1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

8. Hukuk Dairesi 2015/21962 E. , 2018/13835 K

Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
gönderen İctihat
8. Hukuk Dairesi 2015/21962 E. , 2018/13835 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, konusu kalmayan davada karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olup, hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı 3. kişi vekili, borçlunun adresi olmayan müvekkiline ait işyerinde fiili haciz işlemi gerçekleştirildiğini, müvekkiline ait malların haczedildiğini açıklayarak davanın kabulü ile hacizlerin kaldırılmasını istemiştir.
Davalı alacaklı vekili, davacı şirket ile borçlu arasında organik bağ bulunduğunu, her iki şirketin faaliyet adresinin de aynı adres olduğunu, üçüncü kişi davacı şirketin kurucu ve yetkili ortağının ... olduğunu, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece davaya konu menkuller üzerindeki haczin kaldırıldığı anlaşılmakla konusu kalmayan davada karar verilmesine yer olmadığına vekalet ücreti yönünden davalının sorumlu tutulmasına karar verilmiş, karar davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, üçüncü kişinin İİK'nun 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.
T.C. Anayasası, yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. 6100 sayılı HMK'nun 294 ve devamı maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı düzenlenmiştir. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması, tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi esastır. Bu nedenle hükmün, açık, anlaşılır, infaz edilebilir şekilde tesis edilmesi, en önemlisi yazılacak gerekçenin, verilen hükme uygun olması gerekmektedir. Aksi halde yargılamanın açıklığı ilkesi dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş ve mahkeme kararlarına güven sarsılmış olacaktır. Yazılacak kararın gerekçesiyle, hüküm kısmı arasında bütünsellik esastır. Başka bir anlatımla gerekçe ile hüküm birbirine bağlı olup, çelişki bulunmaması gerekir.
Ne var ki mahkemece, gerekçe kısmında ‘’yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden tarafların dosyadaki haklılık durumları belirlenip erişilecek sonuca göre, davacının yargılama giderleri ile karşı taraf vekalet ücreti ile sorumlu tutulması gerekeceği’’ belirtilmesine karşın hüküm kısmında davalı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmiştir. Bu durumda hüküm ile gerekçe arasında çelişki olduğundan kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün İİK'nun 366 ve 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, İİK'nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 07.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.