MAHKEME BİLİRKİŞİ RAPORU İLE KIYMET TAKDİRİ ARASINDA FARK
Gönderilme zamanı: 26 Ağu 2021, 09:12
YARGITAY 12. Hukuk Dairesi
ESAS: 2013/10949
KARAR: 2013/20244
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından genel haciz yolu ile başlatılan takipte borçlunun, haczedilen taşınmazın haline münasip evi olduğundan bahisle hacizlerin kaldırılması istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, şikayetin kabulune karar verildiği anlaşılmaktadır.
İ.İ.K.’nun 82/12. maddesi gereğince, borçlunun “haline münasip” evi haczedilemez. Bir meskenin, borçlunun haline uygun olup olmadığı, adı geçenin haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarına göre belirlenir. Buradaki “aile” terimi, geniş anlamda olup, borçlu ile birlikte aynı çatı altında yaşayan, bakmakla yükümlü olduğu kişileri kapsar. İcra mahkemesince, borçlunun, sözü edilenlerle birlikte barınması için zorunlu olan haline münasip meskeni temin etmesi için gerekli bedel bilirkişilere tespit ettirildikten sonra, haczedilen yerin kıymeti bundan fazla ise, satılmasına karar verilmeli ve satış bedelinden yukarıda nitelikleri belirlenen mesken için gerekli olan miktar borçluya bırakılmalı, kalanı alacaklıya ödenmelidir.
Bu kıstasları aşan nitelik ve evsaftaki yerlerle, makul ölçüleri geçen oda ve salonu kapsayan ve ikamet için zorunlu öğeleri içeren bir meskenin dışındaki yerler, maddede öngörülen amaca aykırıdır. Borçlunun görev ve sıfatı, kendisinin yukarıda belirlenenden daha görkemli bir meskende ikamet etmesini gerektirmez.
Somut olayda, mahkemece aldırılan 04.03.2013 tarihli bilirkişi raporunda taşınmazın değeri 62.854,44 TL olarak belirlenmişse de, icra müdürlüğünce yaptırılan kıymet takdiri üzerine düzenlenen 04.02.2013 tarihli bilirkişi raporunda taşınmazın değeri 120.566,80 TL olarak tespit edilmiş olup, iki rapor arasında aşırı fark olduğu görülmektedir. Bu durumda bilirkişi raporları arasında çelişki oluştuğundan mahkemece yeniden oluşturulacak bilirkişiler kurulundan rapor alınmak suretiyle çelişkinin giderilmesi ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30/05/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.
ESAS: 2013/10949
KARAR: 2013/20244
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından genel haciz yolu ile başlatılan takipte borçlunun, haczedilen taşınmazın haline münasip evi olduğundan bahisle hacizlerin kaldırılması istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, şikayetin kabulune karar verildiği anlaşılmaktadır.
İ.İ.K.’nun 82/12. maddesi gereğince, borçlunun “haline münasip” evi haczedilemez. Bir meskenin, borçlunun haline uygun olup olmadığı, adı geçenin haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarına göre belirlenir. Buradaki “aile” terimi, geniş anlamda olup, borçlu ile birlikte aynı çatı altında yaşayan, bakmakla yükümlü olduğu kişileri kapsar. İcra mahkemesince, borçlunun, sözü edilenlerle birlikte barınması için zorunlu olan haline münasip meskeni temin etmesi için gerekli bedel bilirkişilere tespit ettirildikten sonra, haczedilen yerin kıymeti bundan fazla ise, satılmasına karar verilmeli ve satış bedelinden yukarıda nitelikleri belirlenen mesken için gerekli olan miktar borçluya bırakılmalı, kalanı alacaklıya ödenmelidir.
Bu kıstasları aşan nitelik ve evsaftaki yerlerle, makul ölçüleri geçen oda ve salonu kapsayan ve ikamet için zorunlu öğeleri içeren bir meskenin dışındaki yerler, maddede öngörülen amaca aykırıdır. Borçlunun görev ve sıfatı, kendisinin yukarıda belirlenenden daha görkemli bir meskende ikamet etmesini gerektirmez.
Somut olayda, mahkemece aldırılan 04.03.2013 tarihli bilirkişi raporunda taşınmazın değeri 62.854,44 TL olarak belirlenmişse de, icra müdürlüğünce yaptırılan kıymet takdiri üzerine düzenlenen 04.02.2013 tarihli bilirkişi raporunda taşınmazın değeri 120.566,80 TL olarak tespit edilmiş olup, iki rapor arasında aşırı fark olduğu görülmektedir. Bu durumda bilirkişi raporları arasında çelişki oluştuğundan mahkemece yeniden oluşturulacak bilirkişiler kurulundan rapor alınmak suretiyle çelişkinin giderilmesi ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30/05/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.