8. Hukuk Dairesi 2015/21135 E. , 2018/11250 K
Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
8. Hukuk Dairesi 2015/21135 E. , 2018/11250 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili, vekil edeninin dava konusu 200 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 1/12 hissesini 18.08.2004 tarihinde satın aldığını, fakat taşınmazın 05.06.2007 tarihinde inançlı işlem ile davalı ...'e devredildiğini açıklayarak, dava konusu taşınmazın 1/12 hissesinin iptali ile vekil edeni adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davacı ile davalı arasında herhangi bir hukuki ilişki tespit edilemediği, TMK'nın 706., BK'nun 213.(TBK.'nun 237.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddeleri de dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu 200 ada 1 parsel sayılı taşınmaz kadastro çalışmaları sırasında senetsizden, 13.08.2004 tarihinde dava dışı .... adına tespit edilmiş, itiraz edilmeksizin 30.01.2007 tarihinde kesinleşerek .... adına tapuya tescil edilmiş, .... tarafından 05.06.2007 tarihinde davalıya satış yolu ile devredilmiştir. Dosya kapsamından, davacının öncesi tapusuz olan 200 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 1/12 hissesini, dosya arasında mevcut 18.08.2004 tarihli 'Zilyetlik devir sözleşmesidir' başlıklı adi yazılı senet ile ....'dan satın aldığı, bedelin ödendiği senetten anlaşılmıştır. Sözleşme, dava konusu taşınmazın kadastro tespitinden sonra ve fakat kesinleşmesinden önce yapılan tapusuz taşınmazın satışına ilişkindir.
Şu halde somut olayda iddia tespit sonrası ve fakat kesinleşme öncesi eklemeli zilyetliğe dayalı tapu kaydının 1/12 hissesinin iptali ile davacı adına tescili isteğine ilişkindir. Dava konusu taşınmaz, kadastro çalışmaları sırasında senette devir borçlusu .... adına tespit görmüş ve adına tescil edilmiş, daha sonra bu kişi tarafından davalı ...'e tapuda satış suretiyle temlik edilmiştir. Tapuda kayıtlı bulunmayan taşınmazlar TMK'nun 762. maddesi hükmüne göre menkul mal niteliğindedir. Aynı Kanunu'nun 763. maddesi uyarınca bu gibi malların mülkiyetinin devri zilyetliğin karşı tarafa teslimi ile gerçekleşir. Tapusuz taşınmazın satışı resmi şekle bağlı olmadığından adi yazılı senetle satışı mümkündür. Bu durumda dosya arasında mevcut davacının davasına dayanak olarak sunduğu adi yazılı satış senedi tapulu taşınmaza ilişkin olmadığı için geçerlidir, ancak dava konusu taşınmaz devir borçlusu tarafından davalıya devredildiği gözönüne alındığında davacının inançlı işlem ile devredildi iddasının TMK 1023. maddesi gereğince iyi niyet veya kötü niyete ilişkin olduğu kabul edilmelidir. Bundan ayrı davacı tarafından, dava dışı .... ile davalı arasında görülen dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile .... adına tescili istemine konu dava dosyalarının esas ve karar numaralarının bildirildiği, UYAP üzerinden yapılan incelemede Kaş Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2013/277 Esas sayılı dava dosyasında dava konusu taşınmazın tapu kaydının 1/12 hissesinin iptali ile .... adına tesciline karar verildiği görülmüştür.
Hal böyle olunca, Mahkemece, davacının kadastrodan sonra ve fakat kesinleşme öncesine dayanan tapu iptali ve tescil isteğinin davalıya karşı ileri sürülmesinde TMK 1023. maddesi hükümlerinin nazara alınması, bu hususta az yukarıda zikredilen dava dışı .... tarafından davalı aleyhine açılan dava dosyalarının gözönünde bulundurulması, iddia ve savunma çerçevesinde toplanan ve toplanacak taraf delilleri tartışılıp değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, istek halinde peşin harcın temyiz eden davacıya iadesine, 12.04.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili, vekil edeninin dava konusu 200 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 1/12 hissesini 18.08.2004 tarihinde satın aldığını, fakat taşınmazın 05.06.2007 tarihinde inançlı işlem ile davalı ...'e devredildiğini açıklayarak, dava konusu taşınmazın 1/12 hissesinin iptali ile vekil edeni adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davacı ile davalı arasında herhangi bir hukuki ilişki tespit edilemediği, TMK'nın 706., BK'nun 213.(TBK.'nun 237.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddeleri de dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu 200 ada 1 parsel sayılı taşınmaz kadastro çalışmaları sırasında senetsizden, 13.08.2004 tarihinde dava dışı .... adına tespit edilmiş, itiraz edilmeksizin 30.01.2007 tarihinde kesinleşerek .... adına tapuya tescil edilmiş, .... tarafından 05.06.2007 tarihinde davalıya satış yolu ile devredilmiştir. Dosya kapsamından, davacının öncesi tapusuz olan 200 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 1/12 hissesini, dosya arasında mevcut 18.08.2004 tarihli 'Zilyetlik devir sözleşmesidir' başlıklı adi yazılı senet ile ....'dan satın aldığı, bedelin ödendiği senetten anlaşılmıştır. Sözleşme, dava konusu taşınmazın kadastro tespitinden sonra ve fakat kesinleşmesinden önce yapılan tapusuz taşınmazın satışına ilişkindir.
Şu halde somut olayda iddia tespit sonrası ve fakat kesinleşme öncesi eklemeli zilyetliğe dayalı tapu kaydının 1/12 hissesinin iptali ile davacı adına tescili isteğine ilişkindir. Dava konusu taşınmaz, kadastro çalışmaları sırasında senette devir borçlusu .... adına tespit görmüş ve adına tescil edilmiş, daha sonra bu kişi tarafından davalı ...'e tapuda satış suretiyle temlik edilmiştir. Tapuda kayıtlı bulunmayan taşınmazlar TMK'nun 762. maddesi hükmüne göre menkul mal niteliğindedir. Aynı Kanunu'nun 763. maddesi uyarınca bu gibi malların mülkiyetinin devri zilyetliğin karşı tarafa teslimi ile gerçekleşir. Tapusuz taşınmazın satışı resmi şekle bağlı olmadığından adi yazılı senetle satışı mümkündür. Bu durumda dosya arasında mevcut davacının davasına dayanak olarak sunduğu adi yazılı satış senedi tapulu taşınmaza ilişkin olmadığı için geçerlidir, ancak dava konusu taşınmaz devir borçlusu tarafından davalıya devredildiği gözönüne alındığında davacının inançlı işlem ile devredildi iddasının TMK 1023. maddesi gereğince iyi niyet veya kötü niyete ilişkin olduğu kabul edilmelidir. Bundan ayrı davacı tarafından, dava dışı .... ile davalı arasında görülen dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile .... adına tescili istemine konu dava dosyalarının esas ve karar numaralarının bildirildiği, UYAP üzerinden yapılan incelemede Kaş Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2013/277 Esas sayılı dava dosyasında dava konusu taşınmazın tapu kaydının 1/12 hissesinin iptali ile .... adına tesciline karar verildiği görülmüştür.
Hal böyle olunca, Mahkemece, davacının kadastrodan sonra ve fakat kesinleşme öncesine dayanan tapu iptali ve tescil isteğinin davalıya karşı ileri sürülmesinde TMK 1023. maddesi hükümlerinin nazara alınması, bu hususta az yukarıda zikredilen dava dışı .... tarafından davalı aleyhine açılan dava dosyalarının gözönünde bulundurulması, iddia ve savunma çerçevesinde toplanan ve toplanacak taraf delilleri tartışılıp değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, istek halinde peşin harcın temyiz eden davacıya iadesine, 12.04.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.