1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

3. Hukuk Dairesi 2017/17199 E. , 2019/2404 K.

Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
gönderen İctihat
3. Hukuk Dairesi 2017/17199 E. , 2019/2404 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki asıl alacak, birleşen ecrimisil davalarının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davaların kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı-birleşen dosya davalısı, asıl davada; davalılar ile 16 parsel sayılı taşınmazda paydaş olduğunu, kendi hissesini satmasıyla ortaklıklarının sona erdiğini, taşınmaza ilişkin yapılan önceki yargılamada paydaşlara yönelik krokilendirme ile taksim yapıldığını, bu kapsamda davalılara düşen zemin üzerinde bulunan cam sera tesisini kendisinin yaptığını, davalıların sebepsiz zenginleştiğini belirterek; fazlaya ilişkin hakların saklı kalması kaydıyla 30.000 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar- birleşen davacıların ilk olarak 2005/360 esas 2008/423 karar sayılı dosyada açtıkları birleşen davada; dava konusu taşınmazın uzun süredir davalı tarafından kullanılması ve kendilerinin davalının müdahalesi nedeniyle kullanamamaları nedeniyle dava tarihinden(12/09/2005) geriye dönük 2 yıllık ecrimisil bedeli 10.100,00 TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsilini, birleşen dosya ile birleştirme kararı verilen 2006/372 esa 2007/78 karar sayılı dosyada ise önceki dava tarihinden(12/09/2005) 12/06/2006 tarihine kadar fazlaya ilişkin hakların saklı kalması kaydıyla 8.000,00 TL ecrimisilin yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Birleşen dosyalar hakkında mahkemece verilen 16/09/2008 tarihli kararda; asıl dava ile birleşen (2006/372) dosyadaki davalarının ayrı ayrı kabulü ile; A)- 2003-2004 dönemi için 6.538,00-YTL. ecrimisilin 01.01.2004 tarihinden itibaren, 2004-2005 dönemi için 7.192,00-YTL. ecrimisilin asıl davadaki dava tarihi olan 12.09.2005 tarihinden itibaren, 12.09.2005-12.06.2006 dönemi için taleple bağlı kalınarak 8.172,00-YTL. ecrimisilin birleşen davadaki dava tarihi olan 22.09.2006 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı ...'ya verilmesine, 2003 - 2004 dönemi için 6.558,00 - YTL. ecrimisilin 01.01.2004 tarihinden itibaren, 2004 - 2005 dönemi için 7.124,00 - YTL. ecrimisilin asıl davadaki dava tarihi olan 12.09.2005 tarihinden itibaren, 12.09.2005 - 12.06.2006 dönemi için taleple bağlı kalınarak 8.197,00 - YTL. ecrimisilin birleşen davadaki dava tarihi olan 22.09.2006 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı ...'ya verilmesine karar verilmiş, hükmün davalı-asıl davacı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 2009/6729 esas 2009/8085 karar sayılı ilamıyla;
“1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Ancak, dava konusu taşınmazın üzerinde bulunan cam seranın sonradan davalı tarafça yapıldığı savunulduğuna göre bu savunma üzerinde durularak, savunmanın ispatı halinde serasız-tarla niteliğindeki-yer için net gelir hesabı yaptırılıp buna göre, aksi takdirde ise şimdiki gibi cam sera kira geliri üzerinden ecrimisile karar verilmelidir. Mahkemece, bu hususta gerekli araştırma yapılmadan eksik incelemeye dayalı hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
3- Kaldı ki, seraların aidiyeti yönünde aynı mahkemenin 2007/242 E.sayılı dava dosyası derdest olduğu halde bu davada varılacak sonucun ecrimisil davasını etkileyeceği böylece HUMK'nun 45.maddesi kapsamında davalar arasında bağlantı bulunduğu değerlendirilmeden uyuşmazlığın karara bağlanması usul ve yasaya uygun bulunmamıştır.” gerekçesiyle bozulmuş olup, bozma üzerine yapılan yargılamada 2009/341 esas 2009/371 karar sayılı 03/11/2009 tarihli kararla asıl dosya ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
Mahkemece; asıl ve birleşen dosyada birlikte yapılan yargılama neticesinde, asıl davanın kısmen kabulü ile 27.425 TL’nin dava tarihi olan 21/05/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan hisseleri oranında tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, Birleşen 2009/341 esas sayılı dosya açısından hesap edilen toplam 28636 TL ecrimisil bedelinin 10100 TL sinin dava tarihi olan 12/09/2005 tarihinden itibaren 18536 TL sinin ıslah tarihi olan 04/04/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ... den tahsili ile davacılara hisseleri oranında verilmesine, birleşen 2006/372 esas sayılı dosya açısından hesap edilen toplam 16.217 TL ecri misil bedelinden ıslah ve talep miktarı göz önünde bulundurularak 15.235 TL ecrimisil bedelinin 8.000 TL sinin tahakkuk tarihi olan 12/06/2009 tarihinden itibaren 7.235 TL sinin ıslah tarihi olan 04/04/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ... den tahsili ile davacılara hisseleri oranında verilmesine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde taraflarca temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı-birleşen davalı tarafın sair, davalılar-birleşen davacıların tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir.
Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme, kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur.
04.02.1959 tarih 13/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında vurgulandığı üzere bozma kararına mahkemece uyulmuş olması taraflardan biri lehine usuli kazanılmış hak meydana getirir. Bu hakkı ne mahkeme ne de temyiz mahkemesi halele uğratabilir. Çünkü, müktesep hakkın tanınması kamu düzeni düşüncesiyle kabul edilmiştir.
Bu ilkeler ışığında; dosya incelendiğinde; davalı-birleşen davacılar tarafından açılan ecrimisil davalarında 04/04/2008 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerlerinin toplam 43.871,00 TL’ye artırıldığı, verilen ilk hükümde taleple bağlı kalınarak karar verildiği, davacı-birleşen davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine hükmün bozulduğu, bozma sonrası yapılan yargılamada ise 28.636,00 TL + 16.217 TL olmak üzere toplam 44.853 TL üzerinden hüküm kurulduğu, bu şekilde taleple bağlılık kuralına aykırı davranıldığı ve davacı-birleşen davalı yararına oluşan usuli kazanılmış hakkın dikkate alınmadığı görülmektedir.
O halde mahkemece; birleşen ecrimisil dosyaları yönünden taleple bağlılık kuralı oluşan hükmün davacı-birleşen davalı açısından usuli kazanılmış hak teşkil ettiği göz önüne alınarak karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenlerle davacı-birleşen davalı tarafın sair , davalılar-birleşen davacıların tüm temyiz itirazlarının reddine, 2.bentte açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacı-birleşen davalı yararına BOZULMASINA peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HUMK'nun 440/1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/03/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.