1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

İlamla İflas Yoluyla İlamsız Takip Yapılamaz ve İlamlı Takipte İİK'nın 43/2 Maddesi Uygulanamaz

Gönderilme zamanı: 10 Ara 2021, 15:39
gönderen Hepsihukuk
T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi



ESAS NO : 2016/10317
KARAR NO : 2017/2030


Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Alacaklılar tarafından borçlu hakkında Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2006/*** Esas, 2009/*** Karar sayılı ilamına istinaden (vekalet ücreti ve bakiye harca yönelik olarak) iflas yoluyla adi takip yapılması üzerine borçlunun, ilama dayalı olarak iflas yoluyla adi takip yapılamayacağını ileri sürerek takibin iptalini talep etttiği, mahkemece şikayetin süreden reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

Kısaca ilam; mahkeme kararının iki taraftan her birine verilen mühürlü örnekleri, olarak tanımlanabilir. İlamların icrasına ilişkin hükümlere, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 24 ile 41. maddeler arasında, Para ve teminat verilmesi hakkındaki ilamların icrasına ilişkin hükümlere de 32. ve devamı maddelerinde yer verilmiştir. İİK'nun 32. maddesinde; “Para borcuna veya teminat verilmesine dair olan ilam icra dairesine verilince icra memuru borçluya bir icra emri tebliğ eder. Bu emirde 24 üncü maddede yazılanlardan başka hükmolunan şeyin cinsi ve miktarı gösterilir ve nihayet yedi gün içinde ödenmesi...” hükmü, “Haciz veya iflas istemek yetkisi” başlıklı 37. maddesinde; “İcra emrinde yazılı müddet geçtiği halde borcunu ödemeyenlerin malları haczolunur yahut borçlu iflasa tabi eşhastan olup ta alacaklı isterse yetkili ticaret mahkemesince iflasına karar verilir.” hükmü, doğrudan doğruya iflas hallerine ilişkin İİK’nun 177/4. maddesinde de; “İlama müstenit alacak icra emriyle istenildiği halde ödenmemişse Türkiye'de bir yerleşim yeri veya mümessili bulunan borçlu dinlenmek için kısa bir müddette mahkemeye çağrılır” hükmü yer almaktadır.

Yukarıda yer verilen hükümler doğrultusunda; alacaklı tarafından para borcuna veya teminat verilmesine dair ilam icra dairesine verilince icra memuru -borçlunun iflasa tabi olup olmadığına bakmaksızın- borçluya bir icra emri tebliğ eder. Yasanın bu hükmü emredici nitelikte olup icra müdürlüğünün, talep üzerine ya da kendiliğinden yaptığı aksi yöndeki işlemleri süresiz şikayete tâbidir.

Somut olayda, takibin dayanağı, (vekalet ücreti ve bakiye harca yönelik olarak) para alacağına ilişkin kesinleşmiş bir ilam olduğundan alacaklılar ancak ilamlı icra takibi yapabilir.

İlamı icraya koyarak borçluya icra emri gönderen alacaklı icra emrine konu alacağın ödenmemesi üzerine haciz yolu ile takibe devam edebileceği gibi haciz yolu ile takibini İİK 43/2'ye göre iflas yoluna çevirmeden doğrudan doğruya ticaret mahkemesine başvurarak borçlunun doğrudan doğruya iflasına karar verilmesini isteyebilir. İflas yoluyla adi takibe ilişkin örnek 11 ödeme emri gönderilerek ilamsız takibe geçilmesi yukarıda açıklanan yasanın emredici hükmüne aykırı olduğu gibi alacaklının bu durumda herhangi bir hukuki yararı da yoktur.

O halde mahkemece, işin esasına girilerek örnek 11 nolu ödeme emrinin iptaline karar verilmesi gerekirken, şikayetin süreden reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.02.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.