1. Hukuk Dairesi 2016/17476 E. , 2018/9097 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

1. Hukuk Dairesi 2016/17476 E. , 2018/9097 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU KAYDINDA DÜZELTİM

Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü

-KARAR-

Dava, tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakanı ...’in maliki olduğu 283 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydında “...” şeklinde yazan kimlik bilgilerinin nüfus kaydına uygun şekilde “... oğlu ...” olarak düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar Dairece “...Tapu Sicili Tüzüğü gereğince öncelikle tapu müdürlüğüne başvurma zorunluluğu getiren yasal prosedür izlenmeden doğrudan dava açıldığından, davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir....” gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki tarafların tüm delilleri toplanıp tetkik edildikten ve 1086 sayılı Hukuk UsulüMuhakemeleri Kanunu'nun(HUMK) 376. (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun(HMK) 186.) maddesine göre son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin HUMK'nın 388. (HMK'nın 297.) maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu HUMK'nın 389. (HMK'nın 297.) maddesinde öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır.
Ne var ki, uygulamada HUMK'nın 381. maddesinin son fıkrasının (HMK'nın 294/4. maddesi) getirdiği ayrıcalığa dayanılarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağa geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.
İşte bu gibi hallerde HUMK'nın 389. (HMK'nın 297.) maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren, tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur.
Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili bulunması yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasa'nın 141. maddesi ve usül kanunlarının yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca, anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz.
Somut olayda, mahkemece kısa kararda davanın reddine şeklinde hüküm kurduğu halde gerekçeli kararda davanın kabulüne dair hüküm kurulmak suretiyle kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmış, yanlışlığın farkedilmesi üzerine usule aykırı şekilde yeniden red kararı yazılmıştır.
Hal böyle olunca, 10.04.1992 günlü ve 1992/7 esas-1992/4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı çerçevesinde yeniden bir karar verilmek üzere hüküm bozulmalıdır.
Davalının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 16.04.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön