8. Hukuk Dairesi 2017/13901 E. , 2018/15936 K
Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
8. Hukuk Dairesi 2017/13901 E. , 2018/15936 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi ... Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : İtirazın Kaldırılması
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... İcra Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda ... 16. İcra Hukuk Mahkemesi hükmüne karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması sonunda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kısmen kabulüne karar verilmiş, bu kez davalı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyizi üzerine Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı alacaklı kiracı 06.02.2014 tarihinde başlattığı icra takibi ile 2013 yılına mahsuben ödenen 20.000,00 kira bedelinin işlemiş faiziyle birlikte iadesi isteminde bulunmuş, ödeme emri davalı borçluya 10.02.2014 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı borçlu 14.02.2014 tarihli itiraz dilekçesinde, müvekkiline ait arazinin ... tarafından 30.12.2010 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile kiralandığını, yıllık kira bedelinin 370 kg. buğday bedeli baz alınarak hesaplanacağını, müvekkilinin 2013 yılına ait kira alacağının 113.050,00 TL olduğunu, kiracı ... aleyhine 2013 yılına ait kira borcunu ödemediğinden 113.050 TL asıl alacak ve faizi için icra takibi başlatıldığını, borçlu ...’in bu icra dosyasına 96.671,30 TL ödediğini, kalan borca ise itiraz ettiğini, müvekkilinin 2013 yılına ait kira alacağı halen tam olarak ödenmemişken ... tarafından 2013 yılına ait 20.000 TL fazla ödeme yaptığı iddiası ile söz konusu 20.000 TL’nin mahsubu için başlattığı icra takibinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin alacaklı tarafa herhangi bir borcunun bulunmadığını ileri sürerek borca, faize ve ferilerine itiraz etmiştir. Ödeme emrine davalı borçlu tarafından itiraz edilmesi üzerine, davacı alacaklı icra mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması isteminde bulunmuştur.
Davalı cevap dilekçesi ile, davacının 2013 yılına ait kira bedeline mahsuben 20.000 TL ödeme yaptığını iddia etmekte olduğunu, kira bedeli taraflar arasında ihtilaflı olduğundan mükerrerliğin söz konusu olmaması için dosyaya haklı olarak itiraz edildiğini, yapılan ödemenin kiradan mahsup edilecek olan kira ödemesi olmayıp, müvekkiline ihtiyacı nedeniyle ödenen bir bedel olduğunu, 20.000 TL borç taraflarınca kabul edilmekle duruşma gününe kadar ödeneceğini, ancak talep edilen faize itirazlarının devam ettiğini, faizin ancak takip tarihinden itibaren talep edilebileceğini bildirmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, mali müşavir bilirkişinin hesaplama yöntemi bakımından usul ve yasaya uygun 16/08/2016 tarihli raporu gözetilerek, mevcut icra dosyası ve ödemeler yönünden taraflar arasında her hangi bir ihtilaf bulunmadığı, bu sebeple 20.000 TL asıl alacak miktarının takip miktarı ile örtüştüğü, borçlunun takibe itirazının kira sözleşmesine ve taraflar arasındaki borcun nedenine ilişkin olmadığı gözetilerek ve İİK 68 anlamında ödemeler ve icra takip dosyası delil olarak kabul edilerek talep edilebilir faiz miktarının hesaplanmasının gerektiği, netice itibariyle takip talebinde davacı tarafça 20.000 TL asıl alacak + 2.629,50 TL işlemiş faiz toplamının talep edilebileceği anlaşılmakla, anılan miktar üzerinden itirazın kaldırılması ile takibin devamına karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, sair istinaf taleplerinin reddine, ancak asıl alacak üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken işlemiş faiz üzerinden de icra inkar tazminatına hükmedilmesinin yerinde olmadığı, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan ön inceleme sonunda kararın bu kısmında hata edilmiş olduğu anlaşıldığından, davalının istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm bölümünün '1-B)” kısmının hükümden çıkartılmasına, yerine icra takibine konu asıl alacak olan “20.000,00 TL üzerinden %20 oranında hesap edilecek inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine' şeklinde düzeltilmesine, İlk Derece Mahkemesi kararının diğer kısımlarının aynen geçerli olduğuna, sair istinaf taleplerinin reddine karar verilmiş, karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, fazla ödenen kira bedelinin iadesi için başlatılan takibe itirazın kaldırılması istemine ilişkindir.
1-Dosya kapsamına, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerekçelere göre temyiz eden davalı vekilinin icra-inkar tazminatına ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davalı vekilinin faize yönelik temyiz itirazlarının incelenmisinde
Somut olayda, davacı tarafından davalı aleyhine 30/12/2010 başlangıç tarihli kira sözleşmesi kapsamında 2013 yılına mahsuben ödenen 20.000,00 kira bedelinin işlemiş faiziyle birlikte iadesi istemi ile takibe geçilip, borçluya gönderilen örnek 7 ödeme emrine karşı borçlu, borca, faize ve yetkiye itiraz etmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 117. maddesi uyarınca muaccel bir borcun borçlusu ancak alacaklının ihtarı ile mütemerrit olur. Muaccel hale gelmiş bir borçtan dolayı alacaklının herhangi bir ihtarı yok ise anılan yasa maddesi uyarınca faize ancak dava veya takip tarihinden itibaren hükmedilmesi gerekir. O halde Mahkemece, davalının daha önce temerrüde düşürülmediği dikkate alınarak, takip tarihinden önceki dönem için talep edilen faize yönelik itirazın kaldırılması talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde faize ilişkin de itirazın kaldırılmasına karar verilmesi doğru değildir.
3- Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm bölümünün “1” nolu bendinde istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b/2 maddesi gereğince kısmen kabulüne karar verilip, “2” nolu bendinde İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm bölümünün '1-B” kısmının hükümden çıkartılmasına, yerine “icra takibine konu asıl alacak olan 20.000,00 TL üzerinden %20 oranında hesap edilecek inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine şeklinde' düzeltilmesine, “3” nolu bendinde İlk Derece Mahkemesi kararının diğer kısımlarının aynen geçerli olduğuna karar verilmiştir.
Hukuk Mahkemeleri Kanunu'nun 353/1-b-2 maddesinde yer alan, davanın esasıyla ilgili olarak yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiğine ilişkin hüküm uyarınca, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin icra inkar tazminatına ilişkin temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile İİK 364/2 maddesi yollamasıyla HMK 373/2 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 19.09.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi ... Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : İtirazın Kaldırılması
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... İcra Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda ... 16. İcra Hukuk Mahkemesi hükmüne karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması sonunda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kısmen kabulüne karar verilmiş, bu kez davalı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyizi üzerine Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı alacaklı kiracı 06.02.2014 tarihinde başlattığı icra takibi ile 2013 yılına mahsuben ödenen 20.000,00 kira bedelinin işlemiş faiziyle birlikte iadesi isteminde bulunmuş, ödeme emri davalı borçluya 10.02.2014 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı borçlu 14.02.2014 tarihli itiraz dilekçesinde, müvekkiline ait arazinin ... tarafından 30.12.2010 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile kiralandığını, yıllık kira bedelinin 370 kg. buğday bedeli baz alınarak hesaplanacağını, müvekkilinin 2013 yılına ait kira alacağının 113.050,00 TL olduğunu, kiracı ... aleyhine 2013 yılına ait kira borcunu ödemediğinden 113.050 TL asıl alacak ve faizi için icra takibi başlatıldığını, borçlu ...’in bu icra dosyasına 96.671,30 TL ödediğini, kalan borca ise itiraz ettiğini, müvekkilinin 2013 yılına ait kira alacağı halen tam olarak ödenmemişken ... tarafından 2013 yılına ait 20.000 TL fazla ödeme yaptığı iddiası ile söz konusu 20.000 TL’nin mahsubu için başlattığı icra takibinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin alacaklı tarafa herhangi bir borcunun bulunmadığını ileri sürerek borca, faize ve ferilerine itiraz etmiştir. Ödeme emrine davalı borçlu tarafından itiraz edilmesi üzerine, davacı alacaklı icra mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması isteminde bulunmuştur.
Davalı cevap dilekçesi ile, davacının 2013 yılına ait kira bedeline mahsuben 20.000 TL ödeme yaptığını iddia etmekte olduğunu, kira bedeli taraflar arasında ihtilaflı olduğundan mükerrerliğin söz konusu olmaması için dosyaya haklı olarak itiraz edildiğini, yapılan ödemenin kiradan mahsup edilecek olan kira ödemesi olmayıp, müvekkiline ihtiyacı nedeniyle ödenen bir bedel olduğunu, 20.000 TL borç taraflarınca kabul edilmekle duruşma gününe kadar ödeneceğini, ancak talep edilen faize itirazlarının devam ettiğini, faizin ancak takip tarihinden itibaren talep edilebileceğini bildirmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, mali müşavir bilirkişinin hesaplama yöntemi bakımından usul ve yasaya uygun 16/08/2016 tarihli raporu gözetilerek, mevcut icra dosyası ve ödemeler yönünden taraflar arasında her hangi bir ihtilaf bulunmadığı, bu sebeple 20.000 TL asıl alacak miktarının takip miktarı ile örtüştüğü, borçlunun takibe itirazının kira sözleşmesine ve taraflar arasındaki borcun nedenine ilişkin olmadığı gözetilerek ve İİK 68 anlamında ödemeler ve icra takip dosyası delil olarak kabul edilerek talep edilebilir faiz miktarının hesaplanmasının gerektiği, netice itibariyle takip talebinde davacı tarafça 20.000 TL asıl alacak + 2.629,50 TL işlemiş faiz toplamının talep edilebileceği anlaşılmakla, anılan miktar üzerinden itirazın kaldırılması ile takibin devamına karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, sair istinaf taleplerinin reddine, ancak asıl alacak üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken işlemiş faiz üzerinden de icra inkar tazminatına hükmedilmesinin yerinde olmadığı, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan ön inceleme sonunda kararın bu kısmında hata edilmiş olduğu anlaşıldığından, davalının istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm bölümünün '1-B)” kısmının hükümden çıkartılmasına, yerine icra takibine konu asıl alacak olan “20.000,00 TL üzerinden %20 oranında hesap edilecek inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine' şeklinde düzeltilmesine, İlk Derece Mahkemesi kararının diğer kısımlarının aynen geçerli olduğuna, sair istinaf taleplerinin reddine karar verilmiş, karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, fazla ödenen kira bedelinin iadesi için başlatılan takibe itirazın kaldırılması istemine ilişkindir.
1-Dosya kapsamına, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerekçelere göre temyiz eden davalı vekilinin icra-inkar tazminatına ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davalı vekilinin faize yönelik temyiz itirazlarının incelenmisinde
Somut olayda, davacı tarafından davalı aleyhine 30/12/2010 başlangıç tarihli kira sözleşmesi kapsamında 2013 yılına mahsuben ödenen 20.000,00 kira bedelinin işlemiş faiziyle birlikte iadesi istemi ile takibe geçilip, borçluya gönderilen örnek 7 ödeme emrine karşı borçlu, borca, faize ve yetkiye itiraz etmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 117. maddesi uyarınca muaccel bir borcun borçlusu ancak alacaklının ihtarı ile mütemerrit olur. Muaccel hale gelmiş bir borçtan dolayı alacaklının herhangi bir ihtarı yok ise anılan yasa maddesi uyarınca faize ancak dava veya takip tarihinden itibaren hükmedilmesi gerekir. O halde Mahkemece, davalının daha önce temerrüde düşürülmediği dikkate alınarak, takip tarihinden önceki dönem için talep edilen faize yönelik itirazın kaldırılması talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde faize ilişkin de itirazın kaldırılmasına karar verilmesi doğru değildir.
3- Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm bölümünün “1” nolu bendinde istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b/2 maddesi gereğince kısmen kabulüne karar verilip, “2” nolu bendinde İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm bölümünün '1-B” kısmının hükümden çıkartılmasına, yerine “icra takibine konu asıl alacak olan 20.000,00 TL üzerinden %20 oranında hesap edilecek inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine şeklinde' düzeltilmesine, “3” nolu bendinde İlk Derece Mahkemesi kararının diğer kısımlarının aynen geçerli olduğuna karar verilmiştir.
Hukuk Mahkemeleri Kanunu'nun 353/1-b-2 maddesinde yer alan, davanın esasıyla ilgili olarak yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiğine ilişkin hüküm uyarınca, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin icra inkar tazminatına ilişkin temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile İİK 364/2 maddesi yollamasıyla HMK 373/2 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 19.09.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.