8. Hukuk Dairesi 2015/20877 E. , 2018/12635 K
Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
8. Hukuk Dairesi 2015/20877 E. , 2018/12635 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı üçüncü kişi vekili, 23.12.2009 tarihinde haczedilen menkullerin davacıya ait olduğunu, bu malların dava dışı ...Şti.'den satın alındığını, haciz 23.12.2009 tarihinde yapılmış olmasına rağmen, satış avansının 17.05.2011 tarihinde yatırıldığını, bu nedenle de haczin düştüğünü iddia ederek davanın kabulü ile malların davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davalı borçlulardan ...'ün oğlu ...'ün haciz mahallinde bulunduğu, haczin yapıldığı su fabrikasının idarecisi gibi davrandığı, borçlunun oğlunun söz konusu fabrikada niçin bulunduğunun davacı tarafından makul bir izahının yapılamadığı, tanık beyanlarının inandırıcılıktan uzak olduğu, davacının haczi haciz tarihinden 3-4 ay sonra öğrendiğinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, zira kendi beyanlarından da anlaşılacağı üzere fabrikada güvenlik görevlilerinin bulunduğu, onlardan izinsiz fabrikaya girilmesinin mümkün olmadığı, fabrika güvenlik görevlilerinin icra memurunun fabrikaya geldiğini fabrika idarecilerine haber vermemesinin söz konusu olamayacağı, güvenlik görevlisinin ...'ün emir ve talimatları ile hareket ettiği yönündeki tanık beyanları dikkate alındığında, fabrikanın idarecisinin ... olduğunun anlaşılacağı, kısacası hafta içerisinde ve çalışma saatleri içerisinde ve yine fabrikanın gece-gündüz çalıştığı bir saatte yapılan haczin 3-4 ay sonra davacı şirketçe öğrenilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunun kabulü gerektiği,buna göre davanın süresinde açılmadığı, kaldı ki borçlulardan ...'ün kayden şirket ile bir ilgisi olmasa da gerçekte haciz yapılan fabrikanın sahibi olduğunun oğlu ...'ün idareci gibi davranmasından belli olduğu, bu doğrultuda davanın esastan da reddi gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş hüküm, davacı 3. kişi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, üçüncü kişinin İİK'nun 96 ve devamı maddelerine dayalı istihkak iddiası ile müdürlük işlemini şikayete ilişkindir.
İstihkak davalarında geçerli bir haczin bulunması dava şartı olup, hüküm kesinleşinceye kadar yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilmesi gerekir. Dava konusu 23.12.2009 tarihli haczin konulduğu tarih itibariyle yürürlükte bulunan İİK’nun 106.-110. maddelerine göre, alacaklı haczolunan mal taşınır ise hacizden itibaren 1 yıl içinde satılmasını isteyebilir. Bir malın satılması kanuni müddet içinde istenmezse o mal üzerindeki haciz kalkar. Buna göre, dava konusu haczin dava tarihi olan 28.06.2011 tarihi itibariyle düştüğü göz önüne alınarak, istihkak davasının ön koşul yokluğundan reddi gerekirken yazılı şekilde istihkak davasının süreden ve esastan reddine karar verilmesi doğru değil ise de, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK.nun 438/7.maddesi gereğince hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, mahkeme kararının hüküm bölümünün bir numaralı bendinde yer alan “davanın reddine” ibarelerinin silinerek yerine “istihkak davasının ön koşul yokluğundan reddine,” ibaresinin yazılmasına, davacı 3. kişinin sair temyiz itirazlarının reddi ile, hükmün değiştirilmiş ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA,taraflarca İİK'nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,15.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı üçüncü kişi vekili, 23.12.2009 tarihinde haczedilen menkullerin davacıya ait olduğunu, bu malların dava dışı ...Şti.'den satın alındığını, haciz 23.12.2009 tarihinde yapılmış olmasına rağmen, satış avansının 17.05.2011 tarihinde yatırıldığını, bu nedenle de haczin düştüğünü iddia ederek davanın kabulü ile malların davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davalı borçlulardan ...'ün oğlu ...'ün haciz mahallinde bulunduğu, haczin yapıldığı su fabrikasının idarecisi gibi davrandığı, borçlunun oğlunun söz konusu fabrikada niçin bulunduğunun davacı tarafından makul bir izahının yapılamadığı, tanık beyanlarının inandırıcılıktan uzak olduğu, davacının haczi haciz tarihinden 3-4 ay sonra öğrendiğinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, zira kendi beyanlarından da anlaşılacağı üzere fabrikada güvenlik görevlilerinin bulunduğu, onlardan izinsiz fabrikaya girilmesinin mümkün olmadığı, fabrika güvenlik görevlilerinin icra memurunun fabrikaya geldiğini fabrika idarecilerine haber vermemesinin söz konusu olamayacağı, güvenlik görevlisinin ...'ün emir ve talimatları ile hareket ettiği yönündeki tanık beyanları dikkate alındığında, fabrikanın idarecisinin ... olduğunun anlaşılacağı, kısacası hafta içerisinde ve çalışma saatleri içerisinde ve yine fabrikanın gece-gündüz çalıştığı bir saatte yapılan haczin 3-4 ay sonra davacı şirketçe öğrenilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunun kabulü gerektiği,buna göre davanın süresinde açılmadığı, kaldı ki borçlulardan ...'ün kayden şirket ile bir ilgisi olmasa da gerçekte haciz yapılan fabrikanın sahibi olduğunun oğlu ...'ün idareci gibi davranmasından belli olduğu, bu doğrultuda davanın esastan da reddi gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş hüküm, davacı 3. kişi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, üçüncü kişinin İİK'nun 96 ve devamı maddelerine dayalı istihkak iddiası ile müdürlük işlemini şikayete ilişkindir.
İstihkak davalarında geçerli bir haczin bulunması dava şartı olup, hüküm kesinleşinceye kadar yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilmesi gerekir. Dava konusu 23.12.2009 tarihli haczin konulduğu tarih itibariyle yürürlükte bulunan İİK’nun 106.-110. maddelerine göre, alacaklı haczolunan mal taşınır ise hacizden itibaren 1 yıl içinde satılmasını isteyebilir. Bir malın satılması kanuni müddet içinde istenmezse o mal üzerindeki haciz kalkar. Buna göre, dava konusu haczin dava tarihi olan 28.06.2011 tarihi itibariyle düştüğü göz önüne alınarak, istihkak davasının ön koşul yokluğundan reddi gerekirken yazılı şekilde istihkak davasının süreden ve esastan reddine karar verilmesi doğru değil ise de, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK.nun 438/7.maddesi gereğince hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, mahkeme kararının hüküm bölümünün bir numaralı bendinde yer alan “davanın reddine” ibarelerinin silinerek yerine “istihkak davasının ön koşul yokluğundan reddine,” ibaresinin yazılmasına, davacı 3. kişinin sair temyiz itirazlarının reddi ile, hükmün değiştirilmiş ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA,taraflarca İİK'nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,15.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.