1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

7. Hukuk Dairesi 2015/10746 E. , 2016/11809 K

Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
gönderen İctihat
7. Hukuk Dairesi 2015/10746 E. , 2016/11809 K.

'İçtihat Metni'



Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak

YARGITAY İLAMI

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı ... Ltd. Şti. vekilince istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı, sözleşmesinin davalı işverence haksız olarak feshedildiğini belirterek, ihbar tazminatı ile eksik ödenen aylık ücret, fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı, cevap dilekçesi ile davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacı işçinin hafta tatili çalışması yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu'nun 46 ncı maddesinde, işçinin tatil gününden önce aynı Yasanın 63 üncü maddesine göre belirlenmiş olan iş günlerinde çalışmış olması koşuluyla, yedi günlük zaman dilimi içinde yirmidört saat dinlenme hakkının bulunduğu belirtilmiş, işçinin hafta tatili gününde çalışma karşılığı olmaksızın bir günlük ücrete hak kazanacağı da 46 ncı maddenin ikinci fıkrasında hüküm altına alınmıştır.
Hafta tatili izni kesintisiz en az yirmidört saattir. Bunun altında bir süre haftalık izin verilmesi durumunda, usulüne uygun şekilde hafta tatili izni kullandığından söz edilemez. Hafta tatili bölünerek kullandırılamaz. Buna göre hafta tatilinin yirmidört saatten az olarak kullandırılması halinde hafta tatili hiç kullandırılmamış sayılır.
Hafta tatili çalışması günlerinde çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen hafta tatili çalışması alacağının ödendiği varsayılır.
Hafta tatili çalışmasının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, hafta tatili çalışmasının yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de hafta tatili çalışması olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında hafta tatili çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla hafta tatili çalışması yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin hafta tatili çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, hafta tatili çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
Somut olayda davacı dava dilekçesinde tüm hafta tatillerinde çalıştığını beyan ederek hafta tatili alacağı talebinde bulunmuştur. Davalı davacının hafta tatili çalışması olmadığını savunmuştur. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının 2012 yılı Haziran, Ağustos, Eylül ve Ekim aylarında ayda bir gün hafta tatilinde çalıştığı kabul edilmekle birlikte bu kabule aykırı olarak toplan 10 gün hafta tatilinde çalıştığı kabulü ile hesaplama yapılmıştır. Bilirkişi raporu bu hali ile kendi içinde çelişkilidir. Mahkemece bilirkişi raporundaki çelişkiyi giderecek ek rapor alınmak suretiyle dosyadaki tüm deliller değerlendirilerek çıkacak sonuca göre hafta tatili alacağı hakkında karar verilmesi gerekirken hatalı bilirkişi raporu esas alınarak karar verilmesi hatalı olup bozma nedenidir.
3-Taraflar arasında ihbar tazminatına uygulanacak faiz konusunda uyuşmazlık söz konusudur.
4857 sayılı İş Kanununun 17 nci maddesine göre ödenmesi gereken ihbar tazminatında faize hak kazanabilmek için kural olarak işverenin temerrüde düşürülmesi gerekir. Bununla birlikte bireysel ya da toplu iş sözleşmesiyle, iş sözleşmesinin feshi halinde ihbar tazminatının ödeme zamanıyla ilgili olarak açık bir hükme yer verilmişse, belirlenen ödeme tarihi faiz başlangıcı olarak esas alınır.
İhbar tazminatı bakımından uygulanması gereken faiz oranı değişen oranlara göre yasal faiz olmalıdır. Bireysel ya da toplu iş sözleşmesinde faklı bir faiz türü öngörülmüşse, yasal faizin altında olmamak kaydıyla kararlaştırılan faiz uygulanır.
Somut olayda davacı tarafından dava ve ıslah dilekçesinde ihbar tazminatının en yüksek banka mevduat faiziyle tahsili talep edildiğinden talep dikkate alınarak ihbar tazminatının yasal faiz oranını geçmemek üzere en yüksek banka mevduat faiziyle tahsiline karar verilmesi gerekirken doğrudan yasal faize hükmedilmesi hatalı olup bozma nedenidir.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 31/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.