İcra Hukukunda Şikayetin Tarafları
Gönderilme zamanı: 27 Kas 2021, 01:55
İCRA HUKUKUNDA ŞİKAYETİN TARAFLARI
(İİK. mad. 16)
Şikayette kimlerin “taraf” olduğu yasada açıkça belirtilmemiştir. Bunun belirlenmesi doktrin ve uygulamaya bırakılmıştır…
Şikayette iki taraf vardır: “şikayet eden” ve “şikayet olunan”. Şikayet bir “dava” olmadığından[1], şikayette “davacı” ve “davalı” bulunmaz. Ancak, u y g u l a m a d a, “şikayet dilekçeleri”nde buna rağmen yine “şikayet eden” terimi yerine “davacı”, “şikayet olunan” yerine de “davalı” sözcüklerine yer verilmektedir…
A-Şikayet eden: Şikayet sebeplerine[2] dayanarak, şikayet konusu işlemin bozulması (iptal ettirilmesi) ya da düzeltilmesinden yararlanabilecek olan (yani; hatalı işlemin bozulması veya iptalinden lehine sonuç doğacak olan, bunda hukuki yararı bulunan) herkes şikayette bulunabilir.
Bu nedenle, alacaklı ve borçlu yanında, bunların mirasçıları ve alacağı bunlardan devralanlar (yani külli ve cüzi halefler) ve üçüncü kişiler de örneğin; istihkak iddiasında bulunanlar (İİK. mad. 96 vd.), arttırmaya katılanlar (İİK. mad. 134/II, c.1) şikayette bulunabilirler. Bu kişilerin şikayette bulunabilmesi için, “şikayet tarihinde”, şikayet konusu işlemin bozulmasını veya düzeltilmesini istemekte, korunmaya değer hukuki yararlarının bulunması gerekir. Örneğin, henüz hakkında takip yapılmamış, kendisine ödeme veya icra (ya da tahliye) emri gönderilmemiş olan kişi, yapılan takibin şikayet yoluyla iptalini isteyemez…[3] Aynı şekilde takibe taraf olmayan kişiler, takibin taraflarıyla ilgili şikayette bulunamazlar…[4] Yine bu konuyla ilgili olarak, yüksek mahkeme, “borçlunun bankadaki mevduatına İİK. mad. 89 gereğince ‘birinci haciz ihbarnamesi’ gönderilerek haciz konulması gerekirken,[5] bunun yerine ‘haciz teskeresi’ gönderilerek[6] haciz konulması istemini, bankanın şikayet konusu yapamayacağını, çünkü bunda hukuki yararının bulunmadığını”[7] -isabetli olarak- belirtmiştir.
“Şikayet eden” tarafın, şikayet konusu hatalı işlemden dolayı ‘zarar görmüş olduğunu’ veya ‘hatalı işlemi yapmış olan memurun kusurunu’ isbat etmesi gerekmez.[8]
Şikayette bulunanın “medeni hakları kullanma ehliyeti”ne sahip olması gerekir. Medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olmayanlar yerine yasal temsilcileri şikayette bulunabilir.[9] [10]
Ayrıca, şikayetin; şikayet konusu işlemin ilişkin olduğu hak üzerinde “tasarruf yetkisi”ne sahip olan kimse tarafından yapılması gerekir.[11] Örneğin; bir tüzel kişi, iki kişinin imzası ile temsil olunabiliyorsa, şikayet için her ikisinin birlikte hareket etmesi gerekir. Yüksek mahkeme[12]de, “mirasçılardan bir tanesinin ‘mirasbırakana yapılan ödeme emri tebligatının usulsüz olduğunu’ ileri süremeyeceğini” belirtmiştir…
Şikayet konusu işlemi yapmış olan organ (icra ve iflas memuru, konkordato komiseri, iflas idaresi, alacaklılar toplantısı), kendi işlemi hakkında şikayet yoluna başvuramaz. Ancak, yaptığı işlemin hatalı olduğunu sonradan anlarsa “şikayet süresi içinde” ve “bu işleme karşı -alacaklı, borçlu ya da üçüncü kişiler tarafından- şikayet yoluna başvurulmamış olması” koşulu ile, yaptığı işlemi değiştirebilir veya iptal edebilir mi? Doktrinimizde bu soruya olumlu cevap verildiği halde, Yargıtay tamamen aksi görüştedir.[13]
İcra ve iflas memuru, herhangi bir işlemde bulunmadan önce, “aydınlatıcı nitelikte bilgi almak üzere” tetkik merciine başvuramaz…[14]
Yüksek mahkeme, bu konuyla ilgili olarak;
-“634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun 35. maddesinde sayılan durumlar dışında apartman yöneticisinin aktif ve pasif husumet ehliyeti bulunmadığını”[15]
-“Takibe itiraz etmemiş olan borçlunun da, ‘ödeme (icra) emri tebligatının usulsüzlüğünü ve öğrenme tarihinin tespitini -şikayet yolu ile- istemekte hukuki yararının bulunduğunu” [16]
-“Üçüncü kişinin ‘İİK.nun 106 ve 110. maddeleri gereğince haczin düştüğü’ iddiası ile -borçlu yerine- şikayette bulunamayacağını”[17]
-“Takibe taraf olmayan üçüncü kişinin, bu dosyadan icra müdürlüğünce yediemine takdir edilen ücret için şikayet hakkı bulunmadığını”[18]
-“Takibe taraf olmayan üçüncü kişinin, borçlu hakkında yapılmış olan ‘takibin iptalini’ (ve ‘ihalenin feshini’) isteyemeyecek-lerini”[19]
-“Takipte taraf olmayan üçüncü kişinin ‘haciz işleminin usulsüzlüğünü’ ileri süremeyeceğini (bu konuda ancak istihkak iddia-sında bulunabileceğini)”[20]
-“Üçüncü kişinin, -taraf olmadığı takipte- borçluya yapılan tebligatın usulsüzlüğünü şikayet konusu yapamayacağını”[21]
-“Borçludan alacaklı olan kişinin, başka bir alacaklının koyduğu hacze itiraz edemeyeceğini (bu haczin kaldırılmasını isteyemeyeceğini, bu haczin düştüğünü ileri süremeyeceğini) – Bu alacaklının ancak daha sonra ‘sıra cetveline itiraz’ (şikayet) yoluna başvurabileceğini”[22]
-“Murisin kullanmadığı ‘tebligatın usulsüzlüğü’ne ilişkin şikayet hakkının, mirasçıları tarafından kullanılamayacağını”[23]
-“Takip dosyasında taraf bulunmayan üçüncü kişinin, ‘İcra ve İflas Kanununun 45. maddesine aykırılık nedeniyle’ takibin iptalini isteyemeyeceğini”[24]
-“Borçlunun sıra cetveline itiraz / şikayet hakkının bulunmadığını”[25]
-“İİK. 99 uyarınca kendisine istihkak davası açma külfeti yüklenen üçüncü kişinin, icra memurunun bu konudaki kararının kaldırılmasını şikayet yoluyla istemekte hukuki yararının bulunduğunu”[26]
-“İstihkak davası (iddiası) dışında, takibin tarafı olmayan üçüncü kişilerin, kural olarak takibe yönelik şikayette bulunamayacaklarını”[27]
-“‘İİK.nun 97. maddesinin uygulanması gerektiği’ne dair icra müdürlüğü kararının, takibin tarafı olmayan üçüncü kişinin şikayet konusu yapamayacağını”[28]
-“Kendisine -borçlunun vekili sıfatıyla- kıymet takdir raporu tebliğ edilen avukatın, bu tebligatı icra dairesine iade etmeyip tektik merciine ‘tebligatın iptali’ için şikayette bulunamayacağını”[29]
-“İflas idaresinin İİK. 223’de öngörülen durumlar dışında tetkik merciine şikayette bulunamayacağını (aktif husumet ehliyetine sahip olmadığını)”[30]
-“Teminat mektubu vermiş olan bankanın, teminat mektubunun haczi üzerine şikayet hakkına sahip olduğunu”[31]
-“Kooperatif ortağına, ‘kooperatifin aidat alacağına’ (bu paranın kooperatife ödenmemesi icra dosyasına yatırılması için) kooperatifin alacaklılar tarafından gönderilen haciz ihbarnamesine, kooperatifin şikayette hukuki yararının bulunduğunu”[32]
-“İlamın tarafı olmayan ve ilamda lehine hüküm kurulmamış olan kişinin takip hakkı bulunmadığını, ‘sıfat’ın kamu düzenine ilişkin olup, takibin ve davanın her safhasında re’sen nazara alınması gerekeceğini”[33]
-“Kooperatif yetkilisi olmayan kişinin ‘ödeme emri tebligatının usulsüz olduğu’ndan bahisle şikayet yoluna başvuramayacağını”[34]
-“‘Ödeme emri tebliğ edilmeden ve takip kesinleşmeden haciz yapılamayacağı’ konusunda şikayet hakkının borçluya ait olduğunu, üçüncü kişilerin bu konuda hak sahibi olmadığını”[35]
-“Üçüncü kişinin kendisinin taraf olmadığı takibin (işlemlerin) iptalini isteyemeyeceğini”[36]
-“Takip talebinde üçyüzmilyon lira istendiği halde borçluya üçyüzbin liralık ödeme emri gönderilmesi işlemine yönelik olarak borçlunun yapacağı şikayetin reddi gerekeceğini”[37]
-“Borçlunun bankadaki mevduatına ‘89/I haciz ihbarnamesi’ yerine ‘haciz teskeresi’ gönderilerek haciz konulması işlemine bankanın -yararı bulunmadığı için- şikayette bulunamayacağını”[38]
-“Henüz hakkında takip yapılmamış (kendisine ‘ödeme’, ‘icra’ emri gönderilmemiş) olan şirketin, ‘takibin iptalini’ şikayet yoluyla isteyemeyeceğini”[39]
-“Mirasçılardan bir tanesinin, ‘mirasbırakana yapılan ödeme emri tebligatının usulsüz olduğunu’ ileri süremeyeceğini”[40]
-“Evlilik devam ettiği sürece ana ve baba velayet hakkını birlikte kullanacağından, ananın, küçük adına tek başına velayeten şikayette bulunamayacağını”[41]
-“Ödeme emrinde ‘ödeme süresi’ ile ‘itiraz süresi’nin yazılmamış (doldurulmamış) olması halinde, kiracının ‘ödeme emrinin iptalini’ isteyemeyeceğini çünkü bu durumda takibin kesinleşmeyeceğini”[42]
-“Acentenin yaptığı sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklarda, acentenin aktif ve pasif husumet ehliyetine sahip olduğunu”[43]
-“‘İcra kefilinin malının haczinden sonra, süresinde satış istenmediğinden haczin düştüğüne’ dair şikayet hakkının, asıl borçlu tarafından da kullanılabileceğini”[44]
-“İhalenin feshini kimlerin şikayet yoluyla isteyebileceği”yle ilgili olarak;
-“Mükellefiyet listesinin düzenlenmemesinin borçlu lehine bir durum olduğunu, bu nedenle mükellefiyet listesinin düzenlenmemesinin veya düzenlenen mükellefiyet listesinin borçluya tebliğ edilmemiş olmasının, borçlu tarafından ihalenin feshi nedeni olarak ileri sürülemeyeceğini”[45]
-“Tapu kaydının, ‘beyanlar hanesi’nde (A) harfli bina ..ya aittir’ şeklindeki şerhte adı geçen kimsenin de o binanın satışı halinde ihalenin feshini -‘ilgili’ sıfatıyla- isteyebileceğini”[46]
-“Haczettirdiği taşınır malın satışını -kendi dosyasından- istememiş olan alacaklının, ihalenin feshini isteyemeyeceğini (ihale konusu taşınır malın satılmasını istememiş olan ve sadece o taşınır üzerinde haczi bulunan alacaklının, yapılan ihalenin feshini istemeyeceğini) taşınır mallarla ilgili ihalelerin feshini -diğer ilgililer yanında- ‘satış isteyen alacaklı’ sıfatını taşıyan alacaklıların isteyebileceklerini, bu sıfatı taşımayan yani sadece taşınırı haczettirip ayrıca satış istememiş olan alacaklıların, ihalenin feshini isteyemeyeceklerini”[47]
-“Satışı gerçekleşen taşınmazın tapu kaydı üzerinde haczi bulunmayan alacaklının, yapılan ihalenin feshini isteyemeyeceğini”[48]
-“Müflisin,‘ihalenin feshi’ istemiyle şikayette bulunabilece-ğini”[49]
-“Tapuya şerh verilmek koşuluyla taşınmaz üzerindeki muhte-sat sahiplerinin de ihalenin feshini isteyebileceğini”[50]
-“BDDK’ya devredilen bankalar bakımından, BDDK’nın tapu kaydında haciz alacaklısı durumunda olan tüm bankaların halefi olacağını ve haciz alacaklısı sıfatıyla, yapılan ihalenin feshini isteyebileceğini”[51]
-“Aksi sabit oluncaya kadar geçerli olan ve aksi kanıtlanmayan ihale tutanağına göre ‘pey süren alacaklı’ sıfatını taşımayan -ve İİK. 134/II’de belirtilen kişilerden olmayan- kişinin, ihalenin feshini isteyemeyeceğini”[52]
-“Taşınmazın eski malikinin, ihalenin feshini isteyemeyeceğini”[53]
-“Aynı borçludan, başka bir icra takip dosyasından temliken alacaklı durumunda olan kişinin yapılan ihalenin feshini isteyemeyeceğini”[54]
-“İhale konusu taşınır / taşınmaz üzerinde -aynı ile ilgili bir dava nedeniyle konulmuş dahi olsa- ihtiyati tedbiri bulunan kişinin, -bu ihtiyati tedbir, o şeyin cebri icra yoluyla satışını da önlemek için konulmuş olmadıkça- ihalenin feshini isteyemeyeceğini”[55]-[56]
-“İflas müdürlüğünün ihalenin feshi davası açamayacağını”[57]
-“İhalede satılan şey hakkında ‘kendisine ait olduğundan’ bahisle istihkak davası açan (veya istihkak iddiasında bulunan) üçüncü kişinin ayrıca ‘ilgili’ sıfatıyla ihalenin feshini isteyemeyeceğini”[58]
-“‘İntifa hakkı sahibi’nin, ‘tapu sicilindeki ilgili’lerden, olması nedeniyle, ihalenin feshini isteyebileceğini”[59]
-“Satılan taşınmazın paydaşlarının ‘tapudaki ilgili’lerden olmaları nedeniyle, ihalenin feshini isteyebileceklerini”[60]
-“İİK. mad. 134/II’de sayılanlar arasında bulunmayan üçüncü kişilerin, ihalenin feshini isteyemeyeceklerini (ve bu kişilerin taleplerinin ‘aktif husumet ehliyeti’ yokluğu yönünden reddedilmesi gerekeceğini)”[61]
-“Satılan taşınır üzerinde rehin hakkı bulunan alacaklının sırf bu sıfatla başka alacaklıların talebi üzerine yapılan ihalenin feshini isteyemeyeceğini”[62]
-“ ‘Kendilerine satış ilanı tebliğ edilmediği’ ileri sürülen ilgililer yerine, başka kişilerin bu sebeple ihalenin feshini isteyemeyeceğini”[63]
-“Pey sürmek suretiyle ihaleye katılmış olan kişilerin -‘en yüksek peyi sürdüğünü ve ihalenin kendisine yapılması gerektiğini’ ileri sürmeden- ihalenin feshini isteyebileceklerini”[64]-[65]
-“Satışa konu taşınmaz üzerinde haczi bulunan alacaklıların, yapılan ihalenin feshini -‘tapu sicilindeki ilgili’lerden olmaları nedeniyle- isteyebileceklerini”[66]
-“Tapu kaydında lehine kira şerhi bulunan kişinin ihalenin feshini isteyemeyeceğini”[67]
-“İhtiyati haciz kararı hükümsüz kalmadığı sürece, ihale konusu taşınmaz üzerinde ihtiyati haczi bulunan alacaklının, ihalenin feshini isteyemeyeceğini”[68]
-“Maddi hataya dayanan bozma kararına uyulmakla kazanılmış hak oluşmayacağını - Şikayetin ‘aktif husumet ehliyeti’ yönünden (yokluğu nedeniyle) redi halinde, ayrıca ‘şikayetin süresinde olup olmadığının incelenmesine gerek kalmayacağını”[69]
-“Finansal kiralama sözleşmesinin kiralayanın, İİK. 134/II’de geçen ‘ilgililer’ kapsamında bulunmadığından, ihalenin feshini isteyemeyeceğini”[70]
-“Hissesi satılmayan hissedarın da -‘tapu sicilindeki ilgili’ler-den olması nedeniyle ihalenin feshini isteyebileceğini”[71]-[72]
-“Malı satılan ‘borçlu’nun ihalenin feshini isteyebileceği-ni”[73]
-“‘İpotekli alacaklı’nın, ‘tapu sicilindeki ilgili’lerden olması nedeniyle, ihalenin feshini isteyebileceğini”[74]
-“İhale bedelinin, tahmin edilen değerden fazla olmasının, yalnız başına ‘zarar unsuru’nun gerçekleşmediğini göstermeyece-ğini”[75]-[76]
-“Tek başına iflas masasını temsile yetkili olmayan iflas idare memurunun, ihalenin feshini isteyemeyeceğini”[77]
-“İİK. mad. 134/II’de yer alan ‘yalnız satış isteyen alacaklı’ deyiminin, menkul satışları için öngörülmüş olduğunu, gayrımenkul satışlarını kapsamadığını”[78]
-“Tapuda kayıtlı vefa hakkı sahibinin, ‘ilgili’ sıfatıyla ihalenin feshini isteyebileceğini”[79]
-“Kendisine satış ilanı gönderilmemiş olan alacaklının, satış gününden haberdar olup, satışa bir temsilcisini göndermiş olması halinde, bu nedenle ihalenin feshini isteyemeyeceğini”[80]
-“Satılan taşınır malı kendi dosyasında haczettirip satışını istemiş olan alacaklının, başka dosyadan yapılan ihalenin feshini ‘ilgili’ (‘satış isteyen alacaklı’) sıfatıyla isteyebileceğini”[81]
-“Anonim şirket ortaklarının, ihalenin feshini isteyemeye-ceklerini”[82]
-“Alacağı iflas masasına kayıtlı olan alacaklının, ihalenin feshini isteyemeyeceğini”[83] [84]
-“ ‘Tapu sicilindeki ilgililer’ kavramına, ‘gemi sicilindeki ilgililer’in de girdiğini”[85]
-“Borçluya ait satılan taşınmaza ilişkin ihalenin feshini, aynı dosyadaki ‘müşterek borçlu ve müteselsil kefillerin de isteyebileceğini”[86]
-“Kooperatif ortaklarının, kooperatif hakkındaki takip sonucunda yapılan ihalenin feshini isteyemeyeceklerini”[87]
-“İhale konusu taşınmazdan haricen hisse satın almış olan kişinin, yapılan ihalenin feshini isteyemeyeceğini”[88]
-“Borçlunun kefilinin de, ihalenin feshini isteyebilece-ğini”[89]
-“İhalenin feshinin istenildiği tarihte, müflis şirketin iflas idaresinin oluşmamış (seçilememiş) olduğu durumlarda, müflis şirket temsilcisinin ihalenin feshini isteyebileceklerini”[90]
-“İhalenin feshini isteyebilecek kişilerin yasada sınırlı olarak belirtilmiş olduğunu”[91]
-“Kıymet takdirine süresinde itiraz (şikayet) eden ve bu itirazı (şikayeti) reddedilen tarafın, daha sonra ‘kıymet takdirinin hatalı olduğunu’ ileri sürerek ihalenin feshini isteyebilecek kişilerin yasada sınırlı olarak belirtilmiş olduğunu”[92]
-“Kıymet takdirine süresinde itiraz (şikayet) eden ve bu itirazı (şikayeti) reddedilen tarafın, daha sonra ‘kıymet takdirinin hatalı olduğunu’ ileri sürerek ihalenin feshini isteyebileceğini”[93]
-“Takip dosyasındaki alacağı devralarak ihalenin feshi davası açan alacaklının alacağının ödenmesi halinde, bu kişinin ‘ilgili’ olma sıfatının sona ereceğini ve ihalenin feshini isteyemeyeceğini”[94]
-“İhalede satılmış olan ipotekli taşınmazı ihaleden evvel satmış olan kişinin, yapılan ihalenin feshini isteyemeyeceğini”[95]
-“Alacağı satış (ihale) bedeli ile tamamen karşılanan alacaklının (ve borcu satış ‘ihale’ bedeli ile tamamen ödenen borçlunun) -kural olarak- ihalenin feshini istemekte hukuki yararının bulunmayacağını”[96]
-“Tapuda, lehine satış vaadi şerhi bulunan kişinin de, ihalenin feshini isteyebileceğini”[97]
-“Kolektif şirketin iflas etmiş olması halinde dahi, bu şirketin ortağının -yapılan pazarlıkla satışa ilişkin- ihalenin feshini kendi adına isteyemeyeceğini”[98]
-“Şikayetçilerin, kendi kusurlarına dayanarak, ihalenin feshini isteyemeyeceklerini”[99]
-“Müflis şirket ortaklarının, şirket hakkında yapılan ihalenin feshini isteyemeyeceğini”[100]
-“Bir alacaklının ‘diğer ilgililere satış ilanının tebliğ edilmediğini’ ileri sürerek, ihalenin feshini isteyemeyeceğini”[101]
-“Kendisine satış ilanı tebliğ edilmemiş olan hissedarın ihaleye katılıp pey sürmüş olması halinde, ‘satış ilanının kendisine tebliğ edilmediğini’ ileri sürerek ihalenin feshini isteyemeyeceğini”[102]
-“İhaleye katılıp ihaleye fesat karıştıran ve ihale üzerinde kalan kişinin ihalenin feshini isteyemeyeceğini”[103]
-“‘Satış vaadinin geçersizliğine’ dair kararın kesinleşmiş olması halinde, lehine satış vaadi yapılanın, ihalenin feshini isteyemeyeceğini”[104]
-“İhalenin feshi davalarında ‘zarar unsuru’nun, ‘dava koşulu’ olduğunu”[105]
-“Satışa çıkarılan taşınmazda ‘kiracı’ olarak bulunan kişinin, ihalenin feshi davası açamayacağını”[106]
-“‘Ortaklığın giderilmesine’ dair olan ilam gereğince satılan taşınmaz üzerindeki gecekondu sahiplerinin, ihalenin feshini istemekte hukuki yarar sahibi (ilgili) sayılamayacaklarını”[107]
-“Alıcıdan sonra ‘en yüksek pey süren’ sıfatıyla taşınmazı alma teklifini kabul etmeyen kişinin, daha sonra yapılan ihalenin feshini istemekte yararı bulunmayacağını”[108]
-“İlk ihaleye katılan ve üzerinde ihale kaldığı halde satış parasını yatırmayanın, ‘ihalenin usulsüzlüğünü’ ileri sürmesinin, iyiniyet kurallarına aykırı olacağını”[109]
-“Taşınmazda mülkiyet ilişkisi bulunmayan üçüncü kişilerin, ortaklığın giderilmesi suretiyle yapılan satış nedeniyle ihalenin feshini isteyemeyeceklerini”[110]
-“Satış ilanı tebligatının usulsüz olmasının, bu usulsüzlükten dolayı zarar gördüğünü ileri sürüp ihalenin feshi hakkında bir sebep göstermeyen borçlu için, ihalenin feshi nedeni olamayacağını”[111]
-“İhalenin feshini şikayet yoluyla isteyen ilgilinin ‘yapılan usulsüzlük nedeniyle kendi menfaatlerinin ihlal edilmiş olduğunu’ ispat etmedikçe, ihalenin feshine karar verilemeyeceğini”[112]
-“Üzerinde ihale yapılan müşterinin ‘133. maddedeki süreye uyulmadığını’ ileri sürerek, ihalenin feshini isteyemeyeceğini”[113]
-“Kendisine verilen sürede ihale bedelini yatırmayan alıcının, 133. maddenin uygulanması sonucu yapılan yeni ihalenin feshini istemekte hukuki yararı bulunacağını”[114]
-“Prim alacaklısı SSK.nın ihalenin feshini isteme hakkına sahip olmadığını”[115]
-“Kendisine -adresini değiştirmesi nedeniyle- satış ilanı tebliğ edilmeyen borçlunun, satış günü satış gününde bulunması ve kendisine satış saatinin bildirilmesi halinde, -tebligatın bu şekilde yapılmasından zarar uğradığı ispat edilmedikçe- borçlunun istemi üzerine ihalenin feshine karar verilemeyeceğini”[116]
-“İhalenin feshini talep eden şikayetçilere, iflas masası tarafından alacaklarının tamamının, şikayet tarihinden önce ve sonra ödenmiş olması halinde, ihalenin feshine -‘zarar unsuru’ ortadan kalktığı için- karar verilemeyeceğini”[117]
-“İhalenin feshinde yararı bulunan üçüncü kişilerin, ayrıca şikayette bulunmaları gerektiğini, başkasının ihalenin feshi istemine (şikayetine) katılamayacaklarını”[118]
-“Vasi tarafından ihalenin bozulması isteminde bulunulabilmesi için, sulh mahkemesinden ‘husumet izni’ alınmasına gerek bulunduğunu” [119]
-“Satış bedelinden alacağı karşılanan ipotekli alacaklının ‘satış ilanının kendisine tebliğ edilmediğini’ ileri sürerek ihalenin feshini isteyemeyeceğini”[120]
-“Teminatın kabul edilmemesi nedeniyle ihaleye girmesine engel olunan kişinin ihalenin feshi isteminin ‘ihale yapılan kişinin süresinde ihale bedelini yatırmaması yüzünden ihalenin feshedilmiş olması nedeniyle- kabul edilmemesinde yasaya aykırılık bulunmadığı-nı”[121]
-“Taşınmazı ilk ihalesinde satın almış olan alıcının bu ihalenin satış memurunca bozulmasından sonra yapılan yeni ihalenin bozulmasını istemekte yararının bulunduğunu”[122]
-“Bir bölümü istimlak sahası içinde kalan taşınmazın, tahmin edilen değerinin üstünde satılmış olması halinde, şikayetçinin ihale ile ne gibi zarar uğradığını kanıtlamadıkça ihalenin feshini isteyemeyece-ğini”[123]
-“Alacaklı, borçlu ve taşınmaz üzerinde taşınmaz üzerinde ayni hakkı bulunan kişilerin ihalenin bozulmasını istemekte yarar sahibi olduklarını”[124]
b e l i r t m i ş t i r …
B-Şikayet edilen: İsviçre’de, şikayette “icra ve iflas organının” ve genellikle, icra memurunun t a r a f o l d u ğ u görüşü yaygındır.[125] Orada, şikayet dilekçesinin bir örneği icra memuruna tebliğ edilerek, buna cevap vermesi istenmektedir. İcra memuru, hem şikayet dilekçesine karşı “cevap dilekçesi” vermekte hem de tetkik merciindeki duruşmaya gelerek, lehine şikayet konusu işlemi yaptığı taraf ile birlikte yaptığı işlemi savunmaktadır.[126]
Bizde ise, bu husus duraksama konusu olmuştur. Bir görüşe göre[127], şikayet olunan, şikayet konusu işlemi yapan icra ve iflas organıdır. İcra müdürü gibi, “iflas idaresi” (İİK. mad. 227), “alacaklılar toplanması” (İİK. mad. 225) ve “konkordato komiseri” (İİK. mad. 287/III)’de, yaptıkları işlemler şikayet konusu edilince, şikayet edilen durumundadır.
A y r ı c a, şikayet konusu işlem yararına yapılmış olan taraf da, zorunlu olarak, “şikayet olunan” durumundadır.
Diğer bir görüşe göre[128] ise; şikayet, icra müdürünün ya ada icra organlarının işlemin tartışılmasını ifade ettiği ve bu işlemlerin bozulmasını veya düzeltilmesini amaçladığı halde, icra memuru burada taraf olarak yer almamaktadır. Ancak, tetkik mercii, incelemesini yaparken, memurdan açıklayıcı bilgi alabilir. Bu nedenle, şikayette, şikayet konusu işlem lehine olan kimse “taraf” olarak yer alır.
Üçüncü bir görüşe göre[129] ise; şikayette “karşı taraf” olarak ne işlemi yapan icra organı ve ne de işlemde yararı bulunan kişilerin gösterilmesi zorunlu (gerekli) değildir. Ancak şikayeti inceleyen tetkik mercii, işlemi yapan icra memurunu veya işlemde yararı bulunan kişileri dinleyebilir.
Yüksek mahkeme, bu konu ile ilgili olarak;
-“Şikayetlerde icra müdürünün değil, ilgililerin -yani; ‘alacaklı’ ve ‘borçlu’nun hasım gösterilmesi eğer gösterilmemiş-lerse, şikayete dahil edilmeleri gerekeceğini”[130]
-“‘Haczin kaldırılması’ isteminin (şikayetinin) hasımsız olarak incelenemeyeceğini”[131]
-“‘Tebligatın usulsüzlüğü’ne dair şikayet dilekçesinde alacaklının hasım gösterilmesi zorunluluğu bulunmadığını”[132]
-“Şikayet dilekçesinde hasım gösterilme zorunluluğunun bulunmadığını”[133]
-“‘Haczin kaldırılması’ isteminin (şikayetinin) hasımsız olarak incelenemeyeceğini”[134]
-“Şikayetlerde, icra müdürlüğünün hasım (‘karşı taraf’ olarak) gösterilemeyeceğini”[135]
-“Alacağın temlikinden sonra, yapılacak şikayetlerin yeni alacaklıya yöneltilmesi gerektiğini”[136]
-“Haczedilmezlik şikayetinden sonra, dosyadaki alacağın başkasına devredilmesi halinde, şikayetçi –borçlunun yeni alacaklıyı davaya (şikayete) dahil edebileceği gibi, yeni alacaklıya karşı yeniden dava açabileceğini (bu durumda, yeni davanın ‘şikayetin’ süresinde yapılmış sayılacağını)” [137]
-“İtiraz tarihinde alacağın başkasına temlik edilmiş olması halinde, alacağı temellük edenin (devralanı) de duruşmaya çağrılması gerekeceğini”[138]
-“Şikayetlerde icra müdürünün değil ilgililerin -yani; ‘alacaklı’ ‘alıcı’ ve ‘borçlu’ nun hasım gösterilmesi gerekece-ğini”[139]
-“Kıymet takdirine karşı şikayetlerde icra memurunun değil alacaklının ‘hasım’ götserilmesi gerekeceğini”[140]
-“Şikayetten amaç, icra işlemlerinin düzeltilmesi olup, ilgililerin dilekçede yanliş gösterilmesinin, şikayetin husumet yönün-den reddini gerektirmediğini” [141]
-“Şikayet bir ‘dava’ olmadığından, şikayet dilekçesinde ilgililerin yanlış gösterilmesinin, şikayetin ‘husumet yönünden’ reddini gerektirmeyeceğini” [142]
-“İhalenin feshinde kimlerin ‘karşı taraf’ olabileceği” ile ilgili olarak;
-“İhalenin feshi istemi ‘şikayet’ niteliğinde olduğundan, ‘dava’ prosedürü uygulanmayacağı ve bu nedenle ihalenin feshi isteminde tüm ilgililerin ‘karşı tarafla feshi isteminde tüm ilgililerin ‘karşı taraf’ olarak gösterilmemiş olmasının, şikayetin reddini gerektirmeyeceğini”[143]
-“‘Ortaklığın -dava konusu şeyin satılarak- giderilmesi’ ilamına dayalı olarak yapılan ihalelerin feshi için açılan davalarda ‘alıcı’ ile ‘tüm hissedarlar’ın karşı taraf olarak gösterilmesi (gösterilmemişse; bu kişilerin davaya dahil ettirilmesi) gerekeceğini”[144]
-“İcra dairesince yapılan ihaleler hakkında, tetkik merciinde açılacak ihalenin bozulması davasında; borçlu alacaklı ve alıcının karşı taraf olarak gösterilmesi (gösterilmemişse; davaya dahil ettirilmesi) gerekeceğini”[145]
-“Satış İlanının yasaya uygun düşmeyen biçimde düzenlenerek taşınmazın satışa çıkarılmış olması halinde, ‘alıcı’ ‘karşı taraf’ olarak gösterilmemiş olsa dahi, ihalenin feshine karar verilmesi gerekeceğini (‘alıcı’nın; bu durumda ‘karşı taraf’ olarak gösterilmemiş olmasının, sonuca etkili olmayacağını)” [146]
-“İcra memuru aleyhine açılan ihalenin feshi davasında, davacının gerçek hasımlara davayı yöneltmesi sağlandıktan sonra, gerekli kararın verilmesi gerekeceğini” [147]
-“Satış ilanının davacıya hatalı tebliği halinde, ihalenin feshi davasında ‘alıcı’ ‘davalı’ olarak gösterilmemiş olsa dahi, ihalenin feshine karar verilmesi gerekeceğini (‘Alıcı’nın davalı olarak gösterilmemiş olmasının, sonuca etkili olmayacağını)” [148]
-“İhalenin feshi davasının yanlış hasım aleyhine açılmış olması halinde, davanın sırf bu nedenle reddedilemeyeceğini, mercice davacı – borçluya ‘alacaklı ve alıcının hasım götserilmesi için’ süre verilmesi gerekeceğini” [149]
-“‘Sıra cetveli’ne yönelik şikayetlerde kimlerin ‘karşı taraf’ olabileceği” ile ilgili olarak;
-“Sıra cetveline yönelik şikayetlerde, sırasına itiraz edilen -yapılan şikayetten hukuki durumu etkilenecek olan- alacaklı ya da alacaklıların ‘karşı taraf ‘ olarak gösterilmesi (eğer gösterilmemişse; tetkik merciince bu kişilerin duruşmaya çağrılması) gerekeceğini” [150]
-“Sıra cetveline yönelik şikayetin, sırasına itiraz edilen alacaklı yerine borçlu hasım gösterilerek, karara bağlanamayacağını” [151]
-“Sıra cetveline yönelik şikayeti sırasında, davalı alacaklının ölmesi halinde, tetkik merciince ölen davalının aile nüfus kayıt tablosunun –Nüfustan- getirtilip, mirasçılarının davaya dahil ettirilerek davaya devam edilmesi gerekeceğini” [152]
-“‘Sıra cetvelinin düzeltilmesi’ne ilişkin şikayetin, hasımsız olarak görülüp sonuçlandırılamayacağını” [153]
-“Sıra cetveline yönelik şikayetlerde, icra müdürlüğünün ‘hasım’ olarak gösterilemeyeceğini” [154]
b e l i r t m i ş t i r …
Kanımızca; şikayette, icra ve iflas dairesinin işleminin “yasaya aykırı olduğu” ya da “olaya uygun bulunmadığı” veya “bir hakkı yerine getirmediği” ya da “sebepsiz yere sürüncemede bıraktığı” i l e r i s ü r ü l d ü ğ ü n d e n, şikayet konusu işlemi yapan icra müdürlüğünün zorunlu olarak “şikayet olunan taraf” olarak dilekçede gösterilmesi gerekir. Şikayet dilekçesi -İsviçre’de olduğu gibi- icra müdürüne gönderilmeli ve kendisinin buna yazılı olarak cevap vermesi” ya da duruşmaya gelip “cevabını duruşma tutanağına geçirtmesi” istenmelidir.[155] “İcra memurlarının, duruşmalara girip çıkmalarının icra dairelerini işlerini aksatacağı” söylenebilirse de, duruşma gününden önce, icra memuru yazılı cevabını dosyaya koymak suretiyle, duruşmaya girmeyebileceğinden bu sakınca ortadan kalkmış olacaktır. Ayrıca “şikayet konusu işlemi niçin o şekilde yaptığını” kendisinden sormak, olayın aydınlanmasında yarar sağlayabileceği gibi, icra memurlarını daha dikkatli çalışmaya yöneltip hesabını verebileceği, gerekçesini açıklayabileceği işlemleri yapmaya zorlaması bakımından da yararlı olacaktır.
Nitekim, 4949 sayılı ve 17.7.2003 tarihli kanun ile İcra ve İflas Kanununda yapılan son değişiklikte, İcra ve İflas Kanununun 18. maddesinin üçüncü fıkrası “aksine hüküm bulunmayan hallerde tetkik mercii, şikayet konusu işlemi yapan icra dairesinin açıklama yapmasını… takdir eder….” şekline dönüştürülerek, tetkik mercii hakimine -kaynak İsviçre Kanununda olduğu gibi- “şikayete konu işlemi yapan icra dairesinin görüşünü alma” olanağı tanınarak, icra müdürünün / yardımcısının yaptığı işlemi -niçin o şekilde yaptığını- açıklaması ve böylece hem onun işlemlerinde daha titiz davranması ve hem de şikayet konusu işlemin gerekçesini öğrenen hakimin daha isabetli karar vermesi sağlanmak istenmiştir.[156]
Bazı şikayet türlerinde sadece “icra müdürlüğü” karşı taraf olarak gösterilmeli ve bu tip şikayetler, duruşma açılmadan evrak üzerinde incelenip sonuçlandırılmalıdır. Örneğin; hesap tablosuna, hesap tablosundaki faiz miktarına, senedin kambiyo senedi niteliğine, satışlarda ilan koşullarına uyulmadığına, ilamın içeriğine aykırı işlemlere ilişkin şikayetlerin böyle incelenmesi yerinde olacaktır.
Buna karşın, bazı şikayetlerde “icra müdürlüğü” y a n ı n d a “şikayet konusu işlemden yararlanan kişi” de şikayet dilekçesinde k a r ş ı t a r a f olarak gösterilmelidir. Örneğin; haczedilen taşınır ya da taşınmaza takdir edilen kıymete, haczedilen şeyin -örneğin; mesken ya da kendisinin ve ailesinin geçimi için zorunlu olduğu için- haczedilemeyeceğine, yapılan ihaleye fesat karıştırdığı için ihalenin feshine vs. yönelik şikayetlerde “icra memuru” y a n ı n d a “borçlu, alacaklı ya da üçüncü kişi”nin de “karşı taraf” olarak yer alması gerekir.
U y g u l a m a d a durum az önce belirttiğimizden biraz farklıdır. Gerçekten, şikayet için yapılan başvurularda -şikayetin konusuna göre- ya sadece “icra müdürlüğü” (örneğin; hesap tablosundaki hesap hatalarına, faiz miktarına ilişkin şikayetlerde) ya da sadece “şikayet konusu işlemin lehine yapıldığı (bundan faydalanan) taraf” (örneğin; takdiri kıymete, haczedilmezliğe, ihalenin bozulmasına ilişkin şikayetlerde) karşı taraf olarak gösterilmektedir.
Şikayetin haklı görülüp, tetkik merciince şikayet konusu işlemin b o z u l m a s ı (iptal edilmesi) ya ada d ü z e l t i l m e s i halinde, şikayetçinin kendisini vekille temsil ettirmiş olması halinde, şikayetçi lehine yargılama gideri olarak “vekalet ücreti” de hükmedileceğinden, şikayette kimlerin taraf olacağı sorunu uygulamada çok önem taşımaktadır. Bugün uygulamada, sırf karşı taraftan “vekalet ücreti” alabilmek için, aslında “evrak üzerinde” yapılacak inceleme ile sonuçlandırılabilmesi mümkün olan şikayetler, şikayet dilekçesinde, “karşı taraf” olarak ‘şikayet konusu işlemden yararlana kişi’ gösterildiği için, d u r u ş m a l ı o l a r a k incelenmekte ve şikayetin kabulü halinde, vekalet ücretine hükmedilmektedir. Halbuki İİK. mad. 18/III’ün açık hükmü karşısında, tetkik mercii, şikayet üzerine, duruşma yapıp yapmayacağına karar verip, şikayet dilekçesinde “karşı taraf” olarak alacaklı, borçlu ya da üçüncü kişinin gösterilmiş olmasına rağmen, gereksiz yere duruşma yapmadan evrak üzerinde yapacağı inceleme ile yetinip, şikayeti halledebilir. Ancak uygulamada, maalesef, işlerin çokluğu nedeniyle, dilekçe metni dahi okunmadan s a d e c e “karşı taraf” olarak birisinin gösterilmiş olduğuna bakılıp, duruşma açılmaktadır. Bu uygulama, hem zaman, hem emek kaybına neden olmakta, hem de, şikayetçi lehine “fazla” ücret takdirine yol açmaktadır. “Fazla ücret takdirine yol açmaktadır” diyoruz, çünkü kanımızca evrak üzerinde yapılan inceleme için “şikayetin kabulüne” karar verilen hallerde de şikayetçi vekili için şikayetçi yararına Avukatlık Ücret Tarifesinin hükümlerine göre[157] vekalet ücreti takdir edileceğinden[158] ancak bu ücret, “duruşmalı işler”dekinden daha az olduğundan, her şikayet duruşmalı olarak görülürse, şikayetçi lehine, tarifenin amaçladığından daha fazla ücret takdir edilmiş olacaktır. Ancak uygulamada “evrak üzerinde” yapılan inceleme ile karar verilen durumlarda, şikayetçi lehine vekalet ücreti takdir edilmediğinden[159] “hiç vekalet ücreti almamaktansa duruşma halinde daha uzun zamanda uyuşmazlık sonuçlansa da vekalet ücreti almak” daha fazla tercih edilmektedir. Bu nedenle, “evrak üzerinde” yapılan incelemelerde de, haklı çıkan şikayetçi lehine “vekalet ücreti”ne hükmetmek, şikayetlerin duruşmalı olarak istenmesini hayli azaltacak ve ayrıca böylece, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin amacı doğrultusunda karar verilmiş olacaktır.
Buraya kadar açıklamaya çalıştığımız hususlar, yasa koyucunun “şikayete kimin taraf olacağını” açıkça düzenlememiş olmasından kaynaklanmaktadır. Bu b o ş l u ğ u n önerdiğimiz şekilde doldurulmasında en büyük görev kuşkusuz Yargıtay 12. Hukuk Dairesine düşmektedir. Şikayetin niteliğine göre bazılarında sadece “icra müdürlüğü”nün, bazılarında ise hem “icra müdürlüğü” ve hem de “şikayet konusu işlemden yararlanan kişi”nin (alacaklı, borçlu ya da üçüncü kişi) şikayette t a r a f o l a r a k yer alacağının kabulü, hem ülke çapında yasanın yeknesak biçimde uygulanmasını sağlayacak ve hem de bu konuda, hak sahipleri ile hukukçuların duraksamalarına yön verecektir.
Böylece, “icra memuru” y a s a l t a r a f olarak şikayette yer almış olacağından, şikayet konusu işlemin bozulması (iptali) ya da düzeltilmesi halinde, şikayetçi lehine yargılama gideri (ve vekalet ücreti)ne hükmedilemeyecek, buna karşın, şikayet konusu işlem lehine yapılmış ve bundan yararlanmakta olan kişiye “karşı taraf” olarak, icra memuru yanında yer verilmesinin z o r u n l u b u l u n d u ğ u d u r u m l a r d a, şikayetin kabulü halinde -işlemin bozulmasına ya da düzeltilmesine neden olduğu için- yargılama giderlerinin (ve bu arada vekalet ücretinin) bu taraftan alınmasına karar verilecektir.
Bu konuyla ilgili olarak şu hususu da belirtelim ki, şikayette amaç, “hatalı olan icra işlemlerinin düzeltilmesi” olduğundan ve şikayet bir “dava” olmayıp “icra ve iflas hukukuna özgü bir yasa yolu” olduğundan, ilgililerin şikayet dilekçesinde yanlış gösterilmesi, şikayetin “husumet yönünden” reddedilmesini gerektirmez.[160]
Not: Bu makale (Legal Hukuk Dergisi, Aralık 2003, sayı:12, s:3021)de yayınlanmıştır.
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Bknz: UYAR, T. “İcra Hukukunda Şikayetin Hukuki Niteliği” (Yakında yayınlanacak makalemiz, Dipn. 4 civarı)
[2] Bknz: UYAR, T. “İcra ve İflas Hukukunda Şikayet Sebepleri” (Türkiye Barolar Birliği Dergisi’nde yayınlana-cak makalemiz) AÇIKLAMA: A, B, C, D.
[3] Bknz: 12. HD. 21.12.1987 T. 1594/13387
[4] Bknz: 12. HD. 19.3.2002 T. 4402/5617; 21.5.2001 T. 8029/8939; 6.4.2001 T. 4954/5899; 6.4.2000 T. 9200/12100; 19.1.1993 T. 11394/689; 27.9.1988 T. 12912/10406; 22.9.1988 T. 12816/10199; 18.5.1987 T. 10323/6561
[5] Ayrıntılı bilgi için bknz: UYAR, T. İcra Hukukunda Haciz, 1990, 2. Bası, s:302 vd. “dipn. 27 vd.”
[6] Bu konuda ayrıca bknz: UYAR, T. age. s:316 “dipn. 123”
[7] Bknz: 12. HD. 16.11.1989 T. 10855/13954
[8] Bknz: ÜSTÜNDAĞ, S. İcra Hukuku Esasları, 1995, s:57
[9] Bknz: KURU, B. İcra ve İflas Hukuku, C:1, 1988, s:92 – ÜSTÜNDAĞ, S. age. s:61 – MUŞUL, T. İcra Hukuku, 2001, s:118
[10] Karş: POSTACIOĞLU, İ. İcra Hukukunun Esasları, 1982, s:62
[11] Bknz: POSTACIOĞLU, İ. age. s:63 – KURU, B. age. s:92
[12] Bknz: 12. HD. 2.3.1987 T. 15654/2889
[13] Bu konuda ayrıntılı açıklama için bknz: UYAR, T. “İcra Hukukunda Şikayet Süresi (İİK. 16/I, c:2, 16/II)” isimli yakında yayınlanacak olan makalemiz, Açıklama: I, dipn. 9-10 civarı
[14] Bknz: 12. HD. 23.10.1987 T. 14719/10629; 17.5.1973 T. 5118/5243
[15] Bknz: 12. HD. 3.4.2003 T. 3903/7101; 17.2.2003 T. 1996/2496; 24.1.2003 T. 28036/961 vb.
[16] Bknz: 12. HD. 24.10.2002 T. 23707/21709
[17] Bknz: 12. HD. 18.10.2002 T. 19629/21244; 7.6.2001 T. 9607/10084
[18] Bknz: 12. HD. 9.5.2002 T. 8447/9777
[19] Bknz: 12. HD. 19.3.2002 T. 4402/5617
[20] Bknz: 12. HD. 21.5.2001 T. 8029/8939
[21] Bknz: 12. HD. 24.4.2001 T. 5911/6973; 19.6.2000 T. 9757/10150; 11.4.2000 T. 4880/5679 vb.
[22] Bknz: 12. HD. 6.4.2001 T. 4954/5899; 8.11.1993 T. 13283/17285; 19.10.1990 T. 3188/10200 vb.
[23] Bknz: 12. HD. 30.3.2001 T. 3217/5519
[24] Bknz: 12. HD. 9.2.2001 T. 1363/2365
[25] Bknz: 19. HD. 10.11.2000 T. 6471/7654; 30.4.1998 T. 1877/2941; 5.12.1996 T. 5233/10908 vb.
[26] Bknz: 12. HD. 11.7.2000 T. 11136/11746; 26.5.1999 T. 6195/6815
[27] Bknz: 12. HD. 6.4.2000 T. 9200/12100; 27.1.1999 T. 1998-14754/252; 22.5.1997 T. 5621/5943 vb.
[28] Bknz: 12. HD. 22.2.2000 T. 1443/2924
[29] Bknz: 12. HD. 7.4.1999 T. 3780/4344
[30] Bknz: 12. HD. 23.10.1997 T. 9904/11406
[31] Bknz: 12. HD. 26.3.1997 T. 3398/3741
[32] Bknz: 12. HD. 5.2.1997 T. 779/1178
[33] Bknz: 12. HD. 10.4.1996 T. 4171/4997
[34] Bknz: 12. HD. 29.11.1993 T. 14639/18681
[35] Bknz: 12. HD. 19.10.1993 T. 11825/15908
[36] Bknz: 12. HD. 19.1.1993 T. 1992-11394/689; 7.2.1984 T. 1983-10928/1174
[37] Bknz: 12. HD. 24.9.1992 T. 3493/10795
[38] Bknz: 12. HD. 16.11.1989 T. 10855/13954
[39] Bknz: 12. HD. 21.12.1987 T. 1594/13387
[40] Bknz: 12. HD. 2.3.1987 T. 1986-15654/2889
[41] Bknz: 12. HD. 18.1.1983 T. 1982-10133/177
[42] Bknz: 12. HD. 15.3.1982 T. 1958/1969
[43] Bknz: 12. HD. 22.2.1982 T. 533/1370
[44] Bknz: 12. HD. 28.9.1981 T. 3792/7049
[45] Bknz: 12. HD. 9.6.2003 T. 10756/13489
[46] Bknz: 12. HD. 22.5.2003 T. 9601/11678
[47] Bknz: 12. HD. 13.5.2003 T. 8052/10819; 13.3.2003 T. 2680/5192; 28.2.2003 T. 2431/3880 vb.
[48] Bknz: 12. HD. 9.5.2003 T. 7617/10582; 9.4.2001 T. 5007/5960
[49] Bknz: 12. HD. 30.12.2002 T. 26056/27944; 31.10.2002 T. 20799/21942; 13.2.2001 T. 1594/2672 vb.
[50] Bknz: 12. HD. 16.12.2002 T. 25455/26589
[51] Bknz: 12. HD. 21.11.2002 T. 23583/24382
[52] Bknz: 12. HD. 22.10.2002 T. 20160/21429
[53] Bknz: 12. HD. 22.10.2002 T. 20181/21445
[54] Bknz: 12. HD. 8.10.2002 T. 18764/20361
[55] Bknz: 12. HD. 17.9.2002 T. 16444/17059; 13.2.2001 T. 1627/2628; 16.10.2000 T. 14575/15153 vb.
[56] Karş: İİD. 23.10.1953 T. 4911/5100
[57] Bknz: 12. HD. 2.5.2002 T. 7890/9259
[58] Bknz: 12. HD. 19.2.2002 T. 2663/3597; 7.5.2001 T. 6568/17905; 2.4.1997 T. 3727/4073 vb.
[59] Bknz: 12. HD. 12.6.2001 T. 9428/10455
[60] Bknz: 12. HD. 16.3.2001 T. 3233/4527; 27.4.1999 T. 4846/5357; 14.5.1997 T. 5248/5593 vb.
[61] Bknz: 12. HD. 12.3.2001 T. 3292/4135; 7.4.1999 T. 3786/4349; 23.10.1997 T. 9065/11404
[62] Bknz: 12. HD. 27.2.2001 T. 2295/3702; 9.4.1997 T. 4211/4378
[63] Bknz: 12. HD. 23.2.2001 T. 2584/3468; 13.2.2001 T. 2054/2606; 26.12.1985 T. 5840/1159
[64] Bknz: 12. HD. 19.1.2001 T. 2000-20486/565; 9.6.2000 T. 8439/9674; 15.11.1999 T. 13683/14273 vb.
[65] Karş: 12. HD. 2.3.1993 T. 1992-14084/3888; 7.6.1991 T. 5716/7448
[66] Bknz: 12. HD. 20.11.2000 T. 17513/17877; 12.9.2000 T. 11419/12582; 1.5.2000 T. 6171/7064
[67] Bknz: 12. HD. 2.10.2000 T. 12940/14123; 20.6.1995 T. 9138/9160
[68] Bknz: 12. HD. 29.9.2000 T. 12475/13873
[69] Bknz: 12. HD. 26.9.2000 T. 11840/13665
[70] Bknz: 12. HD. 12.9.2000 T. 11637/12534
[71] Bknz: 12. HD. 29.6.2000 T. 10090/10908; 27.5.1998 T. 4670/6092; 31.3.1997 T. 3691/3924
[72] Karş: 12. HD. 14.3.1987 T. 5260/2964; 23.5.1984 T. 4090/6562
[73] Bknz: 12. HD. 12.6.2000 T. 9294/9697; 29.5.2000 T. 8004/8772; 26.5.1998 T. 4226/597
[74] Bknz: 12. HD. 3.4.2000 T. 4328/5032; 21.1.1993 T. 1992-11522/892; 8.10.1992 T. 10035/11497
[75] Bknz: 12. HD. 3.4.2000 T. 4452/5070; 27.10.1997 T. 10948/11590; 9.11.1995 T. 15248/15559
[76] Karş: 12. HD. 27.10.1992 T. 11651/12850; 25.9.1990 T. 11537/14298
[77] Bknz: 12. HD. 8.2.2000 T. 2281/3236; 21.2.1995 T. 1332/2356
[78] Bknz: 12. HD. 7.2.2000 T. 1091/1661
[79] Bknz: 12. HD. 24.1.2000 T. 40/692
[80] Bknz: 12. HD. 2.11.1999 T. 12753/13345
[81] Bknz: 12. HD. 1.10.1999 T. 11137/11490; 25.3.1999 T. 3918/4036
[82] Bknz: 12. HD. 26.4.1999 T. 5025/5282
[83] Bknz: 12. HD. 14.10.1998 T. 9574/10805; 22.1.1991 T. 1990-3998/517
[84] Karş: 12. HD. 19.10.1995 T. 15224/14007
[85] Bknz: 12. HD. 10.11.1997 T. 12185/12464
[86] Bknz: 12. HD. 2.12.1996 T. 14733/15098; 14.4.1992 T. 1991-10754/4818
[87] Bknz: 12. HD. 28.11.1996 T. 14642/15039; 3.10.1988 T. 1934/10739
[88] Bknz: 12. HD. 7.10.1996 T. 11149/11843
[89] Bknz: 12. HD. 15.2.1996 T. 1554/2284
[90] Bknz: 12. HD. 30.11.1995 T. 15803/17034
[91] Bknz: 12. HD. 9.11.1995 T. 15937/15590
[92] Bknz: 12. HD. 9.11.1995 T. 15937/15590
[93] Bknz: 12. HD. 27.10.1995 T. 13451/14631; 2.7.1987 T. 7616/8197
[94] Bknz: 12. HD. 27.12.1994 T. 17053/16884
[95] Bknz: 12. HD. 7.7.1994 T. 8782/9326
[96] Bknz: 12. HD. 31.3.1994 T. 3599/4327; 21.3.1994 T. 3320/3604; 24.1.1994 T. 546/797
[97] Bknz: 12. HD. 30.9.1993 T. 9460/14379; 13.3.1978 T. 2211/2349
[98] Bknz: 12. HD. 29.1991 T. 1990-10385/1653
[99] Bknz: 12. HD. 24.10.1990 T. 9742/10455; 6.5.1985 T. 14404/4261
[100] Bknz: 12. HD. 22.9.1989 T. 6749/11006; 5.10.1988 T. 9198/10859
[101] Bknz: 12. HD. 6.6.1989 T. 1988-13807/8359; 6.7.1987 T. 1986-11979/8312; 11.6.1987 T. 1986- 11248/7454
[102] Bknz: 12. HD. 29.9.1987 T. 9843/9493; 3.12.1979 T. 8702/9240
[103] Bknz: 12. HD. 22.1.1987 T. 1986-5175/493
[104] Bknz: 12. HD. 17.6.1986 T. 13340/7001
[105] Bknz: 12. HD. 3.6.1986 T. 1985-13134/6648; 28.4.1986 T. 3263/4750
[106] Bknz: 12. HD. 10.3.1986 T. 1985-8730/2605
[107] Bknz: 12. HD. 12.11.1985 T. 3311/9386
[108] Bknz: 12. HD. 1.7.1985 T. 650/6471
[109] Bknz: 12. HD. 19.2.1985 T. 328/1104
[110] Bknz: 12. HD. 2.11.1984 T. 10442/11158
[111] Bknz: 12. HD. 24.5.1984 T. 4013/6589
[112] Bknz: 12. HD. 28.12.1983 T. 9833/11227; 29.11.1982 T. 8457/8802
[113] Bknz: 12. HD. 14.11.1983 T. 9768/8886
[114] Bknz: 12. HD. 21.4.1983 T. 1918/310
[115] Bknz: 12. HD. 21.2.1983 T. 10604/16799
[116] Bknz: 12. HD. 8.11.1982 T. 7858/8101
[117] Bknz: HGK. 3.3.1982 T. 1981-12-768/197
[118] Bknz: 12. HD. 4.5.1981 T. 3074/4424
[119] Bknz: 12. HD. 27.4.1981 T. 2791/4225
[120] Bknz: 12. HD. 12.3.1981 T. 354/2385
[121] Bknz: 12. HD. 10.4.1980 T. 383/3342
[122] Bknz: 12. HD. 15.11.1979 T. 8235/8727
[123] Bknz: 12. HD. 17.9.1979 T. 6398/6852
[124] Bknz: 12. HD. 7.7.1977 T. 6676/6921
[125] Bknz: ÜSTÜNDAĞ, S. age. s:61
[126] Bknz: KURU, B. İcra Hukuku, 1965, s:38, dipn. 15
[127] Bknz: KURU, B. age. s:92 – ANSAY, S. Ş. Hukuk, İcra ve İflas Usulleri, 1960, s:29 – SEVİĞ, V. R. Türk İcra ve İflas Kanunu, 1966, s:29 – ARAR, K. İcra ve İflas Hükümleri, C:1, İcra, 1944, s:32 – BEKİŞOĞLU, D. İcra Hukukunda Şikayet (ADANA İk. Tic. İl. Ak. D. 1974/3, s:329) – ULUKAPI, Ö. İcra ve İflas Hukuku, 2001, s:19
[128] Bknz: POSTACIOĞLU, İ. age. s:75 – BERKİN, N. İcra Hukuku Rehberi, 1980, s:395, 399 aynı görüşte; ÖZCENGİZ, M. Tetkik Merci, 1975, s:20 – İNAN, Y. Z. İcra Takibinde Şikayet ve İtirazlar, 1973, s:82 – ERTEM, S. İcra ve İflas Kanunundan Önemli Bahisler, s:23
[129] Bknz: ARSLAN, R. İcra – İflas Hukukunda İhale ve İhalenin Feshi, 1984, s:183 – PEKCANITEZ, H. İcra – İflas Hukukunda Şikayet, 1986, s.110
[130] Bknz: 12. HD. 27.11.2000 T. 18120/18380; 16.6.2000 T. 8121/10025; 17.5.1999 T. 6295/6463 vb.
[131] Bknz: 12. HD. 13.5.1999 T. 5927/6294; 1.4.1991 T. 1990-11318/4153; 18.1.1983 T. 1982-10133/177 vb.
[132] Bknz: 12. HD. 23.9.1994 T. 10316/11053
[133] Bknz: 12. HD. 8.3.1993 T. 1992-15740/4321
[134] Bknz: 12. HD. 1.4.1991 T. 1990-11318/4153; 18.1.1983 T. 1982-10133/177
[135] Bknz: 12. HD. 12.6.1989 T. 1988-14372/8784
[136] Bknz: 12. HD. 6.10.1987 T. 1986-13040/9771
[137] Bknz: 12. HD. 26.3.1987 T. 1986-8343/4120
[138] Bknz: 12. HD. 19.2.1987 T. 1986-6976/2286
[139] Bknz: 12. HD. 16.6.1980 T. 3553/5179
[140] Bknz: 12. HD. 23.1.1980 T. 9913/395
[141] Bknz: 12. HD. 24.5.1976 T. 4346/6550
[142] Bknz: IID.15.12.10970 T. 12868/12592
[143] Bknz: 12. HD. 26.3.2002 T. 5030/6200
[144] Bknz: 12. HD. 10.11.2000 T. 15217/17157; 30.6.2000 T. 9743/11052; 8.5.2000 T. 6712/7533
[145] Bknz: 12. HD. 19.6.2000 T. 9791/10144; 4.4.2000 T. 3877/5090; 17.2.2000 T. 1789/2657
[146] Bknz: 12. HD. 27.2.1986 T. 1985-8512/2206
[147] Bknz: 12. HD. 1.7.1985 T. 384/6384
[148] Bknz: 12. HD. 25.6.1985 T. 1040/6253
[149] Bknz: 12. HD. 28.6.1984 T. 7217/8283
[150] Bknz: 19. HD. 22.11.2001 T. 6387/7699; 29.3.2001 T. 1051/2297; 18.1.2001 T. 2000-9013/338 vb.
[151] Bknz: 19. HD. 24.6.1999 T. 4046/4399; 25.12.1992 T. 11277/69114; 3.2.1992 T. 27/33
[152] Bknz: 19. HD. 12.6.1997 T. 4050/6104
[153] Bknz: 19. HD. 15.12.1995 T. 10556/11229; 13.12.1994 T. 9188/12470; 20.11.1992T. 10007/6060 vb.
[154] Bknz: 19. HD. 18.11.1994 T. 8616/11225
[155] Bu görüşün eleştirisi için bknz: BERKİN, N. age. s:395 dipn. 1
[156] Bknz: UYAR, T. “4949 sayılı ve 17.7.2003 tarihli İcra ve İflas Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun Getirdiği Yenilikler” (Türkiye Barolar Birliği Dergisi, Kasım/Aralık, 2003, s:162)
[157] Bknz: Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi, İkinci Kısım, 2. Bölüm, No:2
[158] Ayrıntılı bilgi için bknz: UYAR, T. Tetkik Merciinde Yargılama Usulü (Yar. D. 1980/3, s:352 vd.)
[159] Ayrıntılı bilgi için bknz: UYAR, T. agm. s:352
[160] Bknz: İİD. 15.12.1970 T. 12868/12529
(İİK. mad. 16)
Şikayette kimlerin “taraf” olduğu yasada açıkça belirtilmemiştir. Bunun belirlenmesi doktrin ve uygulamaya bırakılmıştır…
Şikayette iki taraf vardır: “şikayet eden” ve “şikayet olunan”. Şikayet bir “dava” olmadığından[1], şikayette “davacı” ve “davalı” bulunmaz. Ancak, u y g u l a m a d a, “şikayet dilekçeleri”nde buna rağmen yine “şikayet eden” terimi yerine “davacı”, “şikayet olunan” yerine de “davalı” sözcüklerine yer verilmektedir…
A-Şikayet eden: Şikayet sebeplerine[2] dayanarak, şikayet konusu işlemin bozulması (iptal ettirilmesi) ya da düzeltilmesinden yararlanabilecek olan (yani; hatalı işlemin bozulması veya iptalinden lehine sonuç doğacak olan, bunda hukuki yararı bulunan) herkes şikayette bulunabilir.
Bu nedenle, alacaklı ve borçlu yanında, bunların mirasçıları ve alacağı bunlardan devralanlar (yani külli ve cüzi halefler) ve üçüncü kişiler de örneğin; istihkak iddiasında bulunanlar (İİK. mad. 96 vd.), arttırmaya katılanlar (İİK. mad. 134/II, c.1) şikayette bulunabilirler. Bu kişilerin şikayette bulunabilmesi için, “şikayet tarihinde”, şikayet konusu işlemin bozulmasını veya düzeltilmesini istemekte, korunmaya değer hukuki yararlarının bulunması gerekir. Örneğin, henüz hakkında takip yapılmamış, kendisine ödeme veya icra (ya da tahliye) emri gönderilmemiş olan kişi, yapılan takibin şikayet yoluyla iptalini isteyemez…[3] Aynı şekilde takibe taraf olmayan kişiler, takibin taraflarıyla ilgili şikayette bulunamazlar…[4] Yine bu konuyla ilgili olarak, yüksek mahkeme, “borçlunun bankadaki mevduatına İİK. mad. 89 gereğince ‘birinci haciz ihbarnamesi’ gönderilerek haciz konulması gerekirken,[5] bunun yerine ‘haciz teskeresi’ gönderilerek[6] haciz konulması istemini, bankanın şikayet konusu yapamayacağını, çünkü bunda hukuki yararının bulunmadığını”[7] -isabetli olarak- belirtmiştir.
“Şikayet eden” tarafın, şikayet konusu hatalı işlemden dolayı ‘zarar görmüş olduğunu’ veya ‘hatalı işlemi yapmış olan memurun kusurunu’ isbat etmesi gerekmez.[8]
Şikayette bulunanın “medeni hakları kullanma ehliyeti”ne sahip olması gerekir. Medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olmayanlar yerine yasal temsilcileri şikayette bulunabilir.[9] [10]
Ayrıca, şikayetin; şikayet konusu işlemin ilişkin olduğu hak üzerinde “tasarruf yetkisi”ne sahip olan kimse tarafından yapılması gerekir.[11] Örneğin; bir tüzel kişi, iki kişinin imzası ile temsil olunabiliyorsa, şikayet için her ikisinin birlikte hareket etmesi gerekir. Yüksek mahkeme[12]de, “mirasçılardan bir tanesinin ‘mirasbırakana yapılan ödeme emri tebligatının usulsüz olduğunu’ ileri süremeyeceğini” belirtmiştir…
Şikayet konusu işlemi yapmış olan organ (icra ve iflas memuru, konkordato komiseri, iflas idaresi, alacaklılar toplantısı), kendi işlemi hakkında şikayet yoluna başvuramaz. Ancak, yaptığı işlemin hatalı olduğunu sonradan anlarsa “şikayet süresi içinde” ve “bu işleme karşı -alacaklı, borçlu ya da üçüncü kişiler tarafından- şikayet yoluna başvurulmamış olması” koşulu ile, yaptığı işlemi değiştirebilir veya iptal edebilir mi? Doktrinimizde bu soruya olumlu cevap verildiği halde, Yargıtay tamamen aksi görüştedir.[13]
İcra ve iflas memuru, herhangi bir işlemde bulunmadan önce, “aydınlatıcı nitelikte bilgi almak üzere” tetkik merciine başvuramaz…[14]
Yüksek mahkeme, bu konuyla ilgili olarak;
-“634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun 35. maddesinde sayılan durumlar dışında apartman yöneticisinin aktif ve pasif husumet ehliyeti bulunmadığını”[15]
-“Takibe itiraz etmemiş olan borçlunun da, ‘ödeme (icra) emri tebligatının usulsüzlüğünü ve öğrenme tarihinin tespitini -şikayet yolu ile- istemekte hukuki yararının bulunduğunu” [16]
-“Üçüncü kişinin ‘İİK.nun 106 ve 110. maddeleri gereğince haczin düştüğü’ iddiası ile -borçlu yerine- şikayette bulunamayacağını”[17]
-“Takibe taraf olmayan üçüncü kişinin, bu dosyadan icra müdürlüğünce yediemine takdir edilen ücret için şikayet hakkı bulunmadığını”[18]
-“Takibe taraf olmayan üçüncü kişinin, borçlu hakkında yapılmış olan ‘takibin iptalini’ (ve ‘ihalenin feshini’) isteyemeyecek-lerini”[19]
-“Takipte taraf olmayan üçüncü kişinin ‘haciz işleminin usulsüzlüğünü’ ileri süremeyeceğini (bu konuda ancak istihkak iddia-sında bulunabileceğini)”[20]
-“Üçüncü kişinin, -taraf olmadığı takipte- borçluya yapılan tebligatın usulsüzlüğünü şikayet konusu yapamayacağını”[21]
-“Borçludan alacaklı olan kişinin, başka bir alacaklının koyduğu hacze itiraz edemeyeceğini (bu haczin kaldırılmasını isteyemeyeceğini, bu haczin düştüğünü ileri süremeyeceğini) – Bu alacaklının ancak daha sonra ‘sıra cetveline itiraz’ (şikayet) yoluna başvurabileceğini”[22]
-“Murisin kullanmadığı ‘tebligatın usulsüzlüğü’ne ilişkin şikayet hakkının, mirasçıları tarafından kullanılamayacağını”[23]
-“Takip dosyasında taraf bulunmayan üçüncü kişinin, ‘İcra ve İflas Kanununun 45. maddesine aykırılık nedeniyle’ takibin iptalini isteyemeyeceğini”[24]
-“Borçlunun sıra cetveline itiraz / şikayet hakkının bulunmadığını”[25]
-“İİK. 99 uyarınca kendisine istihkak davası açma külfeti yüklenen üçüncü kişinin, icra memurunun bu konudaki kararının kaldırılmasını şikayet yoluyla istemekte hukuki yararının bulunduğunu”[26]
-“İstihkak davası (iddiası) dışında, takibin tarafı olmayan üçüncü kişilerin, kural olarak takibe yönelik şikayette bulunamayacaklarını”[27]
-“‘İİK.nun 97. maddesinin uygulanması gerektiği’ne dair icra müdürlüğü kararının, takibin tarafı olmayan üçüncü kişinin şikayet konusu yapamayacağını”[28]
-“Kendisine -borçlunun vekili sıfatıyla- kıymet takdir raporu tebliğ edilen avukatın, bu tebligatı icra dairesine iade etmeyip tektik merciine ‘tebligatın iptali’ için şikayette bulunamayacağını”[29]
-“İflas idaresinin İİK. 223’de öngörülen durumlar dışında tetkik merciine şikayette bulunamayacağını (aktif husumet ehliyetine sahip olmadığını)”[30]
-“Teminat mektubu vermiş olan bankanın, teminat mektubunun haczi üzerine şikayet hakkına sahip olduğunu”[31]
-“Kooperatif ortağına, ‘kooperatifin aidat alacağına’ (bu paranın kooperatife ödenmemesi icra dosyasına yatırılması için) kooperatifin alacaklılar tarafından gönderilen haciz ihbarnamesine, kooperatifin şikayette hukuki yararının bulunduğunu”[32]
-“İlamın tarafı olmayan ve ilamda lehine hüküm kurulmamış olan kişinin takip hakkı bulunmadığını, ‘sıfat’ın kamu düzenine ilişkin olup, takibin ve davanın her safhasında re’sen nazara alınması gerekeceğini”[33]
-“Kooperatif yetkilisi olmayan kişinin ‘ödeme emri tebligatının usulsüz olduğu’ndan bahisle şikayet yoluna başvuramayacağını”[34]
-“‘Ödeme emri tebliğ edilmeden ve takip kesinleşmeden haciz yapılamayacağı’ konusunda şikayet hakkının borçluya ait olduğunu, üçüncü kişilerin bu konuda hak sahibi olmadığını”[35]
-“Üçüncü kişinin kendisinin taraf olmadığı takibin (işlemlerin) iptalini isteyemeyeceğini”[36]
-“Takip talebinde üçyüzmilyon lira istendiği halde borçluya üçyüzbin liralık ödeme emri gönderilmesi işlemine yönelik olarak borçlunun yapacağı şikayetin reddi gerekeceğini”[37]
-“Borçlunun bankadaki mevduatına ‘89/I haciz ihbarnamesi’ yerine ‘haciz teskeresi’ gönderilerek haciz konulması işlemine bankanın -yararı bulunmadığı için- şikayette bulunamayacağını”[38]
-“Henüz hakkında takip yapılmamış (kendisine ‘ödeme’, ‘icra’ emri gönderilmemiş) olan şirketin, ‘takibin iptalini’ şikayet yoluyla isteyemeyeceğini”[39]
-“Mirasçılardan bir tanesinin, ‘mirasbırakana yapılan ödeme emri tebligatının usulsüz olduğunu’ ileri süremeyeceğini”[40]
-“Evlilik devam ettiği sürece ana ve baba velayet hakkını birlikte kullanacağından, ananın, küçük adına tek başına velayeten şikayette bulunamayacağını”[41]
-“Ödeme emrinde ‘ödeme süresi’ ile ‘itiraz süresi’nin yazılmamış (doldurulmamış) olması halinde, kiracının ‘ödeme emrinin iptalini’ isteyemeyeceğini çünkü bu durumda takibin kesinleşmeyeceğini”[42]
-“Acentenin yaptığı sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklarda, acentenin aktif ve pasif husumet ehliyetine sahip olduğunu”[43]
-“‘İcra kefilinin malının haczinden sonra, süresinde satış istenmediğinden haczin düştüğüne’ dair şikayet hakkının, asıl borçlu tarafından da kullanılabileceğini”[44]
-“İhalenin feshini kimlerin şikayet yoluyla isteyebileceği”yle ilgili olarak;
-“Mükellefiyet listesinin düzenlenmemesinin borçlu lehine bir durum olduğunu, bu nedenle mükellefiyet listesinin düzenlenmemesinin veya düzenlenen mükellefiyet listesinin borçluya tebliğ edilmemiş olmasının, borçlu tarafından ihalenin feshi nedeni olarak ileri sürülemeyeceğini”[45]
-“Tapu kaydının, ‘beyanlar hanesi’nde (A) harfli bina ..ya aittir’ şeklindeki şerhte adı geçen kimsenin de o binanın satışı halinde ihalenin feshini -‘ilgili’ sıfatıyla- isteyebileceğini”[46]
-“Haczettirdiği taşınır malın satışını -kendi dosyasından- istememiş olan alacaklının, ihalenin feshini isteyemeyeceğini (ihale konusu taşınır malın satılmasını istememiş olan ve sadece o taşınır üzerinde haczi bulunan alacaklının, yapılan ihalenin feshini istemeyeceğini) taşınır mallarla ilgili ihalelerin feshini -diğer ilgililer yanında- ‘satış isteyen alacaklı’ sıfatını taşıyan alacaklıların isteyebileceklerini, bu sıfatı taşımayan yani sadece taşınırı haczettirip ayrıca satış istememiş olan alacaklıların, ihalenin feshini isteyemeyeceklerini”[47]
-“Satışı gerçekleşen taşınmazın tapu kaydı üzerinde haczi bulunmayan alacaklının, yapılan ihalenin feshini isteyemeyeceğini”[48]
-“Müflisin,‘ihalenin feshi’ istemiyle şikayette bulunabilece-ğini”[49]
-“Tapuya şerh verilmek koşuluyla taşınmaz üzerindeki muhte-sat sahiplerinin de ihalenin feshini isteyebileceğini”[50]
-“BDDK’ya devredilen bankalar bakımından, BDDK’nın tapu kaydında haciz alacaklısı durumunda olan tüm bankaların halefi olacağını ve haciz alacaklısı sıfatıyla, yapılan ihalenin feshini isteyebileceğini”[51]
-“Aksi sabit oluncaya kadar geçerli olan ve aksi kanıtlanmayan ihale tutanağına göre ‘pey süren alacaklı’ sıfatını taşımayan -ve İİK. 134/II’de belirtilen kişilerden olmayan- kişinin, ihalenin feshini isteyemeyeceğini”[52]
-“Taşınmazın eski malikinin, ihalenin feshini isteyemeyeceğini”[53]
-“Aynı borçludan, başka bir icra takip dosyasından temliken alacaklı durumunda olan kişinin yapılan ihalenin feshini isteyemeyeceğini”[54]
-“İhale konusu taşınır / taşınmaz üzerinde -aynı ile ilgili bir dava nedeniyle konulmuş dahi olsa- ihtiyati tedbiri bulunan kişinin, -bu ihtiyati tedbir, o şeyin cebri icra yoluyla satışını da önlemek için konulmuş olmadıkça- ihalenin feshini isteyemeyeceğini”[55]-[56]
-“İflas müdürlüğünün ihalenin feshi davası açamayacağını”[57]
-“İhalede satılan şey hakkında ‘kendisine ait olduğundan’ bahisle istihkak davası açan (veya istihkak iddiasında bulunan) üçüncü kişinin ayrıca ‘ilgili’ sıfatıyla ihalenin feshini isteyemeyeceğini”[58]
-“‘İntifa hakkı sahibi’nin, ‘tapu sicilindeki ilgili’lerden, olması nedeniyle, ihalenin feshini isteyebileceğini”[59]
-“Satılan taşınmazın paydaşlarının ‘tapudaki ilgili’lerden olmaları nedeniyle, ihalenin feshini isteyebileceklerini”[60]
-“İİK. mad. 134/II’de sayılanlar arasında bulunmayan üçüncü kişilerin, ihalenin feshini isteyemeyeceklerini (ve bu kişilerin taleplerinin ‘aktif husumet ehliyeti’ yokluğu yönünden reddedilmesi gerekeceğini)”[61]
-“Satılan taşınır üzerinde rehin hakkı bulunan alacaklının sırf bu sıfatla başka alacaklıların talebi üzerine yapılan ihalenin feshini isteyemeyeceğini”[62]
-“ ‘Kendilerine satış ilanı tebliğ edilmediği’ ileri sürülen ilgililer yerine, başka kişilerin bu sebeple ihalenin feshini isteyemeyeceğini”[63]
-“Pey sürmek suretiyle ihaleye katılmış olan kişilerin -‘en yüksek peyi sürdüğünü ve ihalenin kendisine yapılması gerektiğini’ ileri sürmeden- ihalenin feshini isteyebileceklerini”[64]-[65]
-“Satışa konu taşınmaz üzerinde haczi bulunan alacaklıların, yapılan ihalenin feshini -‘tapu sicilindeki ilgili’lerden olmaları nedeniyle- isteyebileceklerini”[66]
-“Tapu kaydında lehine kira şerhi bulunan kişinin ihalenin feshini isteyemeyeceğini”[67]
-“İhtiyati haciz kararı hükümsüz kalmadığı sürece, ihale konusu taşınmaz üzerinde ihtiyati haczi bulunan alacaklının, ihalenin feshini isteyemeyeceğini”[68]
-“Maddi hataya dayanan bozma kararına uyulmakla kazanılmış hak oluşmayacağını - Şikayetin ‘aktif husumet ehliyeti’ yönünden (yokluğu nedeniyle) redi halinde, ayrıca ‘şikayetin süresinde olup olmadığının incelenmesine gerek kalmayacağını”[69]
-“Finansal kiralama sözleşmesinin kiralayanın, İİK. 134/II’de geçen ‘ilgililer’ kapsamında bulunmadığından, ihalenin feshini isteyemeyeceğini”[70]
-“Hissesi satılmayan hissedarın da -‘tapu sicilindeki ilgili’ler-den olması nedeniyle ihalenin feshini isteyebileceğini”[71]-[72]
-“Malı satılan ‘borçlu’nun ihalenin feshini isteyebileceği-ni”[73]
-“‘İpotekli alacaklı’nın, ‘tapu sicilindeki ilgili’lerden olması nedeniyle, ihalenin feshini isteyebileceğini”[74]
-“İhale bedelinin, tahmin edilen değerden fazla olmasının, yalnız başına ‘zarar unsuru’nun gerçekleşmediğini göstermeyece-ğini”[75]-[76]
-“Tek başına iflas masasını temsile yetkili olmayan iflas idare memurunun, ihalenin feshini isteyemeyeceğini”[77]
-“İİK. mad. 134/II’de yer alan ‘yalnız satış isteyen alacaklı’ deyiminin, menkul satışları için öngörülmüş olduğunu, gayrımenkul satışlarını kapsamadığını”[78]
-“Tapuda kayıtlı vefa hakkı sahibinin, ‘ilgili’ sıfatıyla ihalenin feshini isteyebileceğini”[79]
-“Kendisine satış ilanı gönderilmemiş olan alacaklının, satış gününden haberdar olup, satışa bir temsilcisini göndermiş olması halinde, bu nedenle ihalenin feshini isteyemeyeceğini”[80]
-“Satılan taşınır malı kendi dosyasında haczettirip satışını istemiş olan alacaklının, başka dosyadan yapılan ihalenin feshini ‘ilgili’ (‘satış isteyen alacaklı’) sıfatıyla isteyebileceğini”[81]
-“Anonim şirket ortaklarının, ihalenin feshini isteyemeye-ceklerini”[82]
-“Alacağı iflas masasına kayıtlı olan alacaklının, ihalenin feshini isteyemeyeceğini”[83] [84]
-“ ‘Tapu sicilindeki ilgililer’ kavramına, ‘gemi sicilindeki ilgililer’in de girdiğini”[85]
-“Borçluya ait satılan taşınmaza ilişkin ihalenin feshini, aynı dosyadaki ‘müşterek borçlu ve müteselsil kefillerin de isteyebileceğini”[86]
-“Kooperatif ortaklarının, kooperatif hakkındaki takip sonucunda yapılan ihalenin feshini isteyemeyeceklerini”[87]
-“İhale konusu taşınmazdan haricen hisse satın almış olan kişinin, yapılan ihalenin feshini isteyemeyeceğini”[88]
-“Borçlunun kefilinin de, ihalenin feshini isteyebilece-ğini”[89]
-“İhalenin feshinin istenildiği tarihte, müflis şirketin iflas idaresinin oluşmamış (seçilememiş) olduğu durumlarda, müflis şirket temsilcisinin ihalenin feshini isteyebileceklerini”[90]
-“İhalenin feshini isteyebilecek kişilerin yasada sınırlı olarak belirtilmiş olduğunu”[91]
-“Kıymet takdirine süresinde itiraz (şikayet) eden ve bu itirazı (şikayeti) reddedilen tarafın, daha sonra ‘kıymet takdirinin hatalı olduğunu’ ileri sürerek ihalenin feshini isteyebilecek kişilerin yasada sınırlı olarak belirtilmiş olduğunu”[92]
-“Kıymet takdirine süresinde itiraz (şikayet) eden ve bu itirazı (şikayeti) reddedilen tarafın, daha sonra ‘kıymet takdirinin hatalı olduğunu’ ileri sürerek ihalenin feshini isteyebileceğini”[93]
-“Takip dosyasındaki alacağı devralarak ihalenin feshi davası açan alacaklının alacağının ödenmesi halinde, bu kişinin ‘ilgili’ olma sıfatının sona ereceğini ve ihalenin feshini isteyemeyeceğini”[94]
-“İhalede satılmış olan ipotekli taşınmazı ihaleden evvel satmış olan kişinin, yapılan ihalenin feshini isteyemeyeceğini”[95]
-“Alacağı satış (ihale) bedeli ile tamamen karşılanan alacaklının (ve borcu satış ‘ihale’ bedeli ile tamamen ödenen borçlunun) -kural olarak- ihalenin feshini istemekte hukuki yararının bulunmayacağını”[96]
-“Tapuda, lehine satış vaadi şerhi bulunan kişinin de, ihalenin feshini isteyebileceğini”[97]
-“Kolektif şirketin iflas etmiş olması halinde dahi, bu şirketin ortağının -yapılan pazarlıkla satışa ilişkin- ihalenin feshini kendi adına isteyemeyeceğini”[98]
-“Şikayetçilerin, kendi kusurlarına dayanarak, ihalenin feshini isteyemeyeceklerini”[99]
-“Müflis şirket ortaklarının, şirket hakkında yapılan ihalenin feshini isteyemeyeceğini”[100]
-“Bir alacaklının ‘diğer ilgililere satış ilanının tebliğ edilmediğini’ ileri sürerek, ihalenin feshini isteyemeyeceğini”[101]
-“Kendisine satış ilanı tebliğ edilmemiş olan hissedarın ihaleye katılıp pey sürmüş olması halinde, ‘satış ilanının kendisine tebliğ edilmediğini’ ileri sürerek ihalenin feshini isteyemeyeceğini”[102]
-“İhaleye katılıp ihaleye fesat karıştıran ve ihale üzerinde kalan kişinin ihalenin feshini isteyemeyeceğini”[103]
-“‘Satış vaadinin geçersizliğine’ dair kararın kesinleşmiş olması halinde, lehine satış vaadi yapılanın, ihalenin feshini isteyemeyeceğini”[104]
-“İhalenin feshi davalarında ‘zarar unsuru’nun, ‘dava koşulu’ olduğunu”[105]
-“Satışa çıkarılan taşınmazda ‘kiracı’ olarak bulunan kişinin, ihalenin feshi davası açamayacağını”[106]
-“‘Ortaklığın giderilmesine’ dair olan ilam gereğince satılan taşınmaz üzerindeki gecekondu sahiplerinin, ihalenin feshini istemekte hukuki yarar sahibi (ilgili) sayılamayacaklarını”[107]
-“Alıcıdan sonra ‘en yüksek pey süren’ sıfatıyla taşınmazı alma teklifini kabul etmeyen kişinin, daha sonra yapılan ihalenin feshini istemekte yararı bulunmayacağını”[108]
-“İlk ihaleye katılan ve üzerinde ihale kaldığı halde satış parasını yatırmayanın, ‘ihalenin usulsüzlüğünü’ ileri sürmesinin, iyiniyet kurallarına aykırı olacağını”[109]
-“Taşınmazda mülkiyet ilişkisi bulunmayan üçüncü kişilerin, ortaklığın giderilmesi suretiyle yapılan satış nedeniyle ihalenin feshini isteyemeyeceklerini”[110]
-“Satış ilanı tebligatının usulsüz olmasının, bu usulsüzlükten dolayı zarar gördüğünü ileri sürüp ihalenin feshi hakkında bir sebep göstermeyen borçlu için, ihalenin feshi nedeni olamayacağını”[111]
-“İhalenin feshini şikayet yoluyla isteyen ilgilinin ‘yapılan usulsüzlük nedeniyle kendi menfaatlerinin ihlal edilmiş olduğunu’ ispat etmedikçe, ihalenin feshine karar verilemeyeceğini”[112]
-“Üzerinde ihale yapılan müşterinin ‘133. maddedeki süreye uyulmadığını’ ileri sürerek, ihalenin feshini isteyemeyeceğini”[113]
-“Kendisine verilen sürede ihale bedelini yatırmayan alıcının, 133. maddenin uygulanması sonucu yapılan yeni ihalenin feshini istemekte hukuki yararı bulunacağını”[114]
-“Prim alacaklısı SSK.nın ihalenin feshini isteme hakkına sahip olmadığını”[115]
-“Kendisine -adresini değiştirmesi nedeniyle- satış ilanı tebliğ edilmeyen borçlunun, satış günü satış gününde bulunması ve kendisine satış saatinin bildirilmesi halinde, -tebligatın bu şekilde yapılmasından zarar uğradığı ispat edilmedikçe- borçlunun istemi üzerine ihalenin feshine karar verilemeyeceğini”[116]
-“İhalenin feshini talep eden şikayetçilere, iflas masası tarafından alacaklarının tamamının, şikayet tarihinden önce ve sonra ödenmiş olması halinde, ihalenin feshine -‘zarar unsuru’ ortadan kalktığı için- karar verilemeyeceğini”[117]
-“İhalenin feshinde yararı bulunan üçüncü kişilerin, ayrıca şikayette bulunmaları gerektiğini, başkasının ihalenin feshi istemine (şikayetine) katılamayacaklarını”[118]
-“Vasi tarafından ihalenin bozulması isteminde bulunulabilmesi için, sulh mahkemesinden ‘husumet izni’ alınmasına gerek bulunduğunu” [119]
-“Satış bedelinden alacağı karşılanan ipotekli alacaklının ‘satış ilanının kendisine tebliğ edilmediğini’ ileri sürerek ihalenin feshini isteyemeyeceğini”[120]
-“Teminatın kabul edilmemesi nedeniyle ihaleye girmesine engel olunan kişinin ihalenin feshi isteminin ‘ihale yapılan kişinin süresinde ihale bedelini yatırmaması yüzünden ihalenin feshedilmiş olması nedeniyle- kabul edilmemesinde yasaya aykırılık bulunmadığı-nı”[121]
-“Taşınmazı ilk ihalesinde satın almış olan alıcının bu ihalenin satış memurunca bozulmasından sonra yapılan yeni ihalenin bozulmasını istemekte yararının bulunduğunu”[122]
-“Bir bölümü istimlak sahası içinde kalan taşınmazın, tahmin edilen değerinin üstünde satılmış olması halinde, şikayetçinin ihale ile ne gibi zarar uğradığını kanıtlamadıkça ihalenin feshini isteyemeyece-ğini”[123]
-“Alacaklı, borçlu ve taşınmaz üzerinde taşınmaz üzerinde ayni hakkı bulunan kişilerin ihalenin bozulmasını istemekte yarar sahibi olduklarını”[124]
b e l i r t m i ş t i r …
B-Şikayet edilen: İsviçre’de, şikayette “icra ve iflas organının” ve genellikle, icra memurunun t a r a f o l d u ğ u görüşü yaygındır.[125] Orada, şikayet dilekçesinin bir örneği icra memuruna tebliğ edilerek, buna cevap vermesi istenmektedir. İcra memuru, hem şikayet dilekçesine karşı “cevap dilekçesi” vermekte hem de tetkik merciindeki duruşmaya gelerek, lehine şikayet konusu işlemi yaptığı taraf ile birlikte yaptığı işlemi savunmaktadır.[126]
Bizde ise, bu husus duraksama konusu olmuştur. Bir görüşe göre[127], şikayet olunan, şikayet konusu işlemi yapan icra ve iflas organıdır. İcra müdürü gibi, “iflas idaresi” (İİK. mad. 227), “alacaklılar toplanması” (İİK. mad. 225) ve “konkordato komiseri” (İİK. mad. 287/III)’de, yaptıkları işlemler şikayet konusu edilince, şikayet edilen durumundadır.
A y r ı c a, şikayet konusu işlem yararına yapılmış olan taraf da, zorunlu olarak, “şikayet olunan” durumundadır.
Diğer bir görüşe göre[128] ise; şikayet, icra müdürünün ya ada icra organlarının işlemin tartışılmasını ifade ettiği ve bu işlemlerin bozulmasını veya düzeltilmesini amaçladığı halde, icra memuru burada taraf olarak yer almamaktadır. Ancak, tetkik mercii, incelemesini yaparken, memurdan açıklayıcı bilgi alabilir. Bu nedenle, şikayette, şikayet konusu işlem lehine olan kimse “taraf” olarak yer alır.
Üçüncü bir görüşe göre[129] ise; şikayette “karşı taraf” olarak ne işlemi yapan icra organı ve ne de işlemde yararı bulunan kişilerin gösterilmesi zorunlu (gerekli) değildir. Ancak şikayeti inceleyen tetkik mercii, işlemi yapan icra memurunu veya işlemde yararı bulunan kişileri dinleyebilir.
Yüksek mahkeme, bu konu ile ilgili olarak;
-“Şikayetlerde icra müdürünün değil, ilgililerin -yani; ‘alacaklı’ ve ‘borçlu’nun hasım gösterilmesi eğer gösterilmemiş-lerse, şikayete dahil edilmeleri gerekeceğini”[130]
-“‘Haczin kaldırılması’ isteminin (şikayetinin) hasımsız olarak incelenemeyeceğini”[131]
-“‘Tebligatın usulsüzlüğü’ne dair şikayet dilekçesinde alacaklının hasım gösterilmesi zorunluluğu bulunmadığını”[132]
-“Şikayet dilekçesinde hasım gösterilme zorunluluğunun bulunmadığını”[133]
-“‘Haczin kaldırılması’ isteminin (şikayetinin) hasımsız olarak incelenemeyeceğini”[134]
-“Şikayetlerde, icra müdürlüğünün hasım (‘karşı taraf’ olarak) gösterilemeyeceğini”[135]
-“Alacağın temlikinden sonra, yapılacak şikayetlerin yeni alacaklıya yöneltilmesi gerektiğini”[136]
-“Haczedilmezlik şikayetinden sonra, dosyadaki alacağın başkasına devredilmesi halinde, şikayetçi –borçlunun yeni alacaklıyı davaya (şikayete) dahil edebileceği gibi, yeni alacaklıya karşı yeniden dava açabileceğini (bu durumda, yeni davanın ‘şikayetin’ süresinde yapılmış sayılacağını)” [137]
-“İtiraz tarihinde alacağın başkasına temlik edilmiş olması halinde, alacağı temellük edenin (devralanı) de duruşmaya çağrılması gerekeceğini”[138]
-“Şikayetlerde icra müdürünün değil ilgililerin -yani; ‘alacaklı’ ‘alıcı’ ve ‘borçlu’ nun hasım gösterilmesi gerekece-ğini”[139]
-“Kıymet takdirine karşı şikayetlerde icra memurunun değil alacaklının ‘hasım’ götserilmesi gerekeceğini”[140]
-“Şikayetten amaç, icra işlemlerinin düzeltilmesi olup, ilgililerin dilekçede yanliş gösterilmesinin, şikayetin husumet yönün-den reddini gerektirmediğini” [141]
-“Şikayet bir ‘dava’ olmadığından, şikayet dilekçesinde ilgililerin yanlış gösterilmesinin, şikayetin ‘husumet yönünden’ reddini gerektirmeyeceğini” [142]
-“İhalenin feshinde kimlerin ‘karşı taraf’ olabileceği” ile ilgili olarak;
-“İhalenin feshi istemi ‘şikayet’ niteliğinde olduğundan, ‘dava’ prosedürü uygulanmayacağı ve bu nedenle ihalenin feshi isteminde tüm ilgililerin ‘karşı tarafla feshi isteminde tüm ilgililerin ‘karşı taraf’ olarak gösterilmemiş olmasının, şikayetin reddini gerektirmeyeceğini”[143]
-“‘Ortaklığın -dava konusu şeyin satılarak- giderilmesi’ ilamına dayalı olarak yapılan ihalelerin feshi için açılan davalarda ‘alıcı’ ile ‘tüm hissedarlar’ın karşı taraf olarak gösterilmesi (gösterilmemişse; bu kişilerin davaya dahil ettirilmesi) gerekeceğini”[144]
-“İcra dairesince yapılan ihaleler hakkında, tetkik merciinde açılacak ihalenin bozulması davasında; borçlu alacaklı ve alıcının karşı taraf olarak gösterilmesi (gösterilmemişse; davaya dahil ettirilmesi) gerekeceğini”[145]
-“Satış İlanının yasaya uygun düşmeyen biçimde düzenlenerek taşınmazın satışa çıkarılmış olması halinde, ‘alıcı’ ‘karşı taraf’ olarak gösterilmemiş olsa dahi, ihalenin feshine karar verilmesi gerekeceğini (‘alıcı’nın; bu durumda ‘karşı taraf’ olarak gösterilmemiş olmasının, sonuca etkili olmayacağını)” [146]
-“İcra memuru aleyhine açılan ihalenin feshi davasında, davacının gerçek hasımlara davayı yöneltmesi sağlandıktan sonra, gerekli kararın verilmesi gerekeceğini” [147]
-“Satış ilanının davacıya hatalı tebliği halinde, ihalenin feshi davasında ‘alıcı’ ‘davalı’ olarak gösterilmemiş olsa dahi, ihalenin feshine karar verilmesi gerekeceğini (‘Alıcı’nın davalı olarak gösterilmemiş olmasının, sonuca etkili olmayacağını)” [148]
-“İhalenin feshi davasının yanlış hasım aleyhine açılmış olması halinde, davanın sırf bu nedenle reddedilemeyeceğini, mercice davacı – borçluya ‘alacaklı ve alıcının hasım götserilmesi için’ süre verilmesi gerekeceğini” [149]
-“‘Sıra cetveli’ne yönelik şikayetlerde kimlerin ‘karşı taraf’ olabileceği” ile ilgili olarak;
-“Sıra cetveline yönelik şikayetlerde, sırasına itiraz edilen -yapılan şikayetten hukuki durumu etkilenecek olan- alacaklı ya da alacaklıların ‘karşı taraf ‘ olarak gösterilmesi (eğer gösterilmemişse; tetkik merciince bu kişilerin duruşmaya çağrılması) gerekeceğini” [150]
-“Sıra cetveline yönelik şikayetin, sırasına itiraz edilen alacaklı yerine borçlu hasım gösterilerek, karara bağlanamayacağını” [151]
-“Sıra cetveline yönelik şikayeti sırasında, davalı alacaklının ölmesi halinde, tetkik merciince ölen davalının aile nüfus kayıt tablosunun –Nüfustan- getirtilip, mirasçılarının davaya dahil ettirilerek davaya devam edilmesi gerekeceğini” [152]
-“‘Sıra cetvelinin düzeltilmesi’ne ilişkin şikayetin, hasımsız olarak görülüp sonuçlandırılamayacağını” [153]
-“Sıra cetveline yönelik şikayetlerde, icra müdürlüğünün ‘hasım’ olarak gösterilemeyeceğini” [154]
b e l i r t m i ş t i r …
Kanımızca; şikayette, icra ve iflas dairesinin işleminin “yasaya aykırı olduğu” ya da “olaya uygun bulunmadığı” veya “bir hakkı yerine getirmediği” ya da “sebepsiz yere sürüncemede bıraktığı” i l e r i s ü r ü l d ü ğ ü n d e n, şikayet konusu işlemi yapan icra müdürlüğünün zorunlu olarak “şikayet olunan taraf” olarak dilekçede gösterilmesi gerekir. Şikayet dilekçesi -İsviçre’de olduğu gibi- icra müdürüne gönderilmeli ve kendisinin buna yazılı olarak cevap vermesi” ya da duruşmaya gelip “cevabını duruşma tutanağına geçirtmesi” istenmelidir.[155] “İcra memurlarının, duruşmalara girip çıkmalarının icra dairelerini işlerini aksatacağı” söylenebilirse de, duruşma gününden önce, icra memuru yazılı cevabını dosyaya koymak suretiyle, duruşmaya girmeyebileceğinden bu sakınca ortadan kalkmış olacaktır. Ayrıca “şikayet konusu işlemi niçin o şekilde yaptığını” kendisinden sormak, olayın aydınlanmasında yarar sağlayabileceği gibi, icra memurlarını daha dikkatli çalışmaya yöneltip hesabını verebileceği, gerekçesini açıklayabileceği işlemleri yapmaya zorlaması bakımından da yararlı olacaktır.
Nitekim, 4949 sayılı ve 17.7.2003 tarihli kanun ile İcra ve İflas Kanununda yapılan son değişiklikte, İcra ve İflas Kanununun 18. maddesinin üçüncü fıkrası “aksine hüküm bulunmayan hallerde tetkik mercii, şikayet konusu işlemi yapan icra dairesinin açıklama yapmasını… takdir eder….” şekline dönüştürülerek, tetkik mercii hakimine -kaynak İsviçre Kanununda olduğu gibi- “şikayete konu işlemi yapan icra dairesinin görüşünü alma” olanağı tanınarak, icra müdürünün / yardımcısının yaptığı işlemi -niçin o şekilde yaptığını- açıklaması ve böylece hem onun işlemlerinde daha titiz davranması ve hem de şikayet konusu işlemin gerekçesini öğrenen hakimin daha isabetli karar vermesi sağlanmak istenmiştir.[156]
Bazı şikayet türlerinde sadece “icra müdürlüğü” karşı taraf olarak gösterilmeli ve bu tip şikayetler, duruşma açılmadan evrak üzerinde incelenip sonuçlandırılmalıdır. Örneğin; hesap tablosuna, hesap tablosundaki faiz miktarına, senedin kambiyo senedi niteliğine, satışlarda ilan koşullarına uyulmadığına, ilamın içeriğine aykırı işlemlere ilişkin şikayetlerin böyle incelenmesi yerinde olacaktır.
Buna karşın, bazı şikayetlerde “icra müdürlüğü” y a n ı n d a “şikayet konusu işlemden yararlanan kişi” de şikayet dilekçesinde k a r ş ı t a r a f olarak gösterilmelidir. Örneğin; haczedilen taşınır ya da taşınmaza takdir edilen kıymete, haczedilen şeyin -örneğin; mesken ya da kendisinin ve ailesinin geçimi için zorunlu olduğu için- haczedilemeyeceğine, yapılan ihaleye fesat karıştırdığı için ihalenin feshine vs. yönelik şikayetlerde “icra memuru” y a n ı n d a “borçlu, alacaklı ya da üçüncü kişi”nin de “karşı taraf” olarak yer alması gerekir.
U y g u l a m a d a durum az önce belirttiğimizden biraz farklıdır. Gerçekten, şikayet için yapılan başvurularda -şikayetin konusuna göre- ya sadece “icra müdürlüğü” (örneğin; hesap tablosundaki hesap hatalarına, faiz miktarına ilişkin şikayetlerde) ya da sadece “şikayet konusu işlemin lehine yapıldığı (bundan faydalanan) taraf” (örneğin; takdiri kıymete, haczedilmezliğe, ihalenin bozulmasına ilişkin şikayetlerde) karşı taraf olarak gösterilmektedir.
Şikayetin haklı görülüp, tetkik merciince şikayet konusu işlemin b o z u l m a s ı (iptal edilmesi) ya ada d ü z e l t i l m e s i halinde, şikayetçinin kendisini vekille temsil ettirmiş olması halinde, şikayetçi lehine yargılama gideri olarak “vekalet ücreti” de hükmedileceğinden, şikayette kimlerin taraf olacağı sorunu uygulamada çok önem taşımaktadır. Bugün uygulamada, sırf karşı taraftan “vekalet ücreti” alabilmek için, aslında “evrak üzerinde” yapılacak inceleme ile sonuçlandırılabilmesi mümkün olan şikayetler, şikayet dilekçesinde, “karşı taraf” olarak ‘şikayet konusu işlemden yararlana kişi’ gösterildiği için, d u r u ş m a l ı o l a r a k incelenmekte ve şikayetin kabulü halinde, vekalet ücretine hükmedilmektedir. Halbuki İİK. mad. 18/III’ün açık hükmü karşısında, tetkik mercii, şikayet üzerine, duruşma yapıp yapmayacağına karar verip, şikayet dilekçesinde “karşı taraf” olarak alacaklı, borçlu ya da üçüncü kişinin gösterilmiş olmasına rağmen, gereksiz yere duruşma yapmadan evrak üzerinde yapacağı inceleme ile yetinip, şikayeti halledebilir. Ancak uygulamada, maalesef, işlerin çokluğu nedeniyle, dilekçe metni dahi okunmadan s a d e c e “karşı taraf” olarak birisinin gösterilmiş olduğuna bakılıp, duruşma açılmaktadır. Bu uygulama, hem zaman, hem emek kaybına neden olmakta, hem de, şikayetçi lehine “fazla” ücret takdirine yol açmaktadır. “Fazla ücret takdirine yol açmaktadır” diyoruz, çünkü kanımızca evrak üzerinde yapılan inceleme için “şikayetin kabulüne” karar verilen hallerde de şikayetçi vekili için şikayetçi yararına Avukatlık Ücret Tarifesinin hükümlerine göre[157] vekalet ücreti takdir edileceğinden[158] ancak bu ücret, “duruşmalı işler”dekinden daha az olduğundan, her şikayet duruşmalı olarak görülürse, şikayetçi lehine, tarifenin amaçladığından daha fazla ücret takdir edilmiş olacaktır. Ancak uygulamada “evrak üzerinde” yapılan inceleme ile karar verilen durumlarda, şikayetçi lehine vekalet ücreti takdir edilmediğinden[159] “hiç vekalet ücreti almamaktansa duruşma halinde daha uzun zamanda uyuşmazlık sonuçlansa da vekalet ücreti almak” daha fazla tercih edilmektedir. Bu nedenle, “evrak üzerinde” yapılan incelemelerde de, haklı çıkan şikayetçi lehine “vekalet ücreti”ne hükmetmek, şikayetlerin duruşmalı olarak istenmesini hayli azaltacak ve ayrıca böylece, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin amacı doğrultusunda karar verilmiş olacaktır.
Buraya kadar açıklamaya çalıştığımız hususlar, yasa koyucunun “şikayete kimin taraf olacağını” açıkça düzenlememiş olmasından kaynaklanmaktadır. Bu b o ş l u ğ u n önerdiğimiz şekilde doldurulmasında en büyük görev kuşkusuz Yargıtay 12. Hukuk Dairesine düşmektedir. Şikayetin niteliğine göre bazılarında sadece “icra müdürlüğü”nün, bazılarında ise hem “icra müdürlüğü” ve hem de “şikayet konusu işlemden yararlanan kişi”nin (alacaklı, borçlu ya da üçüncü kişi) şikayette t a r a f o l a r a k yer alacağının kabulü, hem ülke çapında yasanın yeknesak biçimde uygulanmasını sağlayacak ve hem de bu konuda, hak sahipleri ile hukukçuların duraksamalarına yön verecektir.
Böylece, “icra memuru” y a s a l t a r a f olarak şikayette yer almış olacağından, şikayet konusu işlemin bozulması (iptali) ya da düzeltilmesi halinde, şikayetçi lehine yargılama gideri (ve vekalet ücreti)ne hükmedilemeyecek, buna karşın, şikayet konusu işlem lehine yapılmış ve bundan yararlanmakta olan kişiye “karşı taraf” olarak, icra memuru yanında yer verilmesinin z o r u n l u b u l u n d u ğ u d u r u m l a r d a, şikayetin kabulü halinde -işlemin bozulmasına ya da düzeltilmesine neden olduğu için- yargılama giderlerinin (ve bu arada vekalet ücretinin) bu taraftan alınmasına karar verilecektir.
Bu konuyla ilgili olarak şu hususu da belirtelim ki, şikayette amaç, “hatalı olan icra işlemlerinin düzeltilmesi” olduğundan ve şikayet bir “dava” olmayıp “icra ve iflas hukukuna özgü bir yasa yolu” olduğundan, ilgililerin şikayet dilekçesinde yanlış gösterilmesi, şikayetin “husumet yönünden” reddedilmesini gerektirmez.[160]
Not: Bu makale (Legal Hukuk Dergisi, Aralık 2003, sayı:12, s:3021)de yayınlanmıştır.
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Bknz: UYAR, T. “İcra Hukukunda Şikayetin Hukuki Niteliği” (Yakında yayınlanacak makalemiz, Dipn. 4 civarı)
[2] Bknz: UYAR, T. “İcra ve İflas Hukukunda Şikayet Sebepleri” (Türkiye Barolar Birliği Dergisi’nde yayınlana-cak makalemiz) AÇIKLAMA: A, B, C, D.
[3] Bknz: 12. HD. 21.12.1987 T. 1594/13387
[4] Bknz: 12. HD. 19.3.2002 T. 4402/5617; 21.5.2001 T. 8029/8939; 6.4.2001 T. 4954/5899; 6.4.2000 T. 9200/12100; 19.1.1993 T. 11394/689; 27.9.1988 T. 12912/10406; 22.9.1988 T. 12816/10199; 18.5.1987 T. 10323/6561
[5] Ayrıntılı bilgi için bknz: UYAR, T. İcra Hukukunda Haciz, 1990, 2. Bası, s:302 vd. “dipn. 27 vd.”
[6] Bu konuda ayrıca bknz: UYAR, T. age. s:316 “dipn. 123”
[7] Bknz: 12. HD. 16.11.1989 T. 10855/13954
[8] Bknz: ÜSTÜNDAĞ, S. İcra Hukuku Esasları, 1995, s:57
[9] Bknz: KURU, B. İcra ve İflas Hukuku, C:1, 1988, s:92 – ÜSTÜNDAĞ, S. age. s:61 – MUŞUL, T. İcra Hukuku, 2001, s:118
[10] Karş: POSTACIOĞLU, İ. İcra Hukukunun Esasları, 1982, s:62
[11] Bknz: POSTACIOĞLU, İ. age. s:63 – KURU, B. age. s:92
[12] Bknz: 12. HD. 2.3.1987 T. 15654/2889
[13] Bu konuda ayrıntılı açıklama için bknz: UYAR, T. “İcra Hukukunda Şikayet Süresi (İİK. 16/I, c:2, 16/II)” isimli yakında yayınlanacak olan makalemiz, Açıklama: I, dipn. 9-10 civarı
[14] Bknz: 12. HD. 23.10.1987 T. 14719/10629; 17.5.1973 T. 5118/5243
[15] Bknz: 12. HD. 3.4.2003 T. 3903/7101; 17.2.2003 T. 1996/2496; 24.1.2003 T. 28036/961 vb.
[16] Bknz: 12. HD. 24.10.2002 T. 23707/21709
[17] Bknz: 12. HD. 18.10.2002 T. 19629/21244; 7.6.2001 T. 9607/10084
[18] Bknz: 12. HD. 9.5.2002 T. 8447/9777
[19] Bknz: 12. HD. 19.3.2002 T. 4402/5617
[20] Bknz: 12. HD. 21.5.2001 T. 8029/8939
[21] Bknz: 12. HD. 24.4.2001 T. 5911/6973; 19.6.2000 T. 9757/10150; 11.4.2000 T. 4880/5679 vb.
[22] Bknz: 12. HD. 6.4.2001 T. 4954/5899; 8.11.1993 T. 13283/17285; 19.10.1990 T. 3188/10200 vb.
[23] Bknz: 12. HD. 30.3.2001 T. 3217/5519
[24] Bknz: 12. HD. 9.2.2001 T. 1363/2365
[25] Bknz: 19. HD. 10.11.2000 T. 6471/7654; 30.4.1998 T. 1877/2941; 5.12.1996 T. 5233/10908 vb.
[26] Bknz: 12. HD. 11.7.2000 T. 11136/11746; 26.5.1999 T. 6195/6815
[27] Bknz: 12. HD. 6.4.2000 T. 9200/12100; 27.1.1999 T. 1998-14754/252; 22.5.1997 T. 5621/5943 vb.
[28] Bknz: 12. HD. 22.2.2000 T. 1443/2924
[29] Bknz: 12. HD. 7.4.1999 T. 3780/4344
[30] Bknz: 12. HD. 23.10.1997 T. 9904/11406
[31] Bknz: 12. HD. 26.3.1997 T. 3398/3741
[32] Bknz: 12. HD. 5.2.1997 T. 779/1178
[33] Bknz: 12. HD. 10.4.1996 T. 4171/4997
[34] Bknz: 12. HD. 29.11.1993 T. 14639/18681
[35] Bknz: 12. HD. 19.10.1993 T. 11825/15908
[36] Bknz: 12. HD. 19.1.1993 T. 1992-11394/689; 7.2.1984 T. 1983-10928/1174
[37] Bknz: 12. HD. 24.9.1992 T. 3493/10795
[38] Bknz: 12. HD. 16.11.1989 T. 10855/13954
[39] Bknz: 12. HD. 21.12.1987 T. 1594/13387
[40] Bknz: 12. HD. 2.3.1987 T. 1986-15654/2889
[41] Bknz: 12. HD. 18.1.1983 T. 1982-10133/177
[42] Bknz: 12. HD. 15.3.1982 T. 1958/1969
[43] Bknz: 12. HD. 22.2.1982 T. 533/1370
[44] Bknz: 12. HD. 28.9.1981 T. 3792/7049
[45] Bknz: 12. HD. 9.6.2003 T. 10756/13489
[46] Bknz: 12. HD. 22.5.2003 T. 9601/11678
[47] Bknz: 12. HD. 13.5.2003 T. 8052/10819; 13.3.2003 T. 2680/5192; 28.2.2003 T. 2431/3880 vb.
[48] Bknz: 12. HD. 9.5.2003 T. 7617/10582; 9.4.2001 T. 5007/5960
[49] Bknz: 12. HD. 30.12.2002 T. 26056/27944; 31.10.2002 T. 20799/21942; 13.2.2001 T. 1594/2672 vb.
[50] Bknz: 12. HD. 16.12.2002 T. 25455/26589
[51] Bknz: 12. HD. 21.11.2002 T. 23583/24382
[52] Bknz: 12. HD. 22.10.2002 T. 20160/21429
[53] Bknz: 12. HD. 22.10.2002 T. 20181/21445
[54] Bknz: 12. HD. 8.10.2002 T. 18764/20361
[55] Bknz: 12. HD. 17.9.2002 T. 16444/17059; 13.2.2001 T. 1627/2628; 16.10.2000 T. 14575/15153 vb.
[56] Karş: İİD. 23.10.1953 T. 4911/5100
[57] Bknz: 12. HD. 2.5.2002 T. 7890/9259
[58] Bknz: 12. HD. 19.2.2002 T. 2663/3597; 7.5.2001 T. 6568/17905; 2.4.1997 T. 3727/4073 vb.
[59] Bknz: 12. HD. 12.6.2001 T. 9428/10455
[60] Bknz: 12. HD. 16.3.2001 T. 3233/4527; 27.4.1999 T. 4846/5357; 14.5.1997 T. 5248/5593 vb.
[61] Bknz: 12. HD. 12.3.2001 T. 3292/4135; 7.4.1999 T. 3786/4349; 23.10.1997 T. 9065/11404
[62] Bknz: 12. HD. 27.2.2001 T. 2295/3702; 9.4.1997 T. 4211/4378
[63] Bknz: 12. HD. 23.2.2001 T. 2584/3468; 13.2.2001 T. 2054/2606; 26.12.1985 T. 5840/1159
[64] Bknz: 12. HD. 19.1.2001 T. 2000-20486/565; 9.6.2000 T. 8439/9674; 15.11.1999 T. 13683/14273 vb.
[65] Karş: 12. HD. 2.3.1993 T. 1992-14084/3888; 7.6.1991 T. 5716/7448
[66] Bknz: 12. HD. 20.11.2000 T. 17513/17877; 12.9.2000 T. 11419/12582; 1.5.2000 T. 6171/7064
[67] Bknz: 12. HD. 2.10.2000 T. 12940/14123; 20.6.1995 T. 9138/9160
[68] Bknz: 12. HD. 29.9.2000 T. 12475/13873
[69] Bknz: 12. HD. 26.9.2000 T. 11840/13665
[70] Bknz: 12. HD. 12.9.2000 T. 11637/12534
[71] Bknz: 12. HD. 29.6.2000 T. 10090/10908; 27.5.1998 T. 4670/6092; 31.3.1997 T. 3691/3924
[72] Karş: 12. HD. 14.3.1987 T. 5260/2964; 23.5.1984 T. 4090/6562
[73] Bknz: 12. HD. 12.6.2000 T. 9294/9697; 29.5.2000 T. 8004/8772; 26.5.1998 T. 4226/597
[74] Bknz: 12. HD. 3.4.2000 T. 4328/5032; 21.1.1993 T. 1992-11522/892; 8.10.1992 T. 10035/11497
[75] Bknz: 12. HD. 3.4.2000 T. 4452/5070; 27.10.1997 T. 10948/11590; 9.11.1995 T. 15248/15559
[76] Karş: 12. HD. 27.10.1992 T. 11651/12850; 25.9.1990 T. 11537/14298
[77] Bknz: 12. HD. 8.2.2000 T. 2281/3236; 21.2.1995 T. 1332/2356
[78] Bknz: 12. HD. 7.2.2000 T. 1091/1661
[79] Bknz: 12. HD. 24.1.2000 T. 40/692
[80] Bknz: 12. HD. 2.11.1999 T. 12753/13345
[81] Bknz: 12. HD. 1.10.1999 T. 11137/11490; 25.3.1999 T. 3918/4036
[82] Bknz: 12. HD. 26.4.1999 T. 5025/5282
[83] Bknz: 12. HD. 14.10.1998 T. 9574/10805; 22.1.1991 T. 1990-3998/517
[84] Karş: 12. HD. 19.10.1995 T. 15224/14007
[85] Bknz: 12. HD. 10.11.1997 T. 12185/12464
[86] Bknz: 12. HD. 2.12.1996 T. 14733/15098; 14.4.1992 T. 1991-10754/4818
[87] Bknz: 12. HD. 28.11.1996 T. 14642/15039; 3.10.1988 T. 1934/10739
[88] Bknz: 12. HD. 7.10.1996 T. 11149/11843
[89] Bknz: 12. HD. 15.2.1996 T. 1554/2284
[90] Bknz: 12. HD. 30.11.1995 T. 15803/17034
[91] Bknz: 12. HD. 9.11.1995 T. 15937/15590
[92] Bknz: 12. HD. 9.11.1995 T. 15937/15590
[93] Bknz: 12. HD. 27.10.1995 T. 13451/14631; 2.7.1987 T. 7616/8197
[94] Bknz: 12. HD. 27.12.1994 T. 17053/16884
[95] Bknz: 12. HD. 7.7.1994 T. 8782/9326
[96] Bknz: 12. HD. 31.3.1994 T. 3599/4327; 21.3.1994 T. 3320/3604; 24.1.1994 T. 546/797
[97] Bknz: 12. HD. 30.9.1993 T. 9460/14379; 13.3.1978 T. 2211/2349
[98] Bknz: 12. HD. 29.1991 T. 1990-10385/1653
[99] Bknz: 12. HD. 24.10.1990 T. 9742/10455; 6.5.1985 T. 14404/4261
[100] Bknz: 12. HD. 22.9.1989 T. 6749/11006; 5.10.1988 T. 9198/10859
[101] Bknz: 12. HD. 6.6.1989 T. 1988-13807/8359; 6.7.1987 T. 1986-11979/8312; 11.6.1987 T. 1986- 11248/7454
[102] Bknz: 12. HD. 29.9.1987 T. 9843/9493; 3.12.1979 T. 8702/9240
[103] Bknz: 12. HD. 22.1.1987 T. 1986-5175/493
[104] Bknz: 12. HD. 17.6.1986 T. 13340/7001
[105] Bknz: 12. HD. 3.6.1986 T. 1985-13134/6648; 28.4.1986 T. 3263/4750
[106] Bknz: 12. HD. 10.3.1986 T. 1985-8730/2605
[107] Bknz: 12. HD. 12.11.1985 T. 3311/9386
[108] Bknz: 12. HD. 1.7.1985 T. 650/6471
[109] Bknz: 12. HD. 19.2.1985 T. 328/1104
[110] Bknz: 12. HD. 2.11.1984 T. 10442/11158
[111] Bknz: 12. HD. 24.5.1984 T. 4013/6589
[112] Bknz: 12. HD. 28.12.1983 T. 9833/11227; 29.11.1982 T. 8457/8802
[113] Bknz: 12. HD. 14.11.1983 T. 9768/8886
[114] Bknz: 12. HD. 21.4.1983 T. 1918/310
[115] Bknz: 12. HD. 21.2.1983 T. 10604/16799
[116] Bknz: 12. HD. 8.11.1982 T. 7858/8101
[117] Bknz: HGK. 3.3.1982 T. 1981-12-768/197
[118] Bknz: 12. HD. 4.5.1981 T. 3074/4424
[119] Bknz: 12. HD. 27.4.1981 T. 2791/4225
[120] Bknz: 12. HD. 12.3.1981 T. 354/2385
[121] Bknz: 12. HD. 10.4.1980 T. 383/3342
[122] Bknz: 12. HD. 15.11.1979 T. 8235/8727
[123] Bknz: 12. HD. 17.9.1979 T. 6398/6852
[124] Bknz: 12. HD. 7.7.1977 T. 6676/6921
[125] Bknz: ÜSTÜNDAĞ, S. age. s:61
[126] Bknz: KURU, B. İcra Hukuku, 1965, s:38, dipn. 15
[127] Bknz: KURU, B. age. s:92 – ANSAY, S. Ş. Hukuk, İcra ve İflas Usulleri, 1960, s:29 – SEVİĞ, V. R. Türk İcra ve İflas Kanunu, 1966, s:29 – ARAR, K. İcra ve İflas Hükümleri, C:1, İcra, 1944, s:32 – BEKİŞOĞLU, D. İcra Hukukunda Şikayet (ADANA İk. Tic. İl. Ak. D. 1974/3, s:329) – ULUKAPI, Ö. İcra ve İflas Hukuku, 2001, s:19
[128] Bknz: POSTACIOĞLU, İ. age. s:75 – BERKİN, N. İcra Hukuku Rehberi, 1980, s:395, 399 aynı görüşte; ÖZCENGİZ, M. Tetkik Merci, 1975, s:20 – İNAN, Y. Z. İcra Takibinde Şikayet ve İtirazlar, 1973, s:82 – ERTEM, S. İcra ve İflas Kanunundan Önemli Bahisler, s:23
[129] Bknz: ARSLAN, R. İcra – İflas Hukukunda İhale ve İhalenin Feshi, 1984, s:183 – PEKCANITEZ, H. İcra – İflas Hukukunda Şikayet, 1986, s.110
[130] Bknz: 12. HD. 27.11.2000 T. 18120/18380; 16.6.2000 T. 8121/10025; 17.5.1999 T. 6295/6463 vb.
[131] Bknz: 12. HD. 13.5.1999 T. 5927/6294; 1.4.1991 T. 1990-11318/4153; 18.1.1983 T. 1982-10133/177 vb.
[132] Bknz: 12. HD. 23.9.1994 T. 10316/11053
[133] Bknz: 12. HD. 8.3.1993 T. 1992-15740/4321
[134] Bknz: 12. HD. 1.4.1991 T. 1990-11318/4153; 18.1.1983 T. 1982-10133/177
[135] Bknz: 12. HD. 12.6.1989 T. 1988-14372/8784
[136] Bknz: 12. HD. 6.10.1987 T. 1986-13040/9771
[137] Bknz: 12. HD. 26.3.1987 T. 1986-8343/4120
[138] Bknz: 12. HD. 19.2.1987 T. 1986-6976/2286
[139] Bknz: 12. HD. 16.6.1980 T. 3553/5179
[140] Bknz: 12. HD. 23.1.1980 T. 9913/395
[141] Bknz: 12. HD. 24.5.1976 T. 4346/6550
[142] Bknz: IID.15.12.10970 T. 12868/12592
[143] Bknz: 12. HD. 26.3.2002 T. 5030/6200
[144] Bknz: 12. HD. 10.11.2000 T. 15217/17157; 30.6.2000 T. 9743/11052; 8.5.2000 T. 6712/7533
[145] Bknz: 12. HD. 19.6.2000 T. 9791/10144; 4.4.2000 T. 3877/5090; 17.2.2000 T. 1789/2657
[146] Bknz: 12. HD. 27.2.1986 T. 1985-8512/2206
[147] Bknz: 12. HD. 1.7.1985 T. 384/6384
[148] Bknz: 12. HD. 25.6.1985 T. 1040/6253
[149] Bknz: 12. HD. 28.6.1984 T. 7217/8283
[150] Bknz: 19. HD. 22.11.2001 T. 6387/7699; 29.3.2001 T. 1051/2297; 18.1.2001 T. 2000-9013/338 vb.
[151] Bknz: 19. HD. 24.6.1999 T. 4046/4399; 25.12.1992 T. 11277/69114; 3.2.1992 T. 27/33
[152] Bknz: 19. HD. 12.6.1997 T. 4050/6104
[153] Bknz: 19. HD. 15.12.1995 T. 10556/11229; 13.12.1994 T. 9188/12470; 20.11.1992T. 10007/6060 vb.
[154] Bknz: 19. HD. 18.11.1994 T. 8616/11225
[155] Bu görüşün eleştirisi için bknz: BERKİN, N. age. s:395 dipn. 1
[156] Bknz: UYAR, T. “4949 sayılı ve 17.7.2003 tarihli İcra ve İflas Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun Getirdiği Yenilikler” (Türkiye Barolar Birliği Dergisi, Kasım/Aralık, 2003, s:162)
[157] Bknz: Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi, İkinci Kısım, 2. Bölüm, No:2
[158] Ayrıntılı bilgi için bknz: UYAR, T. Tetkik Merciinde Yargılama Usulü (Yar. D. 1980/3, s:352 vd.)
[159] Ayrıntılı bilgi için bknz: UYAR, T. agm. s:352
[160] Bknz: İİD. 15.12.1970 T. 12868/12529