8. Hukuk Dairesi 2015/20875 E. , 2018/12768 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonucunda Mahkemece asıl ve birleşen davanın reddine dair kararın davacı 3. kişiler vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine 17. Hukuk Dairesi'nin 18.09.2014 gün ve 2014/7523 Esas, 2014/11960 Karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmişti. Davacı 3. kişiler vekili tarafından süresinde kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı 3.kişi vekili, 26.05.2011 tarihinde haczedilen Lenova marka bilgisayarların müvekkiline ait olduğunu, mahcuz malların konsinye olarak satış yapması için borçluya verildiğini ileri sürerek haczin kaldırılmasını talep etmiştir.
Bu dava ile birleşen davada ise davacı 3.kişi ... vekili, aynı takip dosyasından aynı gün haczedilen ... marka bilgisayarların müvekkiline ait olduğunu, mahcuzların konsinye satış için borçluya verildiğini ileri sürerek haczin kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı alacaklı vekili, haczin borçlunun elinde yapıldığını, mülkiyet karinesinin alacaklı yararına olduğunu, davacıların dayandığı belgelerin her zaman temin edilebileceğini, belgelerin mahcuzlara ilişkin olup olmadığının kesin olarak tespit edilemediğini savunarak davaların reddini istemiştir.
Mahkemece haczin borçlunun adresinde, borçlu işçisinin huzurunda yapıldığı, mülkiyet karinesinin alacaklı yararına olduğu, karinenin aksinin, davacıların dayandığı belgelerdeki malların mahcuzlar olup olmadığının kesin olarak tespit edilemediği, karinenin aksinin davacı 3.kişiler tarafından kesin ve inandırıcı delillerle ispat edilemediği gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiş hüküm, davacı 3.kişiler vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesine ait 18.09.2014 gün, 2014/7523 Esas-2014/11960 sayılı Karar ile hüküm, davanın dayanağı takibe konu protokol ile ilgili olarak alacaklı şirket yetkilisi olduğu belirtilen kişi hakkında, ... 22. Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/93 Esas sayılı dosyasında kamu davası açılarak özel belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından cezalandırılmasının istenildiği,anılan mahkemece sanık hakkında özel belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından cezalandırılmasına karar verildiği, Ceza Mahkemesi kararının temyiz aşamasında olup henüz kesinleşmediği, bu davanın sonucunun görülmekte olan istihkak davasını etkileyeceğinin açık olduğu, bu durumda sanık ...'nun suç tarihinde alacaklı şirketi temsile yetkili olup olmadığı da araştırılmak suretiyle anılan davanın bekletici mesele yapılarak kararın kesinleşmesinden sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile bozulmuştur. Bozma kararına karşı davacı üçüncü kişiler ve davalı alacaklı vekili yasal süresi içinde karar düzeltme yoluna başvurmuştur.
1-Davacı üçüncü kişiler vekilinin karar düzeltme itirazlarının incelenmesinde:
Dosya muhtevasına, dava evrakı ile tutanaklar münderecatına ve Yargıtay ilâmında açıklanan gerektirici sebeplere göre yerinde olmayan ve HUMK'nun 440. maddesinde yazılı hallerden hiçbirisine uymayan karar düzeltme isteminin REDDİNE karar vermek gerekmiştir.
2-Davalı alacaklı vekilinin karar düzeltme itirazlarının incelenmesinde ise
Dava, üçüncü kişinin İİK'nun 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.
