4. Hukuk Dairesi 2017/1800 E. , 2019/5852 K.
Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
4. Hukuk Dairesi 2017/1800 E. , 2019/5852 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 12/03/2014 gününde verilen dilekçe ile itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın ve icra inkar tazminatının kabulüne dair verilen 03/03/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davalının diğer temyiz itirazına gelince
Dava, itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir. Mahkemece davanın ve icra inkar tazminatı isteminin kabulüne karar verilmiş hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, çeltik ekimi yapan davalı ile su kullanma sözleşmesi imzalandığını, davalının 2012 yılında ekmiş olduğu arazilere ait sulama bedelini ödemediğini, bu nedenle davacı tarafından davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalı, davacı ile yapılan su kullanma sözleşmesine istinaden sulama bedeli tahsil edilmesinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, arazilerini kendi imkanları ile suladığını belirterek, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, keşif sonrası alınan bilirkişi raporu benimsenerek, taraflar arasındaki sözleşmede yer alan tüm taşınmazların davalı tarafından kullanıldığı, taşınmazların tamamının ... Barajı sulama sahasında kaldığı, davacının sulama bedeli talep etmekte haklı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, ayrıca asıl alacak miktarı üzerinden davacı lehine taleple bağlı kalınarak % 15 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
İcra İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi gereğince, itirazın iptali davalarında icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun itirazında haksız ve takibe konu alacağın likit olması zorunludur. İcra inkar tazminatının Kanuna konuluş amacı, borçlu olduğu miktarı bilebilecek veya bu miktarı tayin edebilecek durumda olan borçlunun, ödeme emrinin tebliği üzerine borcunu inkar etmesini önlemektir. Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ise ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinebilecek durumda olması başka bir ifadeyle, borçlunun bizzat kendisinin ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek durumda olması gerekir. Bu koşullar yoksa, likit bir alacaktan söz edilemez.
Somut olayda mahkemece keşif ve yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde davacı birliğin asıl alacak tutarı hesaplanarak saptanmış olduğundan, dava konusu alacak likit değildir. Dolayısıyla itirazın iptali halinde alacaklının icra inkar tazminatı isteyebilmesi için gerek uygulamada gerekse öğretide öngörülen alacaktaki “likit olma ” yani muayyenlik ve belirlenebilirlik koşulu somut olayda gerçekleşmemiştir.
Hal böyle olunca mahkemece, yasal koşulları bulunmadığı halde, icra inkar tazminatına hükmedilmesi usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekirse de, belirlenen bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, mahkeme kararının 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 438/7. maddesi uyarınca düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2) sayılı bentte açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının icra inkar tazminatına ilişkin 2. bendinde yazılı olan “Taleple bağlı kalınarak asıl alacağın %15 i oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine” sözcük dizisinin hüküm fıkrasından çıkarılarak yerine “Alacak likit olmadığından davacının icra inkar tazminatı isteminin reddine” ifadelerinin yazılmasına davalının diğer temyiz itirazlarının (1) sayılı bentte gösterilen nedenlerle reddiyle kararın düzeltilmiş bu biçiminin ONANMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 05/12/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 12/03/2014 gününde verilen dilekçe ile itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın ve icra inkar tazminatının kabulüne dair verilen 03/03/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davalının diğer temyiz itirazına gelince
Dava, itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir. Mahkemece davanın ve icra inkar tazminatı isteminin kabulüne karar verilmiş hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, çeltik ekimi yapan davalı ile su kullanma sözleşmesi imzalandığını, davalının 2012 yılında ekmiş olduğu arazilere ait sulama bedelini ödemediğini, bu nedenle davacı tarafından davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalı, davacı ile yapılan su kullanma sözleşmesine istinaden sulama bedeli tahsil edilmesinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, arazilerini kendi imkanları ile suladığını belirterek, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, keşif sonrası alınan bilirkişi raporu benimsenerek, taraflar arasındaki sözleşmede yer alan tüm taşınmazların davalı tarafından kullanıldığı, taşınmazların tamamının ... Barajı sulama sahasında kaldığı, davacının sulama bedeli talep etmekte haklı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, ayrıca asıl alacak miktarı üzerinden davacı lehine taleple bağlı kalınarak % 15 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
İcra İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi gereğince, itirazın iptali davalarında icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun itirazında haksız ve takibe konu alacağın likit olması zorunludur. İcra inkar tazminatının Kanuna konuluş amacı, borçlu olduğu miktarı bilebilecek veya bu miktarı tayin edebilecek durumda olan borçlunun, ödeme emrinin tebliği üzerine borcunu inkar etmesini önlemektir. Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ise ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinebilecek durumda olması başka bir ifadeyle, borçlunun bizzat kendisinin ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek durumda olması gerekir. Bu koşullar yoksa, likit bir alacaktan söz edilemez.
Somut olayda mahkemece keşif ve yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde davacı birliğin asıl alacak tutarı hesaplanarak saptanmış olduğundan, dava konusu alacak likit değildir. Dolayısıyla itirazın iptali halinde alacaklının icra inkar tazminatı isteyebilmesi için gerek uygulamada gerekse öğretide öngörülen alacaktaki “likit olma ” yani muayyenlik ve belirlenebilirlik koşulu somut olayda gerçekleşmemiştir.
Hal böyle olunca mahkemece, yasal koşulları bulunmadığı halde, icra inkar tazminatına hükmedilmesi usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekirse de, belirlenen bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, mahkeme kararının 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 438/7. maddesi uyarınca düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2) sayılı bentte açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının icra inkar tazminatına ilişkin 2. bendinde yazılı olan “Taleple bağlı kalınarak asıl alacağın %15 i oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine” sözcük dizisinin hüküm fıkrasından çıkarılarak yerine “Alacak likit olmadığından davacının icra inkar tazminatı isteminin reddine” ifadelerinin yazılmasına davalının diğer temyiz itirazlarının (1) sayılı bentte gösterilen nedenlerle reddiyle kararın düzeltilmiş bu biçiminin ONANMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 05/12/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.