1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

KİRA SÖZLEŞMESİ, KİRA BEDELİNİN YENİLENEN DÖNEM İÇİN DE GEÇERLİ OLUP OLMADIĞI

Gönderilme zamanı: 26 Kas 2021, 13:28
gönderen Hepsihukuk
YARGITAY Hukuk Genel Kurulu
ESAS: 2013/1419
KARAR: 2015/829

Taraflar arasındaki “itirazın kaldırılması ve tahliye” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Büyükçekmece 1. İcra Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 15.12.2011 gün ve 2009/685 E., 2011/1490 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 19.04.2012 gün ve 2012/3165 E., 2012/6328 K. sayılı ilamı ile;

(....Dava, itirazın kaldırılması ve tahliye istemine ilişkindir. Mahkemece istemin reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili temyiz etmiştir.

Davacı vekili tarafından 27.01.2009 tarihinde tahliye istemli olarak başlatılan icra takibinde aylık 5.000 USD kira parası üzerinden eksik ödenen Ocak/2008-Ocak/2009 arası aylara ilişkin toplam 10.327 TL bakiye alacağın tahsili istenmiş, davalı borçlu ise süresinde verdiği borca itiraz dilekçesinde; takibe konu aylara ilişkin kira paralarının düzenli şekilde ödendiğini, kira borcu bulunmadığını, sözleşmenin 31.12.2007 tarihi itibariyle sona erdiğini bu tarihten itibaren 5.000 USD kira parasının esas alınamayacağını, kira parasının tespiti için kiralayan tarafından açılan davanın henüz sonuçlanmadığını belirtmiştir. İtirazın kaldırılması ve tahliye istemiyle açılan işbu dava sonunda mahkemece, kira tespit ilamının kesinleşmeden takibe konulamayacağı gerekçesi ile istemin reddine karar verilmiştir.
Takipte dayanılan ve karara esas alınan 01.03.2005 başlangıç tarihli ve 2 yıl 10 ay süreli kira sözleşmesi taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir. Sözleşmede aylık kira parasının 5.000 USD olduğu ve ödeme tarihindeki Garanti Bankası USD satış kurunun esas alınacağı belirtilmiştir. Sözleşmede kararlaştırılan kira parası sözleşme koşulları çerçevesinde yenilenen dönem için de geçerli olup tarafları bağlar. Takip talepnamesinde ve dava dilekçesinde kira tespit ilamından bahsedilmemekte olup takip talepnamesindeki isteğin dolar kuruna göre eksik ödenen bakiye kira paralarına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim 28.05.2010 tarihli bilirkişi raporunda, takibe konu aylar itibariyle merkez bankası döviz satış kuruna göre 8.647 TL eksik ödeme olduğu belirlenmiştir. Bu durumda mahkemece sözleşmede kararlaştırılan Garanti Bankası USD satış kuru üzerinden değerlendirme yapılarak takibe konu aylara ilişkin eksik ödeme olup olmadığının tespiti ile sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm verilmesi hatalı olmuştur.....)

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, itirazın kaldırılması ve tahliye istemine ilişkindir.

Davacı alacaklı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı borçlunun taraflar arasında imzalanan ve 01.03.2005 başlangıç tarihli kira sözleşmesinin özel şartlar başlığını taşıyan bölümünün 3. maddesinde belirtilen kira bedelini tam olarak yatırmadığını, 2008 Ocak ayı ile 2009 Ocak ayı dahil olmak üzere toplam 13 aylık kira bedelini her ay eksik yatırması nedeniyle belirtilen kira alacağına istinaden haciz ve tahliye ihtarlı icra takibi yapıldığını, takibin davalı borçlunun haksız itirazı ile durduğunu belirterek, davalının takibe itirazının kaldırılmasını, takibin devamını ve 01.03.2005 başlangıç tarihli kira sözleşmesinin feshi ile davalı kiracının bulunduğu taşınmazın tahliyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı borçlu vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının talep ettiği 05.01.2008-05.12.2009 tarihleri arasındaki döneme ait kira bedellerinin banka aracılığıyla ödenmiş olduğunu, bu nedenle takibe konu yapılamayacağını, Büyükçekmece Sulh Hukuk Mahkemesinde görülen tespit davası sonucunda mahkemece aylık kiranın 8.750,00 TL olarak tespitine takip tarihinden çok sonra, 04.06.2009 tarihinde karar verildiğini, bu nedenle takip tarihi itibari ile aylık kira bedelinin belirli olmadığını, döviz ile kararlaştırılan kira ilişkilerinde akdin sona ermesi üzerine geri dönen kira parasının artık döviz olarak değil TL olarak ödeneceğini, kira miktarı belli olmadığından yatırılan miktarın avans olduğunu, takip tarihi itibari ile muaccel bir kira alacağı bulunmadığını, 18.11.1964 gün ve 2/4 sayılı İBK'nda belirtildiği üzere kira süresi sona erdiğinden 6570 sayılı Kanun'un 11. maddesi uyarınca yenilenen dönemde kira sözleşmesinin diğer hükümlerinin yenilenmesine karşın, kira parasına ilişkin şartın yenilenmemesi nedeniyle; kira parası belli olmayan bir sözleşme haline geldiğini, somut olayda da Ocak 2008 itibari ile kira sözleşmesinin kira miktarı bakımından boşluk olmak üzere yenilendiğini, kira bedelinin tespitine ilişkin mahkeme kararının takipten sonra kesinleştiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini ve % 40 dan aşağı olmamak üzere haksız takip tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.

Mahkemece, davacı alacaklının 31.12.2007 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere açtığı kira tespiti davası nedeni ile 18.11.1964 tarih ve 2/4 sayılı Yargıtay İçtihatı Birleştirme Kararı (İBK) gereği kira parasının tespitinin mahkemeden talep edilmesi üzerine, kira süresi sona ermiş sözleşmelerin 6570 sayılı Kanun'un 11. maddesi gereği kira parasına ilişkin şartı hariç diğer bölümlerinin yenilendiği, yine 12.11.1979 tarih ve 1/3 İBK kararı gereği kira tespit ilanlarının kesinleşmeden infaz edilemeyeceği, davacı alacaklının her ne kadar kira bedeli farklarını talep etmiş ise de ortada kesin, belli ve muaccel bir kira alacağı bulunmadığı, kira tespit kararının kesinleşme tarihinin takibin yapıldığı 27.01.2009 tarihinden sonra olduğu, bu nedenle kira tespit kararı kesinleşmeden kira miktarının belli olamayacağını, davalı borçlunun kanun gereği kira parası yatırma zorunluluğu olmadığı için takibin yerinde olmadığı, davalının kesin ve muaccel olmayan bir borçtan dolayı temerrüde düşemeyeceği, bu nedenle itirazın yerinde olduğu gerekçesiyle, davanın reddine dair verilen hüküm, davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Daire tarafından yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuş, mahkemece; önceki gerekçeler tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 01.03.2005 başlangıç 31.12.2007 bitiş tarihli kira sözleşmesi ile belirlenen 5.000 USD aylık kira bedelinin, 18.11.1964 tarih ve 2/4 sayılı Yargıtay İçtihatı Birleştirme Kararı da dikkate alındığında, yenilenen dönem için de geçerli olup olmadığı ile varılacak sonuca göre davacı alacaklının kira farkı alacağını talep edip edemeyeceği, noktalarında toplanmaktadır.

Somut uyuşmazlığın incelenmesinde, davacı ile davalıların murisi arasında yapılan 18.09.2004 tarihli protokol uyarınca icra takibine konu edilen bonoların düzenlendiği ve davalı alacaklılar tarafından bu bonolara dayalı olarak davacı aleyhine Karşıyaka 4. İcra Müdürlüğünün 2008/9597, Karşıyaka 1. İcra Müdürlüğünün 2008/1182 ve 1183, Karşıyaka 3. İcra Müdürlüğünün 2008/1326 sayılı dosyaları ile icra takipleri yapıldığı ve asıl alacağın yanında ayrıca işlemiş faiz talebinde bulunulduğu anlaşılmaktadır.

Özellikle, davalı borçlu tarafından davacı alacaklıya Hadımköy şubesinden gönderilen 04.01.2008 tarihli havalenin açıklama kısmında “5000 USD karşılığı Ocak ayı kirası” ibaresi yazılmış olması karşısında, davalının kira bedelinin 5000 USD olduğunun kabul edildiği ve sözleşmenin bu miktar üzerinden yenilendiği açıktır.

Bilindiği üzere, takip konusu bonoların vade tarihinden icra takip tarihine kadar işlemiş faiz alacağı, vadenin belirli olması nedeniyle herhangi bir ihtara gerek olmaksızın talep edilebilir.

Açıklanan bu nedenlerle alacaklı tarafından, takip taleplerinde kısmi ödemelerin öncelikle 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 84. maddesi uyarınca faize ve masraflara mahsup edileceği belirtildiğinden ve davalının kira bedelinin 5000 USD olduğunu kabul ettiği ve sözleşmenin bu miktar üzerinden yenilendiği hususları gözetilmek suretiyle mahkemece; konusunda uzman bir bilirkişi heyetinden rapor alınarak icra takip tarihi itibarıyla her bir dosyadaki asıl alacak ve işlemiş faiz alacağı hesaplattırılıp, yapılan ödemelerin ödeme tarihleri dikkate alınarak toplam alacak miktarından mahsup edilmesinden sonra tarafların alacak ve borç durumu tespit ettirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken, yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde eksik araştırma ve inceleme sonucu karar verilmesi isabetsizdir.

Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşme sırasında, kira bedelinin tespiti davası açılmakla birlikte kira bedelinin likit olmaktan çıktığı gerekçesiyle kararın onanması gerektiği görüşü dile getirilmiş ise de, yukarıda açıklanan nedenlerle bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.

O halde, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile; direnme kararının Özel Daire bozma ilamında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 18.02.2015 gününde oyçokluğu ile karar verildi.