Hgk - kira takibinde, talepte ve ödeme emirlerinde istenen kira bedelinin hangi aylara ait olduğunun
Gönderilme zamanı: 26 Kas 2021, 21:20
Hgk - kira takibinde, talepte ve ödeme emirlerinde istenen kira bedelinin hangi aylara ait olduğunun açıklanması gerekir mi?
Özet:
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; kira alacağının ödenmesine ilişkin takip talebinde ve borçluya gönderilen örnek 13 ve müşterek ve müteselsil kefile gönderilen örnek 7 ödeme emirlerinde istenen kira bedelinin hangi aylara ait olduğunun açıklanmasının gerekip gerekmediği ve bu hususun icra takibi bakımından geçerlilik koşulu olup olmadığı noktasındadır.
Adi kiraya ve hasılat kirasına ilişkin takiplerle ilgili olarak İİK.’nın 269. maddesinde kira bedelinin hangi aylara ait olduğunun açıklanması gerektiğine dair bir düzenleme mevcut değildir.
Davacı taraf dava dilekçesinde ve yargılama aşamasında hangi aylara ait kira alacağının talep ettiğini de ayrıntılı olarak açıklamıştır. Bu nedenle talep edilen kira parasının hangi aylara ait olduğunun takip talebinde ve ödeme emrinde belirtilmemesi sonuca etkili değildir.
O halde yerel mahkemece borcun sebebinin ve alacağın konusunun hangi aya ilişkin olduğunun net olarak takip talebinde gösterilmesi gerektiğinden bahisle davanın reddine karar vermesi yerinde değildir.
Ne var ki, bozma ilamının üçüncü paragrafında yazılı olan;“... İ.İ.K.nun 62. maddesi gereğince itiraz ettikleri kısmın cihet ve miktarını da itiraz dilekçesinde açıkça göstermediklerinden bu durumda takip talepnamesinde belirtilen kira miktarının kesinleştiğinin kabulü gerekir...” ibaresinin ancak kısmi itirazlarda gözönünde tutulması gerektiği, somut olayda ise kısmi itiraz bulunmayıp davalı borçluların ödeme emrine yasal süresinde davacıya borçlan bulunmadığını belirterek itiraz ettikleri anlaşılmakla, diğer bozma nedenleri yerinde olduğundan yukarıda anılan ibarenin bozma ilamından çıkartması gerekmiştir.
T.C.
Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu
Esas No:2014/1429
Karar No:2016/1008
K. Tarihi:02.11.2016
İNCELENEN KARARIN
İstanbul 5. İcra Hukuk Mahkemesi
09/07/2013
2013/340-2013/581
Taraflar arasındaki “itirazın kaldırılması” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İstanbul 5. İcra (Hukuk) Mahkemesince davanın reddine dair verilen 22.05.2012 gün ve 2011/2376 E., 2012/782 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 26.12.2012 gün ve 2012/15842 E., 2012/17394 K. sayılı ilamı ile,
"...Davacı alacaklı tarafından davalı borçlular hakkında kira alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itiraz üzerine davacı icra mahkemesinden itirazın kaldırılması ve %40 icra inkar tazminatı isteminde bulunmuştur. Mahkemece uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiğinden bahisle istemin reddine karar verilmiş, karar davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Takibe ve karara esas alman 01/03/2011 başlangıç tarihli bir yıl süreli kira sözleşmesi konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmede aylık kira parasının 1.800 TL olduğu her aym 1-5 arasında peşin ödeneceği kararlaştırılmıştır. Davacı kiraya veren 18/10/2011 tarihinde başlatmış olduğu icra takibi ile ödenmeyen 3 aylık kira parası toplamı olan 5.400 TL'nin tahsilini istemiştir. Davalı borçlular ödeme emrine yasal süresinde davacıya borçları bulunmadığını, ödeme emrinde 3 aylık kira denildiğini ancak hangi aylara ait kira bedeli olduğunun belirtilmediğini belirterek itiraz etmişlerdir. Davalı kiracılar kira akdinin varlığına karşı çıkmamışlardır. İ.İ.K.nun 62. maddesi gereğince itiraz ettikleri kısmın cihet ve miktarını da itiraz dilekçesinde açıkça göstermediklerinden bu durumda takip talepnamesinde belirtilen kira miktarının kesinleştiğinin kabulü gerekir. Dava dilekçesinde ve yargılama sırasında davacı hangi aylara ait kira alacağının istenildiğini açıklamıştır. Bu nedenle mahkemece işin esasının incelenerek esas hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir..."
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun (İİK.) 269 vd. maddelerine dayalı kira alacağı talepli takibe vaki itirazın kaldırılması istemidir.
Davacı vekili, borçlu S.B. ve lehine şahsi teminat veren müşterek ve müteselsil kefil G.O aleyhine gayrimenkul kiralarına ilişkin ilamsız takip yaptıklarını, adı geçenlerin borçlu olmadıkları gerekçesiyle takibe itiraz ettiklerini, davalılar ile müvekkili arasında imzalanan 01.03.2011 başlangıç tarihli kira sözleşmesine göre kira ödemelerinin banka hesabına yapılacağının kararlaştırıldığım, kiracı/borçlunun sadece mart ve nisan aylarının kira bedellerini ödediğini, haziran ayında ise bir aylık kira bedeli kadar para gönderdiğini, başka herhangi bir ödeme yapılmadığını beyanla 5.400,00-TL için yapılan itirazın kaldırılması ile takibin devamına, davalıların 5.400,00-TL üzerinden en az %40 icra inkar tazminatına mahkum edilmelerini talep etmiştir.
Davalı S.B. vekili; ilamsız icra takibine konu edilen borcun hangi ayların kira bedellerine ilişkin olduğunun belli olmadığını, ilamsız icra takibine konu borcun bulunmadığını, mart ve nisan aylarının kira bedellerinin banka aracılığı ile ödendiğini, mayıs ayı kira bedelinin ise taşınmaza yapılan üç adet duşakabin bedeli ile mahsup edildiğini, haziran ayı kira bedelinin elden ödendiğini, temmuz ayı kira bedelinin de depozitodan düşüldüğünü, müvekilinin taşınmazı temmuz ayında tahliye ettiğini, bu nedenle davanın reddi ile davacı aleyhine %40’dan az olmamak kaydıyla tazminata hükmedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Yerel Mahkemece davanın reddine dair verilen karar Özel Dairece, yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur. Mahkemece önceki gerekçe ile direnilmiş, direnme kararını davacı vekili temyize getirmiştir.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; kira alacağının ödenmesine ilişkin takip talebinde ve borçluya gönderilen örnek 13 ve müşterek ve müteselsil kefile gönderilen örnek 7 ödeme emirlerinde istenen kira bedelinin hangi aylara ait olduğunun açıklanmasının gerekip gerekmediği ve bu hususun icra takibi bakımından geçerlilik koşulu olup olmadığı noktasındadır.
Adi kiraya ve hasılat kirasına ilişkin takiplerle ilgili olarak İİK.’nın 269. maddesinde kira bedelinin hangi aylara ait olduğunun açıklanması gerektiğine dair bir düzenleme mevcut değildir.
Davacı taraf dava dilekçesinde ve yargılama aşamasında hangi aylara ait kira alacağının talep ettiğini de ayrıntılı olarak açıklamıştır. Bu nedenle talep edilen kira parasının hangi aylara ait olduğunun takip talebinde ve ödeme emrinde belirtilmemesi sonuca etkili değildir.
O halde yerel mahkemece borcun sebebinin ve alacağın konusunun hangi aya ilişkin olduğunun net olarak takip talebinde gösterilmesi gerektiğinden bahisle davanın reddine karar vermesi yerinde değildir.
Ne var ki, bozma ilamının üçüncü paragrafında yazılı olan;“... İ.İ.K.nun 62. maddesi gereğince itiraz ettikleri kısmın cihet ve miktarını da itiraz dilekçesinde açıkça göstermediklerinden bu durumda takip talepnamesinde belirtilen kira miktarının kesinleştiğinin kabulü gerekir...” ibaresinin ancak kısmi itirazlarda gözönünde tutulması gerektiği, somut olayda ise kısmi itiraz bulunmayıp davalı borçluların ödeme emrine yasal süresinde davacıya borçlan bulunmadığını belirterek itiraz ettikleri anlaşılmakla, diğer bozma nedenleri yerinde olduğundan yukarıda anılan ibarenin bozma ilamından çıkartması gerekmiştir.
Buna göre yerel mahkeme direnme kararı, yukarıda açıklanan bu değişik gerekçe ile bozulmalıdır.
Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında talep edilen kira parasının hangi aylara ait olduğunun takip talebinde belirtilmemesinin menfaatler dengesine ve silahların eşitliği ilkesine aykırı olacağı ileri sürülmüşse de bu görüş kurul çoğunluğu tarafından kabul görmemiştir.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen bu değişik nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 02.11.2016 gününde yapılan görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Dava, kira alacağına yönelik icra takibine vaki itirazın kaldırılması isteminden ibarettir.
Uyuşmazlığın çözümü, öncelikle, alacaklının, borçluya gönderilen ödeme emrinde, takibe konu kira parasının hangi aylara ilişkin olduğunu belirtmemiş olmasının sonuca etkili olup olmadığının saptanması ile mümkündür. Yerel mahkemece bu husus hukuk yargılamasında silahların eşitliği ilkesine aykırı bulunarak itirazın kaldırılması istemi reddedilmiş, Özel Daire ise borçlunun itiraz edilen kısmın cihet ve miktarını açıkça göstermediklerinden, bu hususun sonuca etkili olmadığı, takibe konu kira miktarının kesinleştiği ve dava dilekçesinde ve yargılama sırasında davacı alacaklının bu konuya açıklık getirdiği gerekçesiyle yerel mahkemenin direnme hükmünü bozmuştur.
Ödeme emrinde talep edilen kira alacağının hangi aya karşılık geldiğinin belirtilmemiş olmasının, yerel mahkemenin direnme kararında da isabetle vurgulandığı üzere, hukuk yargılamasında "silahların eşitliği" ilkesine aykırı olduğu gibi HMK'nın 29. maddesinde yerini bulan, dürüst davranma ve doğruyu söyleme yükümlülüğüne de aykırıdır.
Üstelik, itirazın kaldırılması yargılamasında da, alacaklının, takibe konu kira alacağının hangi aylara ilişkin olduğu konusunda net bir açıklaması yoktur ve bu husus yerel mahkemenin direnme gerekçesinde de yine isabetle yer almaktadır. Öte yandan, mevcut dosya kapsamı uyarınca, alacaklı, takip tarihi de gözetildiğinde, geriye doğru Ekim, Eylül, Ağustos, Temmuz, Haziran ve Mayıs 2011 tarihlerinde ödenmesi gereken kira paralarını talep edebilecek durumda olup takip talepnamesinde ve buna göre çıkarılan ödeme emrinde hangi aya ait olduğunu belirtmeksizin 3 aylık kira parasını talep etmiştir. Borçlunun, Temmuz 2011 sonunda mecuru tahliye ettiğini ve bu tarihten sonra mecurun yeniden kiraya verildiğini ileri sürmek suretiyle alacaklıya hiçbir borcu olmadığından bahisle borcun tümüne itirazda bulunduğu nazara alındığında, ödeme emrinde takibe konu kira parasının hangi aylara ilişkin olduğunun açıklanmamış olması, somut olay bakımından, sonuca etkili bir hale geldiği gibi İIK'nın 62. maddesine göre kesinleşmiş bir borç tutarının da olmadığı açıktır.
Tüm bu nedenlerle, yerel mahkeme direnme kararının onanması gerektiği düşüncesiyle, HGK çoğunluğunun, değişik gerekçeyle hükmün bozulması yolundaki kanaatine katılamıyorum.
Özet:
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; kira alacağının ödenmesine ilişkin takip talebinde ve borçluya gönderilen örnek 13 ve müşterek ve müteselsil kefile gönderilen örnek 7 ödeme emirlerinde istenen kira bedelinin hangi aylara ait olduğunun açıklanmasının gerekip gerekmediği ve bu hususun icra takibi bakımından geçerlilik koşulu olup olmadığı noktasındadır.
Adi kiraya ve hasılat kirasına ilişkin takiplerle ilgili olarak İİK.’nın 269. maddesinde kira bedelinin hangi aylara ait olduğunun açıklanması gerektiğine dair bir düzenleme mevcut değildir.
Davacı taraf dava dilekçesinde ve yargılama aşamasında hangi aylara ait kira alacağının talep ettiğini de ayrıntılı olarak açıklamıştır. Bu nedenle talep edilen kira parasının hangi aylara ait olduğunun takip talebinde ve ödeme emrinde belirtilmemesi sonuca etkili değildir.
O halde yerel mahkemece borcun sebebinin ve alacağın konusunun hangi aya ilişkin olduğunun net olarak takip talebinde gösterilmesi gerektiğinden bahisle davanın reddine karar vermesi yerinde değildir.
Ne var ki, bozma ilamının üçüncü paragrafında yazılı olan;“... İ.İ.K.nun 62. maddesi gereğince itiraz ettikleri kısmın cihet ve miktarını da itiraz dilekçesinde açıkça göstermediklerinden bu durumda takip talepnamesinde belirtilen kira miktarının kesinleştiğinin kabulü gerekir...” ibaresinin ancak kısmi itirazlarda gözönünde tutulması gerektiği, somut olayda ise kısmi itiraz bulunmayıp davalı borçluların ödeme emrine yasal süresinde davacıya borçlan bulunmadığını belirterek itiraz ettikleri anlaşılmakla, diğer bozma nedenleri yerinde olduğundan yukarıda anılan ibarenin bozma ilamından çıkartması gerekmiştir.
T.C.
Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu
Esas No:2014/1429
Karar No:2016/1008
K. Tarihi:02.11.2016
İNCELENEN KARARIN
İstanbul 5. İcra Hukuk Mahkemesi
09/07/2013
2013/340-2013/581
Taraflar arasındaki “itirazın kaldırılması” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İstanbul 5. İcra (Hukuk) Mahkemesince davanın reddine dair verilen 22.05.2012 gün ve 2011/2376 E., 2012/782 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 26.12.2012 gün ve 2012/15842 E., 2012/17394 K. sayılı ilamı ile,
"...Davacı alacaklı tarafından davalı borçlular hakkında kira alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itiraz üzerine davacı icra mahkemesinden itirazın kaldırılması ve %40 icra inkar tazminatı isteminde bulunmuştur. Mahkemece uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiğinden bahisle istemin reddine karar verilmiş, karar davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Takibe ve karara esas alman 01/03/2011 başlangıç tarihli bir yıl süreli kira sözleşmesi konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmede aylık kira parasının 1.800 TL olduğu her aym 1-5 arasında peşin ödeneceği kararlaştırılmıştır. Davacı kiraya veren 18/10/2011 tarihinde başlatmış olduğu icra takibi ile ödenmeyen 3 aylık kira parası toplamı olan 5.400 TL'nin tahsilini istemiştir. Davalı borçlular ödeme emrine yasal süresinde davacıya borçları bulunmadığını, ödeme emrinde 3 aylık kira denildiğini ancak hangi aylara ait kira bedeli olduğunun belirtilmediğini belirterek itiraz etmişlerdir. Davalı kiracılar kira akdinin varlığına karşı çıkmamışlardır. İ.İ.K.nun 62. maddesi gereğince itiraz ettikleri kısmın cihet ve miktarını da itiraz dilekçesinde açıkça göstermediklerinden bu durumda takip talepnamesinde belirtilen kira miktarının kesinleştiğinin kabulü gerekir. Dava dilekçesinde ve yargılama sırasında davacı hangi aylara ait kira alacağının istenildiğini açıklamıştır. Bu nedenle mahkemece işin esasının incelenerek esas hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir..."
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun (İİK.) 269 vd. maddelerine dayalı kira alacağı talepli takibe vaki itirazın kaldırılması istemidir.
Davacı vekili, borçlu S.B. ve lehine şahsi teminat veren müşterek ve müteselsil kefil G.O aleyhine gayrimenkul kiralarına ilişkin ilamsız takip yaptıklarını, adı geçenlerin borçlu olmadıkları gerekçesiyle takibe itiraz ettiklerini, davalılar ile müvekkili arasında imzalanan 01.03.2011 başlangıç tarihli kira sözleşmesine göre kira ödemelerinin banka hesabına yapılacağının kararlaştırıldığım, kiracı/borçlunun sadece mart ve nisan aylarının kira bedellerini ödediğini, haziran ayında ise bir aylık kira bedeli kadar para gönderdiğini, başka herhangi bir ödeme yapılmadığını beyanla 5.400,00-TL için yapılan itirazın kaldırılması ile takibin devamına, davalıların 5.400,00-TL üzerinden en az %40 icra inkar tazminatına mahkum edilmelerini talep etmiştir.
Davalı S.B. vekili; ilamsız icra takibine konu edilen borcun hangi ayların kira bedellerine ilişkin olduğunun belli olmadığını, ilamsız icra takibine konu borcun bulunmadığını, mart ve nisan aylarının kira bedellerinin banka aracılığı ile ödendiğini, mayıs ayı kira bedelinin ise taşınmaza yapılan üç adet duşakabin bedeli ile mahsup edildiğini, haziran ayı kira bedelinin elden ödendiğini, temmuz ayı kira bedelinin de depozitodan düşüldüğünü, müvekilinin taşınmazı temmuz ayında tahliye ettiğini, bu nedenle davanın reddi ile davacı aleyhine %40’dan az olmamak kaydıyla tazminata hükmedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Yerel Mahkemece davanın reddine dair verilen karar Özel Dairece, yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur. Mahkemece önceki gerekçe ile direnilmiş, direnme kararını davacı vekili temyize getirmiştir.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; kira alacağının ödenmesine ilişkin takip talebinde ve borçluya gönderilen örnek 13 ve müşterek ve müteselsil kefile gönderilen örnek 7 ödeme emirlerinde istenen kira bedelinin hangi aylara ait olduğunun açıklanmasının gerekip gerekmediği ve bu hususun icra takibi bakımından geçerlilik koşulu olup olmadığı noktasındadır.
Adi kiraya ve hasılat kirasına ilişkin takiplerle ilgili olarak İİK.’nın 269. maddesinde kira bedelinin hangi aylara ait olduğunun açıklanması gerektiğine dair bir düzenleme mevcut değildir.
Davacı taraf dava dilekçesinde ve yargılama aşamasında hangi aylara ait kira alacağının talep ettiğini de ayrıntılı olarak açıklamıştır. Bu nedenle talep edilen kira parasının hangi aylara ait olduğunun takip talebinde ve ödeme emrinde belirtilmemesi sonuca etkili değildir.
O halde yerel mahkemece borcun sebebinin ve alacağın konusunun hangi aya ilişkin olduğunun net olarak takip talebinde gösterilmesi gerektiğinden bahisle davanın reddine karar vermesi yerinde değildir.
Ne var ki, bozma ilamının üçüncü paragrafında yazılı olan;“... İ.İ.K.nun 62. maddesi gereğince itiraz ettikleri kısmın cihet ve miktarını da itiraz dilekçesinde açıkça göstermediklerinden bu durumda takip talepnamesinde belirtilen kira miktarının kesinleştiğinin kabulü gerekir...” ibaresinin ancak kısmi itirazlarda gözönünde tutulması gerektiği, somut olayda ise kısmi itiraz bulunmayıp davalı borçluların ödeme emrine yasal süresinde davacıya borçlan bulunmadığını belirterek itiraz ettikleri anlaşılmakla, diğer bozma nedenleri yerinde olduğundan yukarıda anılan ibarenin bozma ilamından çıkartması gerekmiştir.
Buna göre yerel mahkeme direnme kararı, yukarıda açıklanan bu değişik gerekçe ile bozulmalıdır.
Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında talep edilen kira parasının hangi aylara ait olduğunun takip talebinde belirtilmemesinin menfaatler dengesine ve silahların eşitliği ilkesine aykırı olacağı ileri sürülmüşse de bu görüş kurul çoğunluğu tarafından kabul görmemiştir.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen bu değişik nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 02.11.2016 gününde yapılan görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Dava, kira alacağına yönelik icra takibine vaki itirazın kaldırılması isteminden ibarettir.
Uyuşmazlığın çözümü, öncelikle, alacaklının, borçluya gönderilen ödeme emrinde, takibe konu kira parasının hangi aylara ilişkin olduğunu belirtmemiş olmasının sonuca etkili olup olmadığının saptanması ile mümkündür. Yerel mahkemece bu husus hukuk yargılamasında silahların eşitliği ilkesine aykırı bulunarak itirazın kaldırılması istemi reddedilmiş, Özel Daire ise borçlunun itiraz edilen kısmın cihet ve miktarını açıkça göstermediklerinden, bu hususun sonuca etkili olmadığı, takibe konu kira miktarının kesinleştiği ve dava dilekçesinde ve yargılama sırasında davacı alacaklının bu konuya açıklık getirdiği gerekçesiyle yerel mahkemenin direnme hükmünü bozmuştur.
Ödeme emrinde talep edilen kira alacağının hangi aya karşılık geldiğinin belirtilmemiş olmasının, yerel mahkemenin direnme kararında da isabetle vurgulandığı üzere, hukuk yargılamasında "silahların eşitliği" ilkesine aykırı olduğu gibi HMK'nın 29. maddesinde yerini bulan, dürüst davranma ve doğruyu söyleme yükümlülüğüne de aykırıdır.
Üstelik, itirazın kaldırılması yargılamasında da, alacaklının, takibe konu kira alacağının hangi aylara ilişkin olduğu konusunda net bir açıklaması yoktur ve bu husus yerel mahkemenin direnme gerekçesinde de yine isabetle yer almaktadır. Öte yandan, mevcut dosya kapsamı uyarınca, alacaklı, takip tarihi de gözetildiğinde, geriye doğru Ekim, Eylül, Ağustos, Temmuz, Haziran ve Mayıs 2011 tarihlerinde ödenmesi gereken kira paralarını talep edebilecek durumda olup takip talepnamesinde ve buna göre çıkarılan ödeme emrinde hangi aya ait olduğunu belirtmeksizin 3 aylık kira parasını talep etmiştir. Borçlunun, Temmuz 2011 sonunda mecuru tahliye ettiğini ve bu tarihten sonra mecurun yeniden kiraya verildiğini ileri sürmek suretiyle alacaklıya hiçbir borcu olmadığından bahisle borcun tümüne itirazda bulunduğu nazara alındığında, ödeme emrinde takibe konu kira parasının hangi aylara ilişkin olduğunun açıklanmamış olması, somut olay bakımından, sonuca etkili bir hale geldiği gibi İIK'nın 62. maddesine göre kesinleşmiş bir borç tutarının da olmadığı açıktır.
Tüm bu nedenlerle, yerel mahkeme direnme kararının onanması gerektiği düşüncesiyle, HGK çoğunluğunun, değişik gerekçeyle hükmün bozulması yolundaki kanaatine katılamıyorum.