23. Hukuk Dairesi 2015/9131 E. , 2018/347 K.
Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
23. Hukuk Dairesi 2015/9131 E. , 2018/347 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın reddine birleşen davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekili, taraflar arasında 23.11.2009 tarihli ihale sonucunda 12.03.2010 tarihinde imzalanan genel temizlik ve yardımcı hizmet alımı sözleşmesinin davalı tarafından, müvekkili şirketin eski ortağı Ömer Büyükadalı hakkında ceza davası bulunduğu gerekçesiyle, 26.08.2010 tarihinde feshedilerek, sözleşme teminatı olan 250.000,00 TL bedelli iki ayrı kesin teminat mektubunun nakde çevrileceğinin bildirildiğini, sözleşmenin davalı kurumca tek taraflı feshinin haksız olduğunu, hakkında kamu davası bulunan Ömer Büyükadalı'nın şirketteki tüm paylarını, 13.08.2009 tarihinde diğer iki şirket ortağına devrederek şirket müdürlüğünden de istifa etmek suretiyle müvekkili şirketten tam olarak ayrıldığını, ihale tarihi itibariyle şirkette herhangi bir ortaklığının bulunmadığını ve müvekkili şirketin kamu ihalelerine girmesinde herhangi bir kısıtlama olmadığını ileri sürerek, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığını ileri sürerek, 40.000,00 TL'nın avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, birleşen davada ise, davacının ihtiyati tedbir nedeniyle teminat mektubu bedelini geç alması sonucunda uğradığını iddia ettiği zararın neye göre hesaplandığının anlaşılamadığını, ayrıca miktar itibariyle de talep edilen tutarın fahiş olduğunu, ancak ihtiyati tedbirin haksız olduğunun belirlenmesinden sonra zarar oluşup oluşmadığına karar verilebileceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekili, davacı şirket ile hizmet alım sözleşmesinin 12.03.2010 tarihinde imzalandığını, 15.03.2010 tarihinden itibaren hizmet alınmaya başlandığını, ancak şirketin Kamu İhale Kanunu'nun 17. ve 58. maddelerine aykırı davranması nedeniyle sözleşmesinin 31.08.2010 tarihinde haklı nedenle feshedildiğini savunarak, davanın reddini istemiş, birleşen davada ise, ihale sonucunda kendisi ile hizmet alım sözleşmesi imzalanan davalı şirketin, 2009 yılı 8. ayına kadar % 50'den fazla hissesine sahip bulunan Ömer Büyükadalı hakkında 26.06.2006 tarihinde ihaleye fesat karıştırmak suçundan kamu davası açıldığı ve şirket ortağının cezalandırılmasına karar verildiği ve ceza dosyasının halen Yargıtay incelemesinde bulunduğunun davacı bankaya ihbar edilmesi üzerine, iddiaların tespiti için yapılan çalışmalar sonucunda, Kamu İhale Kurumu tarafından şirket ortağı Ömer Büyükadalı hakkında kamu davası açıldığının kurum kayıtlarında yer ..
aldığının anlaşıldığı ve müvekkili banka tarafından davalı şirket ile yapılan sözleşmenin feshedildiğini, 4735 Yasa’nın 21. maddesine göre, sözleşme yapıldıktan sonra ve sözleşmenin ifası sırasında sözleşme feshedilirse alınan teminatların gelir kaydedilmesinin gerekmekte olduğunu, bu hükme dayanarak davalı tarafın verdiği teminat mektuplarının nakde çevrildiğini, ancak teminat mektuplarının geç alınmasından dolayı davacı bankanın zararı olduğunu ileri sürerek, 20.350,56 TL'nin faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, feshin haksız olduğu gerekçesiyle, asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine dair verilen kararın, asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekilince temyizi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 05.12.2013 tarih ve 2012/16966 E., 2013/22229 K. sayılı ilamıyla, şirketin hakkında kamu davası açılan ortağının, ihaleden önce hissesini devretmesinin feshi haksız hale getirmiyeceğinin düşünülmemesi ve asıl davanın kabulü ile birleşen davanın reddine karar verilmesi doğru görülmeyerek bozulması üzerine, uyma kararı verilen mahkemece, iddia,savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; asıl davada davacı-birleşen davada davalı şirketin hakkında kamu davası açılan ortağının, ihaleden önce hissesini devretmesinin, feshi haksız hale getirmeyeceği, bu durumda, asıl davada davalı- birleşen davada davacı bankanın sözleşmeyi feshetmekte haklı olduğu, haklı fesih halinde teminat mektubunun nakte çevrilerek irat kaydedilmesi gerektiği, ihtiyati tedbir kararı nedeniyle teminat mektuplarının geç alınmasından dolayı asıl davada davalı-birleşen davada davacının 23.753,43 TL zararının olduğu, talebinin ise 20.350,56 TL olduğu gerekçesiyle, asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulü ile 20.356,56 TL'nin dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birleşen davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın reddine birleşen davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekili, taraflar arasında 23.11.2009 tarihli ihale sonucunda 12.03.2010 tarihinde imzalanan genel temizlik ve yardımcı hizmet alımı sözleşmesinin davalı tarafından, müvekkili şirketin eski ortağı Ömer Büyükadalı hakkında ceza davası bulunduğu gerekçesiyle, 26.08.2010 tarihinde feshedilerek, sözleşme teminatı olan 250.000,00 TL bedelli iki ayrı kesin teminat mektubunun nakde çevrileceğinin bildirildiğini, sözleşmenin davalı kurumca tek taraflı feshinin haksız olduğunu, hakkında kamu davası bulunan Ömer Büyükadalı'nın şirketteki tüm paylarını, 13.08.2009 tarihinde diğer iki şirket ortağına devrederek şirket müdürlüğünden de istifa etmek suretiyle müvekkili şirketten tam olarak ayrıldığını, ihale tarihi itibariyle şirkette herhangi bir ortaklığının bulunmadığını ve müvekkili şirketin kamu ihalelerine girmesinde herhangi bir kısıtlama olmadığını ileri sürerek, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığını ileri sürerek, 40.000,00 TL'nın avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, birleşen davada ise, davacının ihtiyati tedbir nedeniyle teminat mektubu bedelini geç alması sonucunda uğradığını iddia ettiği zararın neye göre hesaplandığının anlaşılamadığını, ayrıca miktar itibariyle de talep edilen tutarın fahiş olduğunu, ancak ihtiyati tedbirin haksız olduğunun belirlenmesinden sonra zarar oluşup oluşmadığına karar verilebileceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekili, davacı şirket ile hizmet alım sözleşmesinin 12.03.2010 tarihinde imzalandığını, 15.03.2010 tarihinden itibaren hizmet alınmaya başlandığını, ancak şirketin Kamu İhale Kanunu'nun 17. ve 58. maddelerine aykırı davranması nedeniyle sözleşmesinin 31.08.2010 tarihinde haklı nedenle feshedildiğini savunarak, davanın reddini istemiş, birleşen davada ise, ihale sonucunda kendisi ile hizmet alım sözleşmesi imzalanan davalı şirketin, 2009 yılı 8. ayına kadar % 50'den fazla hissesine sahip bulunan Ömer Büyükadalı hakkında 26.06.2006 tarihinde ihaleye fesat karıştırmak suçundan kamu davası açıldığı ve şirket ortağının cezalandırılmasına karar verildiği ve ceza dosyasının halen Yargıtay incelemesinde bulunduğunun davacı bankaya ihbar edilmesi üzerine, iddiaların tespiti için yapılan çalışmalar sonucunda, Kamu İhale Kurumu tarafından şirket ortağı Ömer Büyükadalı hakkında kamu davası açıldığının kurum kayıtlarında yer ..
aldığının anlaşıldığı ve müvekkili banka tarafından davalı şirket ile yapılan sözleşmenin feshedildiğini, 4735 Yasa’nın 21. maddesine göre, sözleşme yapıldıktan sonra ve sözleşmenin ifası sırasında sözleşme feshedilirse alınan teminatların gelir kaydedilmesinin gerekmekte olduğunu, bu hükme dayanarak davalı tarafın verdiği teminat mektuplarının nakde çevrildiğini, ancak teminat mektuplarının geç alınmasından dolayı davacı bankanın zararı olduğunu ileri sürerek, 20.350,56 TL'nin faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, feshin haksız olduğu gerekçesiyle, asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine dair verilen kararın, asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekilince temyizi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 05.12.2013 tarih ve 2012/16966 E., 2013/22229 K. sayılı ilamıyla, şirketin hakkında kamu davası açılan ortağının, ihaleden önce hissesini devretmesinin feshi haksız hale getirmiyeceğinin düşünülmemesi ve asıl davanın kabulü ile birleşen davanın reddine karar verilmesi doğru görülmeyerek bozulması üzerine, uyma kararı verilen mahkemece, iddia,savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; asıl davada davacı-birleşen davada davalı şirketin hakkında kamu davası açılan ortağının, ihaleden önce hissesini devretmesinin, feshi haksız hale getirmeyeceği, bu durumda, asıl davada davalı- birleşen davada davacı bankanın sözleşmeyi feshetmekte haklı olduğu, haklı fesih halinde teminat mektubunun nakte çevrilerek irat kaydedilmesi gerektiği, ihtiyati tedbir kararı nedeniyle teminat mektuplarının geç alınmasından dolayı asıl davada davalı-birleşen davada davacının 23.753,43 TL zararının olduğu, talebinin ise 20.350,56 TL olduğu gerekçesiyle, asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulü ile 20.356,56 TL'nin dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birleşen davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.