3. Hukuk Dairesi 2017/14299 E. , 2019/2143 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

3. Hukuk Dairesi 2017/14299 E. , 2019/2143 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacılar; davalıların murisi ...’ın taşınmaz mallarına kendilerinin murisi ...'in karşılıklı güven ve itimat üzerine 30 yıl baktığını, ağaçlar dikip yetiştirdiğini, murisi ... vefatının ardından bakım ve emek ilişkisinin devam ettiğini, daha sonra murisleri ile ...’ın mirasçıları davalıların 07/07/1993 tarihinde bir araya gelerek yıllarca yapılan emek bedeline karşılık olarak iki taşınmazın murislerine verilmesinin kararlaştırıldığını, davalıların yazılı sözleşme uyarınca taşınmazlardan birini devrettiğini, ancak davalıların 810 parseldeki 2648 metrekare olan taşınmazı devretmediklerini davalılar arasında gerçekte sadece tapu kaydı üzerine olan ...'nın sorun çıkarttığını, taşınmaz üzerindeki ağaçların ve yerin bedelinin 2011 yılı itibarıyla 60.000,00 TL civarında olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakların saklı kalması kaydıyla 20.000,00 TL nin davalılardan dava tarihinden itibaren yasal faiz ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ...; 810 nolu parselin öncelikle 1/2 murisleri, ½ sinin ise dava dışı kişiye ait olduğunu, ölümle mirasçılarına intikal ettiğini, bir kısım hissedarların da 2000 yılında hisselerini bir kısmını kendisine devrettiklerini, davacıların murislerine emek bedeli olarak dilekçelerinde bahsettikleri ve halen değeri 180.000,00 TL eden hayma yerinin devredildiğini, davacıların bütün haklarını almış olduklarını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı ...; kendisine miras kalan taşınmazda tasarruf etmesi için diğer davalı ...’e vekalet verdiğini, ancak dava konusu sözleşmeden haberinin olmadığını, savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; dava konusu 07/07/1993 tarihli emek ortaklarına ... köyündeki hayma yeri olarak anılan yer ile 330 tiyek bağın 230 tiyeklik kısmının bölünüp verilmesini kararlaştırdıkları sözleşmenin harici bir sözleşmenin geçersiz durumda olduğu, davacıların murisinin taşınmazdan bir çok kez ürün aldığı, bu sayede taşınmaz için sarf edilen emek ve masrafların karşılığını aldığı, davacının uzun yıllar muris hayatta iken bu davayı açmayıp daha sonra sözleşmede imzası olmayan davalılara karşı iş bu davayı açmalarının iyi niyetli bir yaklaşım olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinde; davacıların murisi ile davalılar...’ya vekaleten ...’ye vekaleten ... arasında imzalanan 7/7/1993 tarihli anlaşma metnine göre; davacıların murisi ...’in davalıların murisi adına kayıtlı taşınmazda emek ortağı olduğu, bu kapsamda davalıların murisi adına kayıtlı Hayma yeri olarak anılan tarla ile Macırın bağı olarak anılan bağın 230 tiyeklik bölümünün davacıların murisine verilmesine rıza gösterdikleri ve herhangi bir hak talep etmeyeceklerini tutanak altına aldıkları görülmektedir.
Tapu kayıtlarına göre dava konusu 810 parselin ½ hissesinin davalıların murisi adına kayıtlı olduğu, 29/09/1993 tarihinde davalıların ½ hisseyi müşterek mülkiyete çevirerek dava dışı ...’a satış yaptıkları, aynı satış senedi ile de murisleri adına kayıtlı 940 parseli ise ... ’e satış yoluyla devrettikleri belirlenmektedir.
Tarım alanında karşılaşılan yarıcılık ( ortakçılık ) faaliyeti adi ortaklığın bir uygulama alanıdır. Yarıcı ( ortakçı ) emeğini, tarla sahibi ise toprağından faydalanma hakkını ortaklığa sermaye olarak getirmekte, elde edilen mahsul veya tutarı ortaklar arasında paylaşılmaktadır. Buna göre, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin yarıcılık ortaklığının tasfiyesine ilişkin olduğu, bu kapsamda taşınmaz devrinin yapılacağına dair kararlaştırma yapıldığı anlaşılmaktadır.
O halde; mahkemece, taraflar arasında ortaklığın tasfiyesine ilişkin anlaşma yapıldığı görülmekle, dava konusu taşınmazın akdin ifasının imkansız hale geldiği tarihteki rayiç değerinin belirlenerek davanın bu şekilde kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isbabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön