1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

Taşınmazın KDV'den Muaf Olduğu Halde KDV'li Olarak Satışa Sunulması - 7 Günlük Şikayet Süresi

Gönderilme zamanı: 27 Kas 2021, 22:09
gönderen Hepsihukuk
12. Hukuk Dairesi 2015/28060 E. , 2015/29142 K.


"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya 1. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 25/06/2015
NUMARASI : 2015/102-2015/195

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Şikayetçi vekilinin icra mahkemesine başvurusunda; ihale alıcısından teminat alınmamasının usulsüz olduğu, gazete ilanında usulsüzlük bulunduğu, taşınmazın KDV'den muaf olduğu, bu hususun ilanda belirtilmemesinin ihaleye katılımı azalttığı iddiası ve sair iddialarla ihalenin feshini talep ettiği, mahkemece sadece KDV den muaf olduğu iddiası incelenerek şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

Şikayetçinin taşınmazın KDV'den muaf olduğu halde KDV'li olarak satışa sunulması şikayeti, satış öncesi hazırlık işlemlerine ilişkin şikayet olup şikayetçi bu durumu en geç satış ilanı tebliği tarihi itibariyle öğrenmiştir. Satış ilanı tebliğ tarihi itibariyle yasal yedi günlük süre içerisinde bu işlem şikayet konusu yapılmadığından ihalenin feshi davasında dinlenemez. Bu nedenle borçlunun KDV oranına ilişkin iddiasının mahkemece ihalenin feshi nedeni olarak görülmemesi sonuç itibariyle doğru olmakla beraber şikayetçinin sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;

6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/2. maddesinde aynen "Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir" hükmüne yer verilmiştir.

Bir mahkeme kararının gerekçesi, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyar; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterir. Tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay'ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta bir gerekçe bölümünün bulunması zorunludur. Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasa'nın 141/3 . maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 Sayılı HMK'nun 27. ve 297. maddeleri işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2011/6-18 esas-2011/30 karar sayılı, 05.12.2007 gün ve 2007/3-981/936 sayılı; 23.01.2008 gün ve 2008/14- 29/4 sayılı kararları).

Somut olayda borçlunun ihalenin feshi nedenleri olarak ileri sürdüğü diğer iddialar hakkında hiçbir inceleme ve değerlendirme yapılmadan şikayetin reddine karar verildiği görülmektedir.

İİK.'nun 124/3. maddesinde; ‘'Şartnameye, artırmaya iştirak edeceklerin, taşınmazın tahmin edilen kıymetinin yüzde yirmisi nispetinde pey akçesi veya milli bir bankanın teminat mektubunu tevdi etmeleri yazılır” hükmü yer almaktadır.

Haciz koydurmuş alacaklı bir kişi ise veya birden fazla kişi olmasına rağmen alacağı ilk sırada ise, bu durumda alacağı, taşınmazın muhammen bedelinin yüzde yirmisi kadar veya ondan fazla olması halinde artırmaya katılabilmek için teminat göstermekle yükümlü değildir. Ancak haciz koydurmuş birden fazla alacaklı varsa ve ihaleye teminatsız girmek isteyen alacaklının alacağı ilk sırada değil ise, teminat göstermekten muaf tutulabilmesi için, kendisinden önce gelen alacaklıların alacak bedelinin muhammen bedelden çıkarılması sonucu kalan miktarın muhammen bedelin %20’sini karşılaması veya üzerinde olması ve ayrıca şikayetçinin alacağının da muhammen bedelin %20’sini karşılaması gerekir.

O halde mahkemece, borçlunun şikayet dilekçesinde ihalenin feshi nedeni olarak ileri sürdüğü diğer iddialar hakkında yukarıda belirtilen ilkeler de nazara alınarak inceleme ve değerlendirme yapılıp, oluşacak sonuca göre gerekçesi de açıklanmak suretiyle bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.