8. Hukuk Dairesi 2016/3077 E. , 2019/11718 K


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

8. Hukuk Dairesi 2016/3077 E. , 2019/11718 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Muhdesatın Tespiti

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Davacı, dava konusu muhdesatların bulunduğu Hazineye ait taşınmazı uzun zamandan beri ekip biçtiğini, çeşitli meyve ağaçları dikmek suretiyle taşınmazı ağaçlandırdığını, ... Bölge Müdürlüğü' nün gölet inşaatı nedeni ile dava konusu yerde kamulaştırma işlemleri yaptığını belirterek, dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan meyve ağaçlarının adına tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... ve Hazine vekilleri ayrı ayrı, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kabulü ile fen bilirkişisi ...'ın 10/07/2015 tarihli raporunda A harfi ile gösterilen 1465,14 m²'lik taşınmaz üzerinde bulunan ağaçların davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmiş hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, muhdesatın tespiti isteğine ilişkindir.
Tüm dosya içeriği ve toplanan delillerden, mahkemece yapılan keşif sonrası alınan fen bilirkişi raporuna göre, dava konusu ağaçların bulunduğu bulunduğu alanın 1.465,14 m2 olup kadastro harici taşlık alanda kaldığı, yine ziraat bilirkişi raporuna göre dava konusu alanda 22 adet 4-5 yaş gelişiminde ceviz ağaçlarının dikili olduğu tespit edilmiştir.
Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur (4721 s.lı TMK mad. 684/1 m). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK mad.718 ). 22.12.1995 tarihli ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, şahsi bir hak olup (TMK mad. 722, 724 ve 729), sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Taşınmaz üzerindeki kalıcı yapı, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.
Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 s.lı HMK mad. 106/2) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararın bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re'sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir (HMK mad. 114/1-h ve 115)
Öğretide ve Yargıtayın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir.
Somut olaya gelince, mahkemece, fen bilirkişisi ...'ın 10/07/2015 tarihli raporunda A harfi ile gösterilen 1465,14 m² lik taşınmaz üzerinde bulunan ağaçların davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmiş ise de, hükme esas alınan raporun hüküm kurmaya elverişli olduğu söylenemez. Şöyle ki, A harfi ile gösterilen dava konusu alanda Doğanhisar Erkenek Gölet inşaatı dolayısıyla kamulaştırma işlemlerinin başlayıp başlamadığı, başlamış ve kamulaştırma işlemi yapılmış ise kamulaştırma alanının hangi alanları kapsadığı tespit edilmediği gibi davaya konu ağaçların kamulaştırma ilanından önce mi sonra mı dikildiği de belirlenmiş değildir.
Hal böyle olunca, gölet inşaatı çerçevesinde kamulaştırma haritalarının getirtilmesi, mahallinde keşif yapılarak taşınmazın çalışma alanı içinde kalıp kalmadığının saptanması, dava konusu alanın harita üzerinde işaretlenmesi, davaya konu ağaçların kamulaştırma ilanından önce mi sonra mı dikildiğinin tespit edilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Yine, bilindiği üzere, 6100 sayılı HMK'nin 297/2. maddesine göre, hüküm sonucu kısmında “istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Kanun maddesinin bu açık hükmünün sonucu olarak, mahkemelerce kurulan hükümler infaz sırasında tereddüt ve şüphe yaratmayacak nitelikte olmalıdır.
Ancak, Mahkemece, verilen kararın infaza elverişli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
Şöyle ki, Mahkemece verilen kararda 'bilirkişi raporunda 'A' ile işaretli 1465,14 m²'lik taşınmaz üzerinde bulunan ağaçların davacıya ait olduğunun tespitine' şeklinde hüküm kurulmuş, tespitine karar verilen ağaçların niteliği ve sayısı belirtilmemiştir.
Hal böyle olunca, davacıya ait olduğu belirlenen ağaçların nelerden ibaret olduğu, ağaçların sayısı, cinsi ayrı ayrı tespit edilerek HMK'nin 297/2 maddesi uyarınca infaza elverişli biçimde hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüyle, hükmün 6100 sayılı HMK'nin geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 24/12/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi


Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön