İİK'nın 111. Maddesi - Haricen Ödemelerin Beyan Edilerek Harcının Yatırılması Gerektiği
Gönderilme zamanı: 25 Kas 2021, 21:56
T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/16675
KARAR NO: 2013/28537
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı vekili tarafından başlatılan çeke dayalı kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe karşı borçlu vekili, takibin işlemsiz bırakılması nedeniyle zamanaşımı oluştuğunu belirterek icranın geri bırakılması istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, istemin kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır
.
Takip dosyasında ödeme emrinin borçluya 18.01.2012 tarihinde tebliğ edildiği ve 5 günlük süre içinde zamanaşımı itirazında bulunmadığının anlaşılması karşısında, bu tarihten sonraki süreçte takibe konu çekin zamanaşımına uğrayıp uğramadığını değerlendirmek gerekir.
İİK.nun 71/1.maddesi uyarınca borçluya borcu ödemesi konusunda süre verilmiş olması halinde ödeme taahhüdü süresince zamanaşımı işlemez.
İİK.nun taksitle ödeme başlıklı 111.maddesi son fıkrasında ise; "Taksitlerden biri zamanında verilmezse icra muamelesi ve süreler kaldığı yerden devam eder" düzenlemesine yer verilmiştir.
Taksitlendirme sözleşmesinde ödemeyi ikiye ayırmak gerekir. Birincisi İİK.nun 111.maddesinin 1. ve 2.fıkralarında düzenlenen borçlunun yasal hakkından doğan taksitlendirme, ikincisi ise, alacaklının kabulüne bağlı olan taksit sözleşmesi ile yapılan taksitlendirmedir.
Buna göre, taraflar arasında düzenlenen 31.03.2012 tarihli sözleşme, İİK.nun 111.maddesinin 3.fıkrası kapsamında taksit sözleşmesi niteliğindedir. Sözleşme gereğinin yerine getirildiğinden söz edilebilmesi için sözleşmede belirtilen taksit dönemi içinde alacaklı yanca ödemenin beyan edilmesi ve tahsil harcının yatırılması gerekir. Ancak bu suretle aynı maddenin son fıkrası hükmünün uygulanması mümkün olabilir. Takip dosyasında borçlu yanca icra dosyasına para yatırıldığına dair makbuz bulunmadığı gibi alacaklının da taksit konusu tutarı haricen aldığına ilişkin bir beyanı ve tahsil harcı yatırıldığına ilişkin makbuza rastlanmamıştır.
Bu durumda ilk ve aynı zamanda son taksit tarihi olan 30.06.2012 tarihinden itibaren İİK.nun 111/son maddesi uyarınca süreler yeniden işlemeye başlayacağından ve bu tarihten itibaren 6 ayı aşkın bir süre geçmeden iş bu dava açıldığından zamanaşımı şikayetinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde şikayetin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.09.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/27245
KARAR NO: 2015/1961
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe karşı borçluların takip sonrası zamanaşımının dolduğunu ileri sürerek icranın geri bırakılmasını talep ettiği, mahkemece son işlem tarihi olan 31/05/2010 ile 07/06/2013 tarihi arasında 3 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle icranın geri bırakılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
1)Borçlu E.M. yönünden alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Tarafların iddia ve savunmalarına, dosya içeriğindeki bilgi ve belgelere ve kararın gerekçesine göre alacaklının bu borçlu yönünden temyiz itirazlarının REDDİNE;
2)Borçlu M.M. yönünden alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
İİK'nun 38. maddesine göre, icra dairesindeki kefaletler, ilam mahiyetini haiz belgelerden olup, ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabidir. İİK'nun 39. maddesine göre de ilama müstenit takip, son muamele tarihi üzerinden on sene geçmekle zamanaşımına uğrar.
Somut olayda, M.M. 24.11.2009 tarihli haciz işlemi sırasında dosya borcuna icra kefili olup, icra müdürlüğünce gönderilen örnek 4-5 icra emri, kefile 14.12.2009 tarihinde tebliğ edilmiştir.
İcra kefillerinin taahhüdü, kambiyo taahhüdü niteliğinde bulunmadığından, onlar bakımından uygulanacak zamanaşımı, kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla yapılan takipteki dayanak belge için TTK'nun ilgili hükümleri gereğince uygulanması gereken zamanaşımı süresi değildir. İcra kefilinin borcunun icra kefaletinden kaynaklandığı, icra kefaletinin ise İİK'nun 38. maddesinde belirtilen ilam niteliğinde bulunduğu tartışmasız olup, bu gibi hallerde İİK'nun 39. maddesinde belirtilen 10 yıllık zamanaşımının uygulanacağı tabiidir.
O halde mahkemece, icra kefili olan borçlu M.M. hakkındaki zamanaşımı şikayetinin reddi gerekirken, yazılı gerekçeyle şikayetin kabulü ile icranın geri bırakılması yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
3)Borçlu S.M. yönünden alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
İİK.nun 71/1. maddesi uyarınca borçluya borcu ödemesi konusunda süre verilmiş olması halinde ödeme taahhüdü süresince zamanaşımı işlemez.
İİK.nun taksitle ödeme başlıklı 111. maddesi son fıkrasında ise; "Taksitlerden biri zamanında verilmezse icra muamelesi ve süreler kaldığı yerden devam eder" düzenlemesine yer verilmiştir.
Taksitlendirme sözleşmesinde ödemeyi ikiye ayırmak gerekir. Birincisi İİK.nun 111. maddesinin 1. ve 2. fıkralarında düzenlenen borçlunun yasal hakkından doğan taksitlendirme, ikincisi ise, alacaklının kabulüne bağlı olan taksit sözleşmesi ile yapılan taksitlendirmedir.
Buna göre, alacaklı ile borçlu Serdal arasında düzenlenen 31/05/2010 tarihli sözleşme, İİK.nun 111.maddesinin 3.fıkrası kapsamında taksit sözleşmesi niteliğindedir. Sözleşme gereğinin yerine getirildiğinden söz edilebilmesi için sözleşmede belirtilen taksit dönemi içinde alacaklı yanca ödemenin beyan edilmesi ve tahsil harcının yatırılması gerekir. Ancak bu suretle aynı maddenin son fıkrası hükmünün uygulanması mümkün olabilir. Takip dosyasında borçlu yanca icra dosyasına para yatırıldığına dair makbuz bulunmadığı gibi alacaklının da taksit konusu tutarı haricen aldığına ilişkin bir beyanı ve tahsil harcı yatırıldığına ilişkin makbuza rastlanmamıştır.
Bu durumda ilk ve aynı zamanda son taksit tarihi olan 28.07.2010 tarihinden itibaren İİK.nun 111/son maddesi uyarınca süreler yeniden işlemeye başlayacağından ve bu tarihten yenileme tarihi olan 07.06.2013 tarihine kadar 3 yıllık süre dolmadığından bu borçlu yönünden zamanaşımı şikayetinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde şikayetin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda (2) ve (3) nolu bentlerde yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/16675
KARAR NO: 2013/28537
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı vekili tarafından başlatılan çeke dayalı kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe karşı borçlu vekili, takibin işlemsiz bırakılması nedeniyle zamanaşımı oluştuğunu belirterek icranın geri bırakılması istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, istemin kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır
.
Takip dosyasında ödeme emrinin borçluya 18.01.2012 tarihinde tebliğ edildiği ve 5 günlük süre içinde zamanaşımı itirazında bulunmadığının anlaşılması karşısında, bu tarihten sonraki süreçte takibe konu çekin zamanaşımına uğrayıp uğramadığını değerlendirmek gerekir.
İİK.nun 71/1.maddesi uyarınca borçluya borcu ödemesi konusunda süre verilmiş olması halinde ödeme taahhüdü süresince zamanaşımı işlemez.
İİK.nun taksitle ödeme başlıklı 111.maddesi son fıkrasında ise; "Taksitlerden biri zamanında verilmezse icra muamelesi ve süreler kaldığı yerden devam eder" düzenlemesine yer verilmiştir.
Taksitlendirme sözleşmesinde ödemeyi ikiye ayırmak gerekir. Birincisi İİK.nun 111.maddesinin 1. ve 2.fıkralarında düzenlenen borçlunun yasal hakkından doğan taksitlendirme, ikincisi ise, alacaklının kabulüne bağlı olan taksit sözleşmesi ile yapılan taksitlendirmedir.
Buna göre, taraflar arasında düzenlenen 31.03.2012 tarihli sözleşme, İİK.nun 111.maddesinin 3.fıkrası kapsamında taksit sözleşmesi niteliğindedir. Sözleşme gereğinin yerine getirildiğinden söz edilebilmesi için sözleşmede belirtilen taksit dönemi içinde alacaklı yanca ödemenin beyan edilmesi ve tahsil harcının yatırılması gerekir. Ancak bu suretle aynı maddenin son fıkrası hükmünün uygulanması mümkün olabilir. Takip dosyasında borçlu yanca icra dosyasına para yatırıldığına dair makbuz bulunmadığı gibi alacaklının da taksit konusu tutarı haricen aldığına ilişkin bir beyanı ve tahsil harcı yatırıldığına ilişkin makbuza rastlanmamıştır.
