Tasfiyesine karar verilen şirkete tebligat - icra takibi - tasfiye memuruna tebliğ zorunluluğu
Gönderilme zamanı: 25 Kas 2021, 20:42
Tasfiyesine karar verilen şirkete tebligat - icra takibi - tasfiye memuruna tebliğ zorunluluğu
Özet:
HMK'nun 52. maddesine göre; davada, tüzel kişiler yetkili organları tarafından temsil edilir. Şirketin tasfiyesine karar verilmesi halinde ise, 6102 Sayılı TTK'nun 280/1. maddesine göre, tasfiye hâlinde bulunan şirketi, mahkemelerde ve dışarıda tasfiye memurları temsil eder. HMK'nun 114/1-d maddesi uyarınca; kanuni temsilin sözkonusu olduğu hallerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması, dava şartı olarak sayılmış ve aynı Kanunun 115. maddesine göre de, mahkemece, dava şartlarının bulunup bulunmadığının her aşamada kendiliğinden araştırılacağı hükme bağlanmıştır.
T.C.
Yargıtay
12. Hukuk Dairesi
Esas No:2015/25244
Karar No:2016/2667
K. Tarihi:28.1.2016
MAHKEMESİ : İcra Hukuk Mahkemesi
.
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi .... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Borçlu .... İnternational İnşaat Emlak Turizm Ticaret İç ve Dış Ticaret San. Ltd. Şti'ni temsilen kayyım ...., icra mahkemesine yaptığı başvurusunda; borçlu şirketin fesih ve tasfiyesinin dava edildiği bir sırada ve şirketin temsilcisiz kaldığı alacaklı tarafça bilindiği halde, borçlu şirketin ticaret sicilinde kayıtlı adresine 7201 Sayılı Kanunun 35. maddesine göre yapılan ödeme emri tebligatının usulsüz olduğunu ileri sürerek şikayette bulunduğu, mahkemece şikayetin süre yönünden reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
HMK'nun 52. maddesine göre; davada, tüzel kişiler yetkili organları tarafından temsil edilir. Şirketin tasfiyesine karar verilmesi halinde ise, 6102 Sayılı TTK'nun 280/1. maddesine göre, tasfiye hâlinde bulunan şirketi, mahkemelerde ve dışarıda tasfiye memurları temsil eder. HMK'nun 114/1-d maddesi uyarınca; kanuni temsilin sözkonusu olduğu hallerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması, dava şartı olarak sayılmış ve aynı Kanunun 115. maddesine göre de, mahkemece, dava şartlarının bulunup bulunmadığının her aşamada kendiliğinden araştırılacağı hükme bağlanmıştır.
Somut olayda, ....ı 1. Asliye (Ticaret) Hukuk Mahkemesi'nin 2009/182 Esas, 2/14/604 Karar sayılı, 12.11.2014 tarihli kararı ile, borçlu şirketin fesih ve tasfiyesine, .... ve .....'un re'sen tasfiye memuru olan atanmasına karar verildiği, aynı mahkemece, yargılama süresince atanan...' nun 09.06.2015 tarihinde icra mahkemesine usulsüz tebligat şikayetinde bulunduğu görülmektedir. Bu durumda, Asliye Ticaret Mahkemesince, şirketin fesih ve tasfiyesine ve tasfiye memuru atanmasına karar verilmesinden sonra, borçlu şirketin, tasfiye memurları tarafından temsil edilmesi gerektiğinden, tasfiye memuru yerine kayyım tarafından borçlu şirket temsilcisi sıfatı ile şikayette bulunulması, yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere aykırı olup usulsüzdür. Hal böyle olunca, yargılamada borçlu şirketin usulünce temsil edilmediği anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, borçlu şirket adına ve şirket adresine tebliğ edilip usulsüzlüğü öne sürülen ödeme emri tebliğ tarihinden önce,...1. Asliye (Ticaret) Hukuk Mahkemesi'nin 2009/182 Esas sayılı dosyası üzerinden, borçlu şirketi temsilen kayyım tayin edilip edilmediği, şirketin kayyımla temsil edilip edilmediği araştırılmalıdır. Araştırma sonucunda, tebligat tarihinde, borçlu şirketin kayyımla temsil edildiğinin belirlenmesi halinde, kayyım tayin edilen tarihten sonrası için borçlu şirkete ilişkin tebligatların, şirket kayyımına yapılması gerekeceğinden, bizatihi şirket adına ve adresine tebligat yapılması yok hükmünde olup, sonuç doğurmayacağı ve usulsüz tebligata ilişkin 7201 Sayılı Tebligat Kanununun 32. maddesinin uygulama yerinin bulunmadığı düşünülmelidir.
O halde mahkemece; fesih ve tasfiyesine karar verilen borçlu şirkete, mahkemece tayin edilen tasfiye memurlarının, borçlu şirketi temsilen kayyım tarafından açılan usulsüz tebligat şikayetine icazet verip vermedikleri belirlendikten ve borçlu şirketin, tasfiye memurları tarafından usulüne uygun temsilinin sağlanması konusunda HMK'nun 115. maddesi uyarınca işlem yapıldıktan sonra, yukarıda açıklanan hususlar da nazara alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Özet:
HMK'nun 52. maddesine göre; davada, tüzel kişiler yetkili organları tarafından temsil edilir. Şirketin tasfiyesine karar verilmesi halinde ise, 6102 Sayılı TTK'nun 280/1. maddesine göre, tasfiye hâlinde bulunan şirketi, mahkemelerde ve dışarıda tasfiye memurları temsil eder. HMK'nun 114/1-d maddesi uyarınca; kanuni temsilin sözkonusu olduğu hallerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması, dava şartı olarak sayılmış ve aynı Kanunun 115. maddesine göre de, mahkemece, dava şartlarının bulunup bulunmadığının her aşamada kendiliğinden araştırılacağı hükme bağlanmıştır.
T.C.
Yargıtay
12. Hukuk Dairesi
Esas No:2015/25244
Karar No:2016/2667
K. Tarihi:28.1.2016
MAHKEMESİ : İcra Hukuk Mahkemesi
.
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi .... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Borçlu .... İnternational İnşaat Emlak Turizm Ticaret İç ve Dış Ticaret San. Ltd. Şti'ni temsilen kayyım ...., icra mahkemesine yaptığı başvurusunda; borçlu şirketin fesih ve tasfiyesinin dava edildiği bir sırada ve şirketin temsilcisiz kaldığı alacaklı tarafça bilindiği halde, borçlu şirketin ticaret sicilinde kayıtlı adresine 7201 Sayılı Kanunun 35. maddesine göre yapılan ödeme emri tebligatının usulsüz olduğunu ileri sürerek şikayette bulunduğu, mahkemece şikayetin süre yönünden reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
HMK'nun 52. maddesine göre; davada, tüzel kişiler yetkili organları tarafından temsil edilir. Şirketin tasfiyesine karar verilmesi halinde ise, 6102 Sayılı TTK'nun 280/1. maddesine göre, tasfiye hâlinde bulunan şirketi, mahkemelerde ve dışarıda tasfiye memurları temsil eder. HMK'nun 114/1-d maddesi uyarınca; kanuni temsilin sözkonusu olduğu hallerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması, dava şartı olarak sayılmış ve aynı Kanunun 115. maddesine göre de, mahkemece, dava şartlarının bulunup bulunmadığının her aşamada kendiliğinden araştırılacağı hükme bağlanmıştır.
Somut olayda, ....ı 1. Asliye (Ticaret) Hukuk Mahkemesi'nin 2009/182 Esas, 2/14/604 Karar sayılı, 12.11.2014 tarihli kararı ile, borçlu şirketin fesih ve tasfiyesine, .... ve .....'un re'sen tasfiye memuru olan atanmasına karar verildiği, aynı mahkemece, yargılama süresince atanan...' nun 09.06.2015 tarihinde icra mahkemesine usulsüz tebligat şikayetinde bulunduğu görülmektedir. Bu durumda, Asliye Ticaret Mahkemesince, şirketin fesih ve tasfiyesine ve tasfiye memuru atanmasına karar verilmesinden sonra, borçlu şirketin, tasfiye memurları tarafından temsil edilmesi gerektiğinden, tasfiye memuru yerine kayyım tarafından borçlu şirket temsilcisi sıfatı ile şikayette bulunulması, yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere aykırı olup usulsüzdür. Hal böyle olunca, yargılamada borçlu şirketin usulünce temsil edilmediği anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, borçlu şirket adına ve şirket adresine tebliğ edilip usulsüzlüğü öne sürülen ödeme emri tebliğ tarihinden önce,...1. Asliye (Ticaret) Hukuk Mahkemesi'nin 2009/182 Esas sayılı dosyası üzerinden, borçlu şirketi temsilen kayyım tayin edilip edilmediği, şirketin kayyımla temsil edilip edilmediği araştırılmalıdır. Araştırma sonucunda, tebligat tarihinde, borçlu şirketin kayyımla temsil edildiğinin belirlenmesi halinde, kayyım tayin edilen tarihten sonrası için borçlu şirkete ilişkin tebligatların, şirket kayyımına yapılması gerekeceğinden, bizatihi şirket adına ve adresine tebligat yapılması yok hükmünde olup, sonuç doğurmayacağı ve usulsüz tebligata ilişkin 7201 Sayılı Tebligat Kanununun 32. maddesinin uygulama yerinin bulunmadığı düşünülmelidir.
O halde mahkemece; fesih ve tasfiyesine karar verilen borçlu şirkete, mahkemece tayin edilen tasfiye memurlarının, borçlu şirketi temsilen kayyım tarafından açılan usulsüz tebligat şikayetine icazet verip vermedikleri belirlendikten ve borçlu şirketin, tasfiye memurları tarafından usulüne uygun temsilinin sağlanması konusunda HMK'nun 115. maddesi uyarınca işlem yapıldıktan sonra, yukarıda açıklanan hususlar da nazara alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.