1. Hukuk Dairesi 2016/8766 E. , 2019/3028 K.
Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
1. Hukuk Dairesi 2016/8766 E. , 2019/3028 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TAZMİNAT
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil- tazminat davası sonunda, davalılar ... ve ... hakkındaki maddi tazminat isteğinin kısmen kabulüne, davalı ... hakkındaki davanın husumetten reddine, diğer davalılar hakkındaki maddi tazminat isteğinin esastan reddine, manevi tazminat isteğinin bütün davalılar yönünden reddine ilişkin olarak verilen karar davacı ile davalı ... tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü
-KARAR-
Dava, sahtecilik hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, olmadığı taktirde maddi tazminat ile her iki halde de manevi tazminat isteklerine ilişkindir.
Davacı, yurt dışında yaşadığını, maliki olduğu ... ada ... parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 149 no’lu daire ile 37 no’lu dükkanın sahte nüfus cüzdanı ve sahte vekaletname düzenlenip kullanılarak davalı yeğeni ... tarafından davalı ...’a satışının yapıldığını, davalı ...’ın da 149 no’lu daireyi bilahare davalı ...’a satış yolu ile temlik ettiğini, sahte nüfus cüzdanı, sahte vekaletname düzenlenmesi ve bunlara dayalı olarak tapuda satış yapılması işlemlerinde davalıların işbirliği içinde hareket ettiklerini, taşınmazların bu şekilde elinden çıkması nedeniyle üzülüp hastalandığını, psikolojik tedavi gördüğünü ileri sürerek ... ada ... parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 149 no’lu daire ile 37 no’lu dükkanın tapu kayıtlarının iptali ile adına tescilini, olmadığı taktirde 130.000,00 TL maddi tazminatın, her iki halde de 100.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir.
Davalı ..., site yönetimini tek başına temsil yetkisi bulunmadığı gibi şahsi sorumluluğu da olmadığını, sitedeki 5 no’lu dairenin davacıya ait olup izne geldiğinde bu dairede kaldığını, diğer zamanlarda ise kardeşi ve yeğenlerinin kaldıklarını, “konutta kalanlara ait kimlik bilgilendirme belgesinin” muhtarı bilgilendirme amacıyla düzenlenmekte olup resmi bir niteliği olmadığını, yönetim kaşesinin üstündeki imza kendisine ait olmakla birlikte muhtar kısmındaki imzanın kendisine ait olmadığını davalı ..., muhtarlık yaptığını, olayda kasıt veya ihmalinin bulunmadığını, site yöneticisi tarafından düzenlenen belgeye göre işlem yaptığını, yanına gelen şahsın da fotoğraftaki kişi olduğunu, “ nüfus cüzdanı talep belgesi düzenlediğini”, olayda nüfus müdürlüğünün sorumluluğu olduğunu davalı ... davacı teyzesinin kızı ... ile kardeşi ...’ın daha önce nişanlandıklarını, ...’nin kurduğu şirkette kardeşinin müdürlük yaptığını ve çek keşide ettiğini, çeklerin ödenmediğini, kardeşi ...’ın nişanlısına para verdiğini ancak iade edilmeyip nişanın bozulduğunu, bu nedenle davacının ...’da bulunan taşınmazlarının satışı konusunda vekaletname gönderdiğini, dava konusu dükkanın 100.000 TL bedelle satıldığını, kardeşine olan borcun düşülmesi konusunda davacıyla anlaştıklarını davalı ..., diş hekimliği yaptığını, davacı teyzesiyle ancak Türkiye’ye geldiğinde görüştüğünü, teyzesiyle birlikte oturmadığını, sadece ailesini ziyaret için bu adrese geldiğini davalı ... davalılardan ... ile iş nedeniyle tanıştıklarını, yem fabrikası yapılması işini adı geçenin yetkilisi olduğu şirkete verdiğini, tapu kayıtlarına güvenerek dava konusu taşınmazları rayiç bedelleriyle satın aldığını, dava konusu dükkan için 25.000 TL, ev için 55.000 TL ödediğini, dava konusu dairenin arsasının ... arazisi olduğunu öğrenince zarar etmemek için daireyi aldığı fiyat olan 55.000 TL üzerinden davalı ...’e sattığını, sahte nüfus cüzdanı ve sahte vekaletname ile ilgisi bulunmadığını, iyiniyetli olduğunu davalı ... dava konusu 149 no’lu meskeni davalı ...’dan tapu kaydına güvenerek ve iyiniyetle edindiğini, başka bir evini satarak ve ’tan kredi kullanmak suretiyle taşınmazı satın aldığını davalı ..., noter olduğunu ve 03.01.2005 tarihinde kendisini ... olarak tanıtan birinin noterliğe gelip ... isimli kişiye vekaletname vereceğini beyan ettiğini, nüfus kimlik belgesini kontrol ettiğini, herhangi bir hata ya da sahtecilik görmediğini, talep doğrultusunda taşınmaz satışı için vekaletname tanzim ettiğini, geçerli kimlik belgesine göre vekaletname tanzim edildiğini, üzerine düşen bütün yükümlülükleri yerine getirdiğini davalı ... vekili, malike ait olduğu sanılan vekaletnamedeki kimlik bilgileri ile evveliyat nüfus bilgilerinin birbiriyle uyumlu olduğunu, vekaletnameye ekli nüfus cüzdanı fotokopisindeki fotoğrafların da benzer olduğunu ve dikkat çekecek bir farklılığa rastlanmadığını, kullanılan nüfus cüzdanı ve vekaletnamenin gerçek olduğunu, idare aleyhine dava açılamayacağını ihbar olunan ... Sigorta AŞ. vekili, davalı ... tarafından davanın ihbar edildiğini, iptal tescil davasının kayıt malikine karşı açılması gerekip davalı ...’a husumet yöneltilemeyeceğini, davalının yasal yükümlülüklerini yerine getirdiğini, adı geçen davalı bakımından illiyet bağının kesildiğini, vekaletname tanzimi sırasında ibraz edilen kimlik belgesinin iğfal kabiliyeti bulunduğunu, zira nüfus müdürlüğünce verildiği için şekil olarak eksiklik bulunmadığını, zararın 3. kişilerin ağır kusuruyla meydana geldiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davalı ...’nin sahte nüfus cüzdanı ve vekaletnameyle temliki yaptığının kesinleşmiş ceza mahkumiyetiyle sabit olduğu, noter olan davalı ... hakkındaki mahkumiyet hükmünün her ne kadar zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar verilmiş ise de vekaletname tanzimi sırasında en küçük ihmalden dahi sorumlu olup kusursuzluğunu kanıtlayamadığı gerekçesiyle davalılar ... ve ... hakkındaki maddi tazminat isteğinin kısmen kabulüne, davalı ... hakkındaki davanın husumet nedeniyle reddine, diğer davalılar hakkındaki maddi tazminat isteğinin esastan reddine, manevi tazminat isteğinin de bütün davalılar yönünden reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden dava konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmazda bulunan 37 no’lu dükkan vasıflı taşınmazın tamamı ile 149 no’lu meskenin tamamı davacı adına kayıtlı iken ... 8. Noterliğinin 03.01.2005 tarih 00067 yevmiye no’lu vekaletnamesine dayalı olarak davalı vekil ... tarafından 37 no’lu dükkanın 10.000 TL, 149 no’lu meskenin 32.000 TL bedellerle 04.01.2005 tarihinde davalı ...’a satış yolu ile temlik edildiği, dava konusu 149 no’lu meskenin davalı ... tarafından 32.000 TL bedelle 25.05.2005 tarihinde satış yolu ile davalı ...’e temlik edildiği, sahte resmi belge düzenlemek, kullanmak, ihmal suretiyle görevde yetkiyi kötüye kullanma suç vasıflarıyla görülen ... Ağır Ceza Mahkemesinin 2008/104 esas 2011/363 karar sayılı dosyasında davaya konu vekaletname, konutta kalanlara ait kimlik bilgilendirme belgesi, nüfus cüzdanı talep belgesi üzerinde yaptırılan kriminal incelemede “ bu belgelerdeki ... adına atılmış imzaların ... elinden çıkmadığının, bu belgelerdeki yazıların sanık ...’nin eli ürünü olduğunun saptandığı”, sahte nüfus cüzdanı ve vekaletlerde kullanılan fotoğrafların tespiti için fotoğraf üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen rapora göre, “ kullanılan fotoğraflar ile müştekiye ait olup şüpheli tarafından ibraz edilen aile
fotoğrafındaki müşteki fotoğrafının aynı kişi olduğunun ve bu fotoğrafın yüz kısmında ufak rötuşlar yapıldığının ve arka planın temizlenerek kırmızı renkli başka bir arka plan yerleştirildikten sonra çoğaltıldığının” saptandığı, davalı ... ile dava dışı kardeşinin davacı teyzelerine ait taşınmazları bir şekilde satarak menfaat temin etme konusunda anlaştıkları, davalı ...’ın teyzesi ...’nin kimlik bilgileri ile kendi fotoğrafını yapıştırmak suretiyle düzenlettirdiği nüfus cüzdanı talep belgesine istinaden sahte nüfus cüzdanı aldığı ve bunu kullanarak 03.01.2005 tarihinde 8. Noterlikten dava konusu taşınmazların satışı ile ilgili teyzesi ... olarak kendi adına vekaletname verdiği, noter olan davalı sanık ...’ın da onayladığı, davalı sanık ...’ın dava konusu taşınmazları 04.01.2005 tarihinde davalı sanık ilk el ...’a sattığı, ...’ın da 149 no’lu meskeni ikinci el davalı sanık ... ‘a sattığı, sanıklar ... ve ...’ın taşınmazların satışı konusunda diğer sanıklarla işbirliği içinde hareket ettiklerinin kanıtlanamadığı gerekçesiyle bu sanıkların beraatine, noter olan davalı sanık ...’ın ibraz edilen nüfus cüzdanının işlem yapmak isteyen şahsa ait olup olmadığını kontrol etmesi ve denetlemesi gerekirken incelenen fotoğraflara göre hiçbir şekilde ...’ye benzemeyen sanık ...’ın ibraz ettiği sahte nüfus cüzdanına istinaden taşınmazların devrine dayanak vekaletname tanzim ettiği gerekçesiyle görevi ihmal suçundan mahkumiyetine, davalı sanık ...’ın kardeşiyle birlikte başından beri taşınmazların usulsüz devri ile haksız menfaat sağlama konusunda iştirak iradesiyle hareket ettiği gerekçesiyle mahkumiyetine karar verildiği, Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 2013/15850 esas 2014/3215 karar sayılı 24.02.2014 tarihli kararı ile davalı sanık ... hakkındaki mahkumiyet hükmünün onanmasına, davalı sanık ... hakkındaki hükmün zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine karar verilip bu ikisi yönünden kararın 24.02.2014 tarihinde kesinleştiği, davalı sanık ... ile ... hakkındaki beraat hükmünün de 15.12.2011 ve 28.10.2011 tarihlerinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere kural olarak sahte vekaletname kullanılmak suretiyle yapılan satışlarda ilk ele (alıcıya) yapılan işlemin sicilin dayanağını teşkil eden belgenin sahte olması nedeniyle yolsuz tescil niteliğini taşıyacağı, ancak ondan sonra edinenlerin iyiniyetli olduğunun belirlenmesi halinde ve bunun sonucu olarak da Türk Medeni Kanununun 1023. maddesinin koruyuculuğu altında bulunacağı kuşkusuzdur.
O halde, ilk el konumundakilerin iyi veya kötüniyetli olmasının araştırılmasına gerek bulunmadığı gibi iyiniyetli olsalar bile sicilin illetini teşkil eden işlemlerin sahte olması nedeniyle edinimlerinin hukuken korunmasına olanak yoktur.
Hukukumuzda, diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve güven içerisinde alış verişte bulunmaları, satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları, dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle, alan kişinin iyi niyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir. Bu amaçla 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 2.maddesinin genel hükmü yanında menkul mallarda ... ve ..., tapulu taşınmazların el değiştirmesinde ise 1023. maddesinin özel hükümleri getirilmiştir. Bir devleti oluşturan unsurlardan biri insan unsuru ise bunun kadar önemli olan ötekisi topraktır. İşte bu nedenle Devlet, nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlenmiş, bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağlamış, iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğu kabul etmiş, değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarak da tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetini korumak zorunluluğunu duymuştur. Belirtilen ilke TMK'nin 1023. maddesinde aynen 'tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan 3 ncü kişinin bu kazanımı korunur' şeklinde yer almış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024.maddenin 1. fıkrasına göre 'Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken 3 ncü kişi bu tescile dayanamaz' biçiminde öngörülmüştür.
Diğer yandan, Noterlik Kanunu’nun 162.maddesi gereğince noterin kusursuz sorumluluğu sözkonusu ise de, kusursuzluğun ispatı yerine, zarar ile uygun nedensellik bağının kesildiğinin kanıtlanması durumunda sorumluluğunun ortadan kalkacağı da açıktır. Kusursuz sorumlulukta nedensellik bağının kesilebilmesi için zarar görenin ağır kusurlu veya üçüncü bir kişinin illiyet bağını kesebilecek nitelikte ağır kusurunun olması veya zararlandırıcı sonucun meydana gelmesinde öngörülmeyen bir halin bulunması gerekmektedir.
Tüm bu açıklamalar karşısında diğer davalılar yönünden davanın reddine, bütün davalılar yönünden de manevi tazminat isteğinin reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığından davacının, diğer davalılara yönelik temyiz itirazları ile manevi tazminata ilişkin temyiz itirazlarının reddine.
Davacının diğer temyiz itirazları ile davalı ...'ın temyizine gelince
Ancak, dava konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmazdaki 37 ve 149 no’lu bağımsız bölümleri satın alan ilk el davalı ...’ın ediniminin dayanağını oluşturan belgenin sahte olması nedeniyle onun adına oluşturulan kaydın yolsuz tescil niteliğinde bulunduğu açıktır.
Hâl böyle olunca, dava konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmazda bulunan ve halen ilk el davalı ... adına kayıtlı olan 37 no’lu bağımsız bölüm yönünden iptal tescil isteğinin kabulüne, ... ada parsel sayılı taşınmazda bulunan ve ikinci el davalı ... adına kayıtlı olan ... no’lu bağımsız bölüm yönünden adı geçen davalının iyiniyetli olduğu saptandığından bu taşınmazla ilgili olarak bedelin davalılar ... ve ilk el ...’dan müteselsilen tahsiline karar verilmesi gerekirken ceza mahkemesi kararından da anlaşıldığı üzere davalılardan ...’ın eylemleri sonucu uygun nedensellik bağı kesildiği halde davalı noter ...’ın bedelden sorumlu tutulması da doğru değildir.
Davacı ile davalı ...’ın değinilen yönlerden yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün belirtilen nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, 15.05.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TAZMİNAT
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil- tazminat davası sonunda, davalılar ... ve ... hakkındaki maddi tazminat isteğinin kısmen kabulüne, davalı ... hakkındaki davanın husumetten reddine, diğer davalılar hakkındaki maddi tazminat isteğinin esastan reddine, manevi tazminat isteğinin bütün davalılar yönünden reddine ilişkin olarak verilen karar davacı ile davalı ... tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü
-KARAR-
Dava, sahtecilik hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, olmadığı taktirde maddi tazminat ile her iki halde de manevi tazminat isteklerine ilişkindir.
Davacı, yurt dışında yaşadığını, maliki olduğu ... ada ... parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 149 no’lu daire ile 37 no’lu dükkanın sahte nüfus cüzdanı ve sahte vekaletname düzenlenip kullanılarak davalı yeğeni ... tarafından davalı ...’a satışının yapıldığını, davalı ...’ın da 149 no’lu daireyi bilahare davalı ...’a satış yolu ile temlik ettiğini, sahte nüfus cüzdanı, sahte vekaletname düzenlenmesi ve bunlara dayalı olarak tapuda satış yapılması işlemlerinde davalıların işbirliği içinde hareket ettiklerini, taşınmazların bu şekilde elinden çıkması nedeniyle üzülüp hastalandığını, psikolojik tedavi gördüğünü ileri sürerek ... ada ... parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 149 no’lu daire ile 37 no’lu dükkanın tapu kayıtlarının iptali ile adına tescilini, olmadığı taktirde 130.000,00 TL maddi tazminatın, her iki halde de 100.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir.
Davalı ..., site yönetimini tek başına temsil yetkisi bulunmadığı gibi şahsi sorumluluğu da olmadığını, sitedeki 5 no’lu dairenin davacıya ait olup izne geldiğinde bu dairede kaldığını, diğer zamanlarda ise kardeşi ve yeğenlerinin kaldıklarını, “konutta kalanlara ait kimlik bilgilendirme belgesinin” muhtarı bilgilendirme amacıyla düzenlenmekte olup resmi bir niteliği olmadığını, yönetim kaşesinin üstündeki imza kendisine ait olmakla birlikte muhtar kısmındaki imzanın kendisine ait olmadığını davalı ..., muhtarlık yaptığını, olayda kasıt veya ihmalinin bulunmadığını, site yöneticisi tarafından düzenlenen belgeye göre işlem yaptığını, yanına gelen şahsın da fotoğraftaki kişi olduğunu, “ nüfus cüzdanı talep belgesi düzenlediğini”, olayda nüfus müdürlüğünün sorumluluğu olduğunu davalı ... davacı teyzesinin kızı ... ile kardeşi ...’ın daha önce nişanlandıklarını, ...’nin kurduğu şirkette kardeşinin müdürlük yaptığını ve çek keşide ettiğini, çeklerin ödenmediğini, kardeşi ...’ın nişanlısına para verdiğini ancak iade edilmeyip nişanın bozulduğunu, bu nedenle davacının ...’da bulunan taşınmazlarının satışı konusunda vekaletname gönderdiğini, dava konusu dükkanın 100.000 TL bedelle satıldığını, kardeşine olan borcun düşülmesi konusunda davacıyla anlaştıklarını davalı ..., diş hekimliği yaptığını, davacı teyzesiyle ancak Türkiye’ye geldiğinde görüştüğünü, teyzesiyle birlikte oturmadığını, sadece ailesini ziyaret için bu adrese geldiğini davalı ... davalılardan ... ile iş nedeniyle tanıştıklarını, yem fabrikası yapılması işini adı geçenin yetkilisi olduğu şirkete verdiğini, tapu kayıtlarına güvenerek dava konusu taşınmazları rayiç bedelleriyle satın aldığını, dava konusu dükkan için 25.000 TL, ev için 55.000 TL ödediğini, dava konusu dairenin arsasının ... arazisi olduğunu öğrenince zarar etmemek için daireyi aldığı fiyat olan 55.000 TL üzerinden davalı ...’e sattığını, sahte nüfus cüzdanı ve sahte vekaletname ile ilgisi bulunmadığını, iyiniyetli olduğunu davalı ... dava konusu 149 no’lu meskeni davalı ...’dan tapu kaydına güvenerek ve iyiniyetle edindiğini, başka bir evini satarak ve ’tan kredi kullanmak suretiyle taşınmazı satın aldığını davalı ..., noter olduğunu ve 03.01.2005 tarihinde kendisini ... olarak tanıtan birinin noterliğe gelip ... isimli kişiye vekaletname vereceğini beyan ettiğini, nüfus kimlik belgesini kontrol ettiğini, herhangi bir hata ya da sahtecilik görmediğini, talep doğrultusunda taşınmaz satışı için vekaletname tanzim ettiğini, geçerli kimlik belgesine göre vekaletname tanzim edildiğini, üzerine düşen bütün yükümlülükleri yerine getirdiğini davalı ... vekili, malike ait olduğu sanılan vekaletnamedeki kimlik bilgileri ile evveliyat nüfus bilgilerinin birbiriyle uyumlu olduğunu, vekaletnameye ekli nüfus cüzdanı fotokopisindeki fotoğrafların da benzer olduğunu ve dikkat çekecek bir farklılığa rastlanmadığını, kullanılan nüfus cüzdanı ve vekaletnamenin gerçek olduğunu, idare aleyhine dava açılamayacağını ihbar olunan ... Sigorta AŞ. vekili, davalı ... tarafından davanın ihbar edildiğini, iptal tescil davasının kayıt malikine karşı açılması gerekip davalı ...’a husumet yöneltilemeyeceğini, davalının yasal yükümlülüklerini yerine getirdiğini, adı geçen davalı bakımından illiyet bağının kesildiğini, vekaletname tanzimi sırasında ibraz edilen kimlik belgesinin iğfal kabiliyeti bulunduğunu, zira nüfus müdürlüğünce verildiği için şekil olarak eksiklik bulunmadığını, zararın 3. kişilerin ağır kusuruyla meydana geldiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davalı ...’nin sahte nüfus cüzdanı ve vekaletnameyle temliki yaptığının kesinleşmiş ceza mahkumiyetiyle sabit olduğu, noter olan davalı ... hakkındaki mahkumiyet hükmünün her ne kadar zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar verilmiş ise de vekaletname tanzimi sırasında en küçük ihmalden dahi sorumlu olup kusursuzluğunu kanıtlayamadığı gerekçesiyle davalılar ... ve ... hakkındaki maddi tazminat isteğinin kısmen kabulüne, davalı ... hakkındaki davanın husumet nedeniyle reddine, diğer davalılar hakkındaki maddi tazminat isteğinin esastan reddine, manevi tazminat isteğinin de bütün davalılar yönünden reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden dava konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmazda bulunan 37 no’lu dükkan vasıflı taşınmazın tamamı ile 149 no’lu meskenin tamamı davacı adına kayıtlı iken ... 8. Noterliğinin 03.01.2005 tarih 00067 yevmiye no’lu vekaletnamesine dayalı olarak davalı vekil ... tarafından 37 no’lu dükkanın 10.000 TL, 149 no’lu meskenin 32.000 TL bedellerle 04.01.2005 tarihinde davalı ...’a satış yolu ile temlik edildiği, dava konusu 149 no’lu meskenin davalı ... tarafından 32.000 TL bedelle 25.05.2005 tarihinde satış yolu ile davalı ...’e temlik edildiği, sahte resmi belge düzenlemek, kullanmak, ihmal suretiyle görevde yetkiyi kötüye kullanma suç vasıflarıyla görülen ... Ağır Ceza Mahkemesinin 2008/104 esas 2011/363 karar sayılı dosyasında davaya konu vekaletname, konutta kalanlara ait kimlik bilgilendirme belgesi, nüfus cüzdanı talep belgesi üzerinde yaptırılan kriminal incelemede “ bu belgelerdeki ... adına atılmış imzaların ... elinden çıkmadığının, bu belgelerdeki yazıların sanık ...’nin eli ürünü olduğunun saptandığı”, sahte nüfus cüzdanı ve vekaletlerde kullanılan fotoğrafların tespiti için fotoğraf üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen rapora göre, “ kullanılan fotoğraflar ile müştekiye ait olup şüpheli tarafından ibraz edilen aile
fotoğrafındaki müşteki fotoğrafının aynı kişi olduğunun ve bu fotoğrafın yüz kısmında ufak rötuşlar yapıldığının ve arka planın temizlenerek kırmızı renkli başka bir arka plan yerleştirildikten sonra çoğaltıldığının” saptandığı, davalı ... ile dava dışı kardeşinin davacı teyzelerine ait taşınmazları bir şekilde satarak menfaat temin etme konusunda anlaştıkları, davalı ...’ın teyzesi ...’nin kimlik bilgileri ile kendi fotoğrafını yapıştırmak suretiyle düzenlettirdiği nüfus cüzdanı talep belgesine istinaden sahte nüfus cüzdanı aldığı ve bunu kullanarak 03.01.2005 tarihinde 8. Noterlikten dava konusu taşınmazların satışı ile ilgili teyzesi ... olarak kendi adına vekaletname verdiği, noter olan davalı sanık ...’ın da onayladığı, davalı sanık ...’ın dava konusu taşınmazları 04.01.2005 tarihinde davalı sanık ilk el ...’a sattığı, ...’ın da 149 no’lu meskeni ikinci el davalı sanık ... ‘a sattığı, sanıklar ... ve ...’ın taşınmazların satışı konusunda diğer sanıklarla işbirliği içinde hareket ettiklerinin kanıtlanamadığı gerekçesiyle bu sanıkların beraatine, noter olan davalı sanık ...’ın ibraz edilen nüfus cüzdanının işlem yapmak isteyen şahsa ait olup olmadığını kontrol etmesi ve denetlemesi gerekirken incelenen fotoğraflara göre hiçbir şekilde ...’ye benzemeyen sanık ...’ın ibraz ettiği sahte nüfus cüzdanına istinaden taşınmazların devrine dayanak vekaletname tanzim ettiği gerekçesiyle görevi ihmal suçundan mahkumiyetine, davalı sanık ...’ın kardeşiyle birlikte başından beri taşınmazların usulsüz devri ile haksız menfaat sağlama konusunda iştirak iradesiyle hareket ettiği gerekçesiyle mahkumiyetine karar verildiği, Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 2013/15850 esas 2014/3215 karar sayılı 24.02.2014 tarihli kararı ile davalı sanık ... hakkındaki mahkumiyet hükmünün onanmasına, davalı sanık ... hakkındaki hükmün zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine karar verilip bu ikisi yönünden kararın 24.02.2014 tarihinde kesinleştiği, davalı sanık ... ile ... hakkındaki beraat hükmünün de 15.12.2011 ve 28.10.2011 tarihlerinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere kural olarak sahte vekaletname kullanılmak suretiyle yapılan satışlarda ilk ele (alıcıya) yapılan işlemin sicilin dayanağını teşkil eden belgenin sahte olması nedeniyle yolsuz tescil niteliğini taşıyacağı, ancak ondan sonra edinenlerin iyiniyetli olduğunun belirlenmesi halinde ve bunun sonucu olarak da Türk Medeni Kanununun 1023. maddesinin koruyuculuğu altında bulunacağı kuşkusuzdur.
O halde, ilk el konumundakilerin iyi veya kötüniyetli olmasının araştırılmasına gerek bulunmadığı gibi iyiniyetli olsalar bile sicilin illetini teşkil eden işlemlerin sahte olması nedeniyle edinimlerinin hukuken korunmasına olanak yoktur.
Hukukumuzda, diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve güven içerisinde alış verişte bulunmaları, satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları, dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle, alan kişinin iyi niyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir. Bu amaçla 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 2.maddesinin genel hükmü yanında menkul mallarda ... ve ..., tapulu taşınmazların el değiştirmesinde ise 1023. maddesinin özel hükümleri getirilmiştir. Bir devleti oluşturan unsurlardan biri insan unsuru ise bunun kadar önemli olan ötekisi topraktır. İşte bu nedenle Devlet, nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlenmiş, bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağlamış, iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğu kabul etmiş, değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarak da tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetini korumak zorunluluğunu duymuştur. Belirtilen ilke TMK'nin 1023. maddesinde aynen 'tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan 3 ncü kişinin bu kazanımı korunur' şeklinde yer almış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024.maddenin 1. fıkrasına göre 'Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken 3 ncü kişi bu tescile dayanamaz' biçiminde öngörülmüştür.
Diğer yandan, Noterlik Kanunu’nun 162.maddesi gereğince noterin kusursuz sorumluluğu sözkonusu ise de, kusursuzluğun ispatı yerine, zarar ile uygun nedensellik bağının kesildiğinin kanıtlanması durumunda sorumluluğunun ortadan kalkacağı da açıktır. Kusursuz sorumlulukta nedensellik bağının kesilebilmesi için zarar görenin ağır kusurlu veya üçüncü bir kişinin illiyet bağını kesebilecek nitelikte ağır kusurunun olması veya zararlandırıcı sonucun meydana gelmesinde öngörülmeyen bir halin bulunması gerekmektedir.
Tüm bu açıklamalar karşısında diğer davalılar yönünden davanın reddine, bütün davalılar yönünden de manevi tazminat isteğinin reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığından davacının, diğer davalılara yönelik temyiz itirazları ile manevi tazminata ilişkin temyiz itirazlarının reddine.
Davacının diğer temyiz itirazları ile davalı ...'ın temyizine gelince
Ancak, dava konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmazdaki 37 ve 149 no’lu bağımsız bölümleri satın alan ilk el davalı ...’ın ediniminin dayanağını oluşturan belgenin sahte olması nedeniyle onun adına oluşturulan kaydın yolsuz tescil niteliğinde bulunduğu açıktır.
Hâl böyle olunca, dava konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmazda bulunan ve halen ilk el davalı ... adına kayıtlı olan 37 no’lu bağımsız bölüm yönünden iptal tescil isteğinin kabulüne, ... ada parsel sayılı taşınmazda bulunan ve ikinci el davalı ... adına kayıtlı olan ... no’lu bağımsız bölüm yönünden adı geçen davalının iyiniyetli olduğu saptandığından bu taşınmazla ilgili olarak bedelin davalılar ... ve ilk el ...’dan müteselsilen tahsiline karar verilmesi gerekirken ceza mahkemesi kararından da anlaşıldığı üzere davalılardan ...’ın eylemleri sonucu uygun nedensellik bağı kesildiği halde davalı noter ...’ın bedelden sorumlu tutulması da doğru değildir.
Davacı ile davalı ...’ın değinilen yönlerden yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün belirtilen nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, 15.05.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.