Bu durumda ilk ve aynı zamanda son taksit tarihi olan 30.06.2012 tarihinden itibaren İİK.nun 111/son maddesi uyarınca süreler yeniden işlemeye başlayacağından ve bu tarihten itibaren 6 ayı aşkın bir süre geçmeden iş bu dava açıldığından zamanaşımı şikayetinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde şikayetin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.09.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/27245
KARAR NO: 2015/1961
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe karşı borçluların takip sonrası zamanaşımının dolduğunu ileri sürerek icranın geri bırakılmasını talep ettiği, mahkemece son işlem tarihi olan 31/05/2010 ile 07/06/2013 tarihi arasında 3 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle icranın geri bırakılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
1)Borçlu E.M. yönünden alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Tarafların iddia ve savunmalarına, dosya içeriğindeki bilgi ve belgelere ve kararın gerekçesine göre alacaklının bu borçlu yönünden temyiz itirazlarının REDDİNE;
2)Borçlu M.M. yönünden alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
İİK'nun 38. maddesine göre, icra dairesindeki kefaletler, ilam mahiyetini haiz belgelerden olup, ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabidir. İİK'nun 39. maddesine göre de ilama müstenit takip, son muamele tarihi üzerinden on sene geçmekle zamanaşımına uğrar.
Somut olayda, M.M. 24.11.2009 tarihli haciz işlemi sırasında dosya borcuna icra kefili olup, icra müdürlüğünce gönderilen örnek 4-5 icra emri, kefile 14.12.2009 tarihinde tebliğ edilmiştir.
İcra kefillerinin taahhüdü, kambiyo taahhüdü niteliğinde bulunmadığından, onlar bakımından uygulanacak zamanaşımı, kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla yapılan takipteki dayanak belge için TTK'nun ilgili hükümleri gereğince uygulanması gereken zamanaşımı süresi değildir. İcra kefilinin borcunun icra kefaletinden kaynaklandığı, icra kefaletinin ise İİK'nun 38. maddesinde belirtilen ilam niteliğinde bulunduğu tartışmasız olup, bu gibi hallerde İİK'nun 39. maddesinde belirtilen 10 yıllık zamanaşımının uygulanacağı tabiidir.
O halde mahkemece, icra kefili olan borçlu M.M. hakkındaki zamanaşımı şikayetinin reddi gerekirken, yazılı gerekçeyle şikayetin kabulü ile icranın geri bırakılması yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
3)Borçlu S.M. yönünden alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
İİK.nun 71/1. maddesi uyarınca borçluya borcu ödemesi konusunda süre verilmiş olması halinde ödeme taahhüdü süresince zamanaşımı işlemez.
İİK.nun taksitle ödeme başlıklı 111. maddesi son fıkrasında ise; "Taksitlerden biri zamanında verilmezse icra muamelesi ve süreler kaldığı yerden devam eder" düzenlemesine yer verilmiştir.
Taksitlendirme sözleşmesinde ödemeyi ikiye ayırmak gerekir. Birincisi İİK.nun 111. maddesinin 1. ve 2. fıkralarında düzenlenen borçlunun yasal hakkından doğan taksitlendirme, ikincisi ise, alacaklının kabulüne bağlı olan taksit sözleşmesi ile yapılan taksitlendirmedir.
Buna göre, alacaklı ile borçlu Serdal arasında düzenlenen 31/05/2010 tarihli sözleşme, İİK.nun 111.maddesinin 3.fıkrası kapsamında taksit sözleşmesi niteliğindedir. Sözleşme gereğinin yerine getirildiğinden söz edilebilmesi için sözleşmede belirtilen taksit dönemi içinde alacaklı yanca ödemenin beyan edilmesi ve tahsil harcının yatırılması gerekir. Ancak bu suretle aynı maddenin son fıkrası hükmünün uygulanması mümkün olabilir. Takip dosyasında borçlu yanca icra dosyasına para yatırıldığına dair makbuz bulunmadığı gibi alacaklının da taksit konusu tutarı haricen aldığına ilişkin bir beyanı ve tahsil harcı yatırıldığına ilişkin makbuza rastlanmamıştır.
Bu durumda ilk ve aynı zamanda son taksit tarihi olan 28.07.2010 tarihinden itibaren İİK.nun 111/son maddesi uyarınca süreler yeniden işlemeye başlayacağından ve bu tarihten yenileme tarihi olan 07.06.2013 tarihine kadar 3 yıllık süre dolmadığından bu borçlu yönünden zamanaşımı şikayetinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde şikayetin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda (2) ve (3) nolu bentlerde yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.