve davacının kiralananı fiilen kendisinin kullanmaya başladığı tarih de gözetilmek suretiyle davalı kiracının belirlenecek makul süre kira bedeli ile de sorumlu tutulması gerektiği belirtilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma üzerine yeniden yapılan yargılama sonucunda Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 5.185,17 TL ve 193,22 TL işlemiş faiz yönünden itirazın iptaline, davacı tarafın icra inkar tazminat talebinin ise reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekilince reddedilen icra inkar tazminatına yönelik temyiz edilmiştir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2 maddesinde düzenlenen icra inkar tazminatının amacı alacağın tahsilini geciktirmeye yönelik haksız itirazları önlemektir. Eğer alacaklı itirazın iptali davasında haklı çıkar ve borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse istek halinde alacaklı yararına, eğer davalı borçlu haklı çıkar ve dava reddedilirse bu kez alacaklının takibinde haksız ve kötü niyetli olması koşulu ile yine istek halinde borçlu yararına tazminata hükmedilir. Ne var ki icra inkar tazminatı, niteliği gereği ancak itirazın iptali davası sonucunda davanın tamamen veya kısmen kabulüne karar verilmesi koşuluna bağlı olarak hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminattır. Yasa ile güdülen amaç borçlu olduğu miktarı bilebilecek durumda olan borçlunun ödeme emri üzerine icra borcunu inkar etmesini önlemek, gerçekte alacaklı olmayan alacaklının da borçluya zarar vermesini engellemektir.
Somut olayda, davacılar, davalı hakkında Afyonkarahisar 2. İcra Müdürlüğü’nün 2012/3477 sayılı takip dosyası ile kira sözleşmesine dayalı olarak 8.690 TL asıl alacak ve 370,69 TL işlemiş faiz toplamı 9.060,69 TL 'nın tahsili için icra takibi başlatmış, icra takibine itiraz edilmesi üzerine açılan işbu davada davacı, davalının % 20'den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir. Mahkemece , davanın kısmen kabulü ile 5.185,17 TL ve 193,22 TL işlemiş faiz yönünden itirazın iptaline karar verilmiş olup, dosya kapsamı itibariyle iptaline karar verilen asıl alacağın 4.015 TL kısmının tahliye tarihine kadar ödenmeyen bakiye kira bedeli; 1.169,17 TL kısmının ise tazminat niteliğinde bulunan ve bu itibarla da likit olmayan makul süre kira bedeline ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Takibe konu ödenmeyen 4.015 TL kira bedeline ilişkin borcun hesabedilebilirliği açık olup, alacağın bu kısmının likit olmadığından söz edilemez. Bu nedenle; hükmedilen 4.015 TL ödenmeyen kira alacağına yönelik icra inkar tazminatı isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde bu konudaki istemin reddine karar verilmesi doğru değildir.
Ancak, bu yanılgının düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün HUMK. 436/2 maddesi gereği düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenle davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın hüküm fıkrasının 2. bendinde yer alan 'Davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine, ' ibaresinin çıkartılarak yerine “ Kabul edilen ödenmeyen kira bedeli olan 4.015 TL üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine,” ifadesinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 24/10/2019 günü oybirliğiyle karar verildi.