1. Hukuk Dairesi 2015/9268 E. , 2018/1720 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ : ...ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 28.02.2018 Çarşamba günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Avukat ... Kontek ile temyiz edilen davacı vekili Avukat ... geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ...'un tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, aldatma (hile) hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir.
Davacı, maliki olduğu 27 parsel sayılı taşınmaz üzerinde kentsel dönüşüm yapılacağı, yaşı gereği kendisinin bu işlemler ile uğraşamayacağı telkini üzerine vekaletname verdiği düşüncesi ile torunu olan davalılara 1 ve 21 numaralı bağımsız bölümleri devrettiğini, davalılar tarafından bedel de ödenmediğini, işlemin satış olduğunu sonradan öğrendiğini, temliklerin irade bozukluğu nedeniyle geçersiz olduğunu ileri sürerek davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile adına tescili isteminde bulunmuştur.
Davalılar, davacıya ödemeler yaptıklarını, yüklenici ile satış vaadi sözleşmesi imzaladıkları sırada davanın açılmış olmasının davacının kötü niyetli olduğunu gösterdiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, temliklerin irade bozukluğu nedeniyle geçersiz oldukları gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacının, 1 numaralı bağımsız bölümün 2/4 payını 27/08/2003 tarihinde eşit paylar ile davalılara satış suretiyle temlik ettiği, kalan payı ise 26/04/2011 tarihinde yine satış suretiyle davalı ...’ye devrettiği, 25/04/2011 tarihinde davalı ... tarafından davacının ... hesabına 60.000,00 TL para yatırıldığı, paranın daha sonra davacı tarafından ...dan çekildiği, 21 numaralı bağımsız bölümün ise 16/08/2011 tarihinde satış suretiyle davalı ...’e devredildiği, yargılama sırasında kentsel dönüşüm projesi kapsamında 26/06/2013 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile taşınmazın yıkılarak yerine yeni bina yapıldığı ve davalıların 3 numaralı bağımsız bölümde 1/2’şer oranda paydaş oldukları sabittir.
Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
Somut olaya gelince davacının 27/08/2003, 26/04/2011 ve 16/08/2011 tarihli üç ayrı işlem ile davalılara temliki gerçekleştirdiği, dinlenen davacı tanıklarının davacının iddialarını kanıtlar mahiyette bilgi vermediği görülmektedir.
Davacının üç ayrı işlemle temliki gerçekleştirdiği gözetildiğinde, bunlardan birinde aldatılmış olduğu kabul edilse bile üç işlemin de hileli olduğunu söylemek hayatın olağan akışına aykırıdır.
Toplanan deliller ve tüm dosya içeriğinden temliklerin iradi olduğu ve hile iddiasının kanıtlanamadığı sonucuna varılmaktadır.
Hal böyle olunca davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.
Davalıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 30.12.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.630.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05.03.2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(Muhalif)
-KARŞI OY-
Dosya içeriğine toplanan delillere hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle davacının hiçbir gereksinimi olmadığı halde yegane güvencesi olan evini satmaya kalkışması olayların akışına ve yaşamın gerçeklerine ters bir olgu olduğu gibi davalıların tapudaki devir işlemlerine rağmen düzenli kira ödemelerinde bulunarak hileli eylemlerini gizledikleri, davacı tanıklarının beyanları ile de iddianın ispatlandığı anlaşılmakla mahkemenin kabul kararı doğrudur. Hüküm onanmalıdır. Sayın çoğunluğun bozma görüşüne iştirak etmiyorum.
1. Hukuk Dairesi 2015/9268 E. , 2018/1720 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 7 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 21 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat