Kesinleşmeden İcraya Konulamayacak İlamlar
Gönderilme zamanı: 27 Kas 2021, 02:06
Kesinleşmeden, icraya konulamayan (yani, icraya konulabilmesi için kesinleşmiş olması şart olan) ilamlar (istisnalar) şunlardır:
1) Taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin ilamlar : Taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin ilamlar, kesinleşmedikçe yerine getirilemez (icra edilemez ; HUMK m.443,IV) . Mesela, tapu iptali ve tescil davası, önalım (şuf a) davası davasında verilen ilamlar, kesinleşmeden icra edilemez ; başka misaller :
Taşınmaz üzerindeki bir aynî hak (mesela mülkiyet hakkı) nedeniyle açılan müdahalenin önlenmesi davası hakkında verilen karar, kesinleşmeden icra edilemez .
“Takibin dayanağı ilamın hüküm bölümünde taşınmazın tapu kütüğünün beyanlar hanesinde yazılı olan (Haşan oğlu Ali zilyettir) şerhinin kaldırılmasına karar verildiği görülmektedir. Bu haliyle ilam taşınmazın aynı ile ilgili bulunmaktadır. O halde kesinleşmeden infazının istenmesi mümkün bulunmamaktadır” .
“İlam evlilik birliği içinde edinilen gayrimenkulun katkı payına ilişkindir. Dayanak ilamda davacı talebi gayrimenkulun 1/2 payının adına tesciline olmazsa bedeline yöneliktir. İlamda, tapu iptal (ve) tescil isteminin reddedildiği anlaşıldığına göre dayanak ilam gayrimenkulün aynına ilişkindir. Gayrimenkulün aynına ilişkin ilamlar da kesinleşmeden infaz olunamaz.
Taşınmazın aynına ilişkin ilamlarda yazılı yargılama giderleri (ve bu arada vekalet ücreti), ilamın teferruatından olduğundan, ilamın yargılama giderlerine ilişkin bölümü de hüküm kesinleşmedikçe icraya konulamaz
“İstihkak davasının kabulüne ilişkin karardaki yargılama giderinin tahsili için kararın kesinleşmesi gerekir ise de redde ilişkin karardaki yargılama giderinin tahsili için bu kararın kesinleşmesine gerek yoktur” .
Buna karşılık, taşınmazın aynına ilişkin olmayan (taşınmaz üzerindeki kişisel -şahsî- haklara ilişkin olan) ilamların icraya konulabilmesi için, bunların kesinleşmiş olmasına gerek yoktur; yani, bu ilamlar kesinleşmeden icraya konulabilir.
Kira bedelinin tespiti davası, taşınmazın aynına ilişkin bir dava olmadığından, kira bedelinin tespitine ilişkin mahkeme kararma dayanarak, bu kararın kesinleşmesini beklemeden, genel haciz yolu ile takip (İİK m.58 vd) veya ilamsız tahliye takibi (İİK m.269 vd) yapılabilmelidir. Fakat, Yargıtay, karşı görüştedir ; yani, mahkeme kararı ile tespit edilen kira farkı alacağının ifa zamanının gelmiş sayılması için, kararın kesinleşmiş olması gerektiği görüşündedir. Yargıtay'ın bu görüşünün kanuna aykırı olduğu kanısındayız . Fakat, içtihadı birleştirme kararları mahkemeleri bağlayıcı nitelikte olduğundan, sözü geçen 12.11.1979 günlü İBK yürürlükte kaldığı (değiştirilmediği) sürece, kira bedelinin tespiti kararlan kesinleşmedikçe, bu kararlara dayanarak ilamsız icra (ve tahliye) takibi yapılamaz.
2) Aile ve kişiler hukukuna ilişkin ilamlar : Aile ve kişiler hukukuna (MK m.8-494) ilişkin hükümler (ilamlar) kesinleşmeden icra edilemez.
“HUMK.nun 443/4. maddesi gereğince, ‘... aile ve şahsın hukukuna mütedair hükümler katiyet kesbetmedikçe icra olunamaz’. Anılan maddede belirtilen hükümler, Medenî Kanunun ‘Kişiler Hukuku’ ve ‘Aile Hukuku’ kitaplarında yer alan konulara ilişkin tüm hükümler olmayıp, kişinin doğrudan şahsı ya da ailevî yapısı ile ilgili hukuki durumunda değişiklik yaratan ilamlar ile bu ilamların fer’î (eki) niteliğindeki hükümlerdir (örneğin ad, soyad, yaş tashihi, velayetin nez’i, babalık davası, nesep tashihi, boşanma ve bunun fer’î niteliğindeki hükümler gibi...) .
Çocuk teslimine ve çocukla kişisel ilişki kurulmasına ilişkin ilamlar (m.25, m.25/a) da, kesinleşmedikçe icra edilemez .
Yargıtay, HUMK m.443,IV’deki “şahsın (kişiler) hukuku” deyimini, geniş yorumlamakta ve tüzel kişiler ile ilgili ilamlann da, kesinleşmeden icra olunamayacağına karar vermektedir .
“Fikrî ve sınaî haklar (hukuk) mahkemesinin ürün benzerliği yoluyla tescili tasarımına haksız müdahalenin önlenmesine yönelik olarak oluşan hüküm, HUMK’nun 443/4 maddesi kapsamında şahsın hukukuna ilişkin tescilli hakka tecavüz niteliğinde olduğundan, bu nitelikteki ilamlar kesinleşmeden infaz edilemeyeceği gibi, eklentisi olan yargılama giderleri ve vekalet ücreti de, kesinleşmeden takibe konulamayacağı” .
Kesinleşen boşanma hükmünün icraya konulmasına gerek yoktur. Çünkü, boşanma hükmü bir inşaî hükümdür ve inşaî hükümlerde hukuki durumdaki değişiklik inşaî hükmün kesinleşmesi ile meydana gelir; bu nedenle, eşler boşanma hükmünün kesinleştiği tarihte boşanmış olurlar. Bunun için, boşanma hükmünün nüfus siciline geçirilmiş olması gerekli değildir.
Aile ve kişiler hukukuna ilişkin hükümlerdeki yargılama giderleri ve tazminat (ve bunun faizi), ilamın teferruatından (eklentisinden) olduğundan, ilamın yargılama giderlerine ve tazminata ilişkin bölümü de hüküm kesinleşmedikçe icraya konulamaz ; misal:
“Boşanma ile birlikte verilen maddi ve manevi tazminatın tahsili için takibe konu olan ilamın boşanmaya ilişkin bölümünün kesinleşmesi gerekir. İlamın bu bölümü kesinleşmeden eklentileri niteliğinde olan tazminat ve faizleri istenilemez (HUMK m.443/4)” .
Fakat, nafaka hükümlerinin icrasını isteyebilmek için, bunların kesinleşmesini beklemeye gerek yoktur. Yani, nafaka verilmesine ilişkin bir hükmün temyiz edilmesi, hükmün (ilamın) icrasını durdurmayacağı gibi, Yargıtay (teminat karşılığında bile) nafaka ilamının icrasının durdurulmasına karar veremez (HUMK m.443,III ; İİK m.36,IV); misaller :
“HUMK’nun 443. maddesi hükmü gereğince (boşanma ilamındaki) nafaka ile ilgili bölüm için ilamın kesinleşmesini beklemeden karar tarihinden itibaren faiz isteği ile beraber alacaklının takibe koymasında bir isabetsizlik yoktur” .
“Tedbir niteliğinde hükmedilen nafakanın da takibe konu edilmesinde buna ilişkin hükmün kesinleşmesi aranmaz’’ .
Fakat, Yargıtay yoksulluk ve iştirak nafakası için karşı görüştedir :
“Boşanma ilamı ekinde verilen yoksulluk nafakası, maddî ve manevi tazminatın icra takibine konu edilebilmesi, boşanma ilamının kesinleşmesine bağlıdır” .
“HUMK’nun 443/4 maddesi gereğince aile ve şahsın hukuku ile ilgili hükümler kesinleşmedikçe takibe konu edilemez. Aynca, boşanma kararının eklentisi olan (yoksulluk) ve (iştirak) nafakası da aynı kurala tabi olup, kararm kesinleşmesinden sonra infazı istenebilir” .
“Yoksulluk nafakası, boşanmadan sonraki dönem için hüküm altına alınan nafaka türü olduğundan, boşanma kararı kesinleşmeden icraya konulamayacağı gibi, anılan nafakanın kaldırılmasına dair mahkeme kararı da aynı şekilde kesinleşmeden infaz edilemez” .
Buna karşılık, karı kocanın boşanmasına ilişkin ilamda nafakanın kesilmesine karar verilirse, boşanma hükmü kesinleşmedikçe icra olunamayacağından, nafakanın kesilmesi hakkındaki kısım da ilam kesinleşmedikçe icra olunamaz. Yani, boşanma ilamı kesinleşinceye kadar nafaka kesilemez (ödenmeye devam edilir) .
“Takibin dayanağı ilam, Medenî Kanunun 227 ve devamı maddelerine dayalı katkı payı alacağına ilişkin olup, bu nevi ilamlar konu olarak anılan kanunun “Aile Hukuku” kitabında yer alsa da, tarafların şahsı ya da ailevi yapılarına ilişkin hukuki durumlarında bir değişiklik yaratmayan, sonuçları itibariyle ancak tarafların mal varlığını etkileyebilen, boşanma ilamının fer’î niteliğinde olmayıp ondan bağımsız olan edaya ilişkin ilamlardır. Bu nitelikleri itibariyle de katkı payı alacağına ilişkin ilamların, diğer edaya ilişkin ilamlar gibi, kesinleşmeden icraya konulmaları mümkündür” .
Boşanma kararında hükmedilen “ziynet eşyası bedeli, boşanma kararının ferisi olmayıp, boşanma davasından bağımsız bir dava olduğundan kesinleşmeden takibe konulabilir”
3) Bayrağına ve sicile kayıtlı olup olmadığına bakılmaksızın bütün gemilere ve bunlarla ilgili aynî haklara ilişkin kararlar, kesinleşmedikçe icra edilemez.
4) Yabancı mahkeme ilamlarının (ve yabancı hakem kararlarının) tenfızi hakkındaki kararlar temyiz edilirse, icra durdurulur (temyiz, yerine getirmeyi durdurur; MÖHUK m.57/2) .
5) Sayıştay ilamları, kesinleştikten sonra İİK'na göre infaz olunur (3.12.2010 tarih ve 6085 nolu Sayıştay K.m.53) .
6) Menfî tespit davasını kazanan ve lehine tazminata hükmedilen alacaklı veya borçlu, menfî tespit ilamı kesinleşmedikçe, tazminat (ve yargılama giderleri) için ilamlı icra takibi yapamaz (m.72,IV,c.2 ; 72,V,c.2) .
Menfî tespit davasının geri alma davasına dönüşmesi halinde (m.72,VI) de, ilam kesinleşmeden icra takibi yapılamaz .
7) İİK’nun 89. maddesine göre açtığı menfî tespit davasını kaybetmiş olan üçüncü kişi (banka), zimmetinde sayılan ve mahkûm edildiği tazminatı, ancak menfî tespit davasının reddine ilişkin mahkeme kararının kesinleşmesi üzerine ödemek zorundadır .
Tekrar belirteyim ki, kesinleşmeden icraya konulamayan ilamlardaki yargılama giderleri ve tazminat (ve bunun faizi), ilamın teferruatından (eklentisinden) olduğundan, ilamın yargılama giderlerine ve tazminata ilişkin bölümü de hüküm kesinleşmeden icraya konulamaz .
Kesinleşmeden icraya konulamayacak bir ilam, kesinleşmeden icraya konulursa, borçlu buna karşı icra mahkemesinde (süresiz) şikayet yoluna başvurabilir. Bu şikayet üzerine, icra mahkemesi, ilamlı takibin iptaline karar verir .
Kesinleşmeden icraya konulamayacak olan ilamların, takip tarihinde kesinleşmiş olması gerekir. Takip tarihinde kesinleşmediği halde icraya konulmuş olan bir ilam, takip sırasında kesinleşse bile, şikayet üzerine, ilamlı takip (takip tarihinde ilamın kesinleşmemiş olduğu nedeniyle) iptal edilir.
1) Taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin ilamlar : Taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin ilamlar, kesinleşmedikçe yerine getirilemez (icra edilemez ; HUMK m.443,IV) . Mesela, tapu iptali ve tescil davası, önalım (şuf a) davası davasında verilen ilamlar, kesinleşmeden icra edilemez ; başka misaller :
Taşınmaz üzerindeki bir aynî hak (mesela mülkiyet hakkı) nedeniyle açılan müdahalenin önlenmesi davası hakkında verilen karar, kesinleşmeden icra edilemez .
“Takibin dayanağı ilamın hüküm bölümünde taşınmazın tapu kütüğünün beyanlar hanesinde yazılı olan (Haşan oğlu Ali zilyettir) şerhinin kaldırılmasına karar verildiği görülmektedir. Bu haliyle ilam taşınmazın aynı ile ilgili bulunmaktadır. O halde kesinleşmeden infazının istenmesi mümkün bulunmamaktadır” .
“İlam evlilik birliği içinde edinilen gayrimenkulun katkı payına ilişkindir. Dayanak ilamda davacı talebi gayrimenkulun 1/2 payının adına tesciline olmazsa bedeline yöneliktir. İlamda, tapu iptal (ve) tescil isteminin reddedildiği anlaşıldığına göre dayanak ilam gayrimenkulün aynına ilişkindir. Gayrimenkulün aynına ilişkin ilamlar da kesinleşmeden infaz olunamaz.
Taşınmazın aynına ilişkin ilamlarda yazılı yargılama giderleri (ve bu arada vekalet ücreti), ilamın teferruatından olduğundan, ilamın yargılama giderlerine ilişkin bölümü de hüküm kesinleşmedikçe icraya konulamaz
“İstihkak davasının kabulüne ilişkin karardaki yargılama giderinin tahsili için kararın kesinleşmesi gerekir ise de redde ilişkin karardaki yargılama giderinin tahsili için bu kararın kesinleşmesine gerek yoktur” .
Buna karşılık, taşınmazın aynına ilişkin olmayan (taşınmaz üzerindeki kişisel -şahsî- haklara ilişkin olan) ilamların icraya konulabilmesi için, bunların kesinleşmiş olmasına gerek yoktur; yani, bu ilamlar kesinleşmeden icraya konulabilir.
Kira bedelinin tespiti davası, taşınmazın aynına ilişkin bir dava olmadığından, kira bedelinin tespitine ilişkin mahkeme kararma dayanarak, bu kararın kesinleşmesini beklemeden, genel haciz yolu ile takip (İİK m.58 vd) veya ilamsız tahliye takibi (İİK m.269 vd) yapılabilmelidir. Fakat, Yargıtay, karşı görüştedir ; yani, mahkeme kararı ile tespit edilen kira farkı alacağının ifa zamanının gelmiş sayılması için, kararın kesinleşmiş olması gerektiği görüşündedir. Yargıtay'ın bu görüşünün kanuna aykırı olduğu kanısındayız . Fakat, içtihadı birleştirme kararları mahkemeleri bağlayıcı nitelikte olduğundan, sözü geçen 12.11.1979 günlü İBK yürürlükte kaldığı (değiştirilmediği) sürece, kira bedelinin tespiti kararlan kesinleşmedikçe, bu kararlara dayanarak ilamsız icra (ve tahliye) takibi yapılamaz.
2) Aile ve kişiler hukukuna ilişkin ilamlar : Aile ve kişiler hukukuna (MK m.8-494) ilişkin hükümler (ilamlar) kesinleşmeden icra edilemez.
“HUMK.nun 443/4. maddesi gereğince, ‘... aile ve şahsın hukukuna mütedair hükümler katiyet kesbetmedikçe icra olunamaz’. Anılan maddede belirtilen hükümler, Medenî Kanunun ‘Kişiler Hukuku’ ve ‘Aile Hukuku’ kitaplarında yer alan konulara ilişkin tüm hükümler olmayıp, kişinin doğrudan şahsı ya da ailevî yapısı ile ilgili hukuki durumunda değişiklik yaratan ilamlar ile bu ilamların fer’î (eki) niteliğindeki hükümlerdir (örneğin ad, soyad, yaş tashihi, velayetin nez’i, babalık davası, nesep tashihi, boşanma ve bunun fer’î niteliğindeki hükümler gibi...) .
Çocuk teslimine ve çocukla kişisel ilişki kurulmasına ilişkin ilamlar (m.25, m.25/a) da, kesinleşmedikçe icra edilemez .
Yargıtay, HUMK m.443,IV’deki “şahsın (kişiler) hukuku” deyimini, geniş yorumlamakta ve tüzel kişiler ile ilgili ilamlann da, kesinleşmeden icra olunamayacağına karar vermektedir .
“Fikrî ve sınaî haklar (hukuk) mahkemesinin ürün benzerliği yoluyla tescili tasarımına haksız müdahalenin önlenmesine yönelik olarak oluşan hüküm, HUMK’nun 443/4 maddesi kapsamında şahsın hukukuna ilişkin tescilli hakka tecavüz niteliğinde olduğundan, bu nitelikteki ilamlar kesinleşmeden infaz edilemeyeceği gibi, eklentisi olan yargılama giderleri ve vekalet ücreti de, kesinleşmeden takibe konulamayacağı” .
Kesinleşen boşanma hükmünün icraya konulmasına gerek yoktur. Çünkü, boşanma hükmü bir inşaî hükümdür ve inşaî hükümlerde hukuki durumdaki değişiklik inşaî hükmün kesinleşmesi ile meydana gelir; bu nedenle, eşler boşanma hükmünün kesinleştiği tarihte boşanmış olurlar. Bunun için, boşanma hükmünün nüfus siciline geçirilmiş olması gerekli değildir.
Aile ve kişiler hukukuna ilişkin hükümlerdeki yargılama giderleri ve tazminat (ve bunun faizi), ilamın teferruatından (eklentisinden) olduğundan, ilamın yargılama giderlerine ve tazminata ilişkin bölümü de hüküm kesinleşmedikçe icraya konulamaz ; misal:
“Boşanma ile birlikte verilen maddi ve manevi tazminatın tahsili için takibe konu olan ilamın boşanmaya ilişkin bölümünün kesinleşmesi gerekir. İlamın bu bölümü kesinleşmeden eklentileri niteliğinde olan tazminat ve faizleri istenilemez (HUMK m.443/4)” .
Fakat, nafaka hükümlerinin icrasını isteyebilmek için, bunların kesinleşmesini beklemeye gerek yoktur. Yani, nafaka verilmesine ilişkin bir hükmün temyiz edilmesi, hükmün (ilamın) icrasını durdurmayacağı gibi, Yargıtay (teminat karşılığında bile) nafaka ilamının icrasının durdurulmasına karar veremez (HUMK m.443,III ; İİK m.36,IV); misaller :
“HUMK’nun 443. maddesi hükmü gereğince (boşanma ilamındaki) nafaka ile ilgili bölüm için ilamın kesinleşmesini beklemeden karar tarihinden itibaren faiz isteği ile beraber alacaklının takibe koymasında bir isabetsizlik yoktur” .
“Tedbir niteliğinde hükmedilen nafakanın da takibe konu edilmesinde buna ilişkin hükmün kesinleşmesi aranmaz’’ .
Fakat, Yargıtay yoksulluk ve iştirak nafakası için karşı görüştedir :
“Boşanma ilamı ekinde verilen yoksulluk nafakası, maddî ve manevi tazminatın icra takibine konu edilebilmesi, boşanma ilamının kesinleşmesine bağlıdır” .
“HUMK’nun 443/4 maddesi gereğince aile ve şahsın hukuku ile ilgili hükümler kesinleşmedikçe takibe konu edilemez. Aynca, boşanma kararının eklentisi olan (yoksulluk) ve (iştirak) nafakası da aynı kurala tabi olup, kararm kesinleşmesinden sonra infazı istenebilir” .
“Yoksulluk nafakası, boşanmadan sonraki dönem için hüküm altına alınan nafaka türü olduğundan, boşanma kararı kesinleşmeden icraya konulamayacağı gibi, anılan nafakanın kaldırılmasına dair mahkeme kararı da aynı şekilde kesinleşmeden infaz edilemez” .
Buna karşılık, karı kocanın boşanmasına ilişkin ilamda nafakanın kesilmesine karar verilirse, boşanma hükmü kesinleşmedikçe icra olunamayacağından, nafakanın kesilmesi hakkındaki kısım da ilam kesinleşmedikçe icra olunamaz. Yani, boşanma ilamı kesinleşinceye kadar nafaka kesilemez (ödenmeye devam edilir) .
“Takibin dayanağı ilam, Medenî Kanunun 227 ve devamı maddelerine dayalı katkı payı alacağına ilişkin olup, bu nevi ilamlar konu olarak anılan kanunun “Aile Hukuku” kitabında yer alsa da, tarafların şahsı ya da ailevi yapılarına ilişkin hukuki durumlarında bir değişiklik yaratmayan, sonuçları itibariyle ancak tarafların mal varlığını etkileyebilen, boşanma ilamının fer’î niteliğinde olmayıp ondan bağımsız olan edaya ilişkin ilamlardır. Bu nitelikleri itibariyle de katkı payı alacağına ilişkin ilamların, diğer edaya ilişkin ilamlar gibi, kesinleşmeden icraya konulmaları mümkündür” .
Boşanma kararında hükmedilen “ziynet eşyası bedeli, boşanma kararının ferisi olmayıp, boşanma davasından bağımsız bir dava olduğundan kesinleşmeden takibe konulabilir”
3) Bayrağına ve sicile kayıtlı olup olmadığına bakılmaksızın bütün gemilere ve bunlarla ilgili aynî haklara ilişkin kararlar, kesinleşmedikçe icra edilemez.
4) Yabancı mahkeme ilamlarının (ve yabancı hakem kararlarının) tenfızi hakkındaki kararlar temyiz edilirse, icra durdurulur (temyiz, yerine getirmeyi durdurur; MÖHUK m.57/2) .
5) Sayıştay ilamları, kesinleştikten sonra İİK'na göre infaz olunur (3.12.2010 tarih ve 6085 nolu Sayıştay K.m.53) .
6) Menfî tespit davasını kazanan ve lehine tazminata hükmedilen alacaklı veya borçlu, menfî tespit ilamı kesinleşmedikçe, tazminat (ve yargılama giderleri) için ilamlı icra takibi yapamaz (m.72,IV,c.2 ; 72,V,c.2) .
Menfî tespit davasının geri alma davasına dönüşmesi halinde (m.72,VI) de, ilam kesinleşmeden icra takibi yapılamaz .
7) İİK’nun 89. maddesine göre açtığı menfî tespit davasını kaybetmiş olan üçüncü kişi (banka), zimmetinde sayılan ve mahkûm edildiği tazminatı, ancak menfî tespit davasının reddine ilişkin mahkeme kararının kesinleşmesi üzerine ödemek zorundadır .
Tekrar belirteyim ki, kesinleşmeden icraya konulamayan ilamlardaki yargılama giderleri ve tazminat (ve bunun faizi), ilamın teferruatından (eklentisinden) olduğundan, ilamın yargılama giderlerine ve tazminata ilişkin bölümü de hüküm kesinleşmeden icraya konulamaz .
Kesinleşmeden icraya konulamayacak bir ilam, kesinleşmeden icraya konulursa, borçlu buna karşı icra mahkemesinde (süresiz) şikayet yoluna başvurabilir. Bu şikayet üzerine, icra mahkemesi, ilamlı takibin iptaline karar verir .
Kesinleşmeden icraya konulamayacak olan ilamların, takip tarihinde kesinleşmiş olması gerekir. Takip tarihinde kesinleşmediği halde icraya konulmuş olan bir ilam, takip sırasında kesinleşse bile, şikayet üzerine, ilamlı takip (takip tarihinde ilamın kesinleşmemiş olduğu nedeniyle) iptal edilir.