1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

8. Hukuk Dairesi 2018/4414 E. , 2019/11716 K

Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
gönderen İctihat
8. Hukuk Dairesi 2018/4414 E. , 2019/11716 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi, Ecrimisil Ve Yıkım

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın elatmasının önlenmesi yönünden karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil ve yıkım talebinin kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Davacılar vekili, vekil edenlerinin 4537 parsel sayılı taşınmazın malikleri olduklarını davalının haklı bir hukuki sebebe dayanmaksızın dava konusu taşınmazı işgalen kullandığını belirterek, davalının dava konusu taşınmaza yaptığı müdahalenin önlenmesine ve şimdilik 5.000,00 TL ecrimisil bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davaya konu yeri 35 yıldır kullandığını, ancak kullanımı terk ettiğini, işgalci olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, el atmanın önlenmesi davası yönünden karar verilmesine yer olmadığına yıkım talebinin kabulü ile 4537 parsel sayılı taşınmaz üzerine davalı tarafından baraka şeklinde inşa edilen yapıların yıkımına, ecrimisil yönünden açılan davanın kabulü ile 5.000,00 TL ecrimisilin tahakkuk dönemi sonlarından itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine davacınını fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz edenin sıfatına ve temyiz nedenlerine göre yapılan incelemede
Dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Tüm dosya içeriği ve toplanan delilllerden, dava konusu 4537 parsel sayılı taşınmazın, taksim yolu ile 13.12.2002 tarihinde davacılar adına tapuda kayıtlı olduğu, davalının dava konusu taşınmazda kayıttan kaynaklanan herhangi bir hakkının olmadığı, Mahkemece yapılan keşif sonrası alınan bilirkişi raporuna göre, dava konusu taşınmazda kullanılmayan 2 adet harabe yapı olduğunun tespit edildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli ve 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK'nin 25.02.2004 tarihli ve 2004/1-120-96 sayılı kararı) 25.05.1938 tarihli ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtayın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup, bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
Hemen belirtilmelidir ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK'nin 266 vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir.
Özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
Somut olayda, Mahkemece, hükme esas alınan raporda, emsal taşınmazların serbest alım-satım rayiçlerinin gözönüne alındığı belirtmiş ise de, bu belirlemenin somut verilere dayanmadığı, soyut bir takım ifadelerle ecrimisil hesabının yapıldığı, yine ecrimisil hesaplamasında, ilk dönem ecrimisil tutarının belirlenip, sonraki dönemler için ecrimisil değerinin, ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere hesaplanması gerekirken, bu esaslara aykırı olarak yapılan hesaplamalara göre hüküm verildiği, bilirkişi raporunun bilimsel verilere dayanmadığı ve Yargıtay denetimini sağlayacak bilgi ve belgeye dayanmadığı anlaşılmaktadır.
Hâl böyle olunca, Mahkemece yapılacak iş, bilirkişiden yukarıda belirtilen ilkeler ve olgular doğrultusunda bilimsel verilere uygun, denetime elverişli şekilde ecrimisil hesabı konusunda bilirkişi raporu alınması, ondan sonra varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi olmalıdır. Mahkemece, tüm bu hususlar düşünülmeden eksik bilirkişi raporuna dayalı olarak hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, temyiz edenin sıfatına ve temyiz nedenlerine göre, davalının temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 24/12/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.