1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

3. Hukuk Dairesi 2019/2776 E. , 2019/8211 K.

Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
gönderen İctihat
3. Hukuk Dairesi 2019/2776 E. , 2019/8211 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki ziynet alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili ; davalının, davacıyı evden kovması nedeni ile davacının eşyalarını alamadan müşterek konuttan ayrıldığını, davalı ve ailesinin düğün gecesi müvekkilinin bilgi ve rızası dışında davacıya takılan 2 takım 24 ayar set, 1 takım inci set, 1 takım 24 ayar ... seti, 7 adet 24 ayar bilezik,1 adet 24 ayar kelepçe, 120 adet çeyrek ve yarım altının alındığını beyan ederek ziynetlerin aynen iadesine, aynen iadesinin mümkün olmaması halinde bedeli olan 150.000,00 TL'nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı; düğünde takıldığı iddia edilen ziynetlerin miktarının gerçeği yansıtmadığını, evlilik birliği içinde işyeriyle ilgili borçları ödemek için davacıdan 20 çeyrek altın istediğini ve davacının kendisine verdiğini, bunun haricinde 2 çeyrek altının davacının ailesine, hediye edilmek üzere verildiğini, birlikte yaşanılan dönemde ziynetlerin idaresinin davacıda olduğunu, davacıyı evden kovmadığını, işyerindeki bir tartışma sonucunda davacının eve dönerek bir kısım eşya ve ziynetlerini alarak evden ayrıldığını, sonraki dönemde de kendisinin evde olmadığı bir zamanda davacının müşterek konuta gelerek kalan eşya ve ziynetlerini aldığını, hiçbir bankada kiralık kasasının bulunmadığını ve altınların sürekli davacı tarafından muhafaza edildiğini ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davaya konu ziynetlerin, düğünden sonra davalının anne-babasına teslim edildiği, sonra da bir banka kasasına konulduğu, daha sonra ise davacının bu ziynetleri bir daha taktığını görenin olmadığı, davalının eşini evden kovduğu, bu sebeple de ziynet eşyalarını alamadığı ve davalının kabul ettiği 20 küçük altının ise bozdurulduğu hususunun açık beyanlarıyla da doğrulandığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile bir adet 14 ayar set (40 gram x 60= 2,400 TL), bir takım inci set (30 gram-1,000 TL), bir adet
22 ayar trabzon set (100 gr x 93 = 9,300 TL), bir adet kelepçe bilezik 14 ayar (25 gr x 60 = 1,500 TL), 7 adet bilezik (166 gram x 80 = 13,280 TL), bir adet cumhuriyet yarım (264 TL), bir adet cumhuriyet tam (528 TL) ve 20 adet çeyrek altın (132 TL x 20=2,640 TL)'ın aynen iadesine, aynen iadesi mümkün olmaması halinde ise toplam değeri olan 30,912 TL'nin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline dair verilen karar Dairemizin 17.04.2017 tarih ve 2015/19770 E. 2017/5377 K. sayılı ilamıyla 'Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına, örf ve adete, ülke gerçekleri ile yöresel geleneklere göre; evlenme sebebiyle, gerek ailelerce ve gerekse yakınlarınca kadına geleceğinin güvencesi olarak takılan ziynet eşyaları (altın vs.) emaneten (geçici olarak) takıldığı konusunda kadının bir kabulü olmadığı sürece, düğünde davacı kadına bağışlanmış sayılır. Aynı biçimde, düğünde erkeğe takılan ziynet eşyaları açısından da kadının herhangi bir biçimde kabulü söz konusu olmadıkça ve aksi de kanıtlanmadıkça kocanın bu eşyaları eşine bağışladığı kabul edilir. BK 244 ve devamı maddeleri gereğince bağıştan dönme konusunda davalı tarafca bir iddia ileri sürülmedigi gibi bu konuda açılmış bir dava da bulunmamaktadır. (Yargıtay 8.HD 2009/2348 Esas, 2009/6173 Karar)
Dosyaya sunulan ve CD, fotoğrafları inceleyen kuyumcu bilirkişinin hazırladığı raporda; davalı damadın üzerine düğünde 80 tane çeyrek altın takıldığı, davacı gelinin üzerine düğünde diğer ziynetlerin yanı sıra 4 tane çeyrek altın takıldığı belirtilmiştir. Mahkeme ise, davacı 120 çeyrek altın ile diğer ziynetleri talep ettiği halde bozdurulduğu davalı tarafından ikrar edilen 20 küçük altın dışındaki diğer çeyrek altınlar yönünden davanın reddine karar vermiştir.
Somut olayda; düğünde erkeğe takılan ziynetler (80 çeyrek altın ) davalı tarafından davacıya bağışlanmış sayıldığından; bu eşyalar yönünden de, davacı kadının davasını ispat ettiğine kanaat edilirse talebin kabulüne karar verilmesi gerekir. Mahkemece, yanılgılı değerlendirme ve yasal olmayan gerekçeler ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.' gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; davanın kısmen kabulü ile; bir adet 14 ayar set (40 gram x 60= 2,400 TL), bir takım inci set (30 gram-1,000 TL), bir adet 22 ayar trabzon set (100 gr x 93 = 9,300 TL), bir adet kelepçe bilezik 14 ayar (25 gr x 60 = 1,500 TL), 7 adet bilezik (166 gram x 80 = 13,280 TL), bir adet cumhuriyet yarım (264 TL), bir adet cumhuriyet tam (528 TL) ve 84 adet çeyrek altın (132 TL x 84=39.360 TL)'ın aynen iadesine, aynen iadesi mümkün olmaması halinde ise toplam değeri olan 67.632 TL'nin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan alınıp davacı tarafa verilmesine, fazla talebin reddine, karar verilmiş, karar süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, ziynet alacağının iadesi istemine ilişkindir.
Bilindiği üzere, mahkemece verilen kısa karar (hüküm), bir davayı esastan çözümleyen ve uyuşmazlığı sona erdiren nihai kararlardandır. Bu kararla, mahkeme davadan elini çeker ve davayı sona erdirmiş olur. Bu aşamada yapılması zorunlu iş; gerekçeli kararı, kısa karar doğrultusunda ve yasal gerekçeleriyle birlikte hakimin yazmasından ibarettir. Eş söyleyişle, kararın asli unsurlarından olan gerekçenin de hüküm fıkrasına uygun biçimde kararda yer alması gerekir. Esasen, ilamın tefhim edilen kısa karara uygun yazılması ve gerekçe taşıması, kamu düzeni ile doğrudan ilgili temel kurallardan olup, bu kurala yasa koyucu HMK'nın 297. maddesiyle varlık kazandırmıştır.
Gerekçe, hükümle çelişik olamaz. Aksinin kabulü, mahkemelere güveni sarsacağı gibi Anayasa ve yasalarda yer alan açık kurallara aykırılık oluşturur. Hüküm, gerekçeyle bütünlük arz eder.
Somut olayda; kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasında davanın kısmen kabulü ile; bir adet 14 ayar set (40 gram x 60= 2,400 TL), bir takım inci set (30 gram-1,000 TL), bir adet 22 ayar trabzon set (100 gr x 93 = 9,300 TL), bir adet kelepçe bilezik 14 ayar (25 gr x 60 = 1,500 TL), 7 adet bilezik (166 gram x 80 = 13,280 TL), bir adet cumhuriyet yarım (264 TL), bir adet cumhuriyet tam (528 TL) ve 84 adet çeyrek altın (132 TL x 84=39.360 TL)'ın aynen iadesine, aynen iadesi mümkün olmaması halinde ise toplam değeri olan 67.632 TL'nin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan alınıp davacı tarafa verilmesine, fazla talebin reddine karar verilmiştir. Gerekçeli kararın gerekçe kısmında ise; 'son celsede kurulan kısa kararda 132 TLx84=11.088 TL olarak yazılması gerekirken, sehven sonuç kısmına tüm ziynetlerin toplam bedeli olan 39.360 TL yazılmış olup, bu nedenle çeyrek altınların haricindeki iadesine karar verilen ziynetlerin bedeli olan 28.272 TL ile 39.360 TL'nin toplamı olan 67.632 TL sonucuna varılmış, kısa kararda sehven yazılan işlem sonucu gerekçeli kararda düzeltilememiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur' şeklinde açıklama yapılmış olmakla, bu haliyle gerekçe ile hüküm arasında sonuca etkili çelişki yaratıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece, yukarıda açıklanan bu hususlar gözetilmeksizin, gerekçe ile hüküm arasında çelişki oluşturulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/10/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.