1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

8. Hukuk Dairesi 2018/9013 E. , 2018/11650 K.

Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
gönderen İctihat
8. Hukuk Dairesi 2018/9013 E. , 2018/11650 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi ve Ecrimisil

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.


KARAR

Davacılar, maliki oldukları 7729 parsel sayılı taşınmazı davalıların incir ürünlerini toplamak ve ekip biçmek suretiyle kullandıklarını ileri sürerek elatmalarının önlenmesine ve ecrimisile karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar, aralarında kira sözleşmesi bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, taraflar arasında kira sözleşmesi devam ettiğinden davalıların haksız işgalci olmadıkları gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, mülkiyet hakkından kaynaklanan el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden çekişme konusu 7729 parsel sayılı taşınmazda davacılardan Süheyla'nın 2/8, ...'ın 3/8, ...'ın 3/8 hisse ile paydaş oldukları, davanın açıldığı ...Asliye Hukuk Mahkemesi'nce 06.05.2014 tarihli 2012/680-428K sayılı kararla kira sözleşmesinden kaynaklanan davaların sulh hukuk mahkemelerinin görevine girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verildiği, bu kararın kesinleşmesi üzerine davanın sulh hukuk mahkemesince karara bağlandığı anlaşılmaktadır.
Ne var ki, eldeki dava, davalıların çekişme konusu taşınmazı fuzulen işgal ettiği iddiası ile açıldığına göre anılan isteğin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerinden kaynaklandığı ve uyuşmazlığın çözümünün 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 2/1. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesinin görevinde bulunduğu kuşkusuz olup, asliye hukuk mahkemesince işin esasının incelenmesinde, taraflar arasında hukuken geçerli bir kira ilişkisinin varlığının saptanması halinde davanın reddedilmesi, aksi halde el atmanın önlenmesi ve ecrimisil yönlerinden bir karar verilmesi gerekeceği izahtan varestedir.

Görev, kamu düzeniyle ilgili olup, yargılamanın her aşamasında re'sen dikkate alınması zorunlu bir usul kuralıdır.
Hal böyle olunca, davaya konu uyuşmazlığın çözümlenmesi Asliye Hukuk Mahkemelerinin görev alanına girdiğinden, Mahkemece, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek hüküm tesis edilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Davacılar vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenle yerinde olduğundan kabulüyle, hükmün 6100 sayılı HMK'nın Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nın 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, HUMK'nun 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, istek halinde peşin harcın temyiz edene iadesine, 25.04.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.