4. Hukuk Dairesi 2016/15134 E. , 2019/535 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

4. Hukuk Dairesi 2016/15134 E. , 2019/535 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 19/01/2016 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne dair verilen 29/03/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, yalan tanıklık ve haksız şikayet nedeniyle uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili davacı ile davalının düğün merasimi yapmak suretiyle evlendiklerini ancak, anlaşamadıkları için henüz resmi nikah yapamadan ayrıldıklarını, bu nedenle aileler arasında husumet oluştuğunu ve akabinde ... Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/227 E. ve 2015/425 K. sayılı ceza dosyasına konu olayların gerçekleştiğini, davalının mezkur ceza dosyasında davacı aleyhine yalan tanıklık yaptığını ayrıca, müvekkilini Cumhuriyet başsavcılığına haksız olarak şikayet etmesi üzerine hakkında cinsel saldırı suçundan soruşturma başlatıldığını, anılan soruşturmanın kovuşturmaya yer olmadığına dair kararla sonuçlandığını, buna rağmen davalının aynı konuda BİMER’e de şikayette bulunduğunu belirterek yalan tanıklık ve haksız şikayet nedeniyle oluşan manevi zararın tazmini isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece manevi tazminatın şartlarının oluştuğu gerekçesi ile talebin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü Anayasa’nın 36. maddesinde “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.
Anayasa’nın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasa'nın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin Niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk
Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmış, 25. maddesinde kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı belirtilmiş, BK’nın 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.
Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikâyet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikâyeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikâyet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikâyetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.
Dosya kapsamından davalının, davacı ile resmi nikah yapılacağı inancı ve beklentisi ile düğün merasimi yapılmak suretiyle birlikte yaşamaya başladığı bu süreçte cinsel istismara maruz kaldığını beyanla şikayette bulunduğu şikayetinde zayıfta olsa bir takım emarelerin bulunduğu anlaşılmakla hak arama özgürlüğü kapsamında kaldığı kabul edilmelidir.
Ayrıca, davalının yalan tanıklık yaptığı iddia olunan ... Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/227 E. ve 2015/425 K. sayılı dosyasında beyanlarının bilgi ve görgüsüne dayalı olduğu gibi hakkında yalan tanıklık yapma suçundan verilen bir mahkumiyet kararı da bulunmamaktadır. Bu haliyle eylemin sübuta ermediği anlaşılmaktadır. Mahkemece açıklanan olgular gözetilerek, istemin tümden reddi gerekirken, davalının manevi tazminat ile sorumlu tutulmuş olması doğru görülmemiş ve kararın bozulması gerekmiştir
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 07/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön