1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

Ticaret Müdürü ve Ticaret Şefi Hakkında Tazminat Talebinin Değerlendirilme Şekli

Gönderilme zamanı: 26 Kas 2021, 21:36
gönderen Hepsihukuk
Ticaret müdürü ve ticaret şefi olup yönetim kurulu üyeliği sıfatları bulunmayan davalılara, genel müdür veya müdür yardımcısı ile birlikte ikinci derece imza yetkisi tanınmış olması, onlara yönetim kurulu veya şirket müdürü statüsü bahşetmeyeceğinden söz konusu davalılar hakkındaki talep TTK m.336 vd. hükümlerine istinaden değerlendirilip çözülemez.

Ayrıca yönetim kurulu üyeleri hakkında geçerli bir ibranın söz konusu olabilmesi ve sonuç doğurabilmesi için, sorumluluğa esas işlem veya faaliyetin genel kurulda ayrıca ve açıkça tartışılması, normal düzeydeki bir ortağın anlayacağı şekilde ortaya konulması veya bilançoda gösterilmesi gerekir.


Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, Esas: 2008/7766, Karar: 2009/12467 İçtihat

"Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 31/12/2007 tarih ve 2006/379-2007/631 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, davalıların müvekkili şirkette ticaret müdürü ve ticaret şefi olarak çalıştıklarını, şirket adına imzaya yetkili olduklarını, yapılan denetimde kasa noksanı çıktığını, davalıların bu zarardan sorumlu olduklarını ileri sürerek, 7.367,18 TL'nin davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalılar vekilleri, müvekkillerinin sorumluluğu bulunmadığını, genel kurulun ibrasının bulunduğunu savunarak davanın reddini istemişlerdir.

Mahkemece, iddia, savunma ve dosyadaki belgelere göre, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, davanın şirket adına açılmış ise de, denetçilerin vekaletname vererek davaya muvafakat ettikleri, davalıların 28.02.2003 tarihli genel kurulda ibra edildikten sonra 10.03.2006 tarihli genel kurulda dava açılması kararı alındığı, Belediye kayıtlarında davacı şirketin alacağının bulunduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

1- Dava, davacı şirketin usulsüz işlemlerle zarara uğratıldığı iddiasına dayalı olarak ticaret müdürü ve ticaret şefi hakkında açılan tazminat istemine ilişkindir.

6762 sayılı TTK'nun 336 ncı maddesinde anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin hangi hallerde gerek şirkete gerek münferit pay sahiplerine ve şirket alacaklılarına karşı sorumlu olacakları düzenlenmiş bulunmaktadır. Anılan Kanunun 342 nci maddesinde de şirket müdürünün kanun, ana sözleşme yahut iş görme şartlarını tespit eden diğer hükümlerle yükletilen mükellefiyetleri gereği gibi veya hiç yerine getirmemiş olmaları halinde yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna ait hükümler gereğince şirkete, pay sahiplerine ve şirket alacaklılarına karşı mesul olacağı hükme bağlanmıştır.

6762 sayılı TTK'nun 341 nci maddesinde de yönetim kurulu üyeleri ile onlar gibi sorumlu olacak müdürler hakkında nasıl ve hangi koşullarda dava açılacağı belirtilmiştir. Mahkemece, davalıların sorumlu olduğu dönem itibariyle ibra edildikleri ve davacı şirketin dava dışı Belediyeden alacağı olduğu gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, davalılardan E____ Y____'ın ticaret müdürü ve H____ D____'ın ticaret şefi oldukları, yönetim kurulu üyeliği sıfatlarının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar davalılara genel müdür veya müdür yardımcısı ile birlikte ikinci derece imza yetkisi tanınmış ise de verilen bu yetkiler, onlara yönetim kurulu veya şirket müdürü statüsü bahşetmeyecektir. Türk Yargılama Hukuku'nda olayları açıklamak taraflara, hukuki değerlendirme ise yargıca aittir. Bu durum karşısında, yönetim kurulu veya şirket müdürü sıfatı olmayan davalılar hakkındaki davanın TTK'nun 336 ncı ve devamı maddeleri uyarınca değerlendirilip, çözümlenmesi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.

2- Ayrıca, 6762 sayılı TTK'nun 380 nci maddesinde düzenlenen ibra, yönetim kurulu üyeleri, müdürler ve denetçilerin ortaklığın bir yıllık hasep dönemi içindeki çalışmalarından dolayı sorumluluklarının doğmayacağı, işlem ve faaliyetlerinin yasa ve ana sözleşme hükümlerine uygun bulunduğuna yönelik genel kurulun bir irade açıklamasıdır. Ancak, geçerli bir ibranın söz konusu olabilmesi ve sonuç doğurabilmesi için, sorumluluğa esas işlem veya faaliyetin genel kurulda ayrıca ve açıkça tartışılması, normal düzeydeki bir ortağın anlayacağı şekilde ortaya konulması veya bilançoda gösterilmesi gerekir. Somut davaya konu olaya ilişkin ibranın bu nitelik taşıyıp taşımadığının ve ibranın sonuçlarının davalılara da teşmil edilip edilemeyeceğinin değerlendirilmeksizin hüküm kurulması da doğru görülmemiştir.

KARAR : Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 07.12.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi."