1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

7. Hukuk Dairesi 2016/7198 E. , 2016/12891 K.

Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
gönderen İctihat
7. Hukuk Dairesi 2016/7198 E. , 2016/12891 K.

'İçtihat Metni'
Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
(İş Mahkemesi Sıfatıyla)


Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekilince istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Davacı vekili, davacının iş akdinin işverence feshinin haklı ve geçerli nedene dayanmadığını iddia ederek feshin geçersizliğine, davacının işe iadesi ile 4857 sayılı İş Kanunun 21. maddesinde belirtilen haklara hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının iş ahlakı ile bağdaşmayacak davranışta bulunduğunu Gömü şantiye sahasına izinsiz girerek kömür çalmaya teşebbüs ettiğini, bu eylemi ile çalışma usul ve şartlarını çiğnediği gibi cezai olarak da yasaya aykırı davrandığını, feshin haklı ve geçerli nedene dayandığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece Gömü şantiye sahasında yapılan keşif sonucunda işçinin kömür çalmaya teşebbüs ettiği iddia edilen alanın etrafının çevrili olmadığı, herhangi bir plaka ile işaretlemenin yapılmadığı, girişin yasak ve tehlikeli olduğunu gösteren bir uyarı levhasının bulunmadığı, alana giriş çıkışı engelleyici bir önlemin de alınmadığı, bu alanın madenden çıkarılan kömürden arta kalan ve kullanılmayan, şist olarak tabir edilen malzemenin atık sahası olduğu, keşifte refakate alınan maden mühendisi bilirkişinin atık sahasında yapmış olduğu inceleme neticesinde hazırlamış olduğu raporunda sahada bulunan şistin kömüre ulaşmak için açılan galerilerden çıkarılan ve ekonomik değeri olmayan kayaçlardan oluştuğunun belirtildiği, dinlenen tanıkların beyanlarından atık sahasına civarda yaşayan bir çok kişinin gelerek atığın içerisinden kömür olabilecek parçaları topladığı, bahsi geçen alanının davalı kurumca sahiplenilmediği, bunu gösteren ve girişi engelleyen hiç bir önlemi almadığı, işçinin iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini kusurlu olarak ihlal ettiğini işverenin ispat etmesi gerektiği ancak buna ilişkin yeterli delilin sunulmadığı, mevcut uyuşmazlıkta işçi tarafından şahsi menfaat temini düşünülmeksizin ve şirketi zarara uğratmaksızın yapılmış bir davranış bulunduğu, eylemin 4857 sayılı İş Yasasının 25/II. maddesi uyarınca haklı fesih sebebi sayılamayacağı, davacının eyleminin telafi edilemeyecek, güven temelini tamamen ortadan kaldıran bir fiil olmadığı, haksız bir menfaatten de söz edilemeyeceği gibi işçinin davranışının işyerinde işin görülmesini önemli ölçüde olumsuz etkileyebilecek türden ve iş sözleşmesinin devamını engelleyecek nitelikte de olmadığı, feshin geçerli sebebe dayanmadığı gerekçesiyle feshin geçersizliğine karar verilmiş, işe başlatılmama tazminatı davacı işçinin 6 aylık ücreti tutarında belirlenmiştir.
4857 sayılı İş Kanununun 21. maddesinin birinci fıkrasında işe başlatmama tazminatının alt ve üst sınırları gösterilmiş olup söz konusu tazminatın belirtilen sınırlar arasında işçinin kıdemi, fesih sebebi gibi olgular dikkate alınarak belirlenmesi gerekir. Üst sınırın aşılmasının tek istisnası 2821 sayılı Sendikalar Kanunu’nun 31. (6356 sayılı yasa 25 ) maddesindeki sendikal nedenle yapılan fesihlerdir. Anılan maddeye göre feshin sendikal nedene dayanması halinde işe başlatmama tazminatının işçinin en az bir yıllık ücreti tutarında belirlenmesi gerekir. Dairemizin uygulaması bu yöndedir. Dairemiz yıllık ücretli izinle ilgili 53. maddedeki kıdem sürelerini dikkate alarak 6 ay ile 5 yıl arasında kıdemi olan işçi için 4 aylık, 5 yıl ile 15 yıl arasında kıdemi olan işçi için 5 aylık, 15 yıldan fazla kıdemi olan işçi için 6 aylık ücreti tutarında işe başlatmama tazminatın belirlenmesini öngörmekte, fesih sebebine göre bu miktarlarda azami sınır 8 aya kadar da çıkmaktadır.
Dosya içeriğine göre Mahkemece feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmesi isabetli olup davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak davacı işçinin davalıya ait işyerinde 23.05.2008 tarihinden itibaren çalıştığı ve kıdeminin 5 yılı aştığı, kıdemine ve fesih nedenine göre mahkemece işe başlatmama tazminatının davacının 6 aylık ücreti tutarında belirlenmesi doğru bulunmamıştır. Bu tazminatın davacının 5 aylık ücreti tutarında belirlenmesi dosya içeriğine uygun düşecektir.
4857 sayılı Kanunun 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile
1-Mahkemenin tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Feshin GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının İŞE İADESİNE,
3-Davacının yasal süre içinde başvurusuna rağmen davalı işverence süresi içinde işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının davacının kıdemi, fesih nedeni dikkate alınarak takdiren davacının 5 aylık brüt ücreti tutarında BELİRLENMESİNE,
4-Davacı işçinin işe iadesi için işverene süresi içinde müracaatı halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aya kadar ücret ve diğer haklarının davalıdan tahsilinin GEREKTİĞİNE,
5-Alınması gereken 29,20 TL harçtan peşin yatırılan 24,30 TL harcın tenzili ile bakiye 4,90 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine'ye gelir kaydına ,
6-Davacının yapmış olduğu 1.120.70 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT'ne göre 1.800,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Artan gider ve delil avansının ilgilisine iadesine,
9-Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, 08.06.2016 gününde oybirliği ile KESİN olarak karar verildi.