1. Hukuk Dairesi 2016/13443 E. , 2019/5596 K.
Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
1. Hukuk Dairesi 2016/13443 E. , 2019/5596 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar dahili davacılar vekili ve davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü
-KARAR-
Dava, bakım borcunun yerine getirilmediği iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı, ½ hisse ile paydaşı olduğu 1591 ada 1670 nolu parselde kayıtlı 1 nolu bağımsız bölümü davalı eşine ölünceye kadar bakma akdiyle devrettiğini, ancak davalının bakım yükümlülüğünü yerine getirmediğini, evi terk edip gittiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiş, yargılama sırasında ölümü üzerine mirasçıları davayı sürdürmüşlerdir.
Davalı, davacı ile evlendikleri tarihten itibaren bakım borcunu yerine getirdiğini ancak sonrasında davacının yurtdışındayken birlikte olduğu Hamide isimli bir kadını eve getirdiğini ve aynı evde birlikte yaşamaya başladıklarını, bu duruma karşı çıkması sebebiyle davacının kendisini bıçakladığını, davacının kusurlu davranışları nedeniyle sözleşmeden doğan yükümlülükleri yerine getiremediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, bakım borcunun yerine getirilmediği gerekçesiyle iptal-tescil isteğinin kabulüne, sözleşmenin ifa edilememesinde davalının kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle de bakım borçlusu olan davalıya irat bağlanmasına karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden davacı ... (mirasbırakan) ile davalı ...’nin 29.05.1998 tarihinde evlendikleri, dava konusu 1591 ada 1670 parsel sayılı taşınmazda yer alan 1 nolu bağımsız bölümün ½ payı muris Hüseyin adına kayıtlı iken payının tamamını 09.06.1998 tarihinde ikinci eşi olan davalıya ölünceye kadar bakma akdi ile temlik ettiği, 1928 doğumlu ...’in yargılama sırasında 01.08.2012 tarihinde ölümü üzerine geride mirasçı olarak dahili davacılar olan ilk eşi...den olma çocukları ...,...,...,...,...,...,... ile torunları ...,...,...,...,...,...,...,... ve davalı eşi ...’nin kaldıkları anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere ölünceye kadar bakıp gözetmek sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen, bazı yönleri itibarıyla talih ve tesadüfe, ayrıca şekle bağlı bir sözleşme şeklinde tanımlanabilir. Nitekim, söz konusu sözleşme 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 611. (818 s. Borçlar Kanununun (BK) 511.) maddesinde, “Ölünceye kadar bakma sözleşmesi, bakım borçlusunun bakım alacaklısını ölünceye kadar bakıp gözetmeyi, bakım alacaklısının da bir malvarlığını veya bazı malvarlığı değerlerini ona devretme borcunu üstlendiği sözleşmedir.” olarak tarif edilmiştir.
Anılan yasanın bu ve devamı maddelerinin açık hükümlerin de belirtildiği gibi ölünceye kadar bakım sözleşmesi ile, bakım alacaklısı sözleşmeye konu olan mamelek veya bazı mallarının mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme, bakım borçlusu da kural olarak bakım alacaklısını kendi ailesi içerisine alıp, ona özenle ölünceye kadar bakıp gözetmek yükümlülüğü altına girer. Hemen belirtmek gerekir ki, bakım borçlusunun bakıp gözetmek yükümlülüğü, aksi kararlaştırılmadığı sürece bakım alacaklısını ailesi içerisine alıp, ikametini temin etme yanında, besleme giydirme hastalığında hekime götürüp, gerekli ihtimamı gösterme, manevi yönden her türlü yardım ve desteği sağlama gibi ödevleri de içerisine alır. Kuşkusuz bakım borçlusu yükümlülüklerini yerine getirirken, aldığı malların kıymetine, bakım alacaklısının önceden sahip olduğu sosyal konumuna ve hakkaniyet kurallarına göre hareket etmek zorundadır. Öte yandan, yükümlülüklerin yerine getirilmemesinin sonuçları TBK'nın 617 (BK'nın 517.) maddesinde açıklanmış sözleşmeden doğan ödevlere aykırılık yüzünden ilişki çekilmez olmuşsa, ya da başka önemli nedenlerle ilişkinin sürdürülmesi aşırı ölçüde güçleşmiş veya olanaksız hale gelmişse taraflardan her birinin tek yanlı olarak sözleşmeyi fesh etme, verdiği şeyi geri alma hatta karşı tarafın kusurlu olması halinde tazminat isteme hakkı tanınmıştır. O halde, yükümlülüklerini yerine getirmeyen bakım borçlusuna karşı bakım alacaklısı her zaman fesih hakkını kullanabilmekte, fesih geçmişe etkili (makable şamil) olmak üzere sözleşmeyi sona erdirdiğinden verdiği şeyi de geri isteyebilmektedir.
Öte yandan, TBK'nın 617/son (BK'nın 517/son) maddesi hükmüne göre “Hâkim, sözleşmenin önel verilmeksizin feshini yerinde bulabileceği gibi, taraflardan birinin istemiyle veya kendiliğinden, aile topluluğu içinde yaşamalarına son vererek, bakım alacaklısına ömür boyu gelir bağlayabilir.”
Uyuşmazlığın değinilen TBK'nın 617/son (BK'nın 517/son) maddesi uyarınca çözüme bağlanması, bakım yükümlülüğünün bir arada yaşamak suretiyle yerine getirilmesi imkanlarının ortadan kalktığı yada büyük ölçüde sınırlandığı haller için düşünülmelidir. Bunun yanı sıra, takdir edilecek irat, yanların özel ve ekonomik durumlarına uygun ve adil olmalıdır.
Somut olaya gelince davacı ...’in Hamide isimli bir kadınla yaşamaya başladığı, davalıyı da adı geçen kadınla birlikte yaşamaya zorladığı hususları davacı tanıklarınca da ifade edilmiş olup, esasen değinilen yön mahkemenin de kabulündedir. Bu durumda davalı bakım borcunu davacının kusuru nedeniyle yerine getirememiştir.
Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
Kabule göre de, iptal-tescil isteğinin reddedilmesi halinde bakım alacaklısı lehine irat tahsis edilmesi gerekirken, bakım borçlusu lehine irat tahsisi isabetsizdir.
Davalının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.10.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar dahili davacılar vekili ve davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü
-KARAR-
Dava, bakım borcunun yerine getirilmediği iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı, ½ hisse ile paydaşı olduğu 1591 ada 1670 nolu parselde kayıtlı 1 nolu bağımsız bölümü davalı eşine ölünceye kadar bakma akdiyle devrettiğini, ancak davalının bakım yükümlülüğünü yerine getirmediğini, evi terk edip gittiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiş, yargılama sırasında ölümü üzerine mirasçıları davayı sürdürmüşlerdir.
Davalı, davacı ile evlendikleri tarihten itibaren bakım borcunu yerine getirdiğini ancak sonrasında davacının yurtdışındayken birlikte olduğu Hamide isimli bir kadını eve getirdiğini ve aynı evde birlikte yaşamaya başladıklarını, bu duruma karşı çıkması sebebiyle davacının kendisini bıçakladığını, davacının kusurlu davranışları nedeniyle sözleşmeden doğan yükümlülükleri yerine getiremediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, bakım borcunun yerine getirilmediği gerekçesiyle iptal-tescil isteğinin kabulüne, sözleşmenin ifa edilememesinde davalının kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle de bakım borçlusu olan davalıya irat bağlanmasına karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden davacı ... (mirasbırakan) ile davalı ...’nin 29.05.1998 tarihinde evlendikleri, dava konusu 1591 ada 1670 parsel sayılı taşınmazda yer alan 1 nolu bağımsız bölümün ½ payı muris Hüseyin adına kayıtlı iken payının tamamını 09.06.1998 tarihinde ikinci eşi olan davalıya ölünceye kadar bakma akdi ile temlik ettiği, 1928 doğumlu ...’in yargılama sırasında 01.08.2012 tarihinde ölümü üzerine geride mirasçı olarak dahili davacılar olan ilk eşi...den olma çocukları ...,...,...,...,...,...,... ile torunları ...,...,...,...,...,...,...,... ve davalı eşi ...’nin kaldıkları anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere ölünceye kadar bakıp gözetmek sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen, bazı yönleri itibarıyla talih ve tesadüfe, ayrıca şekle bağlı bir sözleşme şeklinde tanımlanabilir. Nitekim, söz konusu sözleşme 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 611. (818 s. Borçlar Kanununun (BK) 511.) maddesinde, “Ölünceye kadar bakma sözleşmesi, bakım borçlusunun bakım alacaklısını ölünceye kadar bakıp gözetmeyi, bakım alacaklısının da bir malvarlığını veya bazı malvarlığı değerlerini ona devretme borcunu üstlendiği sözleşmedir.” olarak tarif edilmiştir.
Anılan yasanın bu ve devamı maddelerinin açık hükümlerin de belirtildiği gibi ölünceye kadar bakım sözleşmesi ile, bakım alacaklısı sözleşmeye konu olan mamelek veya bazı mallarının mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme, bakım borçlusu da kural olarak bakım alacaklısını kendi ailesi içerisine alıp, ona özenle ölünceye kadar bakıp gözetmek yükümlülüğü altına girer. Hemen belirtmek gerekir ki, bakım borçlusunun bakıp gözetmek yükümlülüğü, aksi kararlaştırılmadığı sürece bakım alacaklısını ailesi içerisine alıp, ikametini temin etme yanında, besleme giydirme hastalığında hekime götürüp, gerekli ihtimamı gösterme, manevi yönden her türlü yardım ve desteği sağlama gibi ödevleri de içerisine alır. Kuşkusuz bakım borçlusu yükümlülüklerini yerine getirirken, aldığı malların kıymetine, bakım alacaklısının önceden sahip olduğu sosyal konumuna ve hakkaniyet kurallarına göre hareket etmek zorundadır. Öte yandan, yükümlülüklerin yerine getirilmemesinin sonuçları TBK'nın 617 (BK'nın 517.) maddesinde açıklanmış sözleşmeden doğan ödevlere aykırılık yüzünden ilişki çekilmez olmuşsa, ya da başka önemli nedenlerle ilişkinin sürdürülmesi aşırı ölçüde güçleşmiş veya olanaksız hale gelmişse taraflardan her birinin tek yanlı olarak sözleşmeyi fesh etme, verdiği şeyi geri alma hatta karşı tarafın kusurlu olması halinde tazminat isteme hakkı tanınmıştır. O halde, yükümlülüklerini yerine getirmeyen bakım borçlusuna karşı bakım alacaklısı her zaman fesih hakkını kullanabilmekte, fesih geçmişe etkili (makable şamil) olmak üzere sözleşmeyi sona erdirdiğinden verdiği şeyi de geri isteyebilmektedir.
Öte yandan, TBK'nın 617/son (BK'nın 517/son) maddesi hükmüne göre “Hâkim, sözleşmenin önel verilmeksizin feshini yerinde bulabileceği gibi, taraflardan birinin istemiyle veya kendiliğinden, aile topluluğu içinde yaşamalarına son vererek, bakım alacaklısına ömür boyu gelir bağlayabilir.”
Uyuşmazlığın değinilen TBK'nın 617/son (BK'nın 517/son) maddesi uyarınca çözüme bağlanması, bakım yükümlülüğünün bir arada yaşamak suretiyle yerine getirilmesi imkanlarının ortadan kalktığı yada büyük ölçüde sınırlandığı haller için düşünülmelidir. Bunun yanı sıra, takdir edilecek irat, yanların özel ve ekonomik durumlarına uygun ve adil olmalıdır.
Somut olaya gelince davacı ...’in Hamide isimli bir kadınla yaşamaya başladığı, davalıyı da adı geçen kadınla birlikte yaşamaya zorladığı hususları davacı tanıklarınca da ifade edilmiş olup, esasen değinilen yön mahkemenin de kabulündedir. Bu durumda davalı bakım borcunu davacının kusuru nedeniyle yerine getirememiştir.
Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
Kabule göre de, iptal-tescil isteğinin reddedilmesi halinde bakım alacaklısı lehine irat tahsis edilmesi gerekirken, bakım borçlusu lehine irat tahsisi isabetsizdir.
Davalının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.10.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.