Avukatlar dilekçelerinde kullandıkları ifadeleri titizlikle seçme becerisini göstermelidir.
Gönderilme zamanı: 26 Kas 2021, 11:04
Avukatlar dilekçelerinde kullandıkları ifadeleri titizlikle seçme becerisini göstermelidir.
(Av. Yas. m. 34 TBB Mes. Kur. m. 4, 27/1)
Şikâyetli avukat hakkında; “Şikâyetçi avukatın sanık sıfatıyla tehdit suçundan ... 16. Asliye Ceza Mahkemesinin yapılan yargılaması sırasında 24.03.2016 tarihli oturumda müşteki sıfatıyla beyanı alınırken ‘Sanığın bu dönemdeki çirkef tutumları nedeniyle şirketten benim ayrılmama rağmen tanık Ö. burada çalışmaya devam etmiştir’ biçimindeki söylemde bulunduğu” iddiası üzerine başlatılan disiplin kovuşturmasında eylem sabit görülerek ceza tayin edilmiştir.
Şikâyetli savunmalarında özetle; şikâyete konu “çirkef” kelimesi ile kastedilenin geçimsiz, huysuz, bahane uyduran, hoş olmayan tutum ve davranış anlamında kullanıldığını, kendisine Türkçe dersi vermeye çalışan şikâyetçinin daha önce Baroya verdiği dilekçelerinde ve kendisine çektiği ihtarnamelerde kullandığı ifadeleri heyetimiz dikkatine sunmak istediğini, yazım kurallarını öğreneceği son kişinin şikâyetçi olduğunu, şikâyetçi hakkında verilen ceza mahkemesi kararları nedeniyle istifa etmesinden daha doğal bir şey olamayacağını, almış olduğu mesleki eğitim ve etiği gereği şikâyetçinin yanından ve şirketinin vekilliğinden istifa ettiğini, şikâyetçinin haksız tahrikleri neticesinde şikâyet konusu kelimeyi kullandığını, şikâyetçinin tahrik edici halinin disiplin soruşturması açılırken göz önünde bulundurulmasının gerektiğini, şikâyetçi ile arasında yaklaşık iki yıldır husumet olduğunu, şikâyetçinin sabıkalı oluşunun dikkate alınması gerektiğini belirterek hakkında ceza tayinine yer olmadığına karar verilmesini talep etmiştir.
İncelenen dosya kapsamında; Baro Yönetim Kurulu’nun 11.01.2017 günlü toplantısında, Avukatlık Kanunu’nun 34, Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 4 ve 27.maddeleri uyarınca şikâyetli avukat hakkında disiplin kovuşturması açılmasına karar verildiği,
Şikâyetli avukatın disiplin kovuşturmasına konu eylemi nedeniyle ... 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/704 esasına kayden “Hakaret” suçundan cezalandırılması istemiyle açılan kamu davasında Mahkemenin 22.05.2017 gün ve 2017/445 sayılı ilamı ile sanık Şikâyetli avukatın eylemine uyan TCK’nın 125/1, 125/4, 62/1, 52/2.maddeleri gereğince neticeten 1.740 TL Adli Para Cezası ile Cezalandırılmasına, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın itirazın reddi ile 21.07.2017 günü kesinleştiği,
Mahkemenin, “Sanık ve müştekinin ... Barosu’na kayıtlı avukat olarak bir süre birlikte çalıştıkları ancak aralarında anlaşmazlık çıkması nedeniyle ayrıldıkları ve aralarında husumet oluştuğu, sanığın şikâyetçi sıfatıyla katılanı sanık sıfatıyla tehdit suçundan ... 16. Asliye Ceza Mahkemesinin yapılan yargılaması sırasında 24.03.2016 tarihli oturumda sanığın müşteki sıfatıyla beyanı alınırken ‘Sanığın bu dönemdeki çirkef tutumları nedeniyle şirketten benim ayrılmama rağmen tanık Ö. burada çalışmaya devam etmiştir’ biçimindeki söylemiyle müştekinin şeref ve saygınlığını zedeleyici söylemde bulunduğu, Sanığın bu söyleminin savunma hakkı kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, bu şekilde Sanığın aleni sayılan yerlerden olan duruşma salonunda müştekiye yönelik hakaret suçunu işlediği tüm dosya kapsamıyla sabit olduğundan atılı suçtan sanığın aşağıdaki şekilde hükümlülüğüne karar vermek gerektiği sonuç ve vicdani kanısına varılarak hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle karar verdiği,
Baro Disiplin Kurulu’nun; “Yapılan incelemede, şikâyetçinin aynı konudaki yaptığı şikâyet nedeniyle şikâyetli Avukat hakkında ... 8.Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/704 esas 2017/445 karar sayılı dosyasından hakaret suçu nedeniyle dava açıldığı, 90 gün adli para cezası ile cezalandırıldığı, hükmün açıklanmasının geri bırakıldığı ve bu kararın kesinleştiği görülmüştür.
Disiplin kurulları, ceza mahkemelerinin olayları tespitleri ile bağlı bulunmaktadır. Her ne kadar yapılan ceza yargılaması sonucunda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmişse de; ceza hukukuyla mesleki disiplini sağlama, hem mesleği icra edenleri hem de hizmetten yararlananları koruma amacı taşıyan disiplin hukuku arasındaki temel farklar göz önüne alındığında görevi kötüye kullanma ve hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma gibi bir suçtan yargılanıp eylemin maddi delillerle sabit olması sonucu mahkûm olan şikâyetlinin disiplin hukuku açısından sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı açıktır. Avukatlık Kanunu’nun ‘Ceza kovuşturmasının disiplin cezalarına tesiri’ başlıklı 140. maddesinin 3.fıkrasında ‘Eylemin işlenmemiş veya sanığı tarafından yapılmamış olması sebebiyle beraat hali müstesna, beraatle sonuçlanmış bir ceza davasının konusuna giren eylemlerden dolayı disiplin kovuşturması, o eylemin ceza kanunu hükümlerinden ayrı olarak başlı başına disiplin kovuşturmasını gerektirir mahiyette olmasına bağlıdır.’ denmektedir.
Hükmün açıklanmasına geri bırakılmasına ilişkin kararın yargılamada tespiti yapılan eylemlere yönelik olarak disiplin incelemesi yapılması ve bir aykırılık olması halinde ceza yargılamasında tespiti yapılan eyleme ilişkin olarak; disiplin cezası verilmesine engel olmadığı Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu kararlarında yerleşik bir uygulamadır. Bu nedenlerle ceza mahkemesi kararıyla işlendiği sabit görülen hakaret eylemi Avukatlık Kanunun 34.maddesinde belirtilen ve kınama cezası verilmesi gereken bir eylem olmasına rağmen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı nedeniyle şikâyetli avukat hakkında henüz kesin hukuki bir sonuç doğurmaması dikkate alınarak Kurulumuzca eylemle ilgili disiplin yönünden değerlendirme yapılmıştır.
Şikâyetli avukat da şikâyete konu ‘çirkef’ kelimesini kullandığını kabul etmekte ancak hakaret amaçlı kullanmadığını iddia etmektedir.
Avukatlık Kanunu 34.maddesine göre;” Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler.”
Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları 4.maddesi gereğince de ‘Avukat mesleğinin her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır.’
Ayrıca Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 27/1 maddesi gereği ‘Hiçbir avukat, herhangi bir meslektaşı özellikle hasım vekili meslektaşı hakkında küçük düşürücü nitelikteki görüşlerini açıkça belirtemez.’ hükümleri gereğince, şikâyetli avukatın eyleminin Avukatlık Kanunu’nun 34. maddesi ile Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları 4 ve 27/1. maddelerine aykırılık teşkil ettiği kanaatine varılmıştır.
Şikâyetli avukatın hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına konu hakaret suçu Avukatlık Kanununun 34.maddesine göre kınama cezasını gerektirmekte ise de bu suç nedeniyle şikâyetli hakkında verilen mahkûmiyet kararının CMK’nın 231/5.maddesi uyarınca hukuki sonuç doğurmaması karşısında Avukatlık Kanunu’nun 158/1.maddesinde belirtilen ilkelere göre eylemin niteliği dikkate alınarak ve Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulunun yerleşik kararları gereği kınama cezası yerine bir alt ceza olan uyarma cezası verilmesi gerekmektedir.” gerekçesiyle şikâyetli hakkında uyarma cezası tayin ettiği,
Şikâyetli avukatın disiplin sicil özetinde ceza olmadığı,
Şikâyetlinin 09.08.2018 kayıt tarihli itiraz dilekçesinde özetle; savunmalarını tekrarla, eksik inceleme ile karar verildiği, şikâyetçi ile husumetli olduğunu, şikâyetçinin tahrik edici tutumlarının dikkate alınmadığını belirterek hakkında verilen kararın kaldırılmasını/bozulmasını talep ettiği, usulüne uygun tebligata rağmen itiraza cevap verilmediği görülmüştür.
Kurulumuzun 13.03.2009 gün ve 2008/534 esas, 2009/138 sayılı kararında belirtildiği üzere; “Avukatlar dilekçelerinde kullandıkları ifadeleri titizlikle seçme becerisini göstermelidir. Avukatlık Türkçenin kullanılması bakımından sanatçı duyarlılığı gerektirir. Bir avukatın kullandığı dilin zenginliğinin farkında olması, ifade gücüne hâkim olması, gramer inceliklerini bilmesi, kendisini bu alanda yetiştirmesi gerekir. Avukattan, tartışmaya yol açmayacak ifadeler kullanılmasını beklemek düzeyli ve olgun kişiliğin doğal sonucudur.” Yine Kurulumuzun 24.09.2016 gün ve 2016/385 esas, 2016/634 sayılı kararımıza göre, “Avukat her koşulda meslektaşına saygılı olmalı, onu rahatsız, huzursuz edici davranışlardan özellikle kaçınmalı, kullandığı sözcükleri özenli seçmeli, meslektaşlar arası ilişkiye zarar vermemelidir.” Şikâyetçi avukatın sanık sıfatıyla tehdit suçundan ... 16. Asliye Ceza Mahkemesinin yapılan yargılaması sırasında 24.03.2016 tarihli oturumda müşteki sıfatıyla beyanı alınırken ‘Sanığın bu dönemdeki çirkef tutumları nedeniyle şirketten benim ayrılmama rağmen tanık Ö. burada çalışmaya devam etmiştir’ biçimindeki söylemde bulunduğu dosya kapsamı ile tartışmasızdır. Bu nedenlerle eylemin disiplin suçu olduğuna ilişkin Baro Disiplin Kurulu kararı hukuken isabetli olmakla şikâyetli avukatın itirazının reddi ile kararın onanması gerekmiştir.
Gereği düşünüldü:
1-Şikâyetli avukatın itirazının reddine ... Barosu Disiplin Kurulu’nun Şikâyetlinin “Uyarma Cezası ile Cezalandırılmasına” ilişkin 10.07.2018 gün ve 2017/38 Esas, 2018/67 Karar sayılı kararının ONANMASINA,
2-Kurulumuz kararının tebliğini izleyen günden itibaren 60 gün içerisinde Ankara İdare Mahkemesinde dava yolu açık olmak üzere,
Oybirliği ile karar verildi.
(Av. Yas. m. 34 TBB Mes. Kur. m. 4, 27/1)
Şikâyetli avukat hakkında; “Şikâyetçi avukatın sanık sıfatıyla tehdit suçundan ... 16. Asliye Ceza Mahkemesinin yapılan yargılaması sırasında 24.03.2016 tarihli oturumda müşteki sıfatıyla beyanı alınırken ‘Sanığın bu dönemdeki çirkef tutumları nedeniyle şirketten benim ayrılmama rağmen tanık Ö. burada çalışmaya devam etmiştir’ biçimindeki söylemde bulunduğu” iddiası üzerine başlatılan disiplin kovuşturmasında eylem sabit görülerek ceza tayin edilmiştir.
Şikâyetli savunmalarında özetle; şikâyete konu “çirkef” kelimesi ile kastedilenin geçimsiz, huysuz, bahane uyduran, hoş olmayan tutum ve davranış anlamında kullanıldığını, kendisine Türkçe dersi vermeye çalışan şikâyetçinin daha önce Baroya verdiği dilekçelerinde ve kendisine çektiği ihtarnamelerde kullandığı ifadeleri heyetimiz dikkatine sunmak istediğini, yazım kurallarını öğreneceği son kişinin şikâyetçi olduğunu, şikâyetçi hakkında verilen ceza mahkemesi kararları nedeniyle istifa etmesinden daha doğal bir şey olamayacağını, almış olduğu mesleki eğitim ve etiği gereği şikâyetçinin yanından ve şirketinin vekilliğinden istifa ettiğini, şikâyetçinin haksız tahrikleri neticesinde şikâyet konusu kelimeyi kullandığını, şikâyetçinin tahrik edici halinin disiplin soruşturması açılırken göz önünde bulundurulmasının gerektiğini, şikâyetçi ile arasında yaklaşık iki yıldır husumet olduğunu, şikâyetçinin sabıkalı oluşunun dikkate alınması gerektiğini belirterek hakkında ceza tayinine yer olmadığına karar verilmesini talep etmiştir.
İncelenen dosya kapsamında; Baro Yönetim Kurulu’nun 11.01.2017 günlü toplantısında, Avukatlık Kanunu’nun 34, Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 4 ve 27.maddeleri uyarınca şikâyetli avukat hakkında disiplin kovuşturması açılmasına karar verildiği,
Şikâyetli avukatın disiplin kovuşturmasına konu eylemi nedeniyle ... 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/704 esasına kayden “Hakaret” suçundan cezalandırılması istemiyle açılan kamu davasında Mahkemenin 22.05.2017 gün ve 2017/445 sayılı ilamı ile sanık Şikâyetli avukatın eylemine uyan TCK’nın 125/1, 125/4, 62/1, 52/2.maddeleri gereğince neticeten 1.740 TL Adli Para Cezası ile Cezalandırılmasına, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın itirazın reddi ile 21.07.2017 günü kesinleştiği,
Mahkemenin, “Sanık ve müştekinin ... Barosu’na kayıtlı avukat olarak bir süre birlikte çalıştıkları ancak aralarında anlaşmazlık çıkması nedeniyle ayrıldıkları ve aralarında husumet oluştuğu, sanığın şikâyetçi sıfatıyla katılanı sanık sıfatıyla tehdit suçundan ... 16. Asliye Ceza Mahkemesinin yapılan yargılaması sırasında 24.03.2016 tarihli oturumda sanığın müşteki sıfatıyla beyanı alınırken ‘Sanığın bu dönemdeki çirkef tutumları nedeniyle şirketten benim ayrılmama rağmen tanık Ö. burada çalışmaya devam etmiştir’ biçimindeki söylemiyle müştekinin şeref ve saygınlığını zedeleyici söylemde bulunduğu, Sanığın bu söyleminin savunma hakkı kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, bu şekilde Sanığın aleni sayılan yerlerden olan duruşma salonunda müştekiye yönelik hakaret suçunu işlediği tüm dosya kapsamıyla sabit olduğundan atılı suçtan sanığın aşağıdaki şekilde hükümlülüğüne karar vermek gerektiği sonuç ve vicdani kanısına varılarak hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle karar verdiği,
Baro Disiplin Kurulu’nun; “Yapılan incelemede, şikâyetçinin aynı konudaki yaptığı şikâyet nedeniyle şikâyetli Avukat hakkında ... 8.Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/704 esas 2017/445 karar sayılı dosyasından hakaret suçu nedeniyle dava açıldığı, 90 gün adli para cezası ile cezalandırıldığı, hükmün açıklanmasının geri bırakıldığı ve bu kararın kesinleştiği görülmüştür.
Disiplin kurulları, ceza mahkemelerinin olayları tespitleri ile bağlı bulunmaktadır. Her ne kadar yapılan ceza yargılaması sonucunda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmişse de; ceza hukukuyla mesleki disiplini sağlama, hem mesleği icra edenleri hem de hizmetten yararlananları koruma amacı taşıyan disiplin hukuku arasındaki temel farklar göz önüne alındığında görevi kötüye kullanma ve hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma gibi bir suçtan yargılanıp eylemin maddi delillerle sabit olması sonucu mahkûm olan şikâyetlinin disiplin hukuku açısından sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı açıktır. Avukatlık Kanunu’nun ‘Ceza kovuşturmasının disiplin cezalarına tesiri’ başlıklı 140. maddesinin 3.fıkrasında ‘Eylemin işlenmemiş veya sanığı tarafından yapılmamış olması sebebiyle beraat hali müstesna, beraatle sonuçlanmış bir ceza davasının konusuna giren eylemlerden dolayı disiplin kovuşturması, o eylemin ceza kanunu hükümlerinden ayrı olarak başlı başına disiplin kovuşturmasını gerektirir mahiyette olmasına bağlıdır.’ denmektedir.
Hükmün açıklanmasına geri bırakılmasına ilişkin kararın yargılamada tespiti yapılan eylemlere yönelik olarak disiplin incelemesi yapılması ve bir aykırılık olması halinde ceza yargılamasında tespiti yapılan eyleme ilişkin olarak; disiplin cezası verilmesine engel olmadığı Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu kararlarında yerleşik bir uygulamadır. Bu nedenlerle ceza mahkemesi kararıyla işlendiği sabit görülen hakaret eylemi Avukatlık Kanunun 34.maddesinde belirtilen ve kınama cezası verilmesi gereken bir eylem olmasına rağmen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı nedeniyle şikâyetli avukat hakkında henüz kesin hukuki bir sonuç doğurmaması dikkate alınarak Kurulumuzca eylemle ilgili disiplin yönünden değerlendirme yapılmıştır.
Şikâyetli avukat da şikâyete konu ‘çirkef’ kelimesini kullandığını kabul etmekte ancak hakaret amaçlı kullanmadığını iddia etmektedir.
Avukatlık Kanunu 34.maddesine göre;” Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler.”
Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları 4.maddesi gereğince de ‘Avukat mesleğinin her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır.’
Ayrıca Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 27/1 maddesi gereği ‘Hiçbir avukat, herhangi bir meslektaşı özellikle hasım vekili meslektaşı hakkında küçük düşürücü nitelikteki görüşlerini açıkça belirtemez.’ hükümleri gereğince, şikâyetli avukatın eyleminin Avukatlık Kanunu’nun 34. maddesi ile Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları 4 ve 27/1. maddelerine aykırılık teşkil ettiği kanaatine varılmıştır.
Şikâyetli avukatın hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına konu hakaret suçu Avukatlık Kanununun 34.maddesine göre kınama cezasını gerektirmekte ise de bu suç nedeniyle şikâyetli hakkında verilen mahkûmiyet kararının CMK’nın 231/5.maddesi uyarınca hukuki sonuç doğurmaması karşısında Avukatlık Kanunu’nun 158/1.maddesinde belirtilen ilkelere göre eylemin niteliği dikkate alınarak ve Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulunun yerleşik kararları gereği kınama cezası yerine bir alt ceza olan uyarma cezası verilmesi gerekmektedir.” gerekçesiyle şikâyetli hakkında uyarma cezası tayin ettiği,
Şikâyetli avukatın disiplin sicil özetinde ceza olmadığı,
Şikâyetlinin 09.08.2018 kayıt tarihli itiraz dilekçesinde özetle; savunmalarını tekrarla, eksik inceleme ile karar verildiği, şikâyetçi ile husumetli olduğunu, şikâyetçinin tahrik edici tutumlarının dikkate alınmadığını belirterek hakkında verilen kararın kaldırılmasını/bozulmasını talep ettiği, usulüne uygun tebligata rağmen itiraza cevap verilmediği görülmüştür.
Kurulumuzun 13.03.2009 gün ve 2008/534 esas, 2009/138 sayılı kararında belirtildiği üzere; “Avukatlar dilekçelerinde kullandıkları ifadeleri titizlikle seçme becerisini göstermelidir. Avukatlık Türkçenin kullanılması bakımından sanatçı duyarlılığı gerektirir. Bir avukatın kullandığı dilin zenginliğinin farkında olması, ifade gücüne hâkim olması, gramer inceliklerini bilmesi, kendisini bu alanda yetiştirmesi gerekir. Avukattan, tartışmaya yol açmayacak ifadeler kullanılmasını beklemek düzeyli ve olgun kişiliğin doğal sonucudur.” Yine Kurulumuzun 24.09.2016 gün ve 2016/385 esas, 2016/634 sayılı kararımıza göre, “Avukat her koşulda meslektaşına saygılı olmalı, onu rahatsız, huzursuz edici davranışlardan özellikle kaçınmalı, kullandığı sözcükleri özenli seçmeli, meslektaşlar arası ilişkiye zarar vermemelidir.” Şikâyetçi avukatın sanık sıfatıyla tehdit suçundan ... 16. Asliye Ceza Mahkemesinin yapılan yargılaması sırasında 24.03.2016 tarihli oturumda müşteki sıfatıyla beyanı alınırken ‘Sanığın bu dönemdeki çirkef tutumları nedeniyle şirketten benim ayrılmama rağmen tanık Ö. burada çalışmaya devam etmiştir’ biçimindeki söylemde bulunduğu dosya kapsamı ile tartışmasızdır. Bu nedenlerle eylemin disiplin suçu olduğuna ilişkin Baro Disiplin Kurulu kararı hukuken isabetli olmakla şikâyetli avukatın itirazının reddi ile kararın onanması gerekmiştir.
Gereği düşünüldü:
1-Şikâyetli avukatın itirazının reddine ... Barosu Disiplin Kurulu’nun Şikâyetlinin “Uyarma Cezası ile Cezalandırılmasına” ilişkin 10.07.2018 gün ve 2017/38 Esas, 2018/67 Karar sayılı kararının ONANMASINA,
2-Kurulumuz kararının tebliğini izleyen günden itibaren 60 gün içerisinde Ankara İdare Mahkemesinde dava yolu açık olmak üzere,
Oybirliği ile karar verildi.