Maaş Haczi Gereğinin Yerine Getirilmemesi Halinde İşverenin Sorumlu Olacağı
Gönderilme zamanı: 27 Kas 2021, 20:37
İcra dairesince MAAŞ HACİZ MÜZEKKERESİNİN MUHATABI OLAN ÖZEL YA DA TÜZELKİŞİ İŞVEREN, borçlunun ücreti üzerine haczin konulduğunu ve borçlunun maaş ve ücret miktarını bir hafta içinde icra dairesine bildirmek ve borç bitinceye kadar icra dairesinin bildirisi gereğince HACZEDİLEN ÜCRET MİKTARINI KESİP HEMEN İCRA DAİRESİNİN BANKA HESABINA GÖNDERMEKLE YÜKÜMLÜDÜR.Yasada belirtilen sürede cevap verilmediği takdirde işveren durumundaki gerçek ya da tüzelkişinin sorumlu olacağında kuşku yoktur. İİK’nun 355. ve 356. maddelerinde yapılan düzenleme ile yasa koyucunun amacı dikkate alındığında, yasa koyucunun bu düzenleme ile alacaklının alacağına kavuşabileceği daha güçlü durumdaki işverenden alacağın tahsilini mümkün kılmayı amaçladığı anlaşılmaktadır. Yasa koyucu düzenleme yaparken yasada tekil ifade kullanmaktan kaçınarak, yasaya riayet etmemiş olanların sorumluluklarından bahisle çoğul ifade kullanmıştır. Bu durumda, şikayetçi İŞVEREN TÜZELKİŞİNİN İİK'NUN 355 VE 356. MADDELERİ GEREĞİNCE SORUMLULUĞU VARDIR. YARGITAY 12. Hukuk Dairesi ESAS NO:2019/4736 KARAR NO:2020/3518
T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/4736
KARAR NO : 2020/3518
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte, borçlu N.C.’nin, şikayetçi üçüncü kişi M. Danışmanlık Temizlik ......Ltd. Şti'de çalışması nedeniyle, şikayetçi işverenden almakta olduğu maaşının haczine ilişkin yazıya cevap verilmemesi üzerine şirket adına kayıtlı araçların haczi, bunun üzerine şikayetçinin icra müdürlüğünden İİK’nın 355-356. maddeleri gereği tüzel kişiliğin sorumlu olmadığı, kesinti yapmayan kanuni muhatabın tespit edilerek onun sorumlu olması gerektiği iddiası ile haczin kaldırılması talebinin reddine ilişkin 16.01.2018 tarihli işlemin iptali için icra mahkemesine başvurduğu, ilk derece mahkemesince, şikayetin kabulü ile memur işlemlerinin kaldırılmasına karar verildiği, alacaklı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, bölge adliye mahkemesince istinaf isteminin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Borçlunun maaş ve ücretinin haczi, İİK'nun 355 ve devam eden madde hükümlerine göre yapılır. Bu maddeye göre, icra müdürü, borçlunun çalıştığı işyerine, maaş ve ücretinin haczedildiğine dair bir haciz yazısı yazar. Haciz yazısını alan işveren, bir hafta içinde, haczin icra edildiğini ve borçlunun maaş ve ücretinin miktarını icra dairesine bildirmeye ve borç bitinceye kadar icra dairesinin haciz bildirimine göre haczolunan miktarı, borçlunun maaş ve ücretinden keserek, hemen icra dairesine yatırmaya mecburdur. Aksi halde İİK'nun 356. maddesi gereğince 355. madde hükümlerine riayet etmemiş olanların kesmedikleri veya ilk vasıta ile göndermedikleri para, ayrıca mahkemeden hüküm alınmasına hacet kalmaksızın, icra dairesince, kanuni muhatabın maaşından veya sair mallarından alınır. Bunların borçluya kanun hükümleri dairesinde rucü hakkı vardır.
İcra dairesince maaş haciz müzekkeresinin muhatabı olan özel ya da tüzelkişi işveren borçlunun ücreti üzerine haczin konulduğunu ve borçlunun maaş ve ücret miktarını bir hafta içinde icra dairesine bildirmek ve borç bitinceye kadar icra dairesinin bildirisi gereğince haczedilen ücret miktarını kesip hemen icra dairesinin banka hesabına göndermekle yükümlüdür. Yasada belirtilen sürede cevap verilmediği takdirde işveren durumundaki gerçek ya da tüzelkişinin sorumlu olacağında kuşku yoktur.
İİK’nun 355. ve 356. maddelerinde yapılan düzenleme ile yasa koyucunun amacı dikkate alındığında, yasa koyucunun bu düzenleme ile alacaklının alacağına kavuşabileceği daha güçlü durumdaki işverenden alacağın tahsilini mümkün kılmayı amaçladığı anlaşılmaktadır. Yasa koyucu düzenleme yaparken yasada tekil ifade kullanmaktan kaçınarak, yasaya riayet etmemiş olanların sorumluluklarından bahisle çoğul ifade kullanmıştır. Bu durumda, şikayetçi işveren tüzelkişinin İİK'nun 355 ve 356. maddeleri gereğince sorumluluğu vardır.
O halde, ilk derece mahkemesince şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulü yönünde hüküm tesis edilmesi ve bölge adliye mahkemesince istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesi isabetsiz olup bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılmasına ve ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/1. maddesi uyarınca, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nin 24.01.2019 tarih ve 2018/2315 E. - 2019/101 K. sayılı istinaf talebinin esastan reddine ilişkin kararının KALDIRILMASINA ve İstanbul Anadolu 15. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 05.04.2018 tarih ve 2018/88 E. - 2018/427 K. sayılı kararının re'sen BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 02/06/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/4736
KARAR NO : 2020/3518
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte, borçlu N.C.’nin, şikayetçi üçüncü kişi M. Danışmanlık Temizlik ......Ltd. Şti'de çalışması nedeniyle, şikayetçi işverenden almakta olduğu maaşının haczine ilişkin yazıya cevap verilmemesi üzerine şirket adına kayıtlı araçların haczi, bunun üzerine şikayetçinin icra müdürlüğünden İİK’nın 355-356. maddeleri gereği tüzel kişiliğin sorumlu olmadığı, kesinti yapmayan kanuni muhatabın tespit edilerek onun sorumlu olması gerektiği iddiası ile haczin kaldırılması talebinin reddine ilişkin 16.01.2018 tarihli işlemin iptali için icra mahkemesine başvurduğu, ilk derece mahkemesince, şikayetin kabulü ile memur işlemlerinin kaldırılmasına karar verildiği, alacaklı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, bölge adliye mahkemesince istinaf isteminin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Borçlunun maaş ve ücretinin haczi, İİK'nun 355 ve devam eden madde hükümlerine göre yapılır. Bu maddeye göre, icra müdürü, borçlunun çalıştığı işyerine, maaş ve ücretinin haczedildiğine dair bir haciz yazısı yazar. Haciz yazısını alan işveren, bir hafta içinde, haczin icra edildiğini ve borçlunun maaş ve ücretinin miktarını icra dairesine bildirmeye ve borç bitinceye kadar icra dairesinin haciz bildirimine göre haczolunan miktarı, borçlunun maaş ve ücretinden keserek, hemen icra dairesine yatırmaya mecburdur. Aksi halde İİK'nun 356. maddesi gereğince 355. madde hükümlerine riayet etmemiş olanların kesmedikleri veya ilk vasıta ile göndermedikleri para, ayrıca mahkemeden hüküm alınmasına hacet kalmaksızın, icra dairesince, kanuni muhatabın maaşından veya sair mallarından alınır. Bunların borçluya kanun hükümleri dairesinde rucü hakkı vardır.
İcra dairesince maaş haciz müzekkeresinin muhatabı olan özel ya da tüzelkişi işveren borçlunun ücreti üzerine haczin konulduğunu ve borçlunun maaş ve ücret miktarını bir hafta içinde icra dairesine bildirmek ve borç bitinceye kadar icra dairesinin bildirisi gereğince haczedilen ücret miktarını kesip hemen icra dairesinin banka hesabına göndermekle yükümlüdür. Yasada belirtilen sürede cevap verilmediği takdirde işveren durumundaki gerçek ya da tüzelkişinin sorumlu olacağında kuşku yoktur.
İİK’nun 355. ve 356. maddelerinde yapılan düzenleme ile yasa koyucunun amacı dikkate alındığında, yasa koyucunun bu düzenleme ile alacaklının alacağına kavuşabileceği daha güçlü durumdaki işverenden alacağın tahsilini mümkün kılmayı amaçladığı anlaşılmaktadır. Yasa koyucu düzenleme yaparken yasada tekil ifade kullanmaktan kaçınarak, yasaya riayet etmemiş olanların sorumluluklarından bahisle çoğul ifade kullanmıştır. Bu durumda, şikayetçi işveren tüzelkişinin İİK'nun 355 ve 356. maddeleri gereğince sorumluluğu vardır.
O halde, ilk derece mahkemesince şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulü yönünde hüküm tesis edilmesi ve bölge adliye mahkemesince istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesi isabetsiz olup bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılmasına ve ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/1. maddesi uyarınca, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nin 24.01.2019 tarih ve 2018/2315 E. - 2019/101 K. sayılı istinaf talebinin esastan reddine ilişkin kararının KALDIRILMASINA ve İstanbul Anadolu 15. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 05.04.2018 tarih ve 2018/88 E. - 2018/427 K. sayılı kararının re'sen BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 02/06/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.