8. Hukuk Dairesi 2017/5154 E. , 2018/11116 K.
Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
8. Hukuk Dairesi 2017/5154 E. , 2018/11116 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Kiralananın Tahliyesi
Taraflar arasında görülen yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup, hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine kira alacağı ve tahliye istemli olarak başlatılan icra takibine davalı borçlunun itirazı üzerine davacı icra mahkemesinden itirazın kaldırılması ve tahliye isteminde bulunmuş mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1 - Davalı borçlu vekilinin mazeret dilekçesine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde
HMK'nın 322. maddesi delaletiyle basit yargılama usulüne tabi olan davalarda da uygulama imkanı olan ve HMK'nın 150. maddesi “Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir. Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflardan biri duruşmaya gelir, diğeri gelmezse, gelen tarafın talebi üzerine, yargılamaya gelmeyen tarafın yokluğunda devam edilir veya dosya işlemden kaldırılır. Geçerli bir özrü olmaksızın duruşmaya gelmeyen taraf, yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemez.” düzenlemesine yer verilmiş olup, ilgili hüküm gereğince tarafların mazeret bildirerek duruşmaya gelememesi halinde mahkemece öncelikle mazeretin geçerli bir mazeret olup olmadığı hususu değerlendirilerek, mazeretin kabul edilip edilmeyeceğine ilişkin bir karar verilmesi ve mazeretin geçerli görülmemesi halinde hazır bulunan tarafın davayı takip edeceğini beyan etmesi halinde davaya devam edilir.
Somut olayda Davalı vekili 28.04.2016 mazeret dilekçesi ibraz etmiş, mahkemece 28.04.2016 tarihli celsede mazeretin kabulüne karar verilmiş olmasına karşın bankadan gelen kayıtlara karşı beyanları alınmadan hüküm kurulmuştur. Mahkemece HMK’nun 27.maddesindeki hukuki savunma hakkı kapsamında davalı tarafa savunma delillerini bildirmek üzere süre imkan verilmeden savunma hakkını kısıtlar şekilde esastan karar verilmesi doğru değildir.
2–Davalı borçlu vekilinin alacağa ve tahliyeye yönelik temyiz itirazlarına gelince davacı alacaklı, 01.01.2006 başlangıç tarihli sözlü kira sözleşmesine dayanarak 19.06.2015 tarihinde başlattığı icra takibi ile 660,00 TL. kira alacağının tahsilini talep etmiş, davalı borçlu süresinde verdiği itiraz dilekçesi ile borca itiraz etmiştir.
Borcu, takip tarihinden önce ya da takip talebinde verilen ödeme süresinde ödediğini kanıtlayan borçlu temerrütten kurtulur. Ödeme savunması yargılamanın her aşamasında yapılabilir. Davalı borçlu vekili temyiz itirazında davacıya ait Türkiye İş Bankası hesabına ilişkin sunulan kayıtların incelenmesi halinde 2014 Aralık ayında üç aylık kira bedelinin yatırıldığının tespit edileceğini belirtmiştir. Bu durumda, 01.03.2016 tarihli Türkiye İş Bankası’ndan gelen hesap hareketlerine ilişkin CD dökümünün yapılarak ve varsa bu ödemelere ilişkin davacının beyanları alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken takip konusu kira bedelinin ödenip ödenmediği araştırılmadan, eksik inceleme ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi de doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün İİK’nın 366. ve 6100 sayılı HMK’nın Geçici 3.maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nın 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK’nın 366/3.maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine 10.04.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Kiralananın Tahliyesi
Taraflar arasında görülen yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup, hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine kira alacağı ve tahliye istemli olarak başlatılan icra takibine davalı borçlunun itirazı üzerine davacı icra mahkemesinden itirazın kaldırılması ve tahliye isteminde bulunmuş mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1 - Davalı borçlu vekilinin mazeret dilekçesine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde
HMK'nın 322. maddesi delaletiyle basit yargılama usulüne tabi olan davalarda da uygulama imkanı olan ve HMK'nın 150. maddesi “Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir. Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflardan biri duruşmaya gelir, diğeri gelmezse, gelen tarafın talebi üzerine, yargılamaya gelmeyen tarafın yokluğunda devam edilir veya dosya işlemden kaldırılır. Geçerli bir özrü olmaksızın duruşmaya gelmeyen taraf, yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemez.” düzenlemesine yer verilmiş olup, ilgili hüküm gereğince tarafların mazeret bildirerek duruşmaya gelememesi halinde mahkemece öncelikle mazeretin geçerli bir mazeret olup olmadığı hususu değerlendirilerek, mazeretin kabul edilip edilmeyeceğine ilişkin bir karar verilmesi ve mazeretin geçerli görülmemesi halinde hazır bulunan tarafın davayı takip edeceğini beyan etmesi halinde davaya devam edilir.
Somut olayda Davalı vekili 28.04.2016 mazeret dilekçesi ibraz etmiş, mahkemece 28.04.2016 tarihli celsede mazeretin kabulüne karar verilmiş olmasına karşın bankadan gelen kayıtlara karşı beyanları alınmadan hüküm kurulmuştur. Mahkemece HMK’nun 27.maddesindeki hukuki savunma hakkı kapsamında davalı tarafa savunma delillerini bildirmek üzere süre imkan verilmeden savunma hakkını kısıtlar şekilde esastan karar verilmesi doğru değildir.
2–Davalı borçlu vekilinin alacağa ve tahliyeye yönelik temyiz itirazlarına gelince davacı alacaklı, 01.01.2006 başlangıç tarihli sözlü kira sözleşmesine dayanarak 19.06.2015 tarihinde başlattığı icra takibi ile 660,00 TL. kira alacağının tahsilini talep etmiş, davalı borçlu süresinde verdiği itiraz dilekçesi ile borca itiraz etmiştir.
Borcu, takip tarihinden önce ya da takip talebinde verilen ödeme süresinde ödediğini kanıtlayan borçlu temerrütten kurtulur. Ödeme savunması yargılamanın her aşamasında yapılabilir. Davalı borçlu vekili temyiz itirazında davacıya ait Türkiye İş Bankası hesabına ilişkin sunulan kayıtların incelenmesi halinde 2014 Aralık ayında üç aylık kira bedelinin yatırıldığının tespit edileceğini belirtmiştir. Bu durumda, 01.03.2016 tarihli Türkiye İş Bankası’ndan gelen hesap hareketlerine ilişkin CD dökümünün yapılarak ve varsa bu ödemelere ilişkin davacının beyanları alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken takip konusu kira bedelinin ödenip ödenmediği araştırılmadan, eksik inceleme ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi de doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün İİK’nın 366. ve 6100 sayılı HMK’nın Geçici 3.maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nın 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK’nın 366/3.maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine 10.04.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.