İflas masasına kaydedilecek alacağın iflas tarihinden önce doğmuş olması gerekir
Gönderilme zamanı: 25 Kas 2021, 22:42
23. Hukuk Dairesi 2016/9507 E. , 2019/4078 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki kayıt kabul davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müflis şirketin ortağı olduğu ... Adi Ortaklığı ile müvekkili arasında ... 17. Noterliğince düzenlenen 01.12.2004 tarihli 32188 yevmiye numaralı sözleşme imzalandığını söz konusu proje kapsamında konut satın alan ... tarafından kat mülkiyeti tapusu için yükleniciye ödediği 2.866,32 TL. masrafın iadesi için müvekkili idare ve müflis ... ile müflis ... şirketleri aleyhine ... 3. Tüketici Mahkemesinin 2012/2538 Esas sayılı dosyası ile açılan davada 2.866,32 TL. alacağın tüm davalılardan tahsiline karar verildiğini, müvekkili şirketin icra dosyasına yaptığı 4.716,02 TL. ödeme için tazminattan sorumlu müflise rücu hakkı olduğunu ileri sürerek 4.716,02 TL. alacağın iflas masasına kayıt ve kabulünü talep ve dava etmiştir.
Davalı iflas idaresi, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia ve tüm dosya kapsamına göre kayıt kabul davasının iflastan önce oluşan alacakların masaya kaydı amacı ile açılacağı ... İnş. Ltd. Şti.nin iflasının 12.06.2013 tarihli olduğu ... 3.Tüketici Mahkemesinin 2012/2538 E. sayılı dosyasında kararın 18.09.2013 tarihinde verildiği, davacının talebinin iflas tasfiyesi devamı sırasında mahkeme kararının kesinleşmesi halinde doğma ihtimali bulunan alacağın kayıt ve kabulüne karar verilmesine yönelik olduğu fakat bu alacakların masaya kaydının mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, kayıt kabul talebine ilişkindir.
İflas eden şirketlerden proje kapsamında bağımsız bölüm alan ... tarafından yüklenicilere ve TOKİ’ye karşı açılan tazminat davası iflas masasına başvuru tarihinde sonuçlanmış olup kesinleşmemiştir. İflas masasına kaydedilecek alacağın iflas tarihinden önce doğmuş olması gerekir. İflas tarihinden sonra doğan borcun masa borcu olması nedeniyle masaya kaydı talebi dinlenmez. Asıl alacak olarak talep edilmesi gerekir.
Somut olayda müflis şirket tarafından imal edilen taşınmazları satın alan tüketiciler tarafından davacı TOKİ'nin müşterek müteselsil sorumluluğundan hareketle davalar açıldığı sabittir. Davanın kabulü halinde alacağın mahkemece kabul tarihinde değil eksik bırakılan bağımsız bölümün teslim tarihinde doğduğu kabul edilmelidir. Bu tarih iflas tarihinden önce olması nedeniyle eldeki davada kaydı istenen bedelin iflas tarihinden önce doğduğunun kabulü gerekir. Tüketiciler tarafından takip edilen davaların davacı aleyhine sonuçlanma ihtimali bulunduğundan dava edilen bu alacağın masaya nizalı alacak olarak kaydının yapılması gerekir. Bu durumda mahkemece davacıdan talep edilen alacağın nizalı alacak olarak masaya kaydına karar verilmesi gerekirken reddi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 07.10.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
23. Hukuk Dairesi 2017/1974 E. , 2020/2699 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki kayıt kabul davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın esasdan reddine yönelik olarak verilen hüküm süresi içinde davalı vekilince duruşmalı temyiz edilmiştir.
Temyize konu karar niteliği gereği duruşmaya tâbi olmadığından duruşma isteminin reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davacının müflis şirketten olan alacağının iflas masasına kaydına ilişkin taleplerinin davalı iflas idaresince reddedildiğini, kararın doğru olmadığını ileri sürerek, reddedilen dava konusu alacağın davalı müflis şirket iflas masasına kayıt ve kabulünü talep ve dava etmiştir.
Davalı iflas idaresi vekili, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, davacının ticari defterlerinin açılış-kapanış tasdiklerinin yapılmış olduğu, kayıtların birbirini teyit ettiği ve genel kabul görmüş muhasebe esaslarına uygun tutulduğu, kayıtlara göre davacının davalıdan alacak tutarı toplamının 6.021.007,93 TL olduğu, masaya kaydedilen alacak tutarının ise 5.724.511,09 TL olduğu, davacının müflis şirketten bakiye alacak miktarının ise 296.496,84 TL olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, davalı iflas idaresi vekilinin istinaf başvurusu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesince esastan reddedilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Dava, kayıt kabul istemine ilişkindir.
İflas tarihinden sonra doğan bir alacağın masa borcu olup olmadığı yönündeki inceleme, alacağın dayandığı hukuksal ilişkiye göre genel hükümler doğrultusunda genel mahkemelerce tespit edilecektir. (İflas Hukukunda Sıra Cetveli Prosedürü ve Sıra Cetveline Karşı Müraacat Yolları, ..., yayımlanmamış doçentlik tezi, s. 37) Dairemizin 02.02.2012 tarih ve 2011/4952 E, 2012/680 K sayılı ilamı da bu yöndedir. İİK'nda masa borçları için İİK'nın 235/1. maddesindeki gibi kayıt kabul ve 154/3. maddesindeki gibi iflas davaları için Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu yolundaki açık bir düzenleme bulunmadığından bu mahkemenin davanın açıldığı tarih itibariyle yürürlükte olan HMUK'nın 1 ve 8. madde hükümlerindeki parasal sınıra göre Asliye ya da Sulh Hukuk Mahkemesi olduğunun kabulü gerekir.
İflas masasının bu safi (net) mevcudu (masaya giren mal, alacak ve haklar), "alacakların ödenmesine tahsis olunur" (İİK m.184,I,c.1). Buradaki "alacaklar" teriminden maksat, aslında yalnız "iflas alacaklarıdır." İflas alacağı, iflas açıldığı anda müflise karşı hukuken mevcut olan alacaklar yani müflisin iflasın açıldığı andaki borçları olup, iflas masasından istenebilirken (masaya yazdırılabilirken), müflisin iflas açılmasından sonra doğan alacakları, iflas alacağı olmadığından, iflas masasından talep edilemez. İflas masasından istenebilecek (hatta, iflas alacaklarından daha önce ödenecek) olan, bir başka alacak çeşidi de masa alacaklarıdır. Bunun masa bakımından adı "masa borcudur." Masa borçları müflisin değil, (çünkü, müflisin iflas açılktıktan sonra masayı bağlayıcı nitelikte borçlarlanmasına imkân yoktur.) iflas masasının yaptığı borçlardır. Masa borçları, iflasın açılmasından iflas tasfiyesinin sonuçlanmasına kadar, iflas masası (masa adına iflas dairesi veya iflas idaresi) tarafından yapılan borçlardır. (İİK. m. 248, 303/2) Masa alacakları iflas masasından tam olarak ödenir. (örn: İflas kararının ilanı giderleri (m.166;219), defter tutma (m.161;208) giderleri (bkz: m.160), masa mallarının muhafazası için kiralanan depo için ödenecek kira, iflas idaresinin ücreti (m.223,IV), masanın (iflas idaresinin) taraf olduğu davaları takip eden avukatın avukatlık ücreti masa borcudur. Bu sayma, tahdidi değildir; masa borçlarına bazı misaller vermek içindir. Şu halde, masa alacakları (borçları), iflas açıldıktan sonra iflasın tasfiyesi için bizzat masa (yani, masa adına iflas dairesi veya idaresi) tarafından yapılan borçlardır. Masadan ödenecek alacakların, iflas alacağı ve masa alacağı olarak ikiye ayrılmasının pratik önemi şudur: Masa alacakları, iflas masasından tam olarak ödenir. Masa alacakları, iflas alacaklarından daha önce ödenir (m.248). Oysa ki, iflas alacaklarının tam olarak ödenmesi çok enderdir (belki yalnız m.206'nın ilk üç sırasındaki imtiyazlı alacaklar tam olarak ödenir.) İflas alacakları (özellikle m. 206'nın dördüncü sırasındaki imtiyazsız alacaklar), İflas masasının dağıttığı iflas (garame) hissesi oranında ödenir. İşte bu nedenle, iflas masasından istenen bir alacağın, iflas alacağı mı, yoksa masa alacağı mı olduğunu belirlemenin büyük önemi vardır. (Kuru Baki, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Tamamen Yeniden Yazılmış ve Genişletilmiş 2. Baskı, S. 1212 vd. Ankara, 2013) İflas masrafları ve masa borçları sıra cetvelinde yer alamayacağından, iflas masası aleyhine genel mahkemede açılması gereken davada İİK'nın 235. maddesindeki süreler uygulanmaz.
Dairemizin 12.07.2012 tarihli ve 2576 E, 4886 K sayılı ilamında da açıklandığı üzere; kayıt kabul davaları, iflasından önce müflisten alacaklı olanların, bir diğer ifade ile iflas alacaklılarının alacaklarını iflas masasına kaydettirmek için açtıkları ve dayanağını İİK’nın 235. maddesinden alan davalardır.
Somut olayda, davalı şirketin 16.07.2013 tarihinde iflasına karar verildiği, davacı tarafça iflas masasına kayıt ve kabulü talep edilen 01.08.2013 tarihli faturaya dayalı kira alacağının ise iflastan sonra doğduğu anlaşılmıştır. Bu durumda bahsi geçen faturada yazılı alacak miktarı, İİK'nın 235. maddesine dayalı kayıt kabul istemine konu olabilecek müflis borçlarından olmayıp, iflastan sonra doğan masa borcu niteliğinde olduğundan iflas masasına kayıt ve kabulü istenemeyeceği anlaşılmış ve hükmün yazılı nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının talep halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 09.09.2020 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.
23. Hukuk Dairesi 2015/6023 E. , 2015/8423 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Asliye Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki kayıt kabul davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkili kurumun davalı müflis şirkete muhtelif nevi ve miktarda belge ücreti, inceleme ve mühendislik hizmet bedeli, muayene deney ücreti adı altında muhtelif konularda hizmet vermiş olması ve belge kullandırmış olması nedeniyle cari hesap ve faturalara dayalı olarak 15.297,00 TL alacağı bulunduğunu, iflas masası tarafından alacak kaydı taleplerinin 8.869,00 TL'sinin kabul edildiğini, 6.428,00 TL'sinin ise reddedildiğini ileri sürerek, reddedilen 8.869,00 TL kurum alacağının iflas masasına kayıt ve kabulünü istemiş, 11.10.2010 havale tarihli dilekçesiyle iflas masasınca reddedilen kısım 6.428,00 TL olduğundan taleplerini bu miktar olarak düzelttiklerini bildirmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; taraflar arasında sözleşme imzalandığı, ancak davacının tek başına sözleşmeye dayanarak davalıdan bedel talep etmesinin mümkün olmadığı, davacının bu sözleşme uyarınca hizmet vermeye devam ettiğini kanıtlaması gerektiği, davacının dayandığı faturaların içeriğinin verilen hizmetle ilgili olduğu, ancak davalının 24.10.2008 günü saat 12.35 itibarı ile iflasına karar verildiği, faturaların ise bu tarihten sonra düzenlendiği, dolayısıyla davalının bu tarihten sonra faaliyetine devam etmesi söz konusu olmadığından, davacının da davalıya faturalarda belirtilen hizmeti vermesinin söz konusu olamayacağı, davacının hizmet verdiğini de kanıtlayamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, kayıt kabul istemine ilişkindir.
132 sayılı Türk Standartları Enstitüsü Kuruluş Kanunu'nun 1. maddesinde; her türlü madde ve mamulleri ile usul ve hizmet standartlarını yapmak gayesiyle "Türk Standartları Enstitüsü"nün kurulmuş olduğu, kısa adı ve markası "TSE" olan Enstitü'nün tüzel kişiliği haiz, özel hukuk hükümlerine göre yönetilen bir Kamu Kurumu olduğu ve yalnız Türk Standartları Enstitüsü tarafından kabul edilen standartların, "Türk Standardı" adını aldığı belirtilmiştir. Kanun'un 14. maddesinde de; Türk Stantlardları Enstitüsünün çalışma usulleri ile gelirlerinin toplanması ve sair konuların Türk Standardları Enstitüsü Yönetim Kurulunca kabul edilecek yönetmeliklerde düzenleneceği açıklanmıştır. Somut olayda, davacı ile müflis şirket arasında 01.11.1994 tarihli TSE markası kullanma tip sözleşmesi imzalandığı, taraflar arasındaki bu sözleşmenin geçerli olduğu, bu sözleşme kapsamında, müflis şirketin ürün ve ambalajları üzerinde TSE markası kullandığı, davacının alacağına dair faturaların marka kullanımı ile muayene ve inceleme hizmeti karşılığı düzenlenmiş olduğu hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır. İflas idaresince kaydı talep edilen alacağın bir kısmı kabul edilmiş olup, reddedilen kısımla ilgili açılan işbu davada mahkemece, davacının iflas tarihinden sonra hizmet verdiğini kanıtlayamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizin 23.11.2015 tarih ve 2014/6942 E., 2015/7535 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere;
İflas tarihinden sonra doğan bir alacağın varlığı ve miktarı konusunda bir uyuşmazlık bulunmasa da, masa borcu olup olmadığı yönündeki inceleme, alacağın dayandığı hukuksal ilişkiye göre genel hükümler doğrultusunda iflas masası aleyhine açılan davada genel mahkemelerce tespit edilecektir. Böyle bir davada, davacı, masa alacaklısı olduğunu iddia eden alacaklı, davalı ise iflas idaresidir. Dava sonunda verilen ve uyuşmazlık konusu alacağı masa borcu olarak kabul eden karar, bütün iflas alacaklılarını bağlar. Masa mevcudunun iflas masrafları ve masa borçlarını karşılayamadığı durumlarda bu masraf ve borçlar iflas alacaklıları arasında taksim edilemez.
(İflas Hukukunda Sıra Cetveli Prosedürü ve Sıra Cetveline Karşı Müraacat Yolları, Öztek Selçuk, yayımlanmamış doçentlik tezi, s. 31 vd) Dairemizin 02.02.2012 tarih ve 2011/4952 E., 2012/680 K. sayılı bozma ilamı da bu yöndedir.
İflas masasının safi (net) mevcudu (masaya giren mal, alacak ve haklar), "alacakların ödenmesine tahsis olunur" (İİK m.184,I,c.1). Buradaki "alacaklar" teriminden maksat, aslında yalnız "iflas alacaklarıdır." İflas alacağı, iflas açıldığı anda müflise karşı hukuken mevcut olan alacaklar yani müflisin iflasın açıldığı andaki borçları olup, iflas masasından istenebilir (masaya yazdırılabilir). İflas masasından istenebilecek (hatta, iflas alacaklarından daha önce ödenecek) olan, bir başka alacak çeşidi de masa alacaklarıdır. Bunun masa bakımından adı "masa borcudur." Masa borçları müflisin değil, (çünkü, müflisin iflas açıldıktan sonra masayı bağlayıcı nitelikte borçlanmasına imkân yoktur.) iflas masasının yaptığı borçlardır. Masa borçları, iflasın açılmasından iflas tasfiyesinin sonuçlanmasına kadar, iflas masası (masa adına iflas dairesi veya iflas idaresi) tarafından yapılan borçlardır. (İİK. m. 248, 303/2) Masa borçları iflas masasından tam olarak ödenir. (örn: İflas kararının ilanı giderleri (m.166;219), defter tutma (m.161;208) giderleri (bkz: m.160), masa mallarının muhafazası için kiralanan depo için ödenecek kira, iflas idaresinin ücreti (m.223,IV), masanın (iflas idaresinin) taraf olduğu davaları takip eden avukatın avukatlık ücreti masa borcudur. Bu sayma, tahdidi değildir; masa borçlarına bazı misaller vermek içindir. Şu halde, masa alacakları (borçları), iflas açıldıktan sonra iflasın tasfiyesi için bizzat masa ( yani, masa adına iflas dairesi veya idaresi) tarafından yapılan borçlardır. Masadan ödenecek alacakların, iflas alacağı ve masa alacağı olarak ikiye ayrılmasının pratik önemi şudur: Masa borcu, iflas masasından tam ve iflas alacaklarından daha önce ödenir (m.248). Oysa, iflas alacaklarının tam olarak ödenmesi çok enderdir (belki yalnız m.206'nın ilk üç sırasındaki imtiyazlı alacaklar tam olarak ödenir.) İflas alacakları (özellikle m. 206'nın dördüncü sırasındaki imtiyazsız alacaklar), iflas masasının dağıttığı iflas (garame) hissesi oranında ödenir. İşte bu nedenle, iflas masasından istenen bir alacağın, iflas alacağı mı, yoksa masa alacağı mı olduğunu belirlemenin büyük önemi vardır. (Kuru Baki, İcra ve İflas
İflasın açıldığı sırada müflise karşı ileri sürülebilecek alacaklar iflas alacaklarını; iflasın tasfiyesi sırasında yapılan masraflarla, iflas idaresinin yükümlü olduğu ya da devraldığı mükellefiyetler de (genel bir ifade ile) masa borçlarını oluşturur. İİK'nın 248. maddesinin kenar başlığı "iflas masrafları ve masanın borçları" şeklindedir. Madde metninde açıkça iflas masraflarının iflas alacaklarından önce ödeneceği belirtilmiş ise de masa borçlarından bahsedilmemiştir. Ancak masa borçlarının da iflas alacaklarından önce ödeneceği doktrin ve uygulamada kabul edilmektedir. (.., ..., İflas Hukukunda Sıra Cetveli Prosedürü ve Sıra Cetveline Karşı Müracaat Yolları, yayımlanmamış doçentlik tezi, s.14; ..., İlhan: İflas Hukuku İlkeleri, İstanbul, 1978, s. 205; 19. HD'nin 27.02.1996 tarih ve 202 E, 1568 K; 20.11.1997 tarih ve 6557 E, 9865 K. sayılı ilamı).
İflas masraflarına örnek olarak, iflas kararının ilanına ve gereken yerlere bildirilmesine ilişkin masrafları, defter tutma, malların muhafaza ve satış masrafları, iflas idare memurlarının ücretleri, paraya çevirme ve paylaştırmaya ilişkin harç ve masrafları sayılabilir. Masa borçları ise, iflasın açılmasından sonra ve devamı sırasında masa namına tekeffül edilen ve onun tarafından ödenmesi gereken borçlardır. Masa borçlarına örnek olarak, iflas idaresinin müflisin sanat veya ticaretinin devamı çerçevesinde akdettiği borçları, iflas idaresinin sebepsiz iktisap, haksız fiillerinden doğan borçları ve iflas idaresi tarafından tutulan avukatın vekalet ücretini sayabiliriz. İflas masrafları ve masa borçlarından masa sorumlu olup, müflis sorumlu tutulamaz. Masa alacaklısına alacağının masa tarafından karşılanmayan kısmı için aciz vesikası verilemez. (Öztek, Selçuk, a.g.e s. 17-18) İflas masrafları ve masa borçlarına sıra cetvelinde yer verilmez. Ancak pay cetvelinde gösterilmelidir. İflastan sonra oluşan alacağın masaya kaydı istenemez, ancak bu alacak masa borcu niteliğinde ise masadan tazmin edilir, değilse tasfiyede bakiye kalırsa nazara alınır. İflas idaresi, müflise ait işyerini masanın menfaatini gözeterek işletmeye devam ederse, diğer anlatımla müflisin yaptığı sözleşmeyi feshetmeyip benimser ise bu işletmenin borcu masa borcu niteliğindedir.
Alacak, iflastan sonra doğmuş ve masa borcu da değilse, sırasına ve esasına itiraz edilebilecek, İİK'nın 235. maddesine dayalı kayıt kabul istemine konu olabilecek müflis borçlarından olmayıp, iflastan sonra doğan ve müflisin genel hükümlere göre sorumlu olduğu ve iflas masasının dağıttığı iflas (garame) hissesi oranında değil, tasfiyede bakiye kalırsa alacaklıya ödenecek olan bir alacak niteliğindedir. İflas tarihinden sonra doğan böyle bir alacağın varlığı ve miktarı konusunda bir uyuşmazlık bulunmasa da, inceleme, şikayet yolu ile icra mahkemesine değil, alacağın dayandığı hukuksal ilişkiye göre genel hükümler doğrultusunda iflas masası aleyhine açılan davada genel mahkemelerce tespit edilecektir. Böyle bir davada, davacı, davalı müflisten alacaklı olduğunu iddia eden alacaklı olup, davalı ise iflas idaresidir. İflastan sonra oluşan alacağın masaya kaydı istenemez, tasfiyede bakiye kalırsa nazara alınır. Böyle bir alacak, sıra cetvelinde yer alamayacağından, bunlar için iflas masası aleyhine genel mahkemede açılması gereken davada İİK'nın 235. maddesindeki süreler uygulanmaz.
Öte yandan, İİK'nın 195/1. maddesinin "Borçlunun taşınmaz mallarının rehni suretiyle temin edilmiş olan alacaklar müstesna olmak üzere iflasın açılması müflisin borçlarını muaccel kılar. İflasın açıldığı güne kadar işlemiş faiz ile takip masrafları anaya zammolunur." hükmü uyarınca iflas tarihine kadar doğan iflas alacağı ve fer'ileri ile takip masrafları konusunda uzman bilirkişiden rapor alınıp, belirlenen tutarın kayıt ve kabulüne karar verilmesi gerekir. İİK'nın 195. maddesine göre iflas masasına yazılacak alacakların iflas tarihi itibariyle hesaplanıp, belirlenmesi gerekir. İflasın açılması ile ipotekle temin edilen alacaklar hariç, diğer alacaklar muaccel hale gelir ve iflasın açıldığı tarihe kadar işleyen faizler ve takip masrafları da asıl alacağa eklenerek masaya yazılır. İİK'nın 196/3. maddesi uyarınca asıl alacağa faiz işlemeye devam ederse de, bu ancak tasfiye bakiyesi kalırsa ayrıca ödenir. Kayıt kabul davalarında tahsile değil, alacağın iflas masasına kaydına karar verilmekle yetinilir. Alacağın ödenmesi ancak tasfiye sonunda masa mevcudunun sıra cetveline uygun biçimde dağıtımı aşamasında gerçekleşir ve alacakların tam olarak ödenip ödenmeyeceği ancak bu aşamada anlaşılabilir.
Somut olayda, taraflar arasındaki hizmet sözleşmesi, hizmet alan davalı şirketin iflası ile kendiliğinden sona ermemekte olup, iflas idaresince bu sözleşmenin feshedildiğine dair bir delil sunulmamıştır. İflas idaresinin, müflise ait işyerini masanın menfaatini gözeterek işletmeye devam etmesi, bir diğer anlatımla müflisin yaptığı sözleşmeyi feshetmeyip benimsemesi ve bu benimseme nedeniyle marka kullanımına devam etmesi ya da muayene ve deney yaptırması halinde, bu işletmenin borcu masa borcu niteliğindedir. Masa borçları iflasın açılmasından sonra ve devamı sırasında masa namına tekeffül edilen ve masa tarafından benimsenen borçlardır. Davacı tarafça, iflas idaresince reddedilen kısmının da kayıt ve kabulü istenilmiş olup, bu istemin masa borcu olarak tahsil istemini de kapsadığı, masa borcu olduğunun belirlenmesi halinde de alacak sırasına ve esasına itiraz edilebilecek, İİK'nın 235. maddesine dayalı kayıt kabul istemine konu olabilecek müflis borçlarından olmayıp, iflastan sonra müflisin genel hükümlere göre sorumlu olduğu ve iflas masasının dağıttığı iflas (garame) hissesi oranında değil, iflas masasından tam ve iflas alacaklarından da önce ödenmesi gereken bir alacak niteliğinde olduğunun kabulü gerekir. Masa borçları sıra cetvelinde yer alamayacağından, bunlar için iflas masası aleyhine genel mahkemede açılması gereken davada İİK'nın 235. maddesindeki süreler uygulanmaz. Dairemizin 12.07.2012 tarih ve 2576 E., 4886 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; kayıt kabul davaları, iflasından önce müflisten alacaklı olanların, bir diğer ifade ile iflas alacaklılarının alacaklarını iflas masasına kaydettirmek için açtıkları ve dayanağını İİK’nın 235. maddesinden alan davalardır.
İİK'nda masa borçları için İİK'nın 235/2. maddesinin ilk cümlesindeki gibi kayıt kabul ve 154/3. maddesindeki gibi iflas davaları için Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu yolundaki açık bir düzenleme bulunmadığından, somut olayda bu mahkemenin davanın açıldığı 08.03.2010 tarihi itibariyle yürürlükte olan HMUK'nın 1 ve 8. madde hükümlerindeki
parasal sınıra göre Asliye ya da Sulh Hukuk Mahkemesi olduğunun kabulü gerekir.
Bu durumda mahkemece, iflastan sonra düzenlenen ve 24.10.2008 tarihli iflas kararından önce 18.08.2008 tarihinde yapıldığı belirtilen muayene ve deney ücretinin istendiği 19.12.2008 tarihli fatura dışında kalan dava konusu diğer faturalar bakımından, müflis şirketin (sözleşmeyi iflastan sonra açıkça feshetmiş olsa dahi) davacı Enstitü ile 01.11.1994 tarihinde TSE markası kullanma tip sözleşmesi kapsamında ürün ve ambalajlar üzerinde iflas tarihinden sonra da davacının "TSE" markasının kullanımına devam edip etmediğinin, muayene ve deney yaptırıp yaptırmadığının, anılan diğer faturalara konu hizmetin bu faturalarda bir açıklama bulunmadığından iflas tarihinden önce ya da sonra verilip verilmediğinin belirlenmesi, diğer anlatımla sözleşme iflastan sonra iflas idaresince açıkça feshedilse ve sözleşme bu şekilde benimsenmese dahi dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK'nın 22. maddesi uyarınca davacının markalarının fiilen kullanılması durumunda davacının hizmet bedelini iflastan sonra doğan genel nitelikli alacak olarak talep edebileceğinin gözetilmesi, dava konusu edilen faturalarda belirtilen alacakların her birinin iflas alacağı, masa borcu ya da iflastan sonra doğan genel nitelikli alacak olup olmadığının tespiti yönünden davacıdan delilleri sorularak, gerekirse tarafların defter ve kayıtları ile ürünler üzerinde inceleme yaptırılması, iflas alacağı olduğu belirlenen alacak için Ticaret Mahkemesi'nin görevli olduğunun dikkate alınması ve davacının bu alacağı hak edip etmediği üzerinde durulması, sonucuna göre bir karar verilmesi; diğer iki grup alacak için (alacağın tamamı olan 6.428,00 TL gözetildiğinde dahi) dava tarihi olan 08.03.2010 tarihi itibariyle yürürlükte olan HUMK'nın 1. ve 8. maddeleri uyarınca Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 7.230,00 TL olan görev sınırı kapsamında olduğu gerekçesiyle, dosyanın tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydı ile, HMK'nın 114/1-c ve 115/2. maddesi uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye ve yanılgılı gerekçeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 24.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki kayıt kabul davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müflis şirketin ortağı olduğu ... Adi Ortaklığı ile müvekkili arasında ... 17. Noterliğince düzenlenen 01.12.2004 tarihli 32188 yevmiye numaralı sözleşme imzalandığını söz konusu proje kapsamında konut satın alan ... tarafından kat mülkiyeti tapusu için yükleniciye ödediği 2.866,32 TL. masrafın iadesi için müvekkili idare ve müflis ... ile müflis ... şirketleri aleyhine ... 3. Tüketici Mahkemesinin 2012/2538 Esas sayılı dosyası ile açılan davada 2.866,32 TL. alacağın tüm davalılardan tahsiline karar verildiğini, müvekkili şirketin icra dosyasına yaptığı 4.716,02 TL. ödeme için tazminattan sorumlu müflise rücu hakkı olduğunu ileri sürerek 4.716,02 TL. alacağın iflas masasına kayıt ve kabulünü talep ve dava etmiştir.
Davalı iflas idaresi, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia ve tüm dosya kapsamına göre kayıt kabul davasının iflastan önce oluşan alacakların masaya kaydı amacı ile açılacağı ... İnş. Ltd. Şti.nin iflasının 12.06.2013 tarihli olduğu ... 3.Tüketici Mahkemesinin 2012/2538 E. sayılı dosyasında kararın 18.09.2013 tarihinde verildiği, davacının talebinin iflas tasfiyesi devamı sırasında mahkeme kararının kesinleşmesi halinde doğma ihtimali bulunan alacağın kayıt ve kabulüne karar verilmesine yönelik olduğu fakat bu alacakların masaya kaydının mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, kayıt kabul talebine ilişkindir.
İflas eden şirketlerden proje kapsamında bağımsız bölüm alan ... tarafından yüklenicilere ve TOKİ’ye karşı açılan tazminat davası iflas masasına başvuru tarihinde sonuçlanmış olup kesinleşmemiştir. İflas masasına kaydedilecek alacağın iflas tarihinden önce doğmuş olması gerekir. İflas tarihinden sonra doğan borcun masa borcu olması nedeniyle masaya kaydı talebi dinlenmez. Asıl alacak olarak talep edilmesi gerekir.
Somut olayda müflis şirket tarafından imal edilen taşınmazları satın alan tüketiciler tarafından davacı TOKİ'nin müşterek müteselsil sorumluluğundan hareketle davalar açıldığı sabittir. Davanın kabulü halinde alacağın mahkemece kabul tarihinde değil eksik bırakılan bağımsız bölümün teslim tarihinde doğduğu kabul edilmelidir. Bu tarih iflas tarihinden önce olması nedeniyle eldeki davada kaydı istenen bedelin iflas tarihinden önce doğduğunun kabulü gerekir. Tüketiciler tarafından takip edilen davaların davacı aleyhine sonuçlanma ihtimali bulunduğundan dava edilen bu alacağın masaya nizalı alacak olarak kaydının yapılması gerekir. Bu durumda mahkemece davacıdan talep edilen alacağın nizalı alacak olarak masaya kaydına karar verilmesi gerekirken reddi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 07.10.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
23. Hukuk Dairesi 2017/1974 E. , 2020/2699 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki kayıt kabul davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın esasdan reddine yönelik olarak verilen hüküm süresi içinde davalı vekilince duruşmalı temyiz edilmiştir.
Temyize konu karar niteliği gereği duruşmaya tâbi olmadığından duruşma isteminin reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davacının müflis şirketten olan alacağının iflas masasına kaydına ilişkin taleplerinin davalı iflas idaresince reddedildiğini, kararın doğru olmadığını ileri sürerek, reddedilen dava konusu alacağın davalı müflis şirket iflas masasına kayıt ve kabulünü talep ve dava etmiştir.
Davalı iflas idaresi vekili, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, davacının ticari defterlerinin açılış-kapanış tasdiklerinin yapılmış olduğu, kayıtların birbirini teyit ettiği ve genel kabul görmüş muhasebe esaslarına uygun tutulduğu, kayıtlara göre davacının davalıdan alacak tutarı toplamının 6.021.007,93 TL olduğu, masaya kaydedilen alacak tutarının ise 5.724.511,09 TL olduğu, davacının müflis şirketten bakiye alacak miktarının ise 296.496,84 TL olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, davalı iflas idaresi vekilinin istinaf başvurusu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesince esastan reddedilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Dava, kayıt kabul istemine ilişkindir.
İflas tarihinden sonra doğan bir alacağın masa borcu olup olmadığı yönündeki inceleme, alacağın dayandığı hukuksal ilişkiye göre genel hükümler doğrultusunda genel mahkemelerce tespit edilecektir. (İflas Hukukunda Sıra Cetveli Prosedürü ve Sıra Cetveline Karşı Müraacat Yolları, ..., yayımlanmamış doçentlik tezi, s. 37) Dairemizin 02.02.2012 tarih ve 2011/4952 E, 2012/680 K sayılı ilamı da bu yöndedir. İİK'nda masa borçları için İİK'nın 235/1. maddesindeki gibi kayıt kabul ve 154/3. maddesindeki gibi iflas davaları için Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu yolundaki açık bir düzenleme bulunmadığından bu mahkemenin davanın açıldığı tarih itibariyle yürürlükte olan HMUK'nın 1 ve 8. madde hükümlerindeki parasal sınıra göre Asliye ya da Sulh Hukuk Mahkemesi olduğunun kabulü gerekir.
İflas masasının bu safi (net) mevcudu (masaya giren mal, alacak ve haklar), "alacakların ödenmesine tahsis olunur" (İİK m.184,I,c.1). Buradaki "alacaklar" teriminden maksat, aslında yalnız "iflas alacaklarıdır." İflas alacağı, iflas açıldığı anda müflise karşı hukuken mevcut olan alacaklar yani müflisin iflasın açıldığı andaki borçları olup, iflas masasından istenebilirken (masaya yazdırılabilirken), müflisin iflas açılmasından sonra doğan alacakları, iflas alacağı olmadığından, iflas masasından talep edilemez. İflas masasından istenebilecek (hatta, iflas alacaklarından daha önce ödenecek) olan, bir başka alacak çeşidi de masa alacaklarıdır. Bunun masa bakımından adı "masa borcudur." Masa borçları müflisin değil, (çünkü, müflisin iflas açılktıktan sonra masayı bağlayıcı nitelikte borçlarlanmasına imkân yoktur.) iflas masasının yaptığı borçlardır. Masa borçları, iflasın açılmasından iflas tasfiyesinin sonuçlanmasına kadar, iflas masası (masa adına iflas dairesi veya iflas idaresi) tarafından yapılan borçlardır. (İİK. m. 248, 303/2) Masa alacakları iflas masasından tam olarak ödenir. (örn: İflas kararının ilanı giderleri (m.166;219), defter tutma (m.161;208) giderleri (bkz: m.160), masa mallarının muhafazası için kiralanan depo için ödenecek kira, iflas idaresinin ücreti (m.223,IV), masanın (iflas idaresinin) taraf olduğu davaları takip eden avukatın avukatlık ücreti masa borcudur. Bu sayma, tahdidi değildir; masa borçlarına bazı misaller vermek içindir. Şu halde, masa alacakları (borçları), iflas açıldıktan sonra iflasın tasfiyesi için bizzat masa (yani, masa adına iflas dairesi veya idaresi) tarafından yapılan borçlardır. Masadan ödenecek alacakların, iflas alacağı ve masa alacağı olarak ikiye ayrılmasının pratik önemi şudur: Masa alacakları, iflas masasından tam olarak ödenir. Masa alacakları, iflas alacaklarından daha önce ödenir (m.248). Oysa ki, iflas alacaklarının tam olarak ödenmesi çok enderdir (belki yalnız m.206'nın ilk üç sırasındaki imtiyazlı alacaklar tam olarak ödenir.) İflas alacakları (özellikle m. 206'nın dördüncü sırasındaki imtiyazsız alacaklar), İflas masasının dağıttığı iflas (garame) hissesi oranında ödenir. İşte bu nedenle, iflas masasından istenen bir alacağın, iflas alacağı mı, yoksa masa alacağı mı olduğunu belirlemenin büyük önemi vardır. (Kuru Baki, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Tamamen Yeniden Yazılmış ve Genişletilmiş 2. Baskı, S. 1212 vd. Ankara, 2013) İflas masrafları ve masa borçları sıra cetvelinde yer alamayacağından, iflas masası aleyhine genel mahkemede açılması gereken davada İİK'nın 235. maddesindeki süreler uygulanmaz.
Dairemizin 12.07.2012 tarihli ve 2576 E, 4886 K sayılı ilamında da açıklandığı üzere; kayıt kabul davaları, iflasından önce müflisten alacaklı olanların, bir diğer ifade ile iflas alacaklılarının alacaklarını iflas masasına kaydettirmek için açtıkları ve dayanağını İİK’nın 235. maddesinden alan davalardır.
Somut olayda, davalı şirketin 16.07.2013 tarihinde iflasına karar verildiği, davacı tarafça iflas masasına kayıt ve kabulü talep edilen 01.08.2013 tarihli faturaya dayalı kira alacağının ise iflastan sonra doğduğu anlaşılmıştır. Bu durumda bahsi geçen faturada yazılı alacak miktarı, İİK'nın 235. maddesine dayalı kayıt kabul istemine konu olabilecek müflis borçlarından olmayıp, iflastan sonra doğan masa borcu niteliğinde olduğundan iflas masasına kayıt ve kabulü istenemeyeceği anlaşılmış ve hükmün yazılı nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının talep halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 09.09.2020 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.
23. Hukuk Dairesi 2015/6023 E. , 2015/8423 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Asliye Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki kayıt kabul davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkili kurumun davalı müflis şirkete muhtelif nevi ve miktarda belge ücreti, inceleme ve mühendislik hizmet bedeli, muayene deney ücreti adı altında muhtelif konularda hizmet vermiş olması ve belge kullandırmış olması nedeniyle cari hesap ve faturalara dayalı olarak 15.297,00 TL alacağı bulunduğunu, iflas masası tarafından alacak kaydı taleplerinin 8.869,00 TL'sinin kabul edildiğini, 6.428,00 TL'sinin ise reddedildiğini ileri sürerek, reddedilen 8.869,00 TL kurum alacağının iflas masasına kayıt ve kabulünü istemiş, 11.10.2010 havale tarihli dilekçesiyle iflas masasınca reddedilen kısım 6.428,00 TL olduğundan taleplerini bu miktar olarak düzelttiklerini bildirmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; taraflar arasında sözleşme imzalandığı, ancak davacının tek başına sözleşmeye dayanarak davalıdan bedel talep etmesinin mümkün olmadığı, davacının bu sözleşme uyarınca hizmet vermeye devam ettiğini kanıtlaması gerektiği, davacının dayandığı faturaların içeriğinin verilen hizmetle ilgili olduğu, ancak davalının 24.10.2008 günü saat 12.35 itibarı ile iflasına karar verildiği, faturaların ise bu tarihten sonra düzenlendiği, dolayısıyla davalının bu tarihten sonra faaliyetine devam etmesi söz konusu olmadığından, davacının da davalıya faturalarda belirtilen hizmeti vermesinin söz konusu olamayacağı, davacının hizmet verdiğini de kanıtlayamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, kayıt kabul istemine ilişkindir.
132 sayılı Türk Standartları Enstitüsü Kuruluş Kanunu'nun 1. maddesinde; her türlü madde ve mamulleri ile usul ve hizmet standartlarını yapmak gayesiyle "Türk Standartları Enstitüsü"nün kurulmuş olduğu, kısa adı ve markası "TSE" olan Enstitü'nün tüzel kişiliği haiz, özel hukuk hükümlerine göre yönetilen bir Kamu Kurumu olduğu ve yalnız Türk Standartları Enstitüsü tarafından kabul edilen standartların, "Türk Standardı" adını aldığı belirtilmiştir. Kanun'un 14. maddesinde de; Türk Stantlardları Enstitüsünün çalışma usulleri ile gelirlerinin toplanması ve sair konuların Türk Standardları Enstitüsü Yönetim Kurulunca kabul edilecek yönetmeliklerde düzenleneceği açıklanmıştır. Somut olayda, davacı ile müflis şirket arasında 01.11.1994 tarihli TSE markası kullanma tip sözleşmesi imzalandığı, taraflar arasındaki bu sözleşmenin geçerli olduğu, bu sözleşme kapsamında, müflis şirketin ürün ve ambalajları üzerinde TSE markası kullandığı, davacının alacağına dair faturaların marka kullanımı ile muayene ve inceleme hizmeti karşılığı düzenlenmiş olduğu hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır. İflas idaresince kaydı talep edilen alacağın bir kısmı kabul edilmiş olup, reddedilen kısımla ilgili açılan işbu davada mahkemece, davacının iflas tarihinden sonra hizmet verdiğini kanıtlayamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizin 23.11.2015 tarih ve 2014/6942 E., 2015/7535 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere;
İflas tarihinden sonra doğan bir alacağın varlığı ve miktarı konusunda bir uyuşmazlık bulunmasa da, masa borcu olup olmadığı yönündeki inceleme, alacağın dayandığı hukuksal ilişkiye göre genel hükümler doğrultusunda iflas masası aleyhine açılan davada genel mahkemelerce tespit edilecektir. Böyle bir davada, davacı, masa alacaklısı olduğunu iddia eden alacaklı, davalı ise iflas idaresidir. Dava sonunda verilen ve uyuşmazlık konusu alacağı masa borcu olarak kabul eden karar, bütün iflas alacaklılarını bağlar. Masa mevcudunun iflas masrafları ve masa borçlarını karşılayamadığı durumlarda bu masraf ve borçlar iflas alacaklıları arasında taksim edilemez.
(İflas Hukukunda Sıra Cetveli Prosedürü ve Sıra Cetveline Karşı Müraacat Yolları, Öztek Selçuk, yayımlanmamış doçentlik tezi, s. 31 vd) Dairemizin 02.02.2012 tarih ve 2011/4952 E., 2012/680 K. sayılı bozma ilamı da bu yöndedir.
İflas masasının safi (net) mevcudu (masaya giren mal, alacak ve haklar), "alacakların ödenmesine tahsis olunur" (İİK m.184,I,c.1). Buradaki "alacaklar" teriminden maksat, aslında yalnız "iflas alacaklarıdır." İflas alacağı, iflas açıldığı anda müflise karşı hukuken mevcut olan alacaklar yani müflisin iflasın açıldığı andaki borçları olup, iflas masasından istenebilir (masaya yazdırılabilir). İflas masasından istenebilecek (hatta, iflas alacaklarından daha önce ödenecek) olan, bir başka alacak çeşidi de masa alacaklarıdır. Bunun masa bakımından adı "masa borcudur." Masa borçları müflisin değil, (çünkü, müflisin iflas açıldıktan sonra masayı bağlayıcı nitelikte borçlanmasına imkân yoktur.) iflas masasının yaptığı borçlardır. Masa borçları, iflasın açılmasından iflas tasfiyesinin sonuçlanmasına kadar, iflas masası (masa adına iflas dairesi veya iflas idaresi) tarafından yapılan borçlardır. (İİK. m. 248, 303/2) Masa borçları iflas masasından tam olarak ödenir. (örn: İflas kararının ilanı giderleri (m.166;219), defter tutma (m.161;208) giderleri (bkz: m.160), masa mallarının muhafazası için kiralanan depo için ödenecek kira, iflas idaresinin ücreti (m.223,IV), masanın (iflas idaresinin) taraf olduğu davaları takip eden avukatın avukatlık ücreti masa borcudur. Bu sayma, tahdidi değildir; masa borçlarına bazı misaller vermek içindir. Şu halde, masa alacakları (borçları), iflas açıldıktan sonra iflasın tasfiyesi için bizzat masa ( yani, masa adına iflas dairesi veya idaresi) tarafından yapılan borçlardır. Masadan ödenecek alacakların, iflas alacağı ve masa alacağı olarak ikiye ayrılmasının pratik önemi şudur: Masa borcu, iflas masasından tam ve iflas alacaklarından daha önce ödenir (m.248). Oysa, iflas alacaklarının tam olarak ödenmesi çok enderdir (belki yalnız m.206'nın ilk üç sırasındaki imtiyazlı alacaklar tam olarak ödenir.) İflas alacakları (özellikle m. 206'nın dördüncü sırasındaki imtiyazsız alacaklar), iflas masasının dağıttığı iflas (garame) hissesi oranında ödenir. İşte bu nedenle, iflas masasından istenen bir alacağın, iflas alacağı mı, yoksa masa alacağı mı olduğunu belirlemenin büyük önemi vardır. (Kuru Baki, İcra ve İflas
İflasın açıldığı sırada müflise karşı ileri sürülebilecek alacaklar iflas alacaklarını; iflasın tasfiyesi sırasında yapılan masraflarla, iflas idaresinin yükümlü olduğu ya da devraldığı mükellefiyetler de (genel bir ifade ile) masa borçlarını oluşturur. İİK'nın 248. maddesinin kenar başlığı "iflas masrafları ve masanın borçları" şeklindedir. Madde metninde açıkça iflas masraflarının iflas alacaklarından önce ödeneceği belirtilmiş ise de masa borçlarından bahsedilmemiştir. Ancak masa borçlarının da iflas alacaklarından önce ödeneceği doktrin ve uygulamada kabul edilmektedir. (.., ..., İflas Hukukunda Sıra Cetveli Prosedürü ve Sıra Cetveline Karşı Müracaat Yolları, yayımlanmamış doçentlik tezi, s.14; ..., İlhan: İflas Hukuku İlkeleri, İstanbul, 1978, s. 205; 19. HD'nin 27.02.1996 tarih ve 202 E, 1568 K; 20.11.1997 tarih ve 6557 E, 9865 K. sayılı ilamı).
İflas masraflarına örnek olarak, iflas kararının ilanına ve gereken yerlere bildirilmesine ilişkin masrafları, defter tutma, malların muhafaza ve satış masrafları, iflas idare memurlarının ücretleri, paraya çevirme ve paylaştırmaya ilişkin harç ve masrafları sayılabilir. Masa borçları ise, iflasın açılmasından sonra ve devamı sırasında masa namına tekeffül edilen ve onun tarafından ödenmesi gereken borçlardır. Masa borçlarına örnek olarak, iflas idaresinin müflisin sanat veya ticaretinin devamı çerçevesinde akdettiği borçları, iflas idaresinin sebepsiz iktisap, haksız fiillerinden doğan borçları ve iflas idaresi tarafından tutulan avukatın vekalet ücretini sayabiliriz. İflas masrafları ve masa borçlarından masa sorumlu olup, müflis sorumlu tutulamaz. Masa alacaklısına alacağının masa tarafından karşılanmayan kısmı için aciz vesikası verilemez. (Öztek, Selçuk, a.g.e s. 17-18) İflas masrafları ve masa borçlarına sıra cetvelinde yer verilmez. Ancak pay cetvelinde gösterilmelidir. İflastan sonra oluşan alacağın masaya kaydı istenemez, ancak bu alacak masa borcu niteliğinde ise masadan tazmin edilir, değilse tasfiyede bakiye kalırsa nazara alınır. İflas idaresi, müflise ait işyerini masanın menfaatini gözeterek işletmeye devam ederse, diğer anlatımla müflisin yaptığı sözleşmeyi feshetmeyip benimser ise bu işletmenin borcu masa borcu niteliğindedir.
Alacak, iflastan sonra doğmuş ve masa borcu da değilse, sırasına ve esasına itiraz edilebilecek, İİK'nın 235. maddesine dayalı kayıt kabul istemine konu olabilecek müflis borçlarından olmayıp, iflastan sonra doğan ve müflisin genel hükümlere göre sorumlu olduğu ve iflas masasının dağıttığı iflas (garame) hissesi oranında değil, tasfiyede bakiye kalırsa alacaklıya ödenecek olan bir alacak niteliğindedir. İflas tarihinden sonra doğan böyle bir alacağın varlığı ve miktarı konusunda bir uyuşmazlık bulunmasa da, inceleme, şikayet yolu ile icra mahkemesine değil, alacağın dayandığı hukuksal ilişkiye göre genel hükümler doğrultusunda iflas masası aleyhine açılan davada genel mahkemelerce tespit edilecektir. Böyle bir davada, davacı, davalı müflisten alacaklı olduğunu iddia eden alacaklı olup, davalı ise iflas idaresidir. İflastan sonra oluşan alacağın masaya kaydı istenemez, tasfiyede bakiye kalırsa nazara alınır. Böyle bir alacak, sıra cetvelinde yer alamayacağından, bunlar için iflas masası aleyhine genel mahkemede açılması gereken davada İİK'nın 235. maddesindeki süreler uygulanmaz.
Öte yandan, İİK'nın 195/1. maddesinin "Borçlunun taşınmaz mallarının rehni suretiyle temin edilmiş olan alacaklar müstesna olmak üzere iflasın açılması müflisin borçlarını muaccel kılar. İflasın açıldığı güne kadar işlemiş faiz ile takip masrafları anaya zammolunur." hükmü uyarınca iflas tarihine kadar doğan iflas alacağı ve fer'ileri ile takip masrafları konusunda uzman bilirkişiden rapor alınıp, belirlenen tutarın kayıt ve kabulüne karar verilmesi gerekir. İİK'nın 195. maddesine göre iflas masasına yazılacak alacakların iflas tarihi itibariyle hesaplanıp, belirlenmesi gerekir. İflasın açılması ile ipotekle temin edilen alacaklar hariç, diğer alacaklar muaccel hale gelir ve iflasın açıldığı tarihe kadar işleyen faizler ve takip masrafları da asıl alacağa eklenerek masaya yazılır. İİK'nın 196/3. maddesi uyarınca asıl alacağa faiz işlemeye devam ederse de, bu ancak tasfiye bakiyesi kalırsa ayrıca ödenir. Kayıt kabul davalarında tahsile değil, alacağın iflas masasına kaydına karar verilmekle yetinilir. Alacağın ödenmesi ancak tasfiye sonunda masa mevcudunun sıra cetveline uygun biçimde dağıtımı aşamasında gerçekleşir ve alacakların tam olarak ödenip ödenmeyeceği ancak bu aşamada anlaşılabilir.
Somut olayda, taraflar arasındaki hizmet sözleşmesi, hizmet alan davalı şirketin iflası ile kendiliğinden sona ermemekte olup, iflas idaresince bu sözleşmenin feshedildiğine dair bir delil sunulmamıştır. İflas idaresinin, müflise ait işyerini masanın menfaatini gözeterek işletmeye devam etmesi, bir diğer anlatımla müflisin yaptığı sözleşmeyi feshetmeyip benimsemesi ve bu benimseme nedeniyle marka kullanımına devam etmesi ya da muayene ve deney yaptırması halinde, bu işletmenin borcu masa borcu niteliğindedir. Masa borçları iflasın açılmasından sonra ve devamı sırasında masa namına tekeffül edilen ve masa tarafından benimsenen borçlardır. Davacı tarafça, iflas idaresince reddedilen kısmının da kayıt ve kabulü istenilmiş olup, bu istemin masa borcu olarak tahsil istemini de kapsadığı, masa borcu olduğunun belirlenmesi halinde de alacak sırasına ve esasına itiraz edilebilecek, İİK'nın 235. maddesine dayalı kayıt kabul istemine konu olabilecek müflis borçlarından olmayıp, iflastan sonra müflisin genel hükümlere göre sorumlu olduğu ve iflas masasının dağıttığı iflas (garame) hissesi oranında değil, iflas masasından tam ve iflas alacaklarından da önce ödenmesi gereken bir alacak niteliğinde olduğunun kabulü gerekir. Masa borçları sıra cetvelinde yer alamayacağından, bunlar için iflas masası aleyhine genel mahkemede açılması gereken davada İİK'nın 235. maddesindeki süreler uygulanmaz. Dairemizin 12.07.2012 tarih ve 2576 E., 4886 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; kayıt kabul davaları, iflasından önce müflisten alacaklı olanların, bir diğer ifade ile iflas alacaklılarının alacaklarını iflas masasına kaydettirmek için açtıkları ve dayanağını İİK’nın 235. maddesinden alan davalardır.
İİK'nda masa borçları için İİK'nın 235/2. maddesinin ilk cümlesindeki gibi kayıt kabul ve 154/3. maddesindeki gibi iflas davaları için Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu yolundaki açık bir düzenleme bulunmadığından, somut olayda bu mahkemenin davanın açıldığı 08.03.2010 tarihi itibariyle yürürlükte olan HMUK'nın 1 ve 8. madde hükümlerindeki
parasal sınıra göre Asliye ya da Sulh Hukuk Mahkemesi olduğunun kabulü gerekir.
Bu durumda mahkemece, iflastan sonra düzenlenen ve 24.10.2008 tarihli iflas kararından önce 18.08.2008 tarihinde yapıldığı belirtilen muayene ve deney ücretinin istendiği 19.12.2008 tarihli fatura dışında kalan dava konusu diğer faturalar bakımından, müflis şirketin (sözleşmeyi iflastan sonra açıkça feshetmiş olsa dahi) davacı Enstitü ile 01.11.1994 tarihinde TSE markası kullanma tip sözleşmesi kapsamında ürün ve ambalajlar üzerinde iflas tarihinden sonra da davacının "TSE" markasının kullanımına devam edip etmediğinin, muayene ve deney yaptırıp yaptırmadığının, anılan diğer faturalara konu hizmetin bu faturalarda bir açıklama bulunmadığından iflas tarihinden önce ya da sonra verilip verilmediğinin belirlenmesi, diğer anlatımla sözleşme iflastan sonra iflas idaresince açıkça feshedilse ve sözleşme bu şekilde benimsenmese dahi dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK'nın 22. maddesi uyarınca davacının markalarının fiilen kullanılması durumunda davacının hizmet bedelini iflastan sonra doğan genel nitelikli alacak olarak talep edebileceğinin gözetilmesi, dava konusu edilen faturalarda belirtilen alacakların her birinin iflas alacağı, masa borcu ya da iflastan sonra doğan genel nitelikli alacak olup olmadığının tespiti yönünden davacıdan delilleri sorularak, gerekirse tarafların defter ve kayıtları ile ürünler üzerinde inceleme yaptırılması, iflas alacağı olduğu belirlenen alacak için Ticaret Mahkemesi'nin görevli olduğunun dikkate alınması ve davacının bu alacağı hak edip etmediği üzerinde durulması, sonucuna göre bir karar verilmesi; diğer iki grup alacak için (alacağın tamamı olan 6.428,00 TL gözetildiğinde dahi) dava tarihi olan 08.03.2010 tarihi itibariyle yürürlükte olan HUMK'nın 1. ve 8. maddeleri uyarınca Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 7.230,00 TL olan görev sınırı kapsamında olduğu gerekçesiyle, dosyanın tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydı ile, HMK'nın 114/1-c ve 115/2. maddesi uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye ve yanılgılı gerekçeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 24.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.