Bilindiği üzere, istihkak davası, alacaklının belli bir mal üzerine koydurduğu haciz ile, üçüncü kişinin bu mal üzerinde iddia ettiği hak arasındaki çatışmayı çözmeye yönelik bir davadır. Bu cümleden olmak üzere
İstihkak davası, takip sürecinde haciz esnasında ortaya çıkan bir sorunun bertaraf edilmesine yönelik bir davadır. Ancak, bu dava ile, üçüncü kişinin ileri sürdüğü hakkın, sadece somut icra takibi bakımından mevcut sayılıp sayılamayacağına ve bunun sonucunda eğer, iddia ettiği gibi bir hakka sahip olduğu tespit edilirse, dava konusu mal üzerinde cebri icranın cereyan edemeyeceğine (yürüyemeyeceğine) karar verilir. Kuşkusuz, üçüncü kişinin, hacizli mal üzerinde gerçekten iddia ettiği gibi bir hakkının bulunup bulunmadığı araştırılacaktır. Fakat bu hakkın mevcut olup olmadığı bir ön sorun olarak incelenecek ve bu inceleme sonucunda ulaşılan sonuç temelinde, nihai amaç olarak, mal üzerindeki haczin caiz olup olmadığına karar verilecektir. İddia edilen hakkın varlığı veya yokluğuna ilişkin tespit, işte bu kararın verilmesinin bir gerekçesini teşkil edecektir. Dolayısıyla, üçüncü kişinin iddia ettiği hakkın sadece somut takip bakımından dikkate alınıp alınmayacağına karar verilecek, ancak istihkak davası nihai olarak, dava konusu mal üzerindeki cebri icranın caiz olup olmadığının belirlenmesi amacına yönelmiş bir dava olarak ortaya çıkacaktır. İstihkak davasının üzerine gideceği ve hukuka aykırı bulunduğu takdirde ortadan kaldıracağı husus, ...’in cebri icra organı tarafından yapılmış olan kamusal nitelikli bir icra işlemi (haciz) olacaktır.
İstihkak davası, borçlunun borcu için haczedilen ve fakat üçüncü bir kişinin de üzerinde hak iddia ettiği bir mal üzerindeki uyuşmazlığın, somut icra takibi bakımından çözülmesi suretiyle, söz konusu mal üzerindeki haczin akıbetini (caiz olup olmadığını) belirleme amacına yönelik bir davadır (..., sayfa 21, 22, 23).
Ayrıca İİK’nun 97/18 maddesinde de açıkça belirtildiği gibi istihkak davaları süratle ve diğer davalardan önce görülerek karara bağlanır.
Yukarıda ayrıntılı şekilde açıklandığı üzere istihkak davasının mal üzerindeki cebri icranın caiz olup olmadığının belirlenmesi amacına yönelmiş bir dava olarak ortaya çıkması ve İİK. nun 97/18 maddesi uyarınca süratle ve diğer davalardan önce karara bağlanmasının gerekmesi birlikte değerlendirildiğinde, takip dayanağı belge ile ilgili olarak görülmekte olan sahtecilik davasının bekletici mesele yapılmasının gerekmediğinin kabulü gerekir.
Öte yandan,dava konusu haczin borçlunun işçisinin huzurunda yapıldığı, bu hacizden önce 31.03.2011 tarihinde yapılan haciz esnasında borçlunun hazır olduğu anlaşılmıştır.
Bu koşullarda İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olduğunun kabulü gerekir. İspat yükü altında olan davacı 3. kişiler, karinenin aksini kanıtlamaya elverişli delilleri dosyaya sunamamıştır.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı 3. kişiler vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün onanması gerekirken, bozulduğu anlaşıldığından, bozma kararının kaldırılarak hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı üçüncü kişiler vekilinin karar düzeltme isteminin REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı alacaklı vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile Yargıtay 17. Hukuk Dairesine ait 18.09.2014 gün, 2014/7523 Esas-2014/11960 Karar sayılı bozma kararının kaldırılarak, usul ve Yasa'ya uygun olan yerel mahkeme hükmünün ONANMASINA, 57,60 TL peşin harcın 110,70 TL onama harcından mahsubu ile kalan 53,10 TL'nin karar düzeltme isteyen 3. kişi davacılardan alınmasına, 35,90 TL onama harcının 57,60 TL peşin harçtan mahsubu ile artan 21,70 TL'nin temyiz eden davalı alacaklıya iadesine, 16.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
8. Hukuk Dairesi 2015/20875 E. , 2018/12768 K
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 10 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 6 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 27 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 6 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 10 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 21 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 10 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat