3. Hukuk Dairesi 2017/9445 E. , 2019/4454 K.
Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
3. Hukuk Dairesi 2017/9445 E. , 2019/4454 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, dava dilekçesinde özetle; 2098 parsel numaralı taşınmazın maliki olduğunu, davalının ise bu taşınmaza komşu 2097 parsel numaralı taşınmazın maliki olduğunu, taşınmazın kendisine murislerinden intikal ettiğini ve kadimden beri kullanıldığı şekliyle kullanmaya devam ettiğini, davalının taşınmazının sınırlarının ölçülmesi üzerine kullandığı ve üzerinde 30 yaşında yetişkin zeytin ağaçlarının bulunduğu kısmın davalının taşınmazına tecavüzlü olduğunun ortaya çıktığını ve hakkında davalı tarafça müdahalenin meni davası açıldığını, davanın kabulüne dair verilen kararın kesinleştiğini, bu yerin kendisine ait olduğunu düşünerek iyiniyetli yetiştirilen zeytin ağaçlarının davalının taşınmazında kalması nedeniyle davalının sebepsiz zenginleştiğini belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere 10000 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, cevap dilekçesnde özetle; davalının taşınmazı 2011 yılında satın aldığını, taşınmazı satın alırken sınırlarını ölçtürmeyen ve tecavüzlü şekilde kullanmaya devam eden davacının yalnızca odun değerini talep edebileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, mahallinde keşif yapılarak keşif sonucunda tecavüzlü olduğu belirlenen alanın zeytinlik olarak belirlenen değerinden çıplak arazi değerinin çıkarılması yöntemiyle ağaçlı ve ağaçsız değer arasındaki farkı hesaplayan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafça temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; davalının sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Dava, davacı tarafın kullanımında olup davalının taşınmazı sınırları içinde bulunduğu tespit edilen ve davacının müdahalesinin menine karar verilen alanda kalan ve davacının murislerinin diktiği ağaçların değerinin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tahsiline ilişkindir.
Türk Medeni Kanunu'nun 729.maddesinde; 'Bir kimse başkasının fidanını kendi arazisine ya da kendisinin veya bir üçüncü kişinin fidanını başkasının arazisine dikerse, başkasının malzemesini kullanarak yapılan yapılara veya taşınır yapılara ilişkin hükümler
bunlar hakkında da uygulanır' denilmektedir.TMK'nın 722.maddesinde ise; Bir kimsenin kendi arazisindeki yapıda başkasının malzemesini ya da başkasının arazisindeki yapıda kendisinin veya bir başkasının malzemesini kullanması halinde bu malzemenin arazinin bütünleyici parçası olacağı; ancak, sahibinin rızası olmaksızın kullanılmış olan malzemenin sökülmesinin aşırı zarara yol açmaması halinde malzeme sahibinin, gideri yapıyı yaptırana ait olmak üzere bunların sökülüp kendisine verilmesini isteyebileceği; aynı koşullar altında arazinin malikinin de rızası olmaksızın yapılan yapıda kullanılan malzemenin gideri yapıyı yaptırana ait olmak üzere sökülüp kaldırılmasını isteyebileceği hükme bağlanmıştır.Aynı Kanunun 723.maddesi gereğince; Malzeme sökülüp alınamazsa arazi maliki, malzeme sahibine uygun bir tazminat ödemekle yükümlüdür. Yapıyı yaptıran malzeme sahibi iyi niyetli değilse, hâkimin hükmedeceği miktar, bu malzemenin arazi maliki için taşıdığı en az değeri geçmeyebilir. Anılan hükümler, esas itibariyle (BK'nın 61 ve devamı maddelerinde) TBK'nın 77 ve devamı maddelerinde düzenlenen sebepsiz zenginleşmenin özel bir halidir.
Bu bağlamda davacının talep edebileceği tazminat miktarının belirlenmesinde, 14.02.1951 tarih ve 1949/17-1951/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca davacının iyi niyetli olup olmadığının mahkemece kendiliğinden gözönünde tutulması gerekir.
Somut olayda, tapu ve kadastro kayıtlarının incelenmesinde her iki tarafa ait taşınmazın ... adına kayıtlı iken 1965 yılında ifraz işlemi sonucu 2097 ile 2098 parsel numaralarını aldığı ve davacının kök murisinin taşınmazı 1966 yılında satın alma yoluyla edindiği anlaşılmaktadır. Keşif sonucu alınan bilirkişi raporu da davacının ağaçların davadan yaklaşık 30 yıl önce ekildiği iddiasını doğrulamıştır. Ağaçların dikildiği tarih itibariyle taşınmaz tapuya kayıtlı taşınmaz olup, tapuda kayıtlı taşınmazın kullanımında sınırının aşılması noktasında davacının iyiniyet iddiası dinlenmeyecektir. Davacının, ağaçların bulunduğu alanın kendi taşınmazı sınırları içinde bulunmadığını bilmesi gerekmekle buna rağmen taşınmazı kullanmaya devam etmesi nedeniyle dikilen ağaçlar yönünden iyiniyetli olmadığı, sadece TMK'nın 723.maddesi gereğince asgari levazım bedelini davalıdan talep edebileceği açıktır. Gerek öğretide, gerekse uygulamada asgari levazım değerinin, tüm malzemenin işçilik ve bakım giderleri gözetilmeksizin, piyasadaki en düşük değerlerinden, dikim yılı veya yıllarına göre yıpranma payı düşüldükten sonra elde edilecek miktar şeklinde hesaplanacağı benimsenmiş bulunmakla, yeterli teknik inceleme de buna göre yeniden yapılmalıdır.
Mahkemece, iyiniyet ve kötüniyet ayrımı yapılarak davacının kötüniyetli sayılacağı ve bu nedenle ancak ağaçların asgari levazım bedelini talep edebileceği gözetilerek bu doğrultuda bilirkişi raporu aldırılması gerekirken, taşınmazın ağaçlı ve ağaçsız değeri arasındaki farka göre hesaplama yapan ve hüküm kurmaya elverişli olmayan bilirkişi raporuna dayanılarak karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalı taraf yararına HUMK' un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalı tarafa iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK' un 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 13.05.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, dava dilekçesinde özetle; 2098 parsel numaralı taşınmazın maliki olduğunu, davalının ise bu taşınmaza komşu 2097 parsel numaralı taşınmazın maliki olduğunu, taşınmazın kendisine murislerinden intikal ettiğini ve kadimden beri kullanıldığı şekliyle kullanmaya devam ettiğini, davalının taşınmazının sınırlarının ölçülmesi üzerine kullandığı ve üzerinde 30 yaşında yetişkin zeytin ağaçlarının bulunduğu kısmın davalının taşınmazına tecavüzlü olduğunun ortaya çıktığını ve hakkında davalı tarafça müdahalenin meni davası açıldığını, davanın kabulüne dair verilen kararın kesinleştiğini, bu yerin kendisine ait olduğunu düşünerek iyiniyetli yetiştirilen zeytin ağaçlarının davalının taşınmazında kalması nedeniyle davalının sebepsiz zenginleştiğini belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere 10000 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, cevap dilekçesnde özetle; davalının taşınmazı 2011 yılında satın aldığını, taşınmazı satın alırken sınırlarını ölçtürmeyen ve tecavüzlü şekilde kullanmaya devam eden davacının yalnızca odun değerini talep edebileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, mahallinde keşif yapılarak keşif sonucunda tecavüzlü olduğu belirlenen alanın zeytinlik olarak belirlenen değerinden çıplak arazi değerinin çıkarılması yöntemiyle ağaçlı ve ağaçsız değer arasındaki farkı hesaplayan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafça temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; davalının sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Dava, davacı tarafın kullanımında olup davalının taşınmazı sınırları içinde bulunduğu tespit edilen ve davacının müdahalesinin menine karar verilen alanda kalan ve davacının murislerinin diktiği ağaçların değerinin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tahsiline ilişkindir.
Türk Medeni Kanunu'nun 729.maddesinde; 'Bir kimse başkasının fidanını kendi arazisine ya da kendisinin veya bir üçüncü kişinin fidanını başkasının arazisine dikerse, başkasının malzemesini kullanarak yapılan yapılara veya taşınır yapılara ilişkin hükümler
bunlar hakkında da uygulanır' denilmektedir.TMK'nın 722.maddesinde ise; Bir kimsenin kendi arazisindeki yapıda başkasının malzemesini ya da başkasının arazisindeki yapıda kendisinin veya bir başkasının malzemesini kullanması halinde bu malzemenin arazinin bütünleyici parçası olacağı; ancak, sahibinin rızası olmaksızın kullanılmış olan malzemenin sökülmesinin aşırı zarara yol açmaması halinde malzeme sahibinin, gideri yapıyı yaptırana ait olmak üzere bunların sökülüp kendisine verilmesini isteyebileceği; aynı koşullar altında arazinin malikinin de rızası olmaksızın yapılan yapıda kullanılan malzemenin gideri yapıyı yaptırana ait olmak üzere sökülüp kaldırılmasını isteyebileceği hükme bağlanmıştır.Aynı Kanunun 723.maddesi gereğince; Malzeme sökülüp alınamazsa arazi maliki, malzeme sahibine uygun bir tazminat ödemekle yükümlüdür. Yapıyı yaptıran malzeme sahibi iyi niyetli değilse, hâkimin hükmedeceği miktar, bu malzemenin arazi maliki için taşıdığı en az değeri geçmeyebilir. Anılan hükümler, esas itibariyle (BK'nın 61 ve devamı maddelerinde) TBK'nın 77 ve devamı maddelerinde düzenlenen sebepsiz zenginleşmenin özel bir halidir.
Bu bağlamda davacının talep edebileceği tazminat miktarının belirlenmesinde, 14.02.1951 tarih ve 1949/17-1951/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca davacının iyi niyetli olup olmadığının mahkemece kendiliğinden gözönünde tutulması gerekir.
Somut olayda, tapu ve kadastro kayıtlarının incelenmesinde her iki tarafa ait taşınmazın ... adına kayıtlı iken 1965 yılında ifraz işlemi sonucu 2097 ile 2098 parsel numaralarını aldığı ve davacının kök murisinin taşınmazı 1966 yılında satın alma yoluyla edindiği anlaşılmaktadır. Keşif sonucu alınan bilirkişi raporu da davacının ağaçların davadan yaklaşık 30 yıl önce ekildiği iddiasını doğrulamıştır. Ağaçların dikildiği tarih itibariyle taşınmaz tapuya kayıtlı taşınmaz olup, tapuda kayıtlı taşınmazın kullanımında sınırının aşılması noktasında davacının iyiniyet iddiası dinlenmeyecektir. Davacının, ağaçların bulunduğu alanın kendi taşınmazı sınırları içinde bulunmadığını bilmesi gerekmekle buna rağmen taşınmazı kullanmaya devam etmesi nedeniyle dikilen ağaçlar yönünden iyiniyetli olmadığı, sadece TMK'nın 723.maddesi gereğince asgari levazım bedelini davalıdan talep edebileceği açıktır. Gerek öğretide, gerekse uygulamada asgari levazım değerinin, tüm malzemenin işçilik ve bakım giderleri gözetilmeksizin, piyasadaki en düşük değerlerinden, dikim yılı veya yıllarına göre yıpranma payı düşüldükten sonra elde edilecek miktar şeklinde hesaplanacağı benimsenmiş bulunmakla, yeterli teknik inceleme de buna göre yeniden yapılmalıdır.
Mahkemece, iyiniyet ve kötüniyet ayrımı yapılarak davacının kötüniyetli sayılacağı ve bu nedenle ancak ağaçların asgari levazım bedelini talep edebileceği gözetilerek bu doğrultuda bilirkişi raporu aldırılması gerekirken, taşınmazın ağaçlı ve ağaçsız değeri arasındaki farka göre hesaplama yapan ve hüküm kurmaya elverişli olmayan bilirkişi raporuna dayanılarak karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalı taraf yararına HUMK' un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalı tarafa iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK' un 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 13.05.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.