4. Hukuk Dairesi 2016/9945 E. , 2018/6703 K.
Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
4. Hukuk Dairesi 2016/9945 E. , 2018/6703 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 31/07/2014 gününde verilen dilekçe ile haksız şikayet nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne dair verilen 22/04/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, haksız şikayet nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, istemin kısmen kabulüne karar verilmiş hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, davalının, koyunlarını emanet ettiği çoban tarafından bakılması sırasında kaybolması üzerine hayvan satış pazarında davacıya ait hayvanların kendisine ait olduğu gerekçesiyle şikayetçi olduğunu, bunun üzerine davacıda bulunan hayvanlara el konulduğunu ve ... Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/10 esas sayılı dosyasında davacı hakkında Suç eşyasının Satın Alınması veya Kabul Edilmesi eylemi nedeniyle ceza davası açıldığını, yapılan yargılama sonucunda beraatine karar verildiğini belirterek davacının haksız şikayeti nedeniyle uğradığı maddi ve manevi zararın giderilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalı ise, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davalının koyunlarının kaybolması nedeniyle davacı hakkında yapmış olduğu şikayetin haksız şikayet niteliğinde olduğu, az da olsa şüphe ve delil bulunmadığı gerekçesiyle maddi ve manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü Anayasa’nın 36. maddesinde “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.
Anayasa’nın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasanın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin Niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25. maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK’nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.
Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikâyet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikâyeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikâyet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikâyetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.
Şu durumda, davalının küçükbaş hayvanlarının bir kısmının teslim ettiği çoban tarafından kaybolduğunun bildirilmesi üzerine çobanı ile aralarında alacak ilişkisi olduğunu düşündüğü davacıda gördüğü hayvanların kendi hayvanı olduğu gerekçesiyle şikayetçi olduğu, Cumhuriyet Savcılığı tarafından yapılan soruşturma sonucunda ... Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/10 esas sayılı dava dosyasında davacı hakkında atılı Suç eşyasının Satın Alınması veya Kabul Edilmesi eylemi nedeniyle yeterli delil ve emare görülerek ceza davası açıldığı nazara alındığında, davalının şikayetçi olmasında bir takım az da olsa emareler bulunduğu, şikayetin olağan kuşku üzerine somut emarelere dayandırılarak yapıldığı anlaşılmakla, istemin tümden reddi gerekir.
Anılan yön gözetilmeden şikayetin haksız olduğundan bahisle istemin kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmadığından kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 07/11/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 31/07/2014 gününde verilen dilekçe ile haksız şikayet nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne dair verilen 22/04/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, haksız şikayet nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, istemin kısmen kabulüne karar verilmiş hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, davalının, koyunlarını emanet ettiği çoban tarafından bakılması sırasında kaybolması üzerine hayvan satış pazarında davacıya ait hayvanların kendisine ait olduğu gerekçesiyle şikayetçi olduğunu, bunun üzerine davacıda bulunan hayvanlara el konulduğunu ve ... Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/10 esas sayılı dosyasında davacı hakkında Suç eşyasının Satın Alınması veya Kabul Edilmesi eylemi nedeniyle ceza davası açıldığını, yapılan yargılama sonucunda beraatine karar verildiğini belirterek davacının haksız şikayeti nedeniyle uğradığı maddi ve manevi zararın giderilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalı ise, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davalının koyunlarının kaybolması nedeniyle davacı hakkında yapmış olduğu şikayetin haksız şikayet niteliğinde olduğu, az da olsa şüphe ve delil bulunmadığı gerekçesiyle maddi ve manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü Anayasa’nın 36. maddesinde “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.
Anayasa’nın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasanın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin Niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25. maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK’nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.
Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikâyet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikâyeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikâyet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikâyetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.
Şu durumda, davalının küçükbaş hayvanlarının bir kısmının teslim ettiği çoban tarafından kaybolduğunun bildirilmesi üzerine çobanı ile aralarında alacak ilişkisi olduğunu düşündüğü davacıda gördüğü hayvanların kendi hayvanı olduğu gerekçesiyle şikayetçi olduğu, Cumhuriyet Savcılığı tarafından yapılan soruşturma sonucunda ... Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/10 esas sayılı dava dosyasında davacı hakkında atılı Suç eşyasının Satın Alınması veya Kabul Edilmesi eylemi nedeniyle yeterli delil ve emare görülerek ceza davası açıldığı nazara alındığında, davalının şikayetçi olmasında bir takım az da olsa emareler bulunduğu, şikayetin olağan kuşku üzerine somut emarelere dayandırılarak yapıldığı anlaşılmakla, istemin tümden reddi gerekir.
Anılan yön gözetilmeden şikayetin haksız olduğundan bahisle istemin kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmadığından kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 07/11/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.