8. Hukuk Dairesi 2019/4480 E. , 2019/11191 K
Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
8. Hukuk Dairesi 2019/4480 E. , 2019/11191 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Vakfın Kapatılması, Tasfiyesi Ve Yöneticilerin Görevden Alınması
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, vakfın kapatılması ve malvarlığının davacı idareye devri hususlarında karar verilmesine yer olmadığına, vakıf yöneticilerinin görevden alınma istemlerinin reddine karar verilmiş olup, hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 21.05.2019 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacı vekili Avukat ... geldi, karşı taraftan gelen olmadı. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosyanın incelenmesi sonucu görülen eksikliklerin ikmali için dosyanın mahal mahkemesine iadesine karar verilmesini takiben eksiklikler tamamlanmış olmakla dosya yeniden incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava dilekçesinde, vakfın kapatılması, mal varlığının devri ve yöneticilerin görevden alınması istenmiş, Mahkemece vakfın kapatılmasına, mal varlığının ... Genel Müdürlüğüne devrine, vakfın kapatılmış olması sebebi ile yöneticilerin azilleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair kararı taraf vekillerinin temyizi üzerine (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesinin 13.12.2012 tarihli ve 2012/7274-14474 sayılı ilamı ile sair temyiz itirazlarının reddi ile yöneticilerin görevden alınmalarına dair ... Meclisi tarafından karar verilmediği dikkate alınarak davalı vakıf yöneticilerinin görevden alınma istemlerinin reddine karar verilmesi gerektiği ile vakfın mal varlığının devri yönünden tasfiye kurulu oluşturulmadan ve vakfın bütün borçlarının ödenmesi ve alacaklarının tahsilinden sonra varsa arta kalan mal ve haklarının devredilmesine karar verilmesi gerekirken, vakfın mal varlığının doğrudan devrine karar verilmiş olması gerekçesi ile mahkeme kararı bozulmuş, Mahkemece bozma ilamına uyularak tasfiye kurulu oluşturulmuş ve yöneticilerin görevden alınma istemlerinin reddine, mal varlığının ise oluşturulan tasfiye kurulunun tasfiye işlemini tamamladığı ve Vakıf Senedi 31.maddesi gereğince arta kalan mal ve hakların üyelere dağıtıldığı göz önüne alınarak davacı ... Genel Müdürlüğüne devre dair karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi üzerine mahkeme kararı davacı ... Genel Müdürlüğü vekilince temyiz edilmiştir.
Dava 5072 Sayılı Yasa'nın 2. ve 3. maddeleri gereğince vakfın kapatılması, mal varlığının devri ile yürürlükteki Kanun ve nizamlara açıkça uymayan ve genel olarak basiretli bir idareci gibi hareket etmediği iddia edilen vakıf yöneticilerinin görevden alınmaları istemine ilişkindir.
1.Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve uyulan bozma ilâmında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edildiğine göre davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Kapatılan vakfın mal varlığı yönünden yapılan değerlendirmede
4721 sayılı TMK'nin 101.maddesi gereği ..., gerçek veya tüzel kişilerin yeterli mal ve hakları belirli ve sürekli bir amaca özgülemeleriyle oluşan tüzel kişiliğe sahip mal toplulukları olarak tanımlanmıştır. Tüzel kişiliğe sahip vakıfların sona ermesi de kendiliğinden ve mahkeme kararı ile olmak üzere iki şekilde gerçekleşmektedir.
TMK'nin 116.maddesi gereği vakıf senedinde yazılı amacın gerçekleşmesinin olanaksız hâle gelmesi ve mevcut amacın değiştirilmesinin mümkün olmaması vakfı kendiliğinden sona erdirmektedir. Sona eren vakfın sicilden silinmesi için ise mahkeme kararı gerekmektedir. TMK'nin 116.maddesinin ikinci fıkrasında ise yasak amaç güttüğü veya yasak faaliyetlerde bulunduğu sonradan anlaşılan veya amacı sonradan yasaklanan vakfın amacının değiştirilmesine olanak bulunmazsa vakıf, denetim makamının ya da Cumhuriyet savcısının başvurusu üzerine duruşma yapılarak dağıtılır.
Vakıfların sona ermesinde dikkat edilecek ve ayırt edici husus, derneklerin sona erme hallerinden olan TMK'nin 88. maddesi kapsamında genel kurul kararı ile sona erme hali ... açısından geçerli olmadığı hususudur.
Dava açıldıktan sonra 27.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5737 sayılı ... Kanunu'nun 27.maddesi gereği sona eren yeni vakıfların borçlarının tasfiyesinden arta kalan mal ve haklar vakıf senedinde yazılı hükümlere göre, senetlerinde özel bir hüküm bulunmayanlarda ise Genel Müdürlüğün görüşü alınarak mahkeme kararıyla benzer amaçlı bir vakfa dağıtılan yeni vakıfların borçlarının tasfiyesinden arta kalan mal ve haklar ise Genel Müdürlüğe intikal edeceği, davanın açılmasına dayanak 5072 sayılı Kanun'un 3/3.maddesine göre ise vakıf senedi bu Kanun'a aykırı olan veya bu Kanuna aykırı işlemleri tespit edilen vakıfların, genel hükümlere göre kapatılacağı, kapatılan vakıf mallarının ... Genel Müdürlüğüne intikal edeceği düzenlenmiş, benzer hüküm geçici 1.maddenin 2. fıkrasında da tekrar edilmiştir.
Kapatılmasına karar verilen Gümrük Müsteşarlığı Mensupları Sosyal Yardım Ve Dayanışma Vakfı (...) vakıf senedinin 'Fesih Ve Tasfiye' başlıklı 32.maddesinde genel kurul tarafından vakfın fesih ve tasfiyesine karar verildiği takdirde Vakfın borçları ödendikten sonra Vakfın varlıklarından kalan kısım, ödedikleri aidatlarlar orantılı olarak üyelere ve hak sahiplerine paylaştırılır hükmünü içermektedir.
Vakfı sona erdiren nedenler ortaya çıktığı zaman tasfiye ve mal varlığının özgüleme süreçleri başlamaktadır. Vakfın alacaklarının tahsil edilerek borçlarının ödenmesi ve bu suretle bilançonun ortaya çıkarılması tasfiyenin temel amacıdır.
Mahkeme kararı ile vakfın sona ermesi halinde karar kesinleştiği zaman vakfın tasfiye süreci başlar. (OĞUZMAN, M. Kemal/SELİÇİ, Özer/OKTAY – ÖZDEMİR, Saibe: Kişiler Hukuku (Gerçek ve Tüzel Kişiler), B. 12, İstanbul 2012, s.394.)
Vakfın kendiliğinden veya mahkeme kararı ile sona ermesi hallerinde, mal varlığının özgülenme yeri de farklılık göstermektedir. ... Kanunu 27.maddesi gereği vakfın kendiliğinden sona ermesi halinde mal varlığı vakıf senedinde yazılı hükümlere göre, senetlerinde özel bir hüküm bulunmayanlarda ise Genel Müdürlüğün görüşü alınarak mahkeme kararıyla benzer amaçlı bir vakfa devredilmesi şeklinde mahkeme kararı ile vakfın dağıtılması durumunda ise mal varlığının ... Genel Müdürlüğüne intikal edecektir. Yani mahkeme kararı ile vakfın dağılmasına karar verildiğinde artık vakıf senedindeki düzenlemeye bakılmadan doğrudan Kanun'daki düzenlemeye göre malvarlığının devrine karar verilecektir.
Somut olay yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda değerlendirildiğinde dava konusu vakfın, 5072 Sayılı Kanun'un 2.maddesinin 'b' ve 'c' bentlerine aykırı hareket etmesi sebebi ile kapatılması istenmiş olup iş bu Kanun'un 3/3. ve Geçici 1/2. maddeleri gereği ise Kanun'a aykırı işlemleri tespit edilen vakıfların, genel hükümlere göre kapatılacağı, kapatılan vakıf mallarının ... Genel Müdürlüğüne intikal edeceği amir hüküm olarak düzenlenmiş olup, vakıfların, yürürlükteki mevzuat gereği genel kurul kararı ile sona ermesi mümkün olmadığı da açık olup, vakıf senedinin 32. maddesindeki düzenleme sona erme yönü ile mevzuata aykırı olduğu gibi vakfın tasfiyeden arta kalan mal varlığının mahkeme kararı ile sona erme halini kapsamadığı, 6100 sayılı HMK'nin 367/2.maddesi gereği kişiler hukukuna ilişkin kararlar kesinleşmedikçe yerine getirilemez
amir hükmüne aykırı olarak karar kesinleşmeksizin vakfın malvarlığının tasfiye edilmesinin sonuca etkili olmayacağı da dikkate alınarak, tasfiyeden arta kalan mal varlığının 5072 Sayılı Kanun'un 3/3. ve geçici 1/2.maddeleri ile 5737 sayılı ... Kanunu 27.maddesindeki düzenlemeler doğrultusunda davacı ... Genel Müdürlüğüne intikaline karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’nin 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1) nolu bentte gösterilen nedenle REDDİNE, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 2.037,00 TL avukatlık ücretinin davalılardan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davacı ... Genel Müdürlüğüne verilmesine,
taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 11.12.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Vakfın Kapatılması, Tasfiyesi Ve Yöneticilerin Görevden Alınması
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, vakfın kapatılması ve malvarlığının davacı idareye devri hususlarında karar verilmesine yer olmadığına, vakıf yöneticilerinin görevden alınma istemlerinin reddine karar verilmiş olup, hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 21.05.2019 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacı vekili Avukat ... geldi, karşı taraftan gelen olmadı. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosyanın incelenmesi sonucu görülen eksikliklerin ikmali için dosyanın mahal mahkemesine iadesine karar verilmesini takiben eksiklikler tamamlanmış olmakla dosya yeniden incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava dilekçesinde, vakfın kapatılması, mal varlığının devri ve yöneticilerin görevden alınması istenmiş, Mahkemece vakfın kapatılmasına, mal varlığının ... Genel Müdürlüğüne devrine, vakfın kapatılmış olması sebebi ile yöneticilerin azilleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair kararı taraf vekillerinin temyizi üzerine (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesinin 13.12.2012 tarihli ve 2012/7274-14474 sayılı ilamı ile sair temyiz itirazlarının reddi ile yöneticilerin görevden alınmalarına dair ... Meclisi tarafından karar verilmediği dikkate alınarak davalı vakıf yöneticilerinin görevden alınma istemlerinin reddine karar verilmesi gerektiği ile vakfın mal varlığının devri yönünden tasfiye kurulu oluşturulmadan ve vakfın bütün borçlarının ödenmesi ve alacaklarının tahsilinden sonra varsa arta kalan mal ve haklarının devredilmesine karar verilmesi gerekirken, vakfın mal varlığının doğrudan devrine karar verilmiş olması gerekçesi ile mahkeme kararı bozulmuş, Mahkemece bozma ilamına uyularak tasfiye kurulu oluşturulmuş ve yöneticilerin görevden alınma istemlerinin reddine, mal varlığının ise oluşturulan tasfiye kurulunun tasfiye işlemini tamamladığı ve Vakıf Senedi 31.maddesi gereğince arta kalan mal ve hakların üyelere dağıtıldığı göz önüne alınarak davacı ... Genel Müdürlüğüne devre dair karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi üzerine mahkeme kararı davacı ... Genel Müdürlüğü vekilince temyiz edilmiştir.
Dava 5072 Sayılı Yasa'nın 2. ve 3. maddeleri gereğince vakfın kapatılması, mal varlığının devri ile yürürlükteki Kanun ve nizamlara açıkça uymayan ve genel olarak basiretli bir idareci gibi hareket etmediği iddia edilen vakıf yöneticilerinin görevden alınmaları istemine ilişkindir.
1.Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve uyulan bozma ilâmında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edildiğine göre davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Kapatılan vakfın mal varlığı yönünden yapılan değerlendirmede
4721 sayılı TMK'nin 101.maddesi gereği ..., gerçek veya tüzel kişilerin yeterli mal ve hakları belirli ve sürekli bir amaca özgülemeleriyle oluşan tüzel kişiliğe sahip mal toplulukları olarak tanımlanmıştır. Tüzel kişiliğe sahip vakıfların sona ermesi de kendiliğinden ve mahkeme kararı ile olmak üzere iki şekilde gerçekleşmektedir.
TMK'nin 116.maddesi gereği vakıf senedinde yazılı amacın gerçekleşmesinin olanaksız hâle gelmesi ve mevcut amacın değiştirilmesinin mümkün olmaması vakfı kendiliğinden sona erdirmektedir. Sona eren vakfın sicilden silinmesi için ise mahkeme kararı gerekmektedir. TMK'nin 116.maddesinin ikinci fıkrasında ise yasak amaç güttüğü veya yasak faaliyetlerde bulunduğu sonradan anlaşılan veya amacı sonradan yasaklanan vakfın amacının değiştirilmesine olanak bulunmazsa vakıf, denetim makamının ya da Cumhuriyet savcısının başvurusu üzerine duruşma yapılarak dağıtılır.
Vakıfların sona ermesinde dikkat edilecek ve ayırt edici husus, derneklerin sona erme hallerinden olan TMK'nin 88. maddesi kapsamında genel kurul kararı ile sona erme hali ... açısından geçerli olmadığı hususudur.
Dava açıldıktan sonra 27.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5737 sayılı ... Kanunu'nun 27.maddesi gereği sona eren yeni vakıfların borçlarının tasfiyesinden arta kalan mal ve haklar vakıf senedinde yazılı hükümlere göre, senetlerinde özel bir hüküm bulunmayanlarda ise Genel Müdürlüğün görüşü alınarak mahkeme kararıyla benzer amaçlı bir vakfa dağıtılan yeni vakıfların borçlarının tasfiyesinden arta kalan mal ve haklar ise Genel Müdürlüğe intikal edeceği, davanın açılmasına dayanak 5072 sayılı Kanun'un 3/3.maddesine göre ise vakıf senedi bu Kanun'a aykırı olan veya bu Kanuna aykırı işlemleri tespit edilen vakıfların, genel hükümlere göre kapatılacağı, kapatılan vakıf mallarının ... Genel Müdürlüğüne intikal edeceği düzenlenmiş, benzer hüküm geçici 1.maddenin 2. fıkrasında da tekrar edilmiştir.
Kapatılmasına karar verilen Gümrük Müsteşarlığı Mensupları Sosyal Yardım Ve Dayanışma Vakfı (...) vakıf senedinin 'Fesih Ve Tasfiye' başlıklı 32.maddesinde genel kurul tarafından vakfın fesih ve tasfiyesine karar verildiği takdirde Vakfın borçları ödendikten sonra Vakfın varlıklarından kalan kısım, ödedikleri aidatlarlar orantılı olarak üyelere ve hak sahiplerine paylaştırılır hükmünü içermektedir.
Vakfı sona erdiren nedenler ortaya çıktığı zaman tasfiye ve mal varlığının özgüleme süreçleri başlamaktadır. Vakfın alacaklarının tahsil edilerek borçlarının ödenmesi ve bu suretle bilançonun ortaya çıkarılması tasfiyenin temel amacıdır.
Mahkeme kararı ile vakfın sona ermesi halinde karar kesinleştiği zaman vakfın tasfiye süreci başlar. (OĞUZMAN, M. Kemal/SELİÇİ, Özer/OKTAY – ÖZDEMİR, Saibe: Kişiler Hukuku (Gerçek ve Tüzel Kişiler), B. 12, İstanbul 2012, s.394.)
Vakfın kendiliğinden veya mahkeme kararı ile sona ermesi hallerinde, mal varlığının özgülenme yeri de farklılık göstermektedir. ... Kanunu 27.maddesi gereği vakfın kendiliğinden sona ermesi halinde mal varlığı vakıf senedinde yazılı hükümlere göre, senetlerinde özel bir hüküm bulunmayanlarda ise Genel Müdürlüğün görüşü alınarak mahkeme kararıyla benzer amaçlı bir vakfa devredilmesi şeklinde mahkeme kararı ile vakfın dağıtılması durumunda ise mal varlığının ... Genel Müdürlüğüne intikal edecektir. Yani mahkeme kararı ile vakfın dağılmasına karar verildiğinde artık vakıf senedindeki düzenlemeye bakılmadan doğrudan Kanun'daki düzenlemeye göre malvarlığının devrine karar verilecektir.
Somut olay yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda değerlendirildiğinde dava konusu vakfın, 5072 Sayılı Kanun'un 2.maddesinin 'b' ve 'c' bentlerine aykırı hareket etmesi sebebi ile kapatılması istenmiş olup iş bu Kanun'un 3/3. ve Geçici 1/2. maddeleri gereği ise Kanun'a aykırı işlemleri tespit edilen vakıfların, genel hükümlere göre kapatılacağı, kapatılan vakıf mallarının ... Genel Müdürlüğüne intikal edeceği amir hüküm olarak düzenlenmiş olup, vakıfların, yürürlükteki mevzuat gereği genel kurul kararı ile sona ermesi mümkün olmadığı da açık olup, vakıf senedinin 32. maddesindeki düzenleme sona erme yönü ile mevzuata aykırı olduğu gibi vakfın tasfiyeden arta kalan mal varlığının mahkeme kararı ile sona erme halini kapsamadığı, 6100 sayılı HMK'nin 367/2.maddesi gereği kişiler hukukuna ilişkin kararlar kesinleşmedikçe yerine getirilemez
amir hükmüne aykırı olarak karar kesinleşmeksizin vakfın malvarlığının tasfiye edilmesinin sonuca etkili olmayacağı da dikkate alınarak, tasfiyeden arta kalan mal varlığının 5072 Sayılı Kanun'un 3/3. ve geçici 1/2.maddeleri ile 5737 sayılı ... Kanunu 27.maddesindeki düzenlemeler doğrultusunda davacı ... Genel Müdürlüğüne intikaline karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’nin 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1) nolu bentte gösterilen nedenle REDDİNE, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 2.037,00 TL avukatlık ücretinin davalılardan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davacı ... Genel Müdürlüğüne verilmesine,
taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 11.12.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.