7. Hukuk Dairesi 2016/12833 E. , 2016/18283 K
Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
7. Hukuk Dairesi 2016/12833 E. , 2016/18283 K.
'İçtihat Metni'
YARGITAY İLAMI
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Davacı vekili, davacının davalı işyerinde 11/10/2014 tarihinde işe başladığını 26/04/2015 tarihinde ise sendikaya üye olması nedeniyle iş akdine son verildiğini belirterek işe iadesi ile sendikal tazminata hükmedilmesini ve boşta geçen 4 aylık ücret alacağının ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacının müvekkili şirkete vermiş olduğu dilekçe ile işten ayrılmak istediğini belirttiğinden işine son verildiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davacı tanığının beyanında “sendikal nedenle kendilerinin de davacının da işine son verildiğini” belirttiği, ancak davacı ile işveren arasında 27/04/2015 tarihli davacının hiçbir idari ve yargı merciinde işe iade davası açmayacağını belirten mutabakat zaptı imzalandığı, ayrıca 26/04/2015 tarihli ekli ibranamede de tazminatlarını ve diğer haklarını aldığını belirten ibraname olduğu, buna davacı tarafın bir itirazının olmadığı, ayrıca SGK işten ayrılış bildirgesinde davacının da imzasının bulunduğu, davacının 02/01/2015 tarihinde işe girdiği 26/04/2015 tarihinde işten ayrıldığı bu durumda gereken 6 aylık hizmet süresini doldurmadığından iş güvencesinden yararlanamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkemece her ne kadar, davacının 6 aylık hizmet süresini doldurmadığı ve diğer bir kısım usuli nedenlerle davacının davası reddedilmiş ise de, Anayasa mahkemesinin 22.10.2014 tarih sayılı kararı, Resmi Gazete’nin 11.11.2015 tarih ve 29529 sayısında yayımlanmıştır. Buna göre, 6356 Sayılı Kanun’un “Sendika Özgürlüğünün Güvencesi” başlıklı 25. Maddesinin 5. Fıkrasının 1. cümlesinde yer alan “18” ibaresi Anayasa’ya aykırı bulunarak iptaline karar verilmiştir. İptal edilen kanun hükmünde atıf yapılan 4857 SK’un 18. Maddesinde “Otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.” denilmektedir. O halde, iş akdinin sendikal nedenle feshedildiği iddiasıyla işe iade ve sendikal tazminat talebinde bulunulan hallerde, Anayasa mahkemesinin belirtilen kararı gereği 6 aylık kıdem şartı ve kanun maddesinde sayılan diğer şartlar aranmayacaktır. Bu nedenle mahkemenin değerlendirmesi hatalıdır.
Ayrıca, somut olayda iş akdinin feshi sırasında her ne kadar davacı ile işveren arasında 27/04/2015 tarihli hiçbir idari ve yargı merciinde işe iade davası açmayacağını belirten mutabakat zaptı imzalanmış ve 26/04/2015 tarihli ekli ibranamede de tazminatlarını ve diğer haklarını aldığını belirten ibraname olduğu görülmüş, buna davacı tarafın da bir itirazı olmamış ise de, 4857 Sayılı İş Kanunu’nun “Geçersiz sebeple yapılan feshin sonuçları” başlıklı 21. Maddesinde “İşverence geçerli sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli olmadığı mahkemece veya özel hakem tarafından tespit edilerek feshin geçersizliğine karar verildiğinde, işveren, işçiyi bir ay içinde işe başlatmak zorundadır. İşçiyi başvurusu üzerine işveren bir ay içinde işe başlatmaz ise, işçiye en az dört aylık ve en çok sekiz aylık ücreti tutarında tazminat ödemekle yükümlü olur.
Mahkeme veya özel hakem feshin geçersizliğine karar verdiğinde, işçinin işe başlatılmaması halinde ödenecek tazminat miktarını da belirler.
Kararın kesinleşmesine kadar çalıştırılmadığı süre için işçiye en çok dört aya kadar doğmuş bulunan ücret ve diğer hakları ödenir.
Bu maddenin birinci, ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri sözleşmeler ile hiçbir suretle değiştirilemez aksi yönde sözleşme hükümleri geçersizdir.” denilmekte olup belirtilen Kanun maddesinin son fıkrası hükmü karşısında davacının işe iade davası açmayacağı yönünde davalı ile mutabakat ve ekli ibranameyi imzalayarak işe iade ile buna bağlı ücret ve tazminat ile ilgili haklardan vazgeçtiğinin kabulüne yasal imkan bulunmamaktadır. Bu nedenlede davanın reddine karar verilmesi hatalıdır.
O halde, mahkemece işin esasına girilerek fesih ve sendikal neden konusunda tarafların delilleri toplanılıp iddia, savunma ve tüm deliller değerlendirildikten sonra çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 03.11.2016 gününde oybirliğiyle KESİN olarak karar verildi.
'İçtihat Metni'
YARGITAY İLAMI
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Davacı vekili, davacının davalı işyerinde 11/10/2014 tarihinde işe başladığını 26/04/2015 tarihinde ise sendikaya üye olması nedeniyle iş akdine son verildiğini belirterek işe iadesi ile sendikal tazminata hükmedilmesini ve boşta geçen 4 aylık ücret alacağının ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacının müvekkili şirkete vermiş olduğu dilekçe ile işten ayrılmak istediğini belirttiğinden işine son verildiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davacı tanığının beyanında “sendikal nedenle kendilerinin de davacının da işine son verildiğini” belirttiği, ancak davacı ile işveren arasında 27/04/2015 tarihli davacının hiçbir idari ve yargı merciinde işe iade davası açmayacağını belirten mutabakat zaptı imzalandığı, ayrıca 26/04/2015 tarihli ekli ibranamede de tazminatlarını ve diğer haklarını aldığını belirten ibraname olduğu, buna davacı tarafın bir itirazının olmadığı, ayrıca SGK işten ayrılış bildirgesinde davacının da imzasının bulunduğu, davacının 02/01/2015 tarihinde işe girdiği 26/04/2015 tarihinde işten ayrıldığı bu durumda gereken 6 aylık hizmet süresini doldurmadığından iş güvencesinden yararlanamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkemece her ne kadar, davacının 6 aylık hizmet süresini doldurmadığı ve diğer bir kısım usuli nedenlerle davacının davası reddedilmiş ise de, Anayasa mahkemesinin 22.10.2014 tarih sayılı kararı, Resmi Gazete’nin 11.11.2015 tarih ve 29529 sayısında yayımlanmıştır. Buna göre, 6356 Sayılı Kanun’un “Sendika Özgürlüğünün Güvencesi” başlıklı 25. Maddesinin 5. Fıkrasının 1. cümlesinde yer alan “18” ibaresi Anayasa’ya aykırı bulunarak iptaline karar verilmiştir. İptal edilen kanun hükmünde atıf yapılan 4857 SK’un 18. Maddesinde “Otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.” denilmektedir. O halde, iş akdinin sendikal nedenle feshedildiği iddiasıyla işe iade ve sendikal tazminat talebinde bulunulan hallerde, Anayasa mahkemesinin belirtilen kararı gereği 6 aylık kıdem şartı ve kanun maddesinde sayılan diğer şartlar aranmayacaktır. Bu nedenle mahkemenin değerlendirmesi hatalıdır.
Ayrıca, somut olayda iş akdinin feshi sırasında her ne kadar davacı ile işveren arasında 27/04/2015 tarihli hiçbir idari ve yargı merciinde işe iade davası açmayacağını belirten mutabakat zaptı imzalanmış ve 26/04/2015 tarihli ekli ibranamede de tazminatlarını ve diğer haklarını aldığını belirten ibraname olduğu görülmüş, buna davacı tarafın da bir itirazı olmamış ise de, 4857 Sayılı İş Kanunu’nun “Geçersiz sebeple yapılan feshin sonuçları” başlıklı 21. Maddesinde “İşverence geçerli sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli olmadığı mahkemece veya özel hakem tarafından tespit edilerek feshin geçersizliğine karar verildiğinde, işveren, işçiyi bir ay içinde işe başlatmak zorundadır. İşçiyi başvurusu üzerine işveren bir ay içinde işe başlatmaz ise, işçiye en az dört aylık ve en çok sekiz aylık ücreti tutarında tazminat ödemekle yükümlü olur.
Mahkeme veya özel hakem feshin geçersizliğine karar verdiğinde, işçinin işe başlatılmaması halinde ödenecek tazminat miktarını da belirler.
Kararın kesinleşmesine kadar çalıştırılmadığı süre için işçiye en çok dört aya kadar doğmuş bulunan ücret ve diğer hakları ödenir.
Bu maddenin birinci, ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri sözleşmeler ile hiçbir suretle değiştirilemez aksi yönde sözleşme hükümleri geçersizdir.” denilmekte olup belirtilen Kanun maddesinin son fıkrası hükmü karşısında davacının işe iade davası açmayacağı yönünde davalı ile mutabakat ve ekli ibranameyi imzalayarak işe iade ile buna bağlı ücret ve tazminat ile ilgili haklardan vazgeçtiğinin kabulüne yasal imkan bulunmamaktadır. Bu nedenlede davanın reddine karar verilmesi hatalıdır.
O halde, mahkemece işin esasına girilerek fesih ve sendikal neden konusunda tarafların delilleri toplanılıp iddia, savunma ve tüm deliller değerlendirildikten sonra çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 03.11.2016 gününde oybirliğiyle KESİN olarak karar verildi.