MEMURUN CEZA DAVASINDA BERATİ,DİSİPLİN SORUŞTURMASINA ETKİSİ
Gönderilme zamanı: 26 Kas 2021, 10:45
Delil yetersizliği nedeniyle verilen bir beraat kararının, disiplin cezası verilmesi konusunda mutlak anlamda bağlayıcı nitelikte olmadığı hk.
T.C
DANIŞTAY
10.DAİRESİ
ESAS NO:1987/1721)
KARAR TARİHİ.27.10.1987
ÖZETİ: Delil yetersizliği nedeniyle verilen bir beraat kararının, disiplin cezası verilmesi konusunda mutlak anlamda bağlayıcı nitelikte olmadığı hk.
Polis memuru olan davacı, işlediği öne sürülen disiplin suçu nedeniyle Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğünün 8. maddesinin 6. ve 7. bentleri uyarınca Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulunun Bakan tarafından onanan 20.3.1986 günlü ve 1986- 123 sayılı kararı ile meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmış, bu işlemin iptali istemiyle açılan dava sonucunda İstanbul 2. İdare Mahkemesi, 30.4.1987 günlü ve E: 1986/530, K: 1987/313 sayılı kararı ile; davacının disiplin cezası ile cezalandırılmasına neden olan eylemi nedeniyle hakkında açılan kamu davası sonucunda, mahkûmiyetine yeter kesin ve inandırıcı delil bulunmadığından beraat ettiği, bir kamu görevlisinin üzerine atılı suçu aynı zamanda ceza yasasına göre de suç niteliği taşıyorsa ve ceza yasasına göre yapılan soruşturma veya yargılama sonucunda ilgili suçsuz görülmüşse, artık, ilgilinin üstüne atılı suçu işlemediğinin kabulünün zorunlu olduğu, ceza yasasına göre yapılan soruşturmaya da yargılama sonucunda saptanamayan bir suçun disiplin soruşturması dayanak alınıp işlenmiş olduğunun kabulüne olanak bulunmadığı, ancak, bu hususun, ilgilinin fiilinin başka yönlerden değerlendirilerek, saptandığı takdirde, başka bir disiplin suçu nedeniyle cezalandırılmasına engel olamayacağı gerekçesiyle dava konusu işlemi iptal etmiştir.
Davalı idare ise, bu kararın 657 sayılı Kanunun 131. maddesine aykırı olduğunu öne sürerek temyizen incelenmesini ve bozulmasını istemektedir.
Bozulması istenilen mahkeme kararı irdelendiğinde, iptal kararının sadece davacının, disiplin cezası almasına neden olan eylemi nedeniyle hakkında açılan kamu davası sonucunda delil yetersizliğinden beraat etmesine dayandırıldığı anlaşılmaktadır.
Bir kamu görevlisinin, üzerine atılı disiplin suçu aynı zamanda ceza yasasına göre de suç niteliğinde ise ve ceza yargılaması sonucuna suçun unsurlarının oluşmaması ya da suçun o kişi tarafından işlenmediğinin saptanması gerekçesiyle ilgili beraat etmiş ise, bu beraat kararının disiplin cezası verilmesindeki bağlayıcılığı tartışmasızdır. Ancak delil yetersizliği nedeniyle verilen bir beraat kararı disiplin cezası verilmesi konusunda mutlak anlamda bağlayıcı nitelikte değildir. Esasen ceza hukuku açısından da delil yetersizliği nedeniyle beraat kararı da tam aklanma niteliği taşımamaktadır
Bu nedenle, davacının, delil yetersizliğinden beraat etmesi karşısında olayın, disiplin soruşturması sırasında toplanan deliller ve tanık ifadeleriyle irdelenmesi gerekmektedir.
Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğünün 8. maddesinin 6. bendinde, hırsızlık, güveni kötüye kullanma, sahtecilik, dolandırıcılık, yalan yere tanıklık, yalan yere ant, suç tasnii, iftira, irtikap, rüşvet, ihtilas, ırza saldırı ya da ırza saldırıya teşebbüs etmek; 7. bendinde de, yetkisini veya nüfuzunu kendisine veya başkalarına çıkar sağlamak amacıyla veya kin veya dostluk nedeniyle kötüye kullanmak meslekten çıkarma cezası verilmesini gerektiren eylemler olarak belirlenmiştir.
Temyiz, dava ve soruşturma dosyasındaki belgelerin incelenmesinden, 16.4.1985 günü, Emniyet Nöbetçi Müdürlüğüne yapılan bir ihbarda, aralarında davacının da bulunduğu Emniyet Mensuplarının Laleli Umut Oteline giderek, otelde ücret karşılığı fuhuş yaptırıldığı gerekçesiyle para talep ederek aldıklarının belirlendiği bunun üzerine soruşturma açıldığı, bu soruşturma sırasında, şikayetçi durumunda bulunan dört kişiye, aralarında davacının da bulunduğu emniyet görevlilerinin fotoğrafları arasında kendilerinden para isteyen kişiyi teşhis etmeleri istenildikten sonra yüzleştirme de yaptırıldığı; bu teşhis ve yüzleştirme sırasında tutulan tutanakların incelenmesinden, davacıyı teşhis yönünden oldukça çelişkili ifadeler taşıdıkları, davacının bu kişilerden para talep edip aldığı hususunda kesin ve inandırıcı delillerin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan, davacının cezalandırılmasına neden olan olayın, şikayetçiler tarafından ve suçlanan polis memurları ile yardım ettiklerini belirttikleri iki sivil şahıs tarafından farklı farklı anlatıldığı da saptanmaktadır.
Bu durumda, üstüne atılı disiplin suçunu işlediği hiç bir şüpheye yer vermeyecek biçimde kesin olarak ortaya konmadan, çelişkili ifadelere dayanak alınarak davacının meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılması yolundaki dava konusu işlemde hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddine ve temyizi istenilen kararın yukarıda belirtilen gerekçe ile onanmasına 27.10.1987 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C
DANIŞTAY
10.DAİRESİ
ESAS NO:1987/1721)
KARAR TARİHİ.27.10.1987
ÖZETİ: Delil yetersizliği nedeniyle verilen bir beraat kararının, disiplin cezası verilmesi konusunda mutlak anlamda bağlayıcı nitelikte olmadığı hk.
Polis memuru olan davacı, işlediği öne sürülen disiplin suçu nedeniyle Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğünün 8. maddesinin 6. ve 7. bentleri uyarınca Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulunun Bakan tarafından onanan 20.3.1986 günlü ve 1986- 123 sayılı kararı ile meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmış, bu işlemin iptali istemiyle açılan dava sonucunda İstanbul 2. İdare Mahkemesi, 30.4.1987 günlü ve E: 1986/530, K: 1987/313 sayılı kararı ile; davacının disiplin cezası ile cezalandırılmasına neden olan eylemi nedeniyle hakkında açılan kamu davası sonucunda, mahkûmiyetine yeter kesin ve inandırıcı delil bulunmadığından beraat ettiği, bir kamu görevlisinin üzerine atılı suçu aynı zamanda ceza yasasına göre de suç niteliği taşıyorsa ve ceza yasasına göre yapılan soruşturma veya yargılama sonucunda ilgili suçsuz görülmüşse, artık, ilgilinin üstüne atılı suçu işlemediğinin kabulünün zorunlu olduğu, ceza yasasına göre yapılan soruşturmaya da yargılama sonucunda saptanamayan bir suçun disiplin soruşturması dayanak alınıp işlenmiş olduğunun kabulüne olanak bulunmadığı, ancak, bu hususun, ilgilinin fiilinin başka yönlerden değerlendirilerek, saptandığı takdirde, başka bir disiplin suçu nedeniyle cezalandırılmasına engel olamayacağı gerekçesiyle dava konusu işlemi iptal etmiştir.
Davalı idare ise, bu kararın 657 sayılı Kanunun 131. maddesine aykırı olduğunu öne sürerek temyizen incelenmesini ve bozulmasını istemektedir.
Bozulması istenilen mahkeme kararı irdelendiğinde, iptal kararının sadece davacının, disiplin cezası almasına neden olan eylemi nedeniyle hakkında açılan kamu davası sonucunda delil yetersizliğinden beraat etmesine dayandırıldığı anlaşılmaktadır.
Bir kamu görevlisinin, üzerine atılı disiplin suçu aynı zamanda ceza yasasına göre de suç niteliğinde ise ve ceza yargılaması sonucuna suçun unsurlarının oluşmaması ya da suçun o kişi tarafından işlenmediğinin saptanması gerekçesiyle ilgili beraat etmiş ise, bu beraat kararının disiplin cezası verilmesindeki bağlayıcılığı tartışmasızdır. Ancak delil yetersizliği nedeniyle verilen bir beraat kararı disiplin cezası verilmesi konusunda mutlak anlamda bağlayıcı nitelikte değildir. Esasen ceza hukuku açısından da delil yetersizliği nedeniyle beraat kararı da tam aklanma niteliği taşımamaktadır
Bu nedenle, davacının, delil yetersizliğinden beraat etmesi karşısında olayın, disiplin soruşturması sırasında toplanan deliller ve tanık ifadeleriyle irdelenmesi gerekmektedir.
Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğünün 8. maddesinin 6. bendinde, hırsızlık, güveni kötüye kullanma, sahtecilik, dolandırıcılık, yalan yere tanıklık, yalan yere ant, suç tasnii, iftira, irtikap, rüşvet, ihtilas, ırza saldırı ya da ırza saldırıya teşebbüs etmek; 7. bendinde de, yetkisini veya nüfuzunu kendisine veya başkalarına çıkar sağlamak amacıyla veya kin veya dostluk nedeniyle kötüye kullanmak meslekten çıkarma cezası verilmesini gerektiren eylemler olarak belirlenmiştir.
Temyiz, dava ve soruşturma dosyasındaki belgelerin incelenmesinden, 16.4.1985 günü, Emniyet Nöbetçi Müdürlüğüne yapılan bir ihbarda, aralarında davacının da bulunduğu Emniyet Mensuplarının Laleli Umut Oteline giderek, otelde ücret karşılığı fuhuş yaptırıldığı gerekçesiyle para talep ederek aldıklarının belirlendiği bunun üzerine soruşturma açıldığı, bu soruşturma sırasında, şikayetçi durumunda bulunan dört kişiye, aralarında davacının da bulunduğu emniyet görevlilerinin fotoğrafları arasında kendilerinden para isteyen kişiyi teşhis etmeleri istenildikten sonra yüzleştirme de yaptırıldığı; bu teşhis ve yüzleştirme sırasında tutulan tutanakların incelenmesinden, davacıyı teşhis yönünden oldukça çelişkili ifadeler taşıdıkları, davacının bu kişilerden para talep edip aldığı hususunda kesin ve inandırıcı delillerin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan, davacının cezalandırılmasına neden olan olayın, şikayetçiler tarafından ve suçlanan polis memurları ile yardım ettiklerini belirttikleri iki sivil şahıs tarafından farklı farklı anlatıldığı da saptanmaktadır.
Bu durumda, üstüne atılı disiplin suçunu işlediği hiç bir şüpheye yer vermeyecek biçimde kesin olarak ortaya konmadan, çelişkili ifadelere dayanak alınarak davacının meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılması yolundaki dava konusu işlemde hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddine ve temyizi istenilen kararın yukarıda belirtilen gerekçe ile onanmasına 27.10.1987 gününde oybirliğiyle karar verildi.