1. Hukuk Dairesi 2017/2431 E. , 2018/13941 K.
Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
1. Hukuk Dairesi 2017/2431 E. , 2018/13941 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakanın ikinci eşi olduğunu, davaya konu taşınmazdaki payın mirasbırakan tarafından vekil kılınan oğlu ... vasıtasıyla davalı oğlu ...'e ve ...'ın eşi diğer davalı ...'e satış yoluyla devrettiğini, işlemin mirastan mal kaçırma amacıyla yapıldığını ileri sürerek miras payı oranında tapu iptali-tescile karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, satışın gerçek olduğunu belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, temlikin muvazaalı bulunduğu gerekçesiyle verilen davanın kabulüne ilişkin karara karşı tarafların yaptığı istinaf başvurusu Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddedilmiş harç, vekalet ücreti ve yargılama masrafı yönünden kısmen kabul edilmiş karar, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi için iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanması zorunludur. Mahkeme iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Taraflara hukukî dinlenilme hakkı verilmesi anayasal bir haktır. 1982 Anayasası'nın 36. maddesine göre teminat altına alınan iddia ve savunma hakkı ile adil yargılanma hakkı, hukukî dinlenilme hakkını da içermektedir. Yine İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi'nde de hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir.
Diğer taraftan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun(HMK) 27. maddesinde:
'(I) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler.
(2) Bu hak a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını,
b) Açıklama ve ispat hakkını,
c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini, içerir.' hükmü düzenlenmiştir.
Hukukî dinlenilme hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Zira, insan onurunun yargılamadaki zorunlu bir sonucu olarak, yargılama süjelerinin yargılamada şeklen yer almaları dışında tam olarak bilgi sahibi olmaları, kendilerini ilgilendiren yargılama konusunda açıklama ve ispat haklarını tam ve eşit olarak kullanmaları ve yargı organlarının da bu açıklamaları dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermeleri gerekir.
Somut olayda, mahkemece her iki taraftan da üçer tanık dinleneceği belirtilerek tanık sayısına sınırlama getirilmiş ve bu nedenle davacı taraf dinlenen tanıklarının birinden vazgeçmiş, davalı tarafın bildirdiği tanıkların da bir kısmı dinlenmemiştir.
Bunun yanında, mirasbırakanın dava konusu taşınmazlar dışında başkaca mal varlığı bulunup bulunmadığı üzerinde de durulmamıştır.
Hâl böyle olunca taraflardan da bilgi alınmak suretiyle mirasbırakanın başkaca mal varlığı bulunup bulunmadığının araştırılması, varsa kayıtlarının dosyaya getirtilmesi öte yandan, davalı tarafça bildirilen tüm tanıkların dinlenmeleri yönünde HMK'nın 243. maddesi uyarınca işlem yapılması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, bir kısım davalı tanıkları dinlenilmeksizin savunma hakkı kısıtlanmak suretiyle işin esası bakımından yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.
Davalıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (HMK'nın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın Yerel Mahkemesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakanın ikinci eşi olduğunu, davaya konu taşınmazdaki payın mirasbırakan tarafından vekil kılınan oğlu ... vasıtasıyla davalı oğlu ...'e ve ...'ın eşi diğer davalı ...'e satış yoluyla devrettiğini, işlemin mirastan mal kaçırma amacıyla yapıldığını ileri sürerek miras payı oranında tapu iptali-tescile karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, satışın gerçek olduğunu belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, temlikin muvazaalı bulunduğu gerekçesiyle verilen davanın kabulüne ilişkin karara karşı tarafların yaptığı istinaf başvurusu Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddedilmiş harç, vekalet ücreti ve yargılama masrafı yönünden kısmen kabul edilmiş karar, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi için iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanması zorunludur. Mahkeme iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Taraflara hukukî dinlenilme hakkı verilmesi anayasal bir haktır. 1982 Anayasası'nın 36. maddesine göre teminat altına alınan iddia ve savunma hakkı ile adil yargılanma hakkı, hukukî dinlenilme hakkını da içermektedir. Yine İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi'nde de hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir.
Diğer taraftan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun(HMK) 27. maddesinde:
'(I) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler.
(2) Bu hak a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını,
b) Açıklama ve ispat hakkını,
c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini, içerir.' hükmü düzenlenmiştir.
Hukukî dinlenilme hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Zira, insan onurunun yargılamadaki zorunlu bir sonucu olarak, yargılama süjelerinin yargılamada şeklen yer almaları dışında tam olarak bilgi sahibi olmaları, kendilerini ilgilendiren yargılama konusunda açıklama ve ispat haklarını tam ve eşit olarak kullanmaları ve yargı organlarının da bu açıklamaları dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermeleri gerekir.
Somut olayda, mahkemece her iki taraftan da üçer tanık dinleneceği belirtilerek tanık sayısına sınırlama getirilmiş ve bu nedenle davacı taraf dinlenen tanıklarının birinden vazgeçmiş, davalı tarafın bildirdiği tanıkların da bir kısmı dinlenmemiştir.
Bunun yanında, mirasbırakanın dava konusu taşınmazlar dışında başkaca mal varlığı bulunup bulunmadığı üzerinde de durulmamıştır.
Hâl böyle olunca taraflardan da bilgi alınmak suretiyle mirasbırakanın başkaca mal varlığı bulunup bulunmadığının araştırılması, varsa kayıtlarının dosyaya getirtilmesi öte yandan, davalı tarafça bildirilen tüm tanıkların dinlenmeleri yönünde HMK'nın 243. maddesi uyarınca işlem yapılması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, bir kısım davalı tanıkları dinlenilmeksizin savunma hakkı kısıtlanmak suretiyle işin esası bakımından yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.
Davalıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (HMK'nın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın Yerel Mahkemesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.