Borçlunun Muvazaalı Olarak Sürelerden Feragat Etmesi
Gönderilme zamanı: 04 Ara 2021, 01:36
T.C
YARGITAY
23.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2013 / 6628
KARAR NO: 2013 / 7708
KARAR TARİHİ: 04.12.2013
SÜRELERDEN FERAGAT VE HACZİN BORÇLUNUN BEYANI ÜZERİNE KONULMASININ TEK BAŞINA MUVAZAAYI GÖSTEREN VAKIALAR OLMADIĞI
ÖZET: Dava, muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraza ilişkindir. Somut olayda, sürelerden feragat ve haczin borçlunun beyanı üzerine konulmasının, tek başına muvazaayı gösteren vakıalar olmadığı, muvazaa hukuki nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükünün, davalı alacaklıda olup, davalının alacağının gerçek bir alacak olduğunu, birbirini teyit eden ve takipten önce düzenlenmiş usulüne uygun delillerle ispatlaması gerektiği hususları da göz önünde bulundurulup, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.(2004 S. K. m. 20, 106, 142)
DAVA VE KARAR: Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
Davacı vekili, sıra cetvelinin birinci sırasında yer alan ve satış bedelinin tamamı kendisine ödenen davalı bankanın, dava dışı borçludan herhangi bir alacağının bulunmadığını, alacağın dayanağı olan bononun tek başına alacağın varlığını ispat için yeterli olmadığını, ayrıca davalının haczinin süresinde satış istenmediğinden düştüğünü ileri sürerek, sıra cetvelinin iptali ile davalıya verilen satış bedelinin müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının alacaklı olduğu icra dosyasında bedeli paylaşıma konu borçlu S...`ye ait ... plaka sayılı araca 08.02.2011 tarihinde haciz şerhi konduğu, ancak bir yıllık yasal süresi içinde satış avansı yatırılarak satış istenmediğinden davacının haczinin düştüğü, davacının, sıra cetvelinde yer alan davalı alacaklının sırasına itiraz edebilmesi için öncelikle dayanmış olduğu takipteki haczinin ayakta olması gerektiği, buna göre, davacının sıra cetveline itiraz etmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temiz etmiştir.
DAVA, muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraza ilişkindir.
Davacının alacaklı olduğu ... 3. İcra Müdürlüğü`nün 2009/2210 Esas sayılı dosyasından bedeli paylaşıma konu araç üzerine 08.02.2011 tarihinde haciz konulduğu ve davacı alacaklının İİK`nın 106. maddesindeki bir yıllık satış isteme süresi henüz dolmadan aracın 13.01.2012 tarihinde davalının alacaklı olduğu icra dosyasından satılmış olduğu anlaşılmaktadır. Bir yıllık satış isteme süresi içinde menkul mal başka bir dosyada satılmış ise haciz düşmeyecektir. İlmi ve yargısal içtihatların bu yolda olduğu açıktır. (M.Oskay-C.Koçak İİK Şerhi 7. cilt. Ank. Sh. 3046; Yargıtay 19. H.D`nin 04.12.2001 gün ve 8906 E, 8078 K; Dairemizin 24.09.2013 tarih ve 4473 E, 5725 K sayılı ilamları)
Bu durumda, mahkemece satış tarihi itibariyle davacının dava konusu icra dosyasındaki haczinin ayakta olduğu, buna göre sıra cetveline muvazaa nedenine dayalı olarak itiraz etmekte hukuki yararının bulunduğu anlaşıldığı gibi, mahkemenin gerekçesinin aksine bu davanın sıraya ilişkin değil, alacağın esasına ilişkin bir neden olan muvazaa nedenine dayalı olduğu da gözetilerek, uyuşmazlığın esası incelenip, muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında iddianın, kural olarak, borçlu ile davalı alacaklının anlaşmalı (muvazaalı) biçimde borç ilişkisi oluşturarak, diğer alacaklılardan mal kaçırma amacı güttükleri noktasında toplandığı, bunun için muvazaalı muamelenin borçlandırıcı işleme göre yapıldığı tarihin önem taşıdığı, muvazaadan söz edilebilmesi için, kural olarak, muvazaalı tasarrufun, diğer alacaklı lehine yapılan borçlandırıcı işlemden sonraki tarihi taşıması gerektiği, takip işlemlerinin hızlandırılmasının, İİK`nın 20. maddesi uyarınca sürelerden feragat ve haczin borçlunun beyanı üzerine konulmasının, tek başına muvazaayı gösteren vakıalar olmadığı, muvazaa hukuki nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükünün, davalı alacaklıda olup, davalının alacağının gerçek bir alacak olduğunu, birbirini teyit eden ve takipten önce düzenlenmiş usulüne uygun delillerle ispatlaması gerektiği hususları da gözönünde bulundurulup, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde yanılgılı gerekçeye dayalı olarak hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 04.12.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
YARGITAY
23.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2013 / 6628
KARAR NO: 2013 / 7708
KARAR TARİHİ: 04.12.2013
SÜRELERDEN FERAGAT VE HACZİN BORÇLUNUN BEYANI ÜZERİNE KONULMASININ TEK BAŞINA MUVAZAAYI GÖSTEREN VAKIALAR OLMADIĞI
ÖZET: Dava, muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraza ilişkindir. Somut olayda, sürelerden feragat ve haczin borçlunun beyanı üzerine konulmasının, tek başına muvazaayı gösteren vakıalar olmadığı, muvazaa hukuki nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükünün, davalı alacaklıda olup, davalının alacağının gerçek bir alacak olduğunu, birbirini teyit eden ve takipten önce düzenlenmiş usulüne uygun delillerle ispatlaması gerektiği hususları da göz önünde bulundurulup, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.(2004 S. K. m. 20, 106, 142)
DAVA VE KARAR: Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
Davacı vekili, sıra cetvelinin birinci sırasında yer alan ve satış bedelinin tamamı kendisine ödenen davalı bankanın, dava dışı borçludan herhangi bir alacağının bulunmadığını, alacağın dayanağı olan bononun tek başına alacağın varlığını ispat için yeterli olmadığını, ayrıca davalının haczinin süresinde satış istenmediğinden düştüğünü ileri sürerek, sıra cetvelinin iptali ile davalıya verilen satış bedelinin müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının alacaklı olduğu icra dosyasında bedeli paylaşıma konu borçlu S...`ye ait ... plaka sayılı araca 08.02.2011 tarihinde haciz şerhi konduğu, ancak bir yıllık yasal süresi içinde satış avansı yatırılarak satış istenmediğinden davacının haczinin düştüğü, davacının, sıra cetvelinde yer alan davalı alacaklının sırasına itiraz edebilmesi için öncelikle dayanmış olduğu takipteki haczinin ayakta olması gerektiği, buna göre, davacının sıra cetveline itiraz etmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temiz etmiştir.
DAVA, muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraza ilişkindir.
Davacının alacaklı olduğu ... 3. İcra Müdürlüğü`nün 2009/2210 Esas sayılı dosyasından bedeli paylaşıma konu araç üzerine 08.02.2011 tarihinde haciz konulduğu ve davacı alacaklının İİK`nın 106. maddesindeki bir yıllık satış isteme süresi henüz dolmadan aracın 13.01.2012 tarihinde davalının alacaklı olduğu icra dosyasından satılmış olduğu anlaşılmaktadır. Bir yıllık satış isteme süresi içinde menkul mal başka bir dosyada satılmış ise haciz düşmeyecektir. İlmi ve yargısal içtihatların bu yolda olduğu açıktır. (M.Oskay-C.Koçak İİK Şerhi 7. cilt. Ank. Sh. 3046; Yargıtay 19. H.D`nin 04.12.2001 gün ve 8906 E, 8078 K; Dairemizin 24.09.2013 tarih ve 4473 E, 5725 K sayılı ilamları)
Bu durumda, mahkemece satış tarihi itibariyle davacının dava konusu icra dosyasındaki haczinin ayakta olduğu, buna göre sıra cetveline muvazaa nedenine dayalı olarak itiraz etmekte hukuki yararının bulunduğu anlaşıldığı gibi, mahkemenin gerekçesinin aksine bu davanın sıraya ilişkin değil, alacağın esasına ilişkin bir neden olan muvazaa nedenine dayalı olduğu da gözetilerek, uyuşmazlığın esası incelenip, muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında iddianın, kural olarak, borçlu ile davalı alacaklının anlaşmalı (muvazaalı) biçimde borç ilişkisi oluşturarak, diğer alacaklılardan mal kaçırma amacı güttükleri noktasında toplandığı, bunun için muvazaalı muamelenin borçlandırıcı işleme göre yapıldığı tarihin önem taşıdığı, muvazaadan söz edilebilmesi için, kural olarak, muvazaalı tasarrufun, diğer alacaklı lehine yapılan borçlandırıcı işlemden sonraki tarihi taşıması gerektiği, takip işlemlerinin hızlandırılmasının, İİK`nın 20. maddesi uyarınca sürelerden feragat ve haczin borçlunun beyanı üzerine konulmasının, tek başına muvazaayı gösteren vakıalar olmadığı, muvazaa hukuki nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükünün, davalı alacaklıda olup, davalının alacağının gerçek bir alacak olduğunu, birbirini teyit eden ve takipten önce düzenlenmiş usulüne uygun delillerle ispatlaması gerektiği hususları da gözönünde bulundurulup, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde yanılgılı gerekçeye dayalı olarak hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 04.12.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.