1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

İlanen Tebliğ Öncesi Ayrıntılı Bir Araştırma Yapılması Gerektiği

Gönderilme zamanı: 25 Kas 2021, 21:04
gönderen Hepsihukuk
7201 sayılı Kanun'un 28. maddesi gereğince; kendisine tebligat yapılamayan ve ikametgahı, meskeni veya işyeri de bulunmayan kimsenin adresi meçhul sayılır. Adresin meçhul olması halinde keyfiyet, tebliğ memuru tarafından mahalle veya köy muhtarına şerh verdirilmek suretiyle tespit edilir. Bununla beraber, tebliği çıkaran mercii lüzum görürse, muhatabın adresini, resmi veya hususi müessese ve dairelerden veya zabıta vasıtası ile tetkik ve tespit ettirebilir.

Bu araştırmalardan sonra ilanen tebligatla ilgili işlemlerin nasıl yapılacağı ise, Tebligat Kanunu'nun 29 ve 30., Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliği'n 48 vd. maddelerinde düzenlenmiştir.

Tebliğle ilgili 7201 sayılı Kanun ve Yönetmelik hükümleri tamamen şeklidir. Gerek tebliğ işlemi, gerekse tebliğ tarihi, Kanun ve Yönetmelikte emredilen şekillerle ispat olunabilir. Söz konusu Kanun ve Yönetmeliğin bu konuda etkili önlemler almış olmasının tek amacı, tebliğin muhatabına ulaşmasını ve onun tarafından kabul edilmesini sağlamaktır. Bu durumda, Tebligat Kanunu'nda ilana ilişkin 28. madde ve Yönetmeliğin 48 vd. maddelerindeki hükümlere uyularak çok yönlü araştırma (Resmi ve hususi müessese ve dairelerden, örneğin; seçim kurullarından, vergi dairesinden, tapu dairesinden ve nüfus müdürlüğü gibi yerlerden) yapılarak, bundan sonuç alınmaması halinde ilanen tebliğe gidilmesi gerekir. İlanen tebligat başvurulacak son çaredir. Belirtilen inceleme ve soruşturmayı kapsamayan adres araştırması ile yetinilerek adresin meçhul olduğunun kabulü ve sonuçta tebligatın ilanen yapılması, savunma hakkını kısıtlayan önemli bir usul hatasıdır. Yukarıda belirtilen yerlerden araştırma ve soruşturma yapılmaksızın, sadece zabıta marifetiyle araştırma yapılarak bununla yetinilmesi doğru değildir. (Yargıtay 12.HD'nin T:10/11/2015, E: 2015/27435, K: 2015/27483)