1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

İstihkak Davası

Gönderilme zamanı: 27 Kas 2021, 11:02
gönderen Hepsihukuk
17. Hukuk Dairesi 2012/2006 E., 2012/3125 K.

DAVA DEĞERİ
İSTİHKAK İDDİASI

Taraflar arasındaki istihkak davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Davacı (alacaklı) vekili, Kahramanmaraş Dördüncü İcra Müdürlüğü'nün 2007/1851 Takip sayılı dosyasında yapılan 09.07.2009 günlü hacze konu menkullerin borçlu K…

… B…… Gıda A.Ş.'ye ait olduğunu, başka takip dosyalarında daha önce defalarca kez haczedildiğini, üçüncü kişinin borçlu şirket yetkilisinin babası olduğunu belirterek istihkak iddiasının kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.

Davalı (üçüncü kişi) vekili, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.

Davalı (borçlu), usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara katılmadığı gibi cevap da vermemiştir.

Mahkemece toplanan delillere göre, "davacı alacaklı tarafın mahcuzların borçluya ait olduğunu kanıtlayamadığı" gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, alacaklı tarafından İİK'nın 99. maddesi uyarınca "istihkak iddiasının reddi" davası olarak açılmıştır.

İstihkak davaları İİK'nın 97/11. maddesi uyarınca genel hükümler dahilinde basit yargılama usulüne tabidir. Bu nedenle dava değeri üzerinden hesaplanacak nispi karar ve ilam harcının 1/4'ünün başlangıçta alınması gerekir. Ayrıca hacizde dava konusu soğuk hava deposunun değeri tespit edilmediğine göre; mahkemece re'sen belirlenmesi, bundan sonra hacizli malın değeri ile alacak miktarından hangisi az ise dava değerinin ona göre tayini gerekecektir. Mahkemece bu hususlar dikkate alınmadan maktu harç ile yetinilerek yargılamaya devam edilmesi hatalı olmuştur.

Diğer yandan borçlu şirketin haciz adresinde 01.07.2005'ten itibaren faaliyet gösterdiği, 02.02.2009'da re'sen terk işleminin yapıldığı Vergi Dairesi'nin yazı cevabından anlaşılmaktadır. Buna göre haczin, borçlunun eski adresinde yapılması, 11.12.2007'de ödeme emrinin burada tebliğ edilmesi karşısında İİK'nın 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olduğunun kabulü gerekir. İcra Müdürlüğü'nün sehven İİK'nın 99. maddesini uygulaması ispat yükünün yer değiştirmesi sonucunu doğurmayacaktır. İspat yükü altında olan üçüncü kişi, yasal karinenin aksini her türlü delille kanıtlama olanağına sahiptir.

Davacı taraf, mahcuzu borçludan satın aldığını belirttiği halde buna ilişkin fatura ya da başka bir belge sunamamış, ancak haciz adresindeki faaliyetini göstermek açısından 01.01.2007 ve 01.01.2009 başlangıç tarihli kira sözleşmelerine dayanmıştır. İlk kira sözleşmesinde kiralayan borçlu şirkettir. Ödeme emrinin tebliğ edildiği tarih dikkate alındığında borçlunun bu yeri üçüncü kişiye kiraya verdikten sonra da bir yıl süre ile faaliyetine devam ettiği anlaşılmaktadır.

Bununla birlikte davacı, borçlu şirketin yönetim kurulu başkanı Ebru'nun da babasıdır ve borçlu ile aynı alanda faaliyet göstermektedir. Takip ve borç tarihlerinden sonra alacaklıdan mal kaçırmak için danışıklı olarak hareket edildiği ve örtülü işyeri devri yapıldığının kabulü ile istihkak iddiasının reddi gerekirken oluşa ve dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi isabetli olmamıştır.

S o n u ç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı alacaklıya geri verilmesine 14.